Yoğun ibadet mevsimi; üç aylar
İşte pervasızca harcadığımız vakitlerin değerini bizlere hatırlatan mübarek bir mevsim geldi: Üç Aylar: Recep, Şaban ve içinde “bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi”nin bulunduğu Ramazan ayı!
Zaman su gibi akıp gidiyor. Allah’ın her birimiz için takdir buyurduğu ömür hazinesi her gün bir bir azalıyor. Yolun sonuna ne kadar yakın olduğumuz belli değil; kaç yıl, kaç ay, kaç hafta, kaç gün, saat, dakika, saniye... Hesap Günü için azık hazırlama fırsatı, her geçen gün elimizden hızla kaçıp gidiyor.
“Keşke şu hayatım için önceden bir şeyler yapıp göndermiş olsaydım.”(Fecr 89/24) diye pişmanlık duyacak insanlar arasında olmamak için, henüz vakit varken, Ahiret azığı hazırlamanın tam zamanıdır.
Şu kısacık ömrümüzü neler uğruna tükettiğimizin, zamanımızı nasıl hoyratça harcadığımızın, imkân ve enerjimizi neler için seferber ettiğimizin, gündemimizi kimlerin ve nelerin işgal etmesine izin verdiğimizin hesabının tek tek görüleceği bir Gün mutlaka gelecek. O yakîn olarak iman ettiğimiz“Din Günü” (Fatiha 1/4), o “Hesap Günü” (Mümin 40/27), o “Toplanma Günü” (Teğâbün 64/9), o “Kâr-Zarar Günü” (Teğâbün 64/9), o “Bağrışıp-Çağrışma Günü” (Mümin 40/32), o“Pişmanlık Günü” (Meryem 19/39) kesin gelecek!
“Sonra o gün (dünyada size verilmiş olan) her nimetten sorguya çekileceksiniz!”(Tekâsür 102/8)
Kendisinden hesaba çekileceğimiz nimetlerin başında da zaman nimeti gelir kuşkusuz. Şu kadrü kıymetini bilemediğimiz, nasıl geçtiğini fark edemediğimiz, tükettiğimiz, ‘öldürdüğümüz’ zaman...
İşte pervasızca harcadığımız vakitlerin değerini bizlere hatırlatan mübarek bir mevsim geldi:
Üç Aylar: Recep, Şaban ve içinde “bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi”nin bulunduğu Ramazanayı!
1) Recep: Haram/Hürmetli Ay
Hz. Peygamber (s.), diğer aylardan daha çok Recep ayına, Recep’ten daha çok Şaban ayına, ondan daha çok da Ramazan ayına önem verir, daha bir özen gösterir, ibadet ve âhiret havasına girerdi.
"Allah’ım, Recep ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına eriştir" diye dua ederdi.
Receb ayı, hürmet edilmesi gereken dört kıymetli aydan biridir: “Allah’ın, gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü, haram (hürmetli) olan aylardır.” (Tevbe 9/36)
Kur’ân’ın hürmete layık buyurduğu “Haram aylar” ise; Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Haram ayların diğer üçü peş peşe gelirken, Receb ayı tek başına hürmetli ay olarak kalır.
Receb ayında oruç tutmanın, dua, tevbe ve istiğfarı çoğaltmanın, hayır-hasenatta bulunmanın faziletine dair hadis kitaplarında çeşitli rivayetler yer alır.
Reğâib Gecesi
Receb ayının ilk cuma gecesine Reğaib gecesi denir. 2 Haziran 2011 Perşembe gününü 3 Haziran 2011 Cuma gününe bağlayan gece Regaib Kandili idi. Elbette her Cuma gecesi kıymetlidir, ancak iki kıymetli gece bir araya gelince, daha bir kıymet kazanır. Reğâib; ihsanlar, ikramlar demektir. Allahü Teâlâ bu gecede, müminlere, rağîbetler (ihsanlar, ikramlar) yapar. Dolayısıyla bu geceye özel bir hürmet gösterip, bu ihsanlardan yararlanmak gerekir. Reğâib gecesini ibadetle, dua ve niyazla, nafile namazla, Kur’ân-ı Kerim tilaveti ve tefekkürü ile, tevbe ve istiğfar ile geçirmek tavsiye edilmiştir.
Mîrac Gecesi
Risaletin 11. yılı Recep ayının 27. gecesi, II. Akabe görüşmesinden sonra, (Hicret’ten 17 ay önce) Peygamberimizin (s.) İsrâ ve Mîrâc mûcizesi gerçekleşmiştir. İsrâ, gece yolculuğu/yürüyüşü; Mîrâc ise, yükseğe çıkmak demektir. İsra mucizesi İsra 17/1. ve Necm 53/1-18. âyetlerle sâbittir:
“Kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya bir kısım ayetlerimizi gösterelim diye götüren o Allah'ın şanı yücedir. Şüphesiz O, işitendir, görendir.”(İsra 17/1)
Mirac (yükselme) olayı Kur'an'da anılmaz ama çok sayıdaki hadiste ayrıntılı biçimde anlatılır: Rasûlüllah (s.) bir gece Kâbe'nin ‘Hatîm’ denilen kısmında iken Kudüs’teki Mescid-i Aksâ'ya Burak üzerinde getirilip burada namaz kıldı, oradan Refref ile semâya yükseltilip Âdem, Yahyâ, İsâ, Yûsuf, İdrîs, Harûn, Mûsâ, İbrâhim peygamberlerle görüştü, sonra da Sidretü'l-Müntehâ’ya ulaştı. Buradan ötesi sözle anlatılması mümkün olmayan bir âlemdi. Yanında bulunan Cebrâil (a.s) da buradan öteye geçemedi; "benim için burası sınırdır, parmak ucu kadar daha ilerlersem, yanarım..." dedi. Mîrâc’da Cenab-ı Hakk, kulu ve rasûlü Muhammed’e (s.) nice âlemler gösterdi. Kuluna vahyedeceğini vâsıtasız vahyetti. Beş vakit namaz da işte burada emredildi. Bir çok hadise göre bu yolculuk sırasında ona (s.) cennet ve cehennem de gösterildi. Daha sonra Hz. Peygamber (s.) Mescid-i Haram'a geldi.
Beş vakit namazla özdeşleşen bu geceyi; huşû dolu namazlarla geçirmek ve namazı bir ömür boyu ikâme etme yani dosdoğru kılma konusunda bir vesile olarak değerlendirmek ve “Namaz müminin mîracıdır”hadis-i nebevisi uyarınca her namazı bir “mîrac” yani Rab Teâlâ ile sohbet kılmak gerekir.
2) Şaban: Rasûlüllah’ın Ay’ı
Hz. Peygamber (s.), bu ayda oruç, namaz ve infaka özel bir önem vermiş ve şöyle buyurmuştur:
"Recep ayı Allah'ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır."
Bu hadis-i şerif hakkında yapılan yorumlardan biri şöyledir: Receb ayında yüce Rabbimizin güzel isim ve sıfatlarını öğrenip düşünerek Tevhid’in hakikatini kavramak, Şaban ayında Allah Rasûlü’nü (s.) sîreti ve sünneti ile birlikte tanıyarak ona bol bol salat u selam etmek, Ramazan ayında ise Kur'ân-ı Kerim’i daha çok okuyup tefekkür ederek, anlayarak yaşamak işaret buyrulmuştur.
Peygamberimizin (s.), özellikle bu ayda oruç ibadetini artırırdı. Hz. Aişe (r.anhâ) annemiz der ki:
"Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim."
Berât Gecesi
Şaban’ın 15. gecesidir.“Berât” kelimesinin aslı Arapça "berâet" olup borçtan, suçtan, cezadan, hastalıktan kurtulmak, iyileşmek, uzaklaşmak, temizlenmek anlamlarına gelir. Dinî anlamıyla berâet, günahlardan, kötülüklerden arınmak, temize çıkmak, ilâhî af ve rahmete nail olmak, erişmektir. Tevbe (Berâe)/1.ayette geçtiği üzere ‘Şirke/müşriklere ültimatom, son ihtar, kesin uyarı’anlamına da gelir.
Bazı müfessirler, "Apaçık kitaba yemin olsun ki, biz Kur'ân'ı mübarek bir gecede indirdik." (Duhân 44/2-5) âyetindeki "mübarek gece"nin Berat, çoğu müfessir ise Kadir Gecesi olduğu görüşündedir. İlk müfessirlerden İkrime ve bir grup alim, Kur'ân Levh-i Mahfuz'dan topluca dünya semasına bu gece indirildi; Kadir Gecesi de Cebrail vasıtasıyla Peygamberimize parça parça indirilmeye başladı, der.
Peygamberimiz (s.): “Şaban ayının yarısı gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçirin.”buyurarak, hem Şaban ayında hem de Berat gecesinde yapılması gereken ibadetleri işaret etmiştir.
Ayrıca şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, Şaban'ın on beşinci gecesinde, Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısından daha çok insanı cehennemden kurtarır. Ancak, kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabalarıyla bağını koparanların, kibirlilerin, ana-babasına isyankâr olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz."
"Kim Şâban’ın 15.gecesini ibadetle ihyâ ederse, kalplerin öldüğü günde o kişinin kalbi ölmez."
Elbette, bir geceyi ibadetle geçirip sonra eski hayata geri dönmenin hiçbir anlamı yoktur. Ancak bu gece tevbe, istiğfar ve af dilemek için bulunmaz bir fırsattır: Bu geceler ve günler her türlü günah, hata ve isyandan vazgeçip yepyeni bir başlangıç yapmak isteyenler için bir dönüm noktası olabilir.
Bu yüzden Rasûlüllah (s.) bu kutlu zamanlarda şu duaları tavsiye buyurur:
"Allahım, sen çok affedicisin, affetmeyi seversin; beni de affet."
Özetle Berât gecesi; her tür şirkten, haramdan, günahtan kurtuluş için bulunmaz bir fırsattır.
Ramazan’a Doğru…
Kutlu Peygamberimiz (s.) bir Şaban ayının son gününde ashabına şöyle hitap eder: “Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize bastı. Onda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır.”
Ertesi gün başlayacak mübarek Ramazan’ı müjdeleyen Peygamberimiz (s.), bin aya yani uzunca bir insan ömründen (yaklaşık 83 yıl) hayırlı Kadir Gecesine dikkat çeker; hangi gecesi olduğu kesin belirtilmeyip her gecesi Kadir olması muhtemel bu ay’ın her gün ve gecesini Allah’ın razı olacağı amellerle geçirmeyi hatırlatır. Hadisin devamında; “O ayda bir hayır işleyen kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. O ayda bir farz işleyen ise diğer aylarda yetmiş farz işleyen gibidir.”buyurur.
Evet, bir farza yetmiş farz, hatta daha fazlası! Ve “bir gece”ye “bin ay”dan daha hayırlısı!
3) Ramazan Ayı: “Kur’ân Ay’ı”
Ramazan ayının fazileti elbette Allah için tutulan oruçtan gelir. Peygamberimiz (s.) şöyle buyurur:
"Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır."
Ancak bu ayı asıl mübarek kılan ise, onda (Kadir Gecesinde) Kur’ân’ın nazil olmaya başlamasıdır.
"Ramazan ayı ki o ayda Kur'ân insanlara yol gösterici, doğru yola iletici, eğri ile doğruyu birbirinden ayırt edici olarak indirildi." (Bakara 2/185)
Ramazan ayına “Kur’ân Ayı” denmesinin sebebi de, Kur’ân’ın bu ayda inmiş olmasıdır.