Dua eden adam bilir ki, birisi var ki...

Ahmet.1

Well-known member
Duanın en güzel, en latif, en leziz, en hazır meyvesi, neticesi şudur ki: Dua eden adam bilir ki, birisi var ki; onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. Onun kudret eli herşey'e yetişir. Bu büyük dünya hanında o yalnız değil; bir Kerim zât var, ona bakar, ünsiyet verir. Hem onun hadsiz ihtiyacatını yerine getirebilir ve onun hadsiz düşmanlarını def'edebilir bir zâtın huzurunda kendini tasavvur ederek, bir ferah, bir inşirah duyup, dünya kadar ağır bir yükü üzerinden atıp
b993.gif
Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. (Fatiha suresi: 2.)
der.

Mektubat

Latif: Yumuşak, nazik, güzel şirin, narin ve ince yapılı.
Leziz: Lezzetli, tatlı.
Derman: İlaç, çare.
Merhamet: Acımak, şefkat etmek, iyilik ve yardım edip korumak.
Kudret: Güç.
Kerim: Kerem sahibi, bağış, iyilik, lütuf ve cömertlik sahibi.
Ünsiyet: Alışkanlık, dostluk, alışılmışlık, tanışıklık, yakınlık.
Hadsiz: Sınırsız, sayısız.
İhtiyacat: İhtiyaçlar.
Tasavvur: Zihinde şekillendirme, tasarlama, düşünme, akılda canlandırma.
Ferah: İç rahatlığı, sevinç.
İnşirah: Ferahlama, rahatlama.
 
Üst