Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
Sorularla Risale-i Nur
Ehli sunnet, imam Cafer Sadik r.a. ictihadi ile ayri. Neden?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 273328" data-attributes="member: 1"><p>ve aleykumselam ve rahmetullahi ve bereketuhu ebeden</p><p></p><p>Hazreti Ustad küçük yaşlarda iken ağabeyinden ders alıyordu ama ilerleyen zamanlarda ağabeyi ondan ders almaya başlamıştır. Bu gibi hakikatler çoktur. Mukayese ve muarazaya tabi meseleler iyi değerlendirilmelidir ve değerlendirir iken neye göre değerlendirildiği bilinmelidir.. Cafer Sadık r.a. ve on iki imam hususunda kasif'in ilk mesajında düşüncemiz saygımız ve sevgimiz belirtilmiştir. Sevgi ve saygı ayrı meseledir ittiba ayrı meseledir. Ebu Hanife hazretlerinin içtihadının kabul edilmesi Cafer Sadikin r.a. bu içtihadında hata etmiştir manasına gelmemeli, eğer böyle olsa diğer ehli sünnet vel cemaat mezheplerde de aynı usul geçerli olacaktır. </p><p></p><p>Eğer arada fark var ise tek fark şudur : </p><p></p><p><span style="color: #ff0000"><strong>Ehl-i sünnet âlimleri ise Ca'fer es-Sâdık'ı. başta Kitap ve Sünnet olmak üzere dayanacağı kaynaklan ve içtihadında uygulayacağı metotları bulunan ve kesinlikle masum olmayan bir müctehid olarak kabul etmektedirler.</strong></span></p><p></p><p>Şunu da unutmamak gerekir hiç bir alim ben bir mezhep oluşturacam ve müslümanlar benim mezhebime uysun isteği şuuru ve arzusu içinde olmamıştır. Akabinde yetişen imam ve müçtehidlerin ictihad ve kıyasları ile görüş ve düşüncelerinin kabulu ve müslümanların tercih etmesiyle ortaya çıkmıştır kırmızı ile yazdığımız meselede olduğu gibi.. Bu ise ayrılık değil zenginliktir. Ayrıca şu makaleyi okumakta faide var :</p><p></p><p> <strong>Cafer-i Sadık'ın eserleri nelerdir? Caferilik mezhebi ve kaynak eserleri hakkında bilgi verir misiniz?</strong></p><p></p><p> <strong>Soru</strong></p><p></p><p> <span style="color: #000099"><strong><em> Cafer-i Sadık'ın eserleri nelerdir? Caferilik mezhebi ve kaynak eserleri hakkında bilgi verir misiniz? </em></strong></span></p><p> </p><p> </p><p> <strong>Cevap</strong></p><p></p><p>Değerli kardeşimiz;</p><p></p><p> Hz. Ali'nin torunlarından Câ'fer-i Sâdık (ö. 148/765)'ın etrafında toplanan ve onun ictihadlarına göre amel eden müslümanların bağlı oldukları siyasi ve fıkhî mezhep. İmâm Câ'fer, bütün Sünnîlerce, özellikle tasavvuf ehlince büyük bir velî olarak kabul edilir. O, kendisini ilme ve tefekküre vermiş, Ebû Hanîfe ve İmâm Mâlik gibi büyük müctehidler bile ondan faydalanmıştır.</p><p></p><p> Temelde Ehl-i Sünnet'e yakın olan Câ'fer-i Sâdık'a ölümünden sonra birtakım iftiracılar birçok şeyi isnat etmişler ve bunları halk arasında yaymışlardır. İmâm Câ'fer, daha hayatta iken mezhep içinde bazı sapık görüşler ortaya atılmış ve bunları bizzat kendisi reddetmiştir. Bu sapıkların başında Ebû'l Hattâb Muhammed b. Ebî Zeyneb gelir. Ebû'l Hattâb, küfre düşmüş, peygamberlik davasında bulunmuş ve Câ'fer-i Sâdık'ın tanrı olduğunu öne sürmüştür. Haramları helâl saymış ve imamı tanıyan herkesin haramlardan muaf sayılacağını söylemiştir. Üstelik bu görüşleri Câ'fer-i Sâdık adına çıkarmıştır. Bunu haber alan Câ'fer, Ebû'l Hattab'a lânet etmiş, onunla hiçbir ilgisinin bulunmadığını, bütün talebe ve arkadaşlarına bildirmiş, İslâm ülkelerine mektuplar yazarak bu durumu her tarafa duyurmuştur. (1).</p><p></p><p> Şia'ya göre imamların bilgisi hata ihtimali bulunmayan ledünnî bilgi türünden olduğu için Ca'fer es-Sâdık'ın fıkıhla ilgili görüşleri de delillerinden istinbat edilerek ulaşılmış aklî bilgiler olmayıp Hz. Peygamber'den kendisine intikal eden ilâhî bilginin sonucudur. Bu sebeple o helâl ve haramlarla ilgili gerçekleri bilmek için diğer müctehidler gibi ictihad ederek belli bir hükme ulaşma durumunda değildir. <span style="color: #ff0000"><strong>Ehl-i sünnet âlimleri ise Ca'fer es-Sâdık'ı. başta Kitap ve Sünnet olmak üzere dayanacağı kaynaklan ve içtihadında uygulayacağı metotları bulunan ve kesinlikle masum olmayan bir müctehid olarak kabul etmektedirler.</strong></span></p><p> </p><p> <strong>Eserleri:</strong></p><p></p><p> Cafer es-Sâdık'ın yüzlerce kitap ve risale yazdığı ileri sürülmektedir. Bunların büyük bir kısmının ona nisbeti şüpheli olup yaşadığı dönem, çevresi, İlmî ve dinî şahsiyeti dikkate alınırsa bilhassa kimya ve cefr gibi konulara dair kitapların onun telifleri olması imkânsız gibidir. Bu konuda hayli müsamahakâr olanlar bile Ca'fer'in bu alanlarda eser yazıp yazmadığının bilinmediğini söylemektedirler. Aslında Ca'fer'in öğrencisi olduğunu söyleyen ve onu söz konusu ilimlerde otorite kabul eden Câbir b. Hayyân'ın bu İlimlerle ilgili bir tek eserinin bile adını zikretmemesi, bu eserler üzerindeki tereddütleri daha da arttırmıştır.</p><p></p><p> Ca'fer es-Sâdık'ın zamanımıza ulaşan eserleri şunlardır:</p><p></p><p> <strong>1- Misbâhu'ş-şerî'a ve miftâhu'l-hakîka</strong>. Ca'fer es-Sâdık'in dinî ve ahlâkî muhtevalı sözlerinin 100 babda ele alındığı bu eserin çeşitli yazma nüshaları British Museum'da, Meşhed ve Haydarâbâd Osmaniye Üniversitesi kütüphanelerinde bulunmaktadır. Kitap Delhi (1856), Tebriz (1278) ve Tahran'da (1314) yayımlanmış, ayrıca Farsça tercüme ve şerhiyle birlikte Hasan el-Mustafavî tarafından neşredilmiştir.(2)</p><p></p><p> <strong>2- Tefsîrü'l-Kurbân. </strong>En eski nüshası hicrî X. asra ait olan bu eserin Bankipûr, Bohâr ve Aligarh kütüphanelerinde yazmaları mevcuttur.</p><p></p><p> <strong>3- Kitâbü'l-Cefr. el-Hâfiye fi'l-cefr, el-Hafiye fî 'ilmi'l-hurûf veya el-Hâfiye</strong> adlarıyla da anılan eserin yazma nüshaları British Museum'da, İskenderiye el-Mektebetü'l- belediyye. Dârü'l- kütübi'I - Mısriyye (Tal'at). Süleymaniye (Cârullah) ve Köprülü kütüphanelerinde bulunmaktadır.</p><p></p><p> <strong>4- İhtilâcü'l-a'zâ.</strong> İnsan organlarındaki titremeler ve bunların sebep olduğu hastalıklardan bahseden eserin yazma nüshaları Berlin Staatsbibliothek ile Gotha. Topkapı (III. Ahmed) ve Kastamonu kütüphanelerinde mevcuttur.</p><p></p><p> <strong>5- Heyâkilü'n-nûr (es-Sebca).</strong> Tılsımdan bahseden bu eserin iki nüshası Bibliotheque Nationale ve Cambridge Üniversitesi Kütüphanesi'ndedir.</p><p></p><p> <strong>6- Esrârü'l-vahy.</strong> Hicri X ve XIII. yüzyılda istinsah edilen iki yazması Süleymaniye Kütüphanesi'nde (Hamidiye ve Hasan Hüsnü Paşa) bulunan küçük bir risaledir.</p><p></p><p> <strong>7- Havâssü'l-Kur âni'l-'azîm.</strong> Hicrî IV ve XI. yüzyılda istinsah edilmiş nüshalarının bulunduğu bilinen risalenin bir yazması Dârü'l-kütübi'z-Zâhiriyye'dedir.</p><p></p><p> <strong>8- Kitâbü't-Tevhîd ve'l-ihlîlce.</strong> Mufaddal b. Ömer'den rivayet edilen bu eser Tevhîdü'l-Mufaddaî diye de anılır. Meşhed, Tebriz ve Kâzımiye kütüphanelerinde çeşitli nüshaları bulunan eser, Kitâbü't-Tevhîd ve'l-edille ve't-tedbîr adıyla 1329'da İstanbul'da basılmış, Fahreddin et-Türkistânî tarafından 1065'te (1654) Farsça'ya çevrilmiştir.</p><p></p><p> <strong>9- Risâletü'l-veşâyâ ve'l-fusûl. </strong>Kimya ile ilgili olup Risale fî 'ilmi'ş-şınâa ve'l-haceri'l-mükerrem olarak da bilinir. Nuruosmaniye, Râmpûr ve Halep kütüphanelerinde yazma nüshaları bulunan risale Almanca tercümesiyle birlikte J. Ruska tarafından neşredilmiştir.(3)</p><p></p><p> <strong>10- Dü'â'ul-cevşen.</strong> Birkaç varak hacmindeki risalenin hicrî XI. yüzyılda istinsah edilmiş bir nüshası Bİbliotheque Nationale'de bulunmaktadır.</p><p></p><p> Bunların dışında <strong>Menâfi'u süveri'l-Kur'ân,</strong> <strong>Kitâb fî işbâti'ş-şâni',</strong> <strong>Es'ile 'ani'n-nebî, Münâzaratü's - Sâdık fi't-tafzîl beyne Ebî Bekir ve Ali, el-Ed'i-yetü'l-üsbû'iyye, Du'â, Kitâbü's-Sırât, Hırz, el~Hikemü'l-Ca'feriyye, Risale fi'l-kimyâ, Ta'rîfü tedbîri'l-hacer, el-Edille 'ale'l-halk ve't-tedbîr, Risale fî fazli'l-Hacer ve Mûsâ, İhtiyar âtü'l-eyyam ve'ş-şühûr, Mahmûdâtü'l-eyyam, Cedvel fî mezhebi's-sinîn ve'ş-şühûr ve'l-eyyâm, Melhame, el-Kur'a, Risâletü'l-fe'l, Sirâcü'z-zulme ve es-Silkü'n-nâdir</strong> gibi eserler Ca'fer es-Sâdık'a nisbet edilmektedir(4).</p><p></p><p> Ca'feriyye, İsnâaşeriyye Şîası'nın fıkıh mezhebidir. İsnâaşeriyye'ye göre hatadan korunmuş bulunmaları sebebiyle imamlar bütün söz ve davranışları sünnet olarak değerlendirilir. Hicrî III. (IX.) asırdan itibaren bütün rivayetleri toplayan hadis ve fıkıh kitaplarının yazılmasına başlanmıştır. Ahbârîler'e (Ahbâriyye) göre bu kaynaklardan dördünde yer alan rivayetlerin tamamı sahih olup kesin bir şekilde imamların söz ve fiillerini ifade etmektedir. Bu dört kitap Küleynî'nin (ö. 329/940-41) el-Kâfî, İbn Bâbeveyh'in (ö. 381/991) Men lâ yahduruhü'l-fakîh, Ebû Ca'fer et-Tûsînin (ö. 460/1067) el-îstibşâr lî ma'htülife mine'l-ahbâr ve Tehzîbü'l-ahkâm adlı eserleridir.</p><p></p><p> Usûlîler'e (Usûliyye) göre ise bunların ve benzeri kitapların ihtiva ettikleri rivayetlerin tamamı sahih değildir. Bu kitaplarda bir yandan birbiriyle çelişen rivayetlerin yer alması, öte yandan Kur'ân-ı Kerîm'de ilâve veya eksiltmelerin bulunmadığı yolunda Ca'feriyye'nin ittifak ettiği noktalara aykırı ifadelerin göze çarpması da bunu göstermektedir. 16.000'den fazla rivayeti toplayan el-Kâfî üzerinde yapılan bir araştırmanın, bunlardan yalnızca 5072 rivayetin sahih olduğunu ortaya koyması Usûlîler'i teyit etmektedir. Buna göre adını İmam Ca'fer'den alan bu mezhep, masumiyet açısından aralarında fark bulunmayan diğer on iki imama da nisbet edilen rivayetlerle bu rivayetlere ve diğer delillere dayalı ictihadlardan oluşmaktadır(5).</p><p></p><p> İsna aşeriyye, usûl-i din dediğimiz inanç esasları ve fer'i hükümlerde, yani fıkhî konularda Ehl-i Sünnet'ten çok farklı düşüncelere sahip bulunmamaktadır. Tevhîd, Nübüvvet ve Ahiret gibi üç büyük esasta Ehl-i Sünnet ile birleşmiş olmalarına rağmen; İmametin dinin esasları arasında zikredilmesi dolayısıyla Hz. Peygamberden sonra belIi kişilerin peygamber gibi "ismet" sıfatına ve başkalarında bulunmayan "özel bir bilgi"ye sahip bulundukları hususlarının kabul edilmesiyle Ehl-i Sünnet'ten ayrılmaktadır. Ayrıca takiyye ve bedâ, Câ'ferîlik'te önemli iki inanç konusudur. </p><p></p><p>Onlar, cebir ve zor karşısında bir Şiî'nin inancını gizlemesine "takiyye"* adını verirler.</p><p></p><p> <strong>Dipnotlar:</strong></p><p> 1- İbnu'l-Esir, el-Kâmil fi't-Tarih, VIII, 9</p><p> 2- Tahran 1363 hş</p><p> 3- Heidelberg 1924</p><p> 4- Geniş bilgi için bk. Brockelmann, GAL Suppi, I, 104; Sezgin, I, 528-531; Muhsin el-Emîn, 1,668-669</p><p> 5- DİA. Ca'feriyye Md.</p><p></p><p></p><p> <em>Selam ve dua ile...</em></p><p><em>Sorularla İslamiyet</em></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 273328, member: 1"] ve aleykumselam ve rahmetullahi ve bereketuhu ebeden Hazreti Ustad küçük yaşlarda iken ağabeyinden ders alıyordu ama ilerleyen zamanlarda ağabeyi ondan ders almaya başlamıştır. Bu gibi hakikatler çoktur. Mukayese ve muarazaya tabi meseleler iyi değerlendirilmelidir ve değerlendirir iken neye göre değerlendirildiği bilinmelidir.. Cafer Sadık r.a. ve on iki imam hususunda kasif'in ilk mesajında düşüncemiz saygımız ve sevgimiz belirtilmiştir. Sevgi ve saygı ayrı meseledir ittiba ayrı meseledir. Ebu Hanife hazretlerinin içtihadının kabul edilmesi Cafer Sadikin r.a. bu içtihadında hata etmiştir manasına gelmemeli, eğer böyle olsa diğer ehli sünnet vel cemaat mezheplerde de aynı usul geçerli olacaktır. Eğer arada fark var ise tek fark şudur : [COLOR=#ff0000][B]Ehl-i sünnet âlimleri ise Ca'fer es-Sâdık'ı. başta Kitap ve Sünnet olmak üzere dayanacağı kaynaklan ve içtihadında uygulayacağı metotları bulunan ve kesinlikle masum olmayan bir müctehid olarak kabul etmektedirler.[/B][/COLOR] Şunu da unutmamak gerekir hiç bir alim ben bir mezhep oluşturacam ve müslümanlar benim mezhebime uysun isteği şuuru ve arzusu içinde olmamıştır. Akabinde yetişen imam ve müçtehidlerin ictihad ve kıyasları ile görüş ve düşüncelerinin kabulu ve müslümanların tercih etmesiyle ortaya çıkmıştır kırmızı ile yazdığımız meselede olduğu gibi.. Bu ise ayrılık değil zenginliktir. Ayrıca şu makaleyi okumakta faide var : [B]Cafer-i Sadık'ın eserleri nelerdir? Caferilik mezhebi ve kaynak eserleri hakkında bilgi verir misiniz?[/B] [B]Soru[/B] [COLOR=#000099][B][I] Cafer-i Sadık'ın eserleri nelerdir? Caferilik mezhebi ve kaynak eserleri hakkında bilgi verir misiniz? [/I][/B][/COLOR] [B]Cevap[/B] Değerli kardeşimiz; Hz. Ali'nin torunlarından Câ'fer-i Sâdık (ö. 148/765)'ın etrafında toplanan ve onun ictihadlarına göre amel eden müslümanların bağlı oldukları siyasi ve fıkhî mezhep. İmâm Câ'fer, bütün Sünnîlerce, özellikle tasavvuf ehlince büyük bir velî olarak kabul edilir. O, kendisini ilme ve tefekküre vermiş, Ebû Hanîfe ve İmâm Mâlik gibi büyük müctehidler bile ondan faydalanmıştır. Temelde Ehl-i Sünnet'e yakın olan Câ'fer-i Sâdık'a ölümünden sonra birtakım iftiracılar birçok şeyi isnat etmişler ve bunları halk arasında yaymışlardır. İmâm Câ'fer, daha hayatta iken mezhep içinde bazı sapık görüşler ortaya atılmış ve bunları bizzat kendisi reddetmiştir. Bu sapıkların başında Ebû'l Hattâb Muhammed b. Ebî Zeyneb gelir. Ebû'l Hattâb, küfre düşmüş, peygamberlik davasında bulunmuş ve Câ'fer-i Sâdık'ın tanrı olduğunu öne sürmüştür. Haramları helâl saymış ve imamı tanıyan herkesin haramlardan muaf sayılacağını söylemiştir. Üstelik bu görüşleri Câ'fer-i Sâdık adına çıkarmıştır. Bunu haber alan Câ'fer, Ebû'l Hattab'a lânet etmiş, onunla hiçbir ilgisinin bulunmadığını, bütün talebe ve arkadaşlarına bildirmiş, İslâm ülkelerine mektuplar yazarak bu durumu her tarafa duyurmuştur. (1). Şia'ya göre imamların bilgisi hata ihtimali bulunmayan ledünnî bilgi türünden olduğu için Ca'fer es-Sâdık'ın fıkıhla ilgili görüşleri de delillerinden istinbat edilerek ulaşılmış aklî bilgiler olmayıp Hz. Peygamber'den kendisine intikal eden ilâhî bilginin sonucudur. Bu sebeple o helâl ve haramlarla ilgili gerçekleri bilmek için diğer müctehidler gibi ictihad ederek belli bir hükme ulaşma durumunda değildir. [COLOR=#ff0000][B]Ehl-i sünnet âlimleri ise Ca'fer es-Sâdık'ı. başta Kitap ve Sünnet olmak üzere dayanacağı kaynaklan ve içtihadında uygulayacağı metotları bulunan ve kesinlikle masum olmayan bir müctehid olarak kabul etmektedirler.[/B][/COLOR] [B]Eserleri:[/B] Cafer es-Sâdık'ın yüzlerce kitap ve risale yazdığı ileri sürülmektedir. Bunların büyük bir kısmının ona nisbeti şüpheli olup yaşadığı dönem, çevresi, İlmî ve dinî şahsiyeti dikkate alınırsa bilhassa kimya ve cefr gibi konulara dair kitapların onun telifleri olması imkânsız gibidir. Bu konuda hayli müsamahakâr olanlar bile Ca'fer'in bu alanlarda eser yazıp yazmadığının bilinmediğini söylemektedirler. Aslında Ca'fer'in öğrencisi olduğunu söyleyen ve onu söz konusu ilimlerde otorite kabul eden Câbir b. Hayyân'ın bu İlimlerle ilgili bir tek eserinin bile adını zikretmemesi, bu eserler üzerindeki tereddütleri daha da arttırmıştır. Ca'fer es-Sâdık'ın zamanımıza ulaşan eserleri şunlardır: [B]1- Misbâhu'ş-şerî'a ve miftâhu'l-hakîka[/B]. Ca'fer es-Sâdık'in dinî ve ahlâkî muhtevalı sözlerinin 100 babda ele alındığı bu eserin çeşitli yazma nüshaları British Museum'da, Meşhed ve Haydarâbâd Osmaniye Üniversitesi kütüphanelerinde bulunmaktadır. Kitap Delhi (1856), Tebriz (1278) ve Tahran'da (1314) yayımlanmış, ayrıca Farsça tercüme ve şerhiyle birlikte Hasan el-Mustafavî tarafından neşredilmiştir.(2) [B]2- Tefsîrü'l-Kurbân. [/B]En eski nüshası hicrî X. asra ait olan bu eserin Bankipûr, Bohâr ve Aligarh kütüphanelerinde yazmaları mevcuttur. [B]3- Kitâbü'l-Cefr. el-Hâfiye fi'l-cefr, el-Hafiye fî 'ilmi'l-hurûf veya el-Hâfiye[/B] adlarıyla da anılan eserin yazma nüshaları British Museum'da, İskenderiye el-Mektebetü'l- belediyye. Dârü'l- kütübi'I - Mısriyye (Tal'at). Süleymaniye (Cârullah) ve Köprülü kütüphanelerinde bulunmaktadır. [B]4- İhtilâcü'l-a'zâ.[/B] İnsan organlarındaki titremeler ve bunların sebep olduğu hastalıklardan bahseden eserin yazma nüshaları Berlin Staatsbibliothek ile Gotha. Topkapı (III. Ahmed) ve Kastamonu kütüphanelerinde mevcuttur. [B]5- Heyâkilü'n-nûr (es-Sebca).[/B] Tılsımdan bahseden bu eserin iki nüshası Bibliotheque Nationale ve Cambridge Üniversitesi Kütüphanesi'ndedir. [B]6- Esrârü'l-vahy.[/B] Hicri X ve XIII. yüzyılda istinsah edilen iki yazması Süleymaniye Kütüphanesi'nde (Hamidiye ve Hasan Hüsnü Paşa) bulunan küçük bir risaledir. [B]7- Havâssü'l-Kur âni'l-'azîm.[/B] Hicrî IV ve XI. yüzyılda istinsah edilmiş nüshalarının bulunduğu bilinen risalenin bir yazması Dârü'l-kütübi'z-Zâhiriyye'dedir. [B]8- Kitâbü't-Tevhîd ve'l-ihlîlce.[/B] Mufaddal b. Ömer'den rivayet edilen bu eser Tevhîdü'l-Mufaddaî diye de anılır. Meşhed, Tebriz ve Kâzımiye kütüphanelerinde çeşitli nüshaları bulunan eser, Kitâbü't-Tevhîd ve'l-edille ve't-tedbîr adıyla 1329'da İstanbul'da basılmış, Fahreddin et-Türkistânî tarafından 1065'te (1654) Farsça'ya çevrilmiştir. [B]9- Risâletü'l-veşâyâ ve'l-fusûl. [/B]Kimya ile ilgili olup Risale fî 'ilmi'ş-şınâa ve'l-haceri'l-mükerrem olarak da bilinir. Nuruosmaniye, Râmpûr ve Halep kütüphanelerinde yazma nüshaları bulunan risale Almanca tercümesiyle birlikte J. Ruska tarafından neşredilmiştir.(3) [B]10- Dü'â'ul-cevşen.[/B] Birkaç varak hacmindeki risalenin hicrî XI. yüzyılda istinsah edilmiş bir nüshası Bİbliotheque Nationale'de bulunmaktadır. Bunların dışında [B]Menâfi'u süveri'l-Kur'ân,[/B] [B]Kitâb fî işbâti'ş-şâni',[/B] [B]Es'ile 'ani'n-nebî, Münâzaratü's - Sâdık fi't-tafzîl beyne Ebî Bekir ve Ali, el-Ed'i-yetü'l-üsbû'iyye, Du'â, Kitâbü's-Sırât, Hırz, el~Hikemü'l-Ca'feriyye, Risale fi'l-kimyâ, Ta'rîfü tedbîri'l-hacer, el-Edille 'ale'l-halk ve't-tedbîr, Risale fî fazli'l-Hacer ve Mûsâ, İhtiyar âtü'l-eyyam ve'ş-şühûr, Mahmûdâtü'l-eyyam, Cedvel fî mezhebi's-sinîn ve'ş-şühûr ve'l-eyyâm, Melhame, el-Kur'a, Risâletü'l-fe'l, Sirâcü'z-zulme ve es-Silkü'n-nâdir[/B] gibi eserler Ca'fer es-Sâdık'a nisbet edilmektedir(4). Ca'feriyye, İsnâaşeriyye Şîası'nın fıkıh mezhebidir. İsnâaşeriyye'ye göre hatadan korunmuş bulunmaları sebebiyle imamlar bütün söz ve davranışları sünnet olarak değerlendirilir. Hicrî III. (IX.) asırdan itibaren bütün rivayetleri toplayan hadis ve fıkıh kitaplarının yazılmasına başlanmıştır. Ahbârîler'e (Ahbâriyye) göre bu kaynaklardan dördünde yer alan rivayetlerin tamamı sahih olup kesin bir şekilde imamların söz ve fiillerini ifade etmektedir. Bu dört kitap Küleynî'nin (ö. 329/940-41) el-Kâfî, İbn Bâbeveyh'in (ö. 381/991) Men lâ yahduruhü'l-fakîh, Ebû Ca'fer et-Tûsînin (ö. 460/1067) el-îstibşâr lî ma'htülife mine'l-ahbâr ve Tehzîbü'l-ahkâm adlı eserleridir. Usûlîler'e (Usûliyye) göre ise bunların ve benzeri kitapların ihtiva ettikleri rivayetlerin tamamı sahih değildir. Bu kitaplarda bir yandan birbiriyle çelişen rivayetlerin yer alması, öte yandan Kur'ân-ı Kerîm'de ilâve veya eksiltmelerin bulunmadığı yolunda Ca'feriyye'nin ittifak ettiği noktalara aykırı ifadelerin göze çarpması da bunu göstermektedir. 16.000'den fazla rivayeti toplayan el-Kâfî üzerinde yapılan bir araştırmanın, bunlardan yalnızca 5072 rivayetin sahih olduğunu ortaya koyması Usûlîler'i teyit etmektedir. Buna göre adını İmam Ca'fer'den alan bu mezhep, masumiyet açısından aralarında fark bulunmayan diğer on iki imama da nisbet edilen rivayetlerle bu rivayetlere ve diğer delillere dayalı ictihadlardan oluşmaktadır(5). İsna aşeriyye, usûl-i din dediğimiz inanç esasları ve fer'i hükümlerde, yani fıkhî konularda Ehl-i Sünnet'ten çok farklı düşüncelere sahip bulunmamaktadır. Tevhîd, Nübüvvet ve Ahiret gibi üç büyük esasta Ehl-i Sünnet ile birleşmiş olmalarına rağmen; İmametin dinin esasları arasında zikredilmesi dolayısıyla Hz. Peygamberden sonra belIi kişilerin peygamber gibi "ismet" sıfatına ve başkalarında bulunmayan "özel bir bilgi"ye sahip bulundukları hususlarının kabul edilmesiyle Ehl-i Sünnet'ten ayrılmaktadır. Ayrıca takiyye ve bedâ, Câ'ferîlik'te önemli iki inanç konusudur. Onlar, cebir ve zor karşısında bir Şiî'nin inancını gizlemesine "takiyye"* adını verirler. [B]Dipnotlar:[/B] 1- İbnu'l-Esir, el-Kâmil fi't-Tarih, VIII, 9 2- Tahran 1363 hş 3- Heidelberg 1924 4- Geniş bilgi için bk. Brockelmann, GAL Suppi, I, 104; Sezgin, I, 528-531; Muhsin el-Emîn, 1,668-669 5- DİA. Ca'feriyye Md. [I]Selam ve dua ile... Sorularla İslamiyet[/I] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Okuyoruz
Sorularla Risale-i Nur
Ehli sunnet, imam Cafer Sadik r.a. ictihadi ile ayri. Neden?
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst