Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa (1305?-1387)

Huseyni

Müdavim
Hanefi Demirkıran


Osmanlı hanedanı ile birlikte tarih sahnesine çıkan ve bir buçuk asırlık bir zaman içinde, en yüksek ilmiye makamını ve vezir-i azamlık mertebesini ellerinde tutan bir Türk ailesinin ilk temsilcisi olan Kara Halil Hayreddin Paşa, Osmanlı Beyliğini aşiret vaziyetinden çıkararak, yeni, planlı programlı bir devletin kurulmasına çalışmış ve muvaffak da olmuştur.


Osmanlı, beylik döneminde savaş stratejisini komşu Türkmen beylikleriyle mücadele yerine, Balkanlar üzerine yapmıştır. Balkanlarda yapılan savaşlar, alınan zaferler, Bizans’ı vasal bir devlet haline getirmiş ve Osmanlı, topraklarını çok kısa bir sürede genişletmiştir. Bu büyüme ve gelişme Osmanlıyı, aynı anda savaşmak ve yönetmek ikilemi ile baş başa bırakmıştır. Dolayısıyla bu süreç; Osmanlının basit beylik yapısından kurtulması için düzenli bir devletin niteliği olan askeri, siyasi, iktisadi ve sosyal yapısal öğelerin oluşturulmasını ve gelişti-rilmesini zaruret haline getirmiştir. Özellikle I. Murad döneminde, Osmanlıdaki bu yapısal düzenleme gereksiniminin, bilinç düzeyinde algılanmasıyla İmparatorluğun temelleri şekillenmeye başlamıştır.


Osmanlı Beyliğinin kurulmasını temin eden Ahiler; temelde İslami klişeler doğrultusunda şekillenen ve tasavvuf motiflerinin hakim olduğu bir sınıftır. Esnaf ve sanatkarlardan müteşekkil olan bu sınıf, maddi bir güce ve sosyal bir işleve sahip olduğu için devletin önemli mevkilerinde temsil edilmiştir. Ahi ricalin önde gelen isimlerinden olan Çandarlı Kara Halil, ilim ve fazilet sahibi olup, Celaleddin Kazvini’nin belagat ilmine dair Talhis el-miftah isimli eserini şerh etmiştir.


Çandarlı’nın ilmiye sınıfından geldiği bilinmekle beraber, kimlerden ders aldığı ve nasıl yetiştiği meselesi tartışmalıdır. Ancak İznik Medresesi müderrislerinden Taceddin Kürdi’nin kızı ile evlenmesi ve Şeyh Edebali ile bacanak olması, bu zatlardan ders aldığını hatıra getirmektedir. Çandarlı Kara Halil, Osmanlının hizmetine Ahi ricalinin, ilmiye sınıfının özellikle de Osman Bey’in kayınpederi olan Şeyh Edebali’nin tavsiyesiyle Bilecik kadısı olarak girmiştir. Daha sonra Bursa’nın fethiyle en yüksek şer’i makam olan payitaht kadılığını Orhan Bey’in vefatına kadar sürdürmüştür. Sultan I. Murad’ın hükümdarlığa geçmesiyle 1362’de Çandarlı, en yüksek ilmi makam olarak ihdas edilen Kazaskerliğe getirilmiştir.


İznik ve Bursa’nın fethedilmesiyle Osmanlı göçebe toplum yapısı, yerleşik kültürle tanışmaya başlamıştır. Bu geçiş süreci, savaşçı göçebelerin iskan edilmesiyle yeni yerleşim yerlerinin açılması ve nüfuzlarının genişletilebilmesi için, Osmanlıda mobilize edilmiş organize birliklerin mevcudiyetini gerektirmiştir. Bu ihtiyaçları karşılayacak ilk muntazam askeri teşkilat Çandarlı’nın kurduğu “yay ve müsellem” adı verilen piyade ve süvarilerden oluşan birliklerdir.


I. Murat dönemi Çandarlı Kara Halil’in göze çarpan icraatlarının olduğu yıllardır. İyi bir devlet adamı, aynı zamanda muktedir bir kumandan olan Çandarlı, Rumeli’nin fethinde de önemli bir rol üstlenmiştir. Padişah Anadolu’ya sefere çıkarken Çandarlı’yı Rumeli’nin muhafazası için görevlendirmiştir. Mahiyetindeki ordu ile Karaferye, Serez ve Selanik’i aldıktan sonra Tesa’ya ve Manastırı alarak Osmanlı sınırlarını Arnavutluk sınırlarına dayandırmıştır.


Devlet yapılanmasının padişahın şahsıyla özdeşleştiği bir idari yapılanmada devletin hükümranlık hakkının korunması, padişahın şahsının ve otoritesinin korunması anlamına gelmektedir. Nitekim çağın konjonktürü gereği tek merkezli devlet yapılanmasına giden ve toprakları her geçen gün büyüyen Osmanlıda, düzenli ve daimi bir ordunun eksikliği görülmeye başlanmıştır. Çandarlı Kara Halil’in bu eksikliği gidermek için kurduğu Yeniçeri Ocağı, Osmanlı Devletinde üç buçuk asırdan fazla hizmet etmiştir. Çandarlı’nın, Hıristiyan çocuklarını askerlik hizmetinde kullanmak maksadıyla ihdas ettiği “devşirme kanunu”yla kurulmuş olan Yeniçeri ocağı, padişahın hassa kuvveti olup onun emir ve kumandası altındadır. Teşkil edildiği devirlerde uç beylerine karşı padişahın otoritesini de temsil eden Yeniçeriler, sonradan eyalet kuvvetlerine karşı da bu otoriteyi devam ettirmişlerdir.


Osmanlı hükümet ve yönetim yapısının büyük ölçüde belirlendiği dönem, 1300’lü yılların ikinci yarısı olmuştur. Her ne kadar padişah mutlak yetkilere sahip olsa da devletin işlerinin tek bir elden idare edilmesi çok müşkül duruma gelmişti. Bu yüzden padişahın işlerini organize edecek, birinci derece yardımcılara ihtiyaç duyulmakta idi. Padişahlıktan sonra yetki alanı en geniş olan vezirlik müessesesi, bu amaçla kurulmuştur. Çandarlı Kara Halil, Osmanlının ilk veziri olarak kabul edilmektedir. İlk vezir olma özelliği kendisinden önceki vezirlerden farklı olarak askeri kumandanlık olan Beylerbeyliğinin vezirliğe ilavesi ile mülki ve askeri bütün yetkiler bir elde toplamış olmasındandır. Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşanın başlattığı bu sistem, Tanzimat’ın ilanına kadar devam etmiştir.


Osmanlı devlet yapısının belirlenmesinde ordunun kurumsallaşması ana etken olmuştur. Devletin bekasının askeri başarıya endeksli olması, orduyu idari yapılanmanın merkezine oturtmuştur. Çandarlı Kara Halil’in daimi ordunun ihtiyaçlarını karşılamak ve maaşlarını verebilmek maksadıyla kurduğu Hazine-i Amire, daha sonraları devlet hazinesi mahiyetini almıştır. Hayreddin Paşa’nın gayretleriyle Osmanlının en önemli kurumlarından olan Defterdarlık ihdas edilmiştir.


Çandarlı Kara Halil’in düzenli ve daimi bir ordu tesis etmesi ve maaşlarının devletin diğer kurumlarından farklı olarak devlet hazinesinden verilmesi, Osmanlıda orduyu ilk defa kurum bazında toplumsal zihniyetin müdahil olamadığı alan haline getirmiştir. Esas olarak ataerkil bir anlam dünyası içinde gelişen ordunun, toplumsal yapının dışında kalması, devleti merkezi ve otoriter imparatorluk haline getirmiştir.


Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş ve yükselme devri padişahlarının en belirgin özelliği; icraatlarında ilim ve fazilet noktasında iyi yetişmiş, çok yönlü güvenilir devlet adamlarıyla çalışmış olmalarıdır. Çandarlı Kara Halil Paşa’nın, Kazaskerliği ve Vezirliği zamanında yaptığı yenilikler, aşiret teşkilatına alışmış nüfuzlu Türk ailelerini rahatsız etmiştir. Bu rahatsızlık Osmanlı Devletinde ilk defa kullanılan devlete bid’at sokulması tabirinin seslendirilmesi olmuştur. I. Murad’ın itimadını kazanan Çandarlı, ölümüne kadar görevinin başında kalmıştır.


Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa, Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş yıllarında iki padişah döneminde Kadı, Kazasker ve Vezirlik makamına yükselmiş, çok değerli teşkilatçı bir devlet adamı ve başarılı bir kumandandır. Çandarlı idari, askeri, mali ve siyasi sahalarda Osmanlı devletinin kurulmasında birinci derecede amil olmuştur. Çandarlı Kara Halil Hayreddin Paşa, bu hizmetlerinden dolayı İmparatorluğun kurucularından ve Osmanlı tarihinin en büyük devlet adamlarından biri olarak kabul edilmiştir.


Kaynaklar

İslam Ansiklopedisi, Cilt III, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1970, s. 352.
Türk Ansiklopedisi, Cilt XXIV, Milli Eğitim Basımevi, Ankara 1976, s. 417.
Etyen Mahçupyan, “Askeri Otoritenin Kurumsallaşmasına ve Zihniyetine Dair”, Köprü Dergisi, No: 56, İstanbul 1996.
Stanford Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, (çev. Mehmet Harmancı), Cilt I, e yayınları, İstanbul 1982, s. 48.


KPR - K 99 - Devlet-i Aliyye
 
Üst