Hedefe Nasıl Varılır

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Zübeyir Gündüzalp’in Risale-i Nurları Okuma ve Hedefe Nasıl Varılır Konularında Mühim Notları

OKUMAK

1. Bütün bedenî ve ruhî hastalıkların sebebi, imanî ve İslamî bir eser okumamaktır. Allah bu muvakkat ömrü, ebedî bir hayatı kazanmak için vermiştir. Bu fani dünyada baki dünya ve ahiret saadetlerini kazanabilmenin çaresi Allah'ı bildiren, tanıtan, O’nun emirlerini yapıp nehiylerinden (işlenmesini men ettiği şeylerden) kaçarak, günahları işlemeye mani olacak tahkiki iman dersi veren kitapları okumaktır. Bu eserlerin bu zamanda en yükseği, en tesirlisi, en büyüğü; Risale-i Nur Külliyatıdır.

2. İnsan vücudunun sağlığı için yemek, içmek, hava almak nasıl en ehemmiyetli bir ihtiyaçsa, insan kafası, kalbi, ruhu için de tahkiki bir iman ve İslamiyet’e sahip kılan, Allah'ı ve Peygamber Efendimizi hakkıyla tanıtan ve bildiren bir marifetullah kitabı olan Nur Risalelerini de okumak da işte öyle bir ihtiyaçtır.

3. İmanî, İslamî bir eseri okumamak en muzır bir hastalıktır, okuyamamak sayısız maddî ve manevî kazanç ve faziletlerden mahrum olmanın, yoksun kalmanın en aşikar bir numunesidir. Dinî, millî ve içtimaî bakımlardan çöküntü ve fenalıkları netice vermenin en bariz ve en açık bir sebebidir.

4. Her Müslüman ve insan, her genç ve ihtiyar, her erkek, her kız ve kadının Risale-i Nur gibi, insanı insan eden, Müslüman’a Müslüman’ca hayat zevkini veren iman ve İslamiyet dersleriyle maneviyatını kuvvetlendiren ve nurlandıran, dinî, dünyevî felaketlerden kurtaran bir şaheseri okuması; fıtratının, yaradılışının arzu ettiği en zengin, en güzel, en değerli bir maneviyat hazinesidir.

5. Nur Talebeleri, Nur Risalelerini defalarca okuya okuya, bu okumayı bırakamayacak bir hale gelmişlerdir, insanı ebedî zevk ve lezzetlerle coşturan bu feyyaz okumayı terk edemeyecek ruhi ve ulvi bir haslete nail olmuşlardır.

6. Cismanî ve ruhanî varlığımızı Kur'anî Nurlarla Nurlandıran ve ehl-i imanı İlahi bir cazibe ile kendine cezbeden, çeken bu Nur Efşan mütalaa, Nur Talebelerinde alışkanlık haline gelmiştir.

7. Nur Talebeleri, belki ekmeksiz yaşamanın mümkün olacağı, fakat Nur Risalelerini okumadan yaşamanın, hayattar kalmanın mümkün olamayacağı inancını veren bir i'tiyad güzelliğine eriştikleri kanaatlerine sahip olmuşlardır.

8. Kitapsız bir kimsenin, faydasız basit bir adamdan daha basit ve bayağı olduğu neticesine varmışlardır.

9. Başkalarına okuyacağım hakaik-i imaniye ve Kur’âniyeyi, Risale-i Nur’u ve sevgili ve muazzez Üstadım Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri hakkındaki müdafaa, takrir, mektup, şiir, fıkra ve makaleleri tekrar be tekrar okurum ve okumalıyım.

10. Okuyacaklarımı yalnız muhataplar için değil, evvelemirde kendim için, kendim bilmek ve öğrenmek için, onları en mükemmel ve en güzel bir surette hazmetmek için okurum.

11. Hem okuyacağım mevzuya ne kadar derinlik ve fazla vukufiyet peyda edersem, onu ne kadar mükemmel hazmedersem, onun kıymet ve künhünü ne kadar ziyade idrak eder, tanırsam, ona karşı o derece bir iştiyak ve itminan besler ve ondan o derece istifade ve istifaze ederim.

12. Okuduğuma karşı akıl ve kalbimde o derece emin ve muhkem bir vaziyet hasıl olur ki, o okuduğum hak ve hakikate, hiçbir kimse mukavemet edemez ve hiçbir kimse beni mağlup edemez.

13. Bir heyete veya bir topluluğa okuyacağım mevzuyu, yüksek sesle defalarca okur ve mânâlarını düşüne düşüne, cümleler ve paragraflar üzerinde dura dura okurum. Böylece içimde İlâhî bir his ve heyecan tahassul eder, bu da derin bir dikkat ve alâka çeker, dinleyiciler üzerinde okunan hakikatlere karşı lâhutî bir cazibe ve mıknatısiyet vücuda gelir.

14. Kuranî, imanî ve İslâmî bir mevzuyu okumaya başlayınca onu derinden derine ve mükerreren mütalaa ederim.

15. Gece, gündüz ve diğer boş saatlerimde, yani yolda ve vasıtada bulunduğum vakitlerde dahi onu zihnimden geçiririm. Satırlarını gözlerimin önüne getiririm. Dimağım onun istilasına uğramış gibi olurcasına kadar onunla zihnen meşgul olurum.

16. Eğer bir cemaata okuyacaksam elime kağıdı kalemi alır, “Ben falan heyete veya cemaata şu notları anlatacağım” diye o noktaları sıralayarak yazarım. İşte hakikatleri muhataplara hüsn-ü kabülde muvaffakiyetlere, zafer ve galebelere nail kılan düsturlardan birisi budur ki, sihirli bir tesir ve kuvvete haizdir.

17. Bir çok mevzuya ait çeşit çeşit kitapları sathî veya dikkatli okumaktan, bir meslek ve gaye-i hayat edinilmeye değer bir şaheseri iyice okumak, zamanlarımızın çoğunu ebedî ve ezelî hakikatler hazinesi olan bu esere hasretmek, daha üstün ve daha değerli bir harekettir.

18. Bir eserin güzellikleri, hususiyetleri ve meziyetleri ilk okunuşta insana görünmez.

19. Elimize aldığımız Nur Külliyatından herhangi bir kitabı en az üç defa okuduktan sonra, Risale-i Nur’un füsunkâr ve cazibedar güzellikleri parlak bir surette bize görünmeye başlar.

20. Bizi kendine bağlar, İlâhî bir cezbe ile bizi kendine cezbeder. Rahmanî ve Kur’ânî bir kuvvet-i cazibe bizi Nur Risalelerini bir ömür boyunca okumak saadetine sevkeder.

HEDEFE NASIL ULAŞILIR?
1. Nur-u Kur'an'la meşguliyet, insanda yüksek hazlara, ebedî saadete ve baki şereflere karşı yüksek hisler husule getirir.

2. Tahkikî iman dersleriyle tenevvür eden (nurlanan) bir kimsede sefil hisler, yerlerini ali (yüksek) duygulara terk ederler.

3. Gaye ve maksatta muvaffak olmanın sırrı şudur: Maksat ve gayeye faydalı olan bir şeyden istifade etmek; onun haricindeki şeylerle meşguliyeti malayani addetmek ve lüzumsuzluğuna inanmaktır.

4. Nazarlarımı haricî alemden kendi nefsime, iradî bir surette çevirmeliyim. Haricî vak'a ve hadiselere tabi olmadan, kudsî hizmetime ve ulvî meşguliyetime devam etmeliyim.

5. Tembelliğe; basit ve manasız zevklerime müsaade etmemeliyim.

6. Gayri meşru ve lüzumsuz arzularıma mukavemet ve muhalefet etmeliyim.

7. Yeknesak dünyevî meşguliyetler, insanın mahiyetindeki ulvî melekeleri körletir. Manevî terakkiyata medar olacak yüksek istidatları söndürür. Kabiliyetler verimsiz kalır.

8. Yüksek bir gaye; ebedî, canlı ve cazip bir maksat. îşte, bütün sıcak heyecan ve fikirlerimizi bunun üzerine çevirebilmeliyiz. Böylece hedefe varabiliriz.

9. Maksat ve gayelerimize muvafık hislerimizden hemen istifade etmeliyiz, îşimizin kudsiyetine ve yüksekliğine karşı bir his mi husule geldi? Hemen iş başına! İşi hoş ve cazip kılan zihnî ve bedenî bir kuvvet mi hissettik? Çabuk kitap başına! Derhal iş başına!...

10. Fikirleri ve hareketleri hoş ve meşru olmayan, hayat tarzları İslamiyet’e muvafık gelmeyen ve vaki sebeplerle tembelliği makul ve meşru gösteren arkadaşlardan büyük bir soğuklukla uzaklaşmalıyım.

11. Şuur, nefsinizde geçen hadiselerin kendiliğinden bilinmesidir. Gözümüz, kulağımız ve bütün hassalarımız haricî aleme baktığımızda ne vazife görüyorlarsa, şuur da iç dünyamızda aynı vazifeyi görüyor. Ruhumuzun bütün gayretlerini Kur'an ve iman hakikatlerinde sarf etmeye cehd etmeliyiz. Birlikte yaşadığımız insanların bize yaptıkları tesirler, gayri şuurî, hayatımızı değiştirebilir, însan daima kendini tahlil ve murakabe etmek itiyad ve kudretinde bulunmazsa, nefsini ve iç dünyasını kolayca tanıyamaz.

12. İnsan dikkate, tahlile ve muhakemeye alışmalıdır.
alıntıdır
 
Üst