Bir Dava Adamının Notları - Zübeyir Gündüzalp

Ahmet.1

Well-known member
• Merhametsizliğin bir alâmeti, nisyân-ı nefisle, kendi kusurlarını unutmakla, din kardeşlerinin her birinde bir kusur bulmak, onlara karşı sevgisini ve merhametini kaybederek tenkit gözlüğünü takınmaktır. Kendi kusurlarına yakını uzaklaştırıcı ve sisli gösterici âletle bakıp, din kardeşlerinin kusurlarına ise, mikroskopla bakmaktır.

• Kendi kusurlarını gören, kardeşlerinin hatalarını örten, kendi kabahatini büyük, din ve dava kardeşinin kabahatini küçük gören, hatta görmeyen Müslü manlar, Allah ve Resûl’ünün rahmet ve mağfiretine nâil olan, yüksek ahlâklı, yüksek seciyeli Müslümanlardır. Ehl-i îman nişânını taşıyan dindarlardır. Öyle fertlerden müteşekkil azlar çoktur, küçükler büyüktür, zayıflar kuvvetlidir.
 

Ahmet.1

Well-known member
• Merhametsizlikten, münekkidlikten kurtulma yolunda ilerle, ey kardeş! Aksi halde, ya yakında ya uzakta, ya dünyada ya ahirette, ya Haktan ya halktan sana adem-i merhamet iner. Zira ”Men dakka dukka.” (Eden bulur.)

• Merhametsizlik etme, sonra merhametli dosttan dahi merhametsizlik görürsün. “Ger görmezsen dünyada mukabil, ukbâda görürsün muzâ’af ceza, bunu bil.”

• Merhametsizliği körükleyen, hürmetsizliği alevlendiren öfke zamanında, hürmet ve muhabbet gösterebilmek, cennetmekân kimselerin güzel meziyetlerindendir.

• Öfke zamanında hürmet ve merhamet ne güzel ahlâktır.

• Güya kendisi kusurdan müberra olmuş, hatta hata ve yanlışlarından kurtulmuş gibi, çoklarının ve içinde yaşadığı muhitteki ehl-i imanın kusurları ile fiilen, amelen ve hayalen uğraşmak, merhametsizliktir. Bu fena huya sahip olanlar, bu tehlikeli merhametsizliği işleyenler, nisyân-ı nefis illetine tutulmuş ve nefsinin şımarmış olma ihtimalinden titresinler.

• Ey nefsim, sen titre, kendine bak, kendini gör, kendini bil, kendini anla, kendini tecessüs et. Ancak nefsine müfettiş, nefs-i emmarene murakıp olma yüksekliğine çık.
 

Ahmet.1

Well-known member
• Cennete giren fazilet sahiplerine melekler sorarlar:

”Faziletiniz nedir?”

Onlar cevap verirler:

”Zulme uğradığımız vakit sabrederdik, bize kötülük edilince de, rıfk ile davranırdık.” (Hadis meali)
 

Ahmet.1

Well-known member
• “Allah-ü Teâlâ sertlik ve kabalığa vermediği ecir, sevap ve mükâfatları, rıfk ve mülâyemete verir. Rıfktan mahrum olan ev halkı, çok şeylerden mahrum kalırlar.” (Hadis meali)

• “Rıfktan, şefkatten mahrum olanlar hayırdan, sevaplı amellerden mahrum kalırlar.” (Hadis meali)

• “Hiddete getirilince kızmayıp, hilm ve sabır gösteren kimse, Allah’ın sevgisine mazhar olur.” (Hadis meali)

• Peygamberimiz, Sahabelerine sordu:

”Allâh-u Teâlâ’nın şerefleri ne ile kıymetlendirdiğini ve dereceleri ne ile yükselttiğini size bildireyim mi?

Ashab cevap verdi:

“Buyur, bildir, yâ Resûlallah.”

Hz. Peygamber buyurdular:

“Sana karşı cahilâne hareket edildiği zaman halîm ve yumuşak olursun, sana zulmedenleri bağışlarsın, sana vermeyenlere sen verirsin ve senden alâkasını kesenlerle, sen alâkalanırsın.”

“Allah-ü Teâlâ rıfk sahibidir, her hayırlı işte rıfkı sever.” (Hadis meali)
 

Ahmet.1

Well-known member
• Terbiyenin en makbul olanı, kendi kendimizi terbiye etmektir.

• Şuurlu çalışmalı ve düşünerek okumalıdır. Zihnî egzersizler, idmanlar, münazaralar yapmalı. Zihni inkişaf ettirmeli, hafızayı kuvvetlendirmeliyiz.

• Takip edilecek gaye ise, kesîf ve devamlı dikkat cehdleri temin etmekten ibarettir. Zihnî terbiyede esas, her gün bu kabil zor ve devamlı cehdleri kemâl-i cesaretle tekrar etmeye alışmaktır.

• Cehdlerimizin aynı gaye ve istikâmete doğru teveccüh etmiş olması lâzımdır.

• İrade kudreti; çok cehd sarfından ziyade, zihnin bütün kuvvetlerinin aynı gayeye ve aynı istikâmete doğru sevk edilmesi ile izah edilebilir.

• Zihnen çalışmak dikkatli olmaktır. Tefekkür etmek, dikkatin bir noktaya teksif ve temerküzünden başka bir şey değildir. Görülüyor ki, zihnî faaliyetin her ikisinde de dikkat esastır.
 

Ahmet.1

Well-known member
• Tabiatımızın, manevi bünyemizin ilmi -teferruatına varıncaya kadar- bize yabanî olmamalıdır. Zihnî ve nefsi hasselerimizin ve arzularımızın sebepleri bizce malum olmalıdır.

• Fikirler kuvvetlerini hislerden, teessürî hallerden alırlar.

• Fikirler hisler ile beslenir, kuvvet bulur. Fikir kendi başına bir kuvvet değildir. His ve heyecan, onun mücadele için, muvaffak olabilmesi için muhtaç olduğu kuvvet menbaıdır. Fikrin mücâdelede muvaffak olabilmesi için iki kuvvete ihtiyacı vardır. O da his ve heyecandır.

• Fikirler tahkiki imandan gelen aşk ve kuvvetle kuvveden fiile çıkarlar.

• Fikrin, hareketlerimiz üzerindeki tesiri zayıf olabilir. Fakat his ve heyecanın kuvvet ve tesiri büyüktür.
 

Ahmet.1

Well-known member
• İrademi kuvvetlendirmekten ibaret olan gayem, bir defa vâzıh bir surette meş’ur oldu mu, bilhassa çalışmak hususunda iradem şuurlaştı mı, bütün haricî âlemden, ahvâlden ve bütün intibalardan his ve fikrimi çekip kurtarmalıyım.

• İnsanın yapmadığı işler, yapmak istemediği ve yapamayacağına inandığı işlerdir.

• Müsbet bir şeyi devam ettirmek, insandaki istidatları kemâle ulaştırır.

“Her şeye el atan, her şeyi terk eder.”

• Bir şeyi halledip bitirmeden veya bir eseri anlayarak okuyup tamamlamadan diğerine başlamak, unutkanlığa sebep olur.
 

Ahmet.1

Well-known member
• Sürekli ve iradî dikkat cehdleri sarf etmeye kendimi alıştırmalıyım.

• Okunan ilmî ve imanî meseleyi zihnen tekrar etmeli, sonra sesli olarak okumalı, sonra kelimelerle anladığını yazmaya çalışmalı, şuurlu çalışmalı, düşünerek okumalıdır.

• İmanî bir fikrin kendimize mâl edilmesi ve hayatımıza tatbik edilmesi için, onun aklımızda kalması gerekir. Bunun için, şuurlu olarak daimî tekrarlar, egzersizler yapmak gerekir.

• “İnsanın düşünce ve niyeti ne ise, o insan, ancak onlara göre bir insandır.”
 

Ahmet.1

Well-known member
• Eğer arzu ettiğim bir his bende yok ise ve uyanmıyorsa, onun hangi fikirlerle veyahut hangi gurup fikirlerle alâka ve rabıtası olduğunu tetkik etmeliyim ve onları şuurumda kuvvetle tutmalıyım. Bu şekilde, istediğim fikri veya hissi uyandırmalıyım.

• Eğer süflî ve lüzumsuz bir fikir şuuruma gelir ve beni meşgul ve rahatsız ederse, ona dikkat sarf etmekten vazgeçmeliyim. Zihnimi dağıtmamak için, gayem dışındaki lüzumsuz şeylerle meşgul olmamalıyım. Vakit zayi etmemeliyim.

• Zamanımı israf eden münakaşa ve sohbetlere katılmamalıyım. Kendi nefsime inâyet-i Hakla, himmet-i Nurla hâkim olmaktan, tasarruf etmekten mütevellid bir şeref duymamalıyım. Ve başkalarının tâbi oldukları cereyanlara kendimi kat’iyyen kaptırmamalıyım.
 

Ahmet.1

Well-known member
• Nefse hâkimiyete muvaffak olmak için en müessir vâsıtalar, ruhta şiddetli sevgiler veyahut sert ve şiddetli defi kuvvetler -nefret gibi- doğuranlardır.

Nura sevgi, zulmete nefret...

• Güzel bir şeyi veya bir fikri tefekkür ettiğim zaman, kelimelerle düşünmek yerine, düşündüğüm şeyleri gayet vazıh bir surette görmek istemeliyim. Veya ifade ettikleri manaları düşünmeliyim.

• Umumî bir göz gezdirmek, tembel ruhların usulüdür. Mütekâmil ruhlar, zihinde tefekkürün muhtelif noktalarının damla damla takattur etmesine ve bal gibi süzülmesine imkân verirler.

• Zihnî faaliyet için takip edeceğim gaye, iradî dikkat cehdimden ibarettir.

• İmanı kurtarmak, Kur’an’a ve Nura hizmet gibi mukaddes ve asil bir dava uğrunda hayatımı fedadan çekinmeyeceğim.

• Yeknesak dünyevî meşguliyetler, insanın mahiyetindeki ulvî melekeleri köreltir. Manevî terakkiyâta medar olacak yüksek istidatları söndürür. Kabiliyetler verimsiz kalır.
 

Ahmet.1

Well-known member
• Tembelliğe, basit ve manasız zevklerime karşı duracağım; müsaade etmeyeceğim.

• Yüksek bir gaye, ebedî canlı ve cazip bir maksat... İşte bütün sıcak heyecan ve fikirlerimizi bunun üzerine çevirebilmeliyiz. Böylece hedefe varabiliriz.

• Gayr-ı meşru veya lüzumsuz arzularıma mukavemet ve muhalefet etmeliyim.

• İşimizin kutsiyetine ve yüksekliğine karşı bir his mi husûle geldi? Hemen iş başına! İşi hoş ve cazip kılan zihnî ve bedenî bir kuvvet mi hissettik? Çabuk kitap başına! Derhal iş başına!

• Tembel bir hayat seyrinin vicdan azabından azade kalması kabil değildir.

• Nur-u Kur’an’la meşguliyet insanda yüksek hazlara, ebedî saadete ve bâkî şereflere karşı yüksek hisler husûle getirir.

• Zihnen çalışan insanlar, yalnız arzu ettikleri şeyleri hatırda tutmaya muvaffak olurlar.

• Biz dikkatimize büyük mikyasta hâkim olabiliriz -mevzumuzu tekrarlamak suretiyle-. Şehevî temayülleri uyandıran, tahrik eden ve bizi müphem hayallere müsait kılan, tembelliğe teşvik eden kitapları okumamalıyız. Bunlardan nefret etmeliyiz. Kur’an ve imanî hakikatlerle saadet anahtarları veren eserleri okumalıyız.
 

Ahmet.1

Well-known member
• Fikirleri ve hareketleri hoş ve meşru olmayan; hayal tarzları İslamiyet’e muvafık gitmeyen ve vaki sebeplerle tembelliği makul ve meşru gösteren arkadaşlardan büyük bir soğuklukla uzaklaşmalıyım.

• Tahkiki iman dersleri ile tenevvür eden bir kimsede sefil hisler, yerlerini âlî duygulara terk ederler.

• Nazarlarımı harici âlemden, kendi nefsime iradî bir surette çevirmeliyim. Haricî vak’a ve hâdiselere tâbî olmadan, kudsî hizmetime ve ulvî meşguliyetime devam etmeliyim.

• Gaye ve maksatta muvaffak olmanın sırrı şudur: Maksat ve gayeye faydalı olan bir şeyden istifade etmektir. Onun hâricindeki şeylerde meşguliyeti malayani addetmek, lüzumsuzluğuna inanmaktır.
 

Ahmet.1

Well-known member
• Az yemeye dikkat! Dolu mide dikkati ref’ eder, tefekkür ve şükür hislerini kaldırır, insanı kasavet bağlar.

• Daima azimli olmak.

• Himmeti dağıtmamak.

• Herşeyini bugün bilmek.

• Bilseniz ki, gayret ne kadar kıymettardır, bir dakika boş durmazdınız.

• Yaptığın işi bütün mevcudiyetinle, hayatın ve varlığın ona bağlı imiş gibi yap.

• Her an muvaffak ve muzaffer olacağım cehdi içinde olmalısın. Bir işi bitirmeden başka bir işe el atmamaksın.

• Bir yerde devamlı kalmak gaflet verir.

• Aklını çalıştırarak oku.

• Yüksek yerlerin hâfıza üzerindeki tesiri büyüktür.

• Ezberlemek hâfızayı açar.

• Yatarken imanî bahisleri oku. Bütün tehlike okuyamamaktan çıkıyor. Okuyamamaktan kork!

• Harfi harfine kitabî ol.

• Tenkit için okuyan, istifade edemez. Başkası için okuyan, istifade edemez. Kendi nefsi için okuyan, istifade eder.

• Hizmet için değil, nefsimi ıslah için okumalıyım.

• 180 değil, 1080 defa okunsa yine az.
 

Ahmet.1

Well-known member
• En mühim iki şey: okumak; uhuvvet ve ihlâs, yani samimiyet dairesinde hizmet.

• İstidatları inkişaf ettirmek için çok okumak.

• Daima okumak.

• Dem ve damarlarımıza karışacak derecede okumak.

• Az da olsa devamlı okumak.

Okumak, yazmak, dinlemek, susmak.

• Satır satır, kelime kelime okumak.

• “Hizmet, hizmet” derken şahsî dersini unutanın, hizmeti muvakkat olur.

Şimdi oku, kabirde okuyamazsın.

Hususî okumanı terk etme.

• Büyük zatların sözünde bazen yetmiş mana bulunur.

• Her şey, her mesele okumakla halledilir. Zira eserlerde hepsi var. Fakat insan görmüyor.

• Oku, oku, her gün oku. Okudukça oku ki, ruhun nur-u İlâhî ile parlasın. Kalbin nur-u Kur’an’la temizlensin. Aklın nur-u İslâmla işlesin ve yükselsin.
 

Ahmet.1

Well-known member
• Kalemen, amelen, lisanen çalış.

• Gençlikte insan ne ile meşgul olursa, istidatları onda inkişaf eder.

• İnsanın istidatları ve kabiliyetleri kırk yaşına kadar inkişaf eder.

• Günlük içtimai hadiselerle meşguliyet, kabiliyetlerin inkişafına mânidir. Bu noktaya dikkat lâzımdır. Zira bugün buna “genel kültür” ism-i herzesi takılmış.

• Kabiliyetleri inkişaf ettirebilmek için her şeyden evvel meşru ve sebatkâr bir şekilde çalışmayı bilmek lâzımdır.

• Mesleğimiz meşakkattir.

• Tuğlaları üst üste koymak tekrar değil, tesistir.
 

Ahmet.1

Well-known member
• İnsan kalben ne düşünürse, kendisi odur.

• Bir mücâdelede mağlup düşmek, bir ahd ve gayrette muvaffakiyetsizliğe uğramak, mücâhede ve gayretin icaplarındandır. Gayeye erişmek ve yükselmek isteyenlerin “beklemeye mecbur oldukları” faydalı bir imtihandır.

• Zihinleri müspet düşüncelerle dolu iken, insanların hakikî hâlinin, kuvvetinin yüzde elliye yakın bir nispette ziyadeleştiği, tecrübelerle sabittir. Maneviyatı kırık kimselerin de normal kuvvetlerinin üçte birinden aşağı bir derecede kuvvetsiz bulundukları görülmüştür.

• Senin ne bedeninde, ne zihninde hiç bir arıza yok. Seni yıldıran, karşılaştığın haller değil, o haller hakkında düşündüklerindir. O haller başına gelmeden onları olmuş gibi düşünmek akılsızlıktır.

• Meseleyi düşünmeli, fakat üzülüp gam ve keder içinde kalmamalı.

• Düşünmekle -muhakeme ve muhasebe etmekle- üzülmek, birbirinden farklı olan hallerdir.

• Düşünmek demek, meselenin neden ibaret olduğunu tespit ettikten sonra lâzım gelen tedbirleri sükûnetle almak demektir.

• Dehâ dikkati değil, dikkat dehâyı verir.

• Bir insan meş’ûr ve sebatkâr bir şekilde çalışmasını ve nizamlı yaşamasını bilmezse, kabiliyetlerini inkişaf ettiremez.

• Kişi, çalışmak, sadâkat ve sebat etmek suretiyle kendisini yetiştirmek iradesine sâhip değilse, kabiliyetlerini geliştirmekte muvaffak olamaz.
 

Ahmet.1

Well-known member
• Sizin ne düşündüğünüzü bilsem, ne olduğunuzu bilirdim. Biz neysek, düşüncelerimiz bizi öyle yapmıştır. Bizi müspet ve menfiye, fayda ve zarara, hidayet ve dalâlete, ferah ve sıkıntıya, gam ve meserrete, neşe ve neşveye sevk eden âmil, ruh hâletimizdir. Bir adam bütün gün ne düşünüyorsa, o adam odur. Başka türlü nasıl olabilir?

• Mütedeyyin bir mü’mindeki sıkıntı hâli onda ruhî inkişaf ve terakkiye olan istidadın delili ve tereşşuhâtıdır. Hem meşakkat, alâmet-i makbûliyettir.

• Zihindeki menfi fikirleri çıkartmak, bedendeki urları çıkartmaktan daha mühimdir.

• Denizde bir balık taifesi var, bütün rızkını öğleye kadar toplar.

• Nefsin öldürülmesi, tarikatın yoludur. Bizde, nefis ile mücadele etmek var.

• Nefis, bizi kötülüğe sevk etmek ister. Aklımıza fena şeyler gelir. Onlar terakkimize vesiledir. Onlarla mücadele ederek hizmete devam!

• Meşakkat bizin gıdamızdır.

• “Üç şey kalbe nasihati tesir ettirmez: uyku sevgisi, rahat sevgisi, taam sevgisi” (Hadis meali)
 

Ahmet.1

Well-known member
• Okumak, okumak, okumak, yine okumak... Okumaktan yorulunca ne okuduğunu okumak veya kitâb-ı kebîr-i kâinatı okumak...

• İnsan yaşlandıkça enaniyet gençleşir. İnsan yaşlandıkça imtihan şiddetlenir.

• Her hatayı yapabilirsin, fakat bir hatayı iki defa yapma.

• Menfi bir şey duyunca, iç âleminde müdâfaat ile onun şuur altına ve üstüne tesirini izale et.

• Nefsini kusurlarla âlûde bil. O zaman yüz kusuru yirmiye indirebilirsin. Birisi bir şey yapsa ve o sana yıkılsa, “Benim kusurumun cezasıdır” de.

• Her sohbette dinleyici ol. Daima öğrenmeye çalış. Yetişmeye muhtaç olduğun şuurunu muhafaza et. Mevzu hakkında fazla malumatın olsa da sus.

• Sana, bana, ona faydalı ise konuş.

Konuşmamak zararlı ise konuş. Fakat ihtisar et. Tafsilâta geçme.
 

Ahmet.1

Well-known member
• Muvazeneli, satırdan, kitâbî konuş. Kim ne çekerse dilinden çeker.

• Her sohbette müstemî ol. Daima, “Öğrenmeye, yetişmeye muhtacım” diye dinle.

• Herkesin kaldıracağı şekilde konuş. Az ve öz konuş.

• Dinleyiniz, hitap ettiğiniz kimseye ehemmiyet veriniz, zarif iltifatta bulununuz.

• Kendinizden bahsetmeyiniz. Sizi dinleyen kimseye onu ilgilendiren şeylerden bahsediniz.

• Karşınızdakini konuşturunuz, dilini çözünüz. Onun sevdiği mevzulardan bahsediniz.

• Her insanın iki ciheti vardır. Bir cihetini gören insan kördür.

• Düşün, söyle. Evvel düşün, sonra söyle. Muhakemesiz sözler, kırıcı ve dağıtıcıdır.

• Önüne çıkan her insana sırlarını söyleyen, hoşsohbet değildir.

• “İnsan ne kadar âlim olursa olsun, cahillerin yanında cahildir.”
 

Ahmet.1

Well-known member
Konuşmada Dikkat Edilecek Hususlar:

• İkide bir nasihat etmeye kalkışmayın.

• Palavra atmayın.

• Ateşi körükleyecek mevzulardan sakının.

• Münakaşadan sakının.

• Öğünmeyin.

• Konuşurken gösteriş yapmayın.

• Hitabın tesirlisi; göze bakıp, kalbe hitap etmektir.

• Hitap ederken üç şeyi bilmek ve kullanmak gerekir:

1-Vuzuh ile apaçık beyan etmek ve anlatmak.

2-Hakikati söylemek, müspet ilimlere müstenit, faydalı malumatı ve bilgileri söylemek.

3-Güzel okumak, kelimenin mânâsına göre sese âhenk vermek.

• Münakaşa ile hiçbir dava kazanılmaz.

• Davasını “ifade eden” kazanır.

• Sadırdan değil, satırdan konuş ki tâbî olsun.

• Konuşmalarda en küçük bir alaylı kelime dahi kullanmaktan sakınınız.
İstihza, alay edilende kapanmaz bir yara açar.

• Kalpler kırılınca ruhta kin ve adavet başlar.

• Şakacı olmayınız. Zira şaka muhabbetin sonu, adavetin başlangıcıdır.

• Şekva etmek, arkadan çekiştirmek iradesiz kişilerin işidir.

• Tenkit, bir zehr-i katildir.

• Ciddiyeti esas tut.

• Gülmemek ciddiyetin başıdır. Şaka muhabbetin kezzabıdır.

• Sağırların en beteri, kusurunu işitmek istemeyen insandır.

• Dünyada mağrur olan, din yolunda gidemez.

• Büyüklüğüne kapılan kimse kibirlenir. Bilmez ki, büyüklük; hilm ve yumuşaklıktır.

• En büyük nisyan, bir insanın kendisini kusursuz bilmesi, mesai arkadaşlarını kusurlu bilmesidir. Kendini beğenmek gururdan, kibirden, kıskançlıktan ileri gelir.
 
Üst