ihlas risalesinde burayı açıklarmısınız ...

Huseyni

Müdavim
bir yerde ihlâsı kırmakla, bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz edilmiş olacağını söyluyor . İhlası kırmakla nasıl kardeşerlerimizin hakkına gırılmış olur ... ?


"...İhlâsı kırmakla, hem bu hizmetteki umum kardeşlerimizin hukukuna tecavüz, hem hizmet-i Kur’âniyenin hürmetine taarruz, hem hakaik-i imaniyenin kudsiyetine hürmetsizlik etmiş oluruz

Yirmi Birinci Lem'a"



Cemaat içinde her bir ferd, bir örnek teşkil eder. Mesela bir cemaat ya da tarikat size tavsiye edilmişse, önce onun hakkında bir araştırma yaparsınız. O cemaatin ya da tarikatin prensipleri nelerdir, ordaki insanların hal ve tavırları nasıldır gibi araştırmalara girersiniz. Mesela size Nur cemaati denildi ve dediniz ki "bir sohbetlerine gideyim de göreyim nasıl bir ortammış." Sonra oturdunuz sohbet dinliyeceksiniz ve bir adam çıktı ortaya açtı kitabı..Şimdi bu kişide aşırı derecede enaniyet, makam sevgisi, kibir gibi tavırlar görseniz bir daha oraya gider misiniz ? İster istemez insan o ortamdan soğur. Diğerlerini araştırmaya bile gerek duymazsınız belki. İşte diğer samimi ve ihlaslı olanların, bütün hizmetlerini boşa çıkaran ve hak ve hukuklarının çiğnendiği bir tablo..Hizmeti Kur'aniyeye taarruz ve hizmet-i imaniyeye hürmetsizlik teşkil eden bir tablo aynı zamanda..
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
Bu hizmet-i imaniye ve Kur'aniyede bulunan her bir fert aynı zamanda manevi bir vücudun azaları gibidirler. Manevi vücudun bu azaları birbiriyle uyumlu bir şekilde hareket ettikleri zaman vücudun sıhhatine hükmedilir ve sıhhatli bir vücut diye hükmolunur. Eğer o vücuttaki azalardan biri veya bir kaçı bozuk olursa o vücudun tüm hareketini sekteye veya en azından atalete uğratması söz konusudur. Unutmamak gerekir ki manevi bir vücudu ayakta tutan iki unsur vardır. Bunlar:
1- İhlas
2- Samimiyet
İşte bu iki unsurdan birincisi olan ihlas noktasında, ihlası kıracak hareket yapmak yani ihlassız davranmak ki bunlar yine İhlas Lem'asında bahsedildiği gibi, küçük, menfaatsiz, hasis işlerde daha çok gözükmektedir. Yani küçük bir menfaat, küçük bir lezzet, küçük bir gurur, basit bir his için ihlasın kırılması daha çok görülür.

İhlas, manevi bir vücudu ayakta tutar demiştik ve bu manevi vücudun her bir ferdi bir azası gibidir. Mesela: O manevi vücutta, eğer el, göze yumruk atsa veya o el, diğer elin parmağını kesse veya ağzı, kulağı hakkında hoş olmayan sözler sarfetse sizce bu vücudun azaları arasında bir uyumdan söz edilebilir mi? En basitinden ayakları, beynini dinlemeyip, elin işlerine karışsa o vücudun sıhhatinden bahsedilebilir mi? Bu hareket hem o vücuda hezimet olduğu gibi, hem de diğer azaların hizmetlerinin noksaniyetine sebebiyet vereceğinden onların hukukuna bu noktada tecavüzdür.

Hem bu şahs-ı manevi Kur'an hizmetinde hareket ederken işte böyle ihlassızlık yüzünden, zımni olarak Kur'an'ın hizmetine hürmetsizlik etmiş oluyor.

Bir cemaatin istikameti ve sıhhati ancak fertlerinin hareketlerine bağlıdır. Fertleri ihlaslı ve samimi oldukları sürece o şahs-ı manevi de öyle istikametli olur. Eğer şahıslar bozuk ve keyfiyetsiz ise o cemaatin şahs-ı manevisini istikametli olarak saymak pek doğru olmayacaktır.

Bu noktadan hem kardeşlerinin hukukuna tecavüz etmekle onları da ihlassızlık ile ittiham etmeye sebebiyet vermek gibi vahim neticeleri doğurmasıdır.

Hem mesela: Bir gemide çalışan bütün bireyler, geminin bir gayeye doğru hareket etmesine hizmet ediyorlar. Eğer o gemideki dümenci neferi vazifesini yapmazsa veya lakayt davransa, bütün geminin vazifelerinin bozulmasına sebebiyet verir. Sadece bir kişinin hareketi böyle netice veriyorsa, ihlassızlığın nasıl vahim neticeleri olduğu anlaşılır.

Hem mesela: Bir mağazaya girdiğimizde, o mağazadaki eleman eğer bizimle iyi ilgilenmiyor veya uygunsuz harekette bulunuyorsa, bizim zihnimizde hemen o şahsa karşı değil de o işletmeye karşı bir nefret uyanıyor. Demek ki bir ferdin uygunsuz hareketi nelere mal olabiliyor.

Zaten kutsi hizmetlerin istikametli olarak seyretmesinde kalabalık aranmaz ve kalabalığa ehemmiyet verilmez. Onun için üstad defalarca "keyfiyet"ten bahsetmiştir. Keyfiyet yani ihlaslı talebeleri olduğu sürece kalabalığı aramayacağını beyan etmiştir. İhlaslı bir ferdin, bin kişiye tercih edildiğini de açık olarak beyan etmiştir.
 

KatRe2

Member
Allah razı olsun yorumlarınız için .. Şöyle bır şey daha varmıdır pek kesın bılmıyorum .. İhlas ve sıdk ile inşallah şirketi manevıye ile umum nur talebelerının uhrevı kazanç ve dualarına inşaallah ortak oluyoruz ya acaba gunah işledığımız de de onların hukukunu mu çiğnemiş, onları da gunahımıza ortak mı etmış oluyoruz ...

elhasıl sevap cıhetıyle var gunah cıhetıyle de var mı ?
 

kenz-i mahfi

Sorumlu
İştirak-i amal-i uhreviye ancak sevap ve hasenat cihetiyledir. GÜnah yönüyle bir iştirak olmadığından yani günah işlemek için bir araya gelinmediğinden dolayı her bir şahsın günahı da şahsi kalmaktadır. Onun için 21. Lem'anın 2. Düsturunun sonundaki haşiyede "Ve o ruhlar vasıtasıyla sevap cihetinde yaşıyorum, yalnız günah cihetinde ölüyorum" demesiyle, sevapta iştirak olup, günahta ise şahsilik olduğunu beyan etmektedir. Elbette ki bu şirket-i maneviye için geçerlidir. Yoksa fenalığa sebebiyet noktasında geçerli değildir.
 

faris

Well-known member
Allah razı olsun yorumlarınız için .. Şöyle bır şey daha varmıdır pek kesın bılmıyorum .. İhlas ve sıdk ile inşallah şirketi manevıye ile umum nur talebelerının uhrevı kazanç ve dualarına inşaallah ortak oluyoruz ya acaba gunah işledığımız de de onların hukukunu mu çiğnemiş, onları da gunahımıza ortak mı etmış oluyoruz ...

elhasıl sevap cıhetıyle var gunah cıhetıyle de var mı ?

Başka bir pencereden ele alırsak;

Evet günah işlediğimiz o kardeşlerimizin hukukunu töhmet altında bırakarak çiğnemiş oluruz. Mesela bazı safi zihniyetlerin şucular bucular şöyledir böyledir. diye ileri geri konuşmasına bir bakıma sebebiyet vermiş oluruz.. Günahı biz işlemiş oluruz ama dava kardeşlerimizide söz söyletmiş oluruz.. Bu sadece islam dairesi içindir bunu diğer daireler içinde düşünmek mümkündür. Onun için islamın farzlarını yerine getirmekle iş bitmiyor takva ehli olmak için çaba ve gayret göstermeliyiz..
 
Üst