Deliliğe Methiye

zeyhak_

Well-known member
DELİLİĞE METHİYE
Merhabalar efendim….

Hepinizi selamların en güzeliyle selamlıyorum….
Allahın rahmeti, bereketi ve mağfireti üzerinize olsun….
…………………………………………………………………………….
Gecenin yine o muhteşem kıvamındayız efendim….
Dürr-i Yektayı elde etmek için kıvamı bulmak gerek….
Kıvamı bulmak için de geceyle hemhal olmak gerek….
Yalnız geceyle mi?....
Yüreğimizden beynimize bir tünel açıp….. Beynimizin kıvrımlarında dört nala koşturmak gerek…
Ve her zaman olduğu gibi, Canlar Canı Efendim önden teşrif ederken, bize de kemali edep ile iz sürmek gerek…


Gecede ben..
Bir yere gidiyorum,
Delice...
Aklımda sen.
Ben seni seviyorum,
Gizlice… El-pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum,
Söylemeden,
Tek hece...

Evet efendim… Gecenin bu müstesna anında “vücudu beşer, çayla yaşar” diyerek, çayımızı da ab-ı hayat olarak yudumlarken yolculuğumuza devam edelim….
Denir ki, varoluşun temel sebebi iletişimdir…
Hayat haberdar olmaktan ibarettir diyor Mevlana Hazretleri de.…
Peki, haberdar olmamız gereken ilk şey nedir efendim ?….


YARATICI VARLIĞININ BİLİNMESİNİ İSTEDİ….


“Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.”

buyurulmaktadır bir kutsi hadiste… [Acluni, II, 132])


“Ben cinleri ve insanları, yalnız beni tanıyıp kulluk etsinler diye yarattım” [Zariyat, 56]


Şimdi sormak lazım…. Böyle bir gerçeklikten; kim haberdar, kimin haberi DAR!...


“İnsanlar uykudadır, ölümle uyanırlar….”


"Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va'dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş."[Yasin Suresi, 52]


- A be ne yapcez be kızan?....


“ÖLMEDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ !….”


“Ey iman edenler, Allah’tan korkun, bir de sadıklarla [doğrularla] beraber olun!” [Tevbe, 119]


“Ey iman edenler, Allah’tan korkun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve Onun yolunda savaşın ta ki muradınıza eresiniz.”[Maide, 35]


“Habibim de ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin, suçlarınızı örtsün.”[Al-i İmran, 31]


- Te be yapma be yaw !…. Üç günlük dünya beş günlük rızık ister….. Bağ, bahçe su ister…. Irgat, maraba aş, ekmek ister…. Çoluk çocuk kürk ister, mülk ister…..


“Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.” [Hadid, 20]


Haftanın herhangi bir iş günü, mesai saati başlangıcında yüksek bir yere çıkınız ve kalabalık bir meydandan gelip geçen insanları gözlemleyiniz…. Yüzlerce, binlerce insanı….


Her birinin iç dünyasına girmek mümkün olsa; acaba kaçının haleti ruhiyesi Allahın rızasına muvafık durumdadır; acaba kaçının yürek – beyin birlikteliği Rıza-i Bariye odaklanmıştır ?...


“Halk yığınlarını ilgilendiren iki şey vardır: Ekmek ve sirk…” Spangler


Hayat haberdar olmayı gerektirir dedik…. Haberi DAR olmayı değil….


“Haberdar olun!.... Dünya melundur. Dünyada olan mal, mülk de melun. Ancak Allah’ın zikri ve ona yaklaştıran şeylerle bilen ve öğreten kimse müstesna…”


Peki gerçekten HABERDAR olan kimler acaba?...


Kimler olacak efendim, bazlarımız onlara DELİ diyor….

Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

Bir gün Hz. Ali (k v) pazardan bir gömlek satın alır… Kollarını normalden fazla kısaltmak için terziye götürür. Terzi: “Kollarını bu kadar kesersem kusurlu olur.” der. Hz. Ali : “Ayıbı kusuru benim, sen kes.” der. Hz. Ali’yi tanımayan terzi: “Bu adam mecnun olmuş. Gelin bir deli görün…” deyince, Hz. Ali “Elhamdulillah!” diye söylenir. Orada oturan ve Hz. Ali’yi tanıyanlardan biri; “Ya Ali, terzi sana deli diyor, sen de elhamdulillah diyorsun, bu ne demektir?” diye sorunca. Hz. Ali; “Ben Resulullah’dan duydum, sizden biriniz hakkında halk “delidir” demedikçe kamil mü’min olamaz…”

Eğer yıllar sonra düşer yollara,
Olur ya; ölmeden gelirsem sana,
Atarsa diyorum ‘Bir deli rüzgâr’
Sanma tevbe ettim ben ayrılığa.
Yanımda bir deli,
Bir velî ara...

Gazi Zeynel Bey, Giritin fethinde önemli rolü olan değerli ve takva sahibi bir komutandır…. Giritin fethinden az bir zaman önce, askere moral vermek amacıyla zamanın Sadrazamı Köprülü Fazıl Ahmet Paşa da Girite gelir. Ertesi gün sabah namazının ardından topyekun taarruza geçilecektir….
Sabah namazı vakti Zeynel Bey, abdestini alır, kıbleye döner ve namaza başlar. Ancak Zeynel Beyin namaza durması ile birlikte düşman şiddetli bir top ateşiyle şarapnel yağdırmaya başlar…. Bir top mermisi sabah namazını kılmakta olan Zeynel Beyin yanında patlar. Fazıl Ahmet Paşa, kumandanın sehit olduğunu zanneder. Oysa Zeynel Bey secdeden başını kaldırır ve biraz sonra da selam verir. Hemen koşarak Sadrazam Fazıl Ahmet Paşanın yanına gelir.
- Haşmetli sadrazamım bir sualim var.
- Geçmiş olsun ya Zeynel Bey, biz seni şehit düştü sandık….
- Elhamdulillah bana bir şey olmadı, yalnız bir sualim var…
- Nedir sualin?.
- Düşmanın top mermisi patlayınca başımı secdeden kaldırmayıp usulünden fazla bekledim… Namazım bozuldu mu efendim?....


İşte size bir başka deli….

Akıllı - delisi, canlı - ölüsü,
Sevginin olmuyor çarpı - bölüsü.
Varları, yoklara benlik delisi
Eklerken aklıma sevdâ geliyor.
Her yaklaşan gemi, inen uçağı
Beklerken aklıma Seydâ geliyor...
 
Üst