Bediüzzaman'ın Sünnet-i Seniyye'ye Uyarısı

zerrat

Well-known member
Bediüzzaman’ın sünnet üzere yaşantısı

Üstad Bediüzzaman Peygamber Efendimizin (asm) sünnetine çok dikkat ediyordu. Çünkü oFesâd-ı ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse; yüz şehidin ecrini, sevâbını kazanabilir.” (1) hadisine dayanarak kendisini ziyarete gelenlere; bilhassa sünnete son derece ehemmiyet vererek tatbik etmeyi ve sünnetin en küçük adabını büyük bir emr-i İlâhi gibi tutmayı tavsiye” ediyordu. (2)

Bu hususta; “Mirkâtü’s-Sünne ve Tiryâk-ı Marazi’l-Bid’a nâmiyle gâyet mühim bir risâledir” açıklamasını yaptığı On Birinci Lem’a’yı kaleme almıştır.Gerçekten de bu risale basamak basamak insanı yüceltiyor ve dine sonradan sokulmak istenen bid’a marazlarını da tedavi ediyor.

Üstadın kendisinin sünnet âdâbına nasıl dikkat ettiğini ağabeylerin hatıralarından dinleyelim:

Bayram Yüksel;Yemek, içmek, yatmak hususlarında Sünnet-i Seniyyeye harfiyen ittiba ederdi. Çok sâde yerdi.” (3)

Hacı Ali Kılıçalp; Üstad Hazretlerinin yatağının duruş şekli batıdan doğuya doğruydu. Batı tarafına başını koyar ayakucu ise doğuya gelirdi. Sağ tarafa yattığı zaman yönü güneye gelir, sünnet üzere kıbleye teveccüh etmiş olurdu. İşte bu karyolanın güney tarafından, 25-30 santim mesafede bir yer idi” diyerek yatma âdâbı konusunda bizlere bilgi vermektedir. (4)

Hacı İbrahim Hulusi Yahyagilde bize Üstadın bir ikazını aktarıyor: Bir ziyaretimde çay içerken tam olarak bitirmemiştim. 'Kardaşım sen sünnet bilmez' dedi. Bununla, içilen bir şeyin iyice bitirilmesinin sünnet olduğunu ters vermek istemişti.” (5)

Kaynaklar:
1-Müsnedü’I-Firdevs, 4:198; Cem’ü’l-Fevâid,1:29; Feyzü’/-Kadir, hadîs no: 9171; el-Fet hü’l-Kebir, 3:253
2- Yusuf Dehri, Son Şahitler 4.Cild s. 266
3- Son Şahitler 3.Cild s. 31
4- Son Şahitler 3.Cild s. 127
5- Son Şahitler 1.Cild s. 318
 

zerrat

Well-known member
YEDİNCİ NÜKTE

Sünnet-i Seniyye edeptir. Hiçbir meselesi yoktur kiltında bir nur, bir edep bulunmasın. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş:
b531.gif
-1- Yani, "Rabbim bana edebi güzel bir surette ihsan etmiş, edeplendirmiş."

Evet, siyer-i Nebeviyeye dikkat eden ve Sünnet-i Seniyyeyi bilen,katiyen anlar ki,edebin envaını,Cenab-ı Hak, Habibinde cem etmiştir. Onun Sünnet-i Seniyyesini terk eden, edebi terk eder.
b532.gif
-2- kaidesine mâsadak olur, hasâretli bir edepsizliğe düşer.


Sual: Herşeyi bilen ve gören ve hiçbir şey Ondan gizlenemeyen Allâmü'l-Guyûba karşı edep nasıl olur? Sebeb-i hacâlet olan hâletler Ondan gizlenemez. Edebin bir nev'i tesettürdür, mucib-i istikrah hâlâtı setretmektir. Allâmü'l-Guyûba karşı tesettür olamaz.

Elcevap: Evvelâ, Sâni-i Zülcelâl nasıl ki kemâl-i ehemmiyetle san'atını güzel göstermek istiyor ve müstekreh şeyleri perdeler altına alıyor ve nimetlerine, o nimetleri süslendirmek cihetiyle nazar-ı dikkati celb ediyor. Öyle de, mahlûkatını ve ibâdını sair zîşuurlara güzel göstermek istiyor. Çirkin vaziyetlerde görünmeleri, Cemîl ve Müzeyyin ve Lâtîf ve Hakîm gibi isimlerine karşı bir nevi isyan ve hilâf-ı edep oluyor. İşte, Sünnet-i Seniyyedeki edep, o Sâni-i Zülcelâlin esmâlarının hudutları içinde bir mahz-ı edep vaziyetini takınmaktır.

1- el-Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, 1:224; İbni Teymiye, Mecmûu Fetâvâ, 18:375; el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 1:70.
2- Edepsiz Allah'ın lütfundan mahrum kalır.

Lemalar | On Birinci Lem´a | 59
 

zerrat

Well-known member
SEKİZİNCİ NÜKTE

b533.gif
dan evvelki olan
b534.gif
(ila ahir) âyeti, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın ümmetine karşı kemâl-i şefkat ve nihayet re'fetini gösterdikten sonra, şu
b535.gif
âyetiyle der ki:


"Ey insanlar, ey Müslümanlar! Böyle hadsiz bir şefkatiyle sizi irşad eden ve sizin menfaatiniz için bütün kuvvetini sarf eden ve mânevî yaralarınız için, kemâl-i şefkatle, getirdiği ahkâm ve Sünnet-i Seniyyesiyle tedavi edip merhem vuran şefkatperver bir zâtın bedihî şefkatini inkâr etmek ve gözle görünen re'fetini itham etmek derecesinde onun sünnetinden ve tebliğ ettiği ahkâmdan yüzlerinizi çevirmek ne kadar vicdansızlık, ne kadar akılsızlık olduğunu biliniz.

"Ve ey şefkatli Resul ve ey re'fetli Nebî! Eğer senin bu azîm şefkatini ve büyük re'fetini tanımayıp akılsızlıklarından sana arka verip dinlemeseler, merak etme. Semâvat ve arzın cünudu taht-ı emrinde olan, Arş-ı Azîm-i Muhitin tahtında saltanat-ı rububiyeti hükmeden Zât-ı Zülcelâl sana kâfidir. Hakikî muti taifeleri senin etrafına toplattırır, seni onlara dinlettirir, senin ahkâmını onlara kabul ettirir."

Evet, Şeriat-ı Muhammediye ve Sünnet-i Ahmediyede hiçbir mesele yoktur ki, müteaddit hikmetleri bulunmasın. Bu fakir, bütün kusur ve aczimle beraber bunu iddia ediyorum ve bu dâvânın ispatına da hazırım. Hem şimdiye kadar yazılan yetmiş seksen Risale-i Nuriye, Sünnet-i Ahmediyenin ve Şeriat-ı Muhammediyenin (a.s.m.) meseleleri ne kadar hikmetli ve hakikatli olduğuna yetmiş seksen şahid-i sadık hükmüne geçmiştir. Eğer bu mevzua dair iktidar olsa, yazılsa, yetmiş değil, belki yedi bin risale, o hikmetleri bitiremeyecek.

Hem ben şahsımda bilmüşahede ve zevken, belki bin tecrübâtım var ki, mesâil-i şeriatla Sünnet-i Seniyye düsturları, emrâz-ı ruhaniyede ve akliyede ve kalbiyede, hususan emrâz-ı içtimaiyede gayet nâfi birer devâdır bildiğimi ve onların yerini başka felsefî ve hikmetli meseleler tutamadığını, bilmüşahede kendim hissettiğimi ve başkalarına da bir derece risalelerde ihsas ettiğimi ilân ediyorum. Bu dâvâmda tereddüt edenler, Risale-i Nur eczalarına müracaat edip baksınlar.

İşte böyle bir zâtın Sünnet-i Seniyyesine elden geldiği kadar ittibâa çalışmak ne kadar kârlı ve hayat-ı ebediye için ne kadar saadetli ve hayat-ı dünyeviye için ne kadar menfaatli olduğu kıyas edilsin.


1- "Eğer yüz çevirirlerse, de ki: Allah bana yeter. (Tevbe Sûresi: 9:129.)
2- Ey insanlar, size kendi içinizden bir peygamber geldi. (Tevbe Sûresi: 9:128.)


Lemalar | On Birinci Lem´a | 60
 

zerrat

Well-known member
DOKUZUNCU NÜKTE

Sünnet-i Seniyyenin herbir nevine tamamen bilfiil ittibâ etmek, ehass-ı havassa dahi ancak müyesser olur. Ona bilfiil olmasa da, binniyet, bilkast, taraftarâne ve iltizamkârâne talip olmak, herkesin elinden gelir. Farz ve vâcip kısımlara zaten ittibâa mecburiyet var. Ve ubudiyetteki müstehap olan Sünnet-i Seniyyenin terkinde, günah olmasa dahi, büyük sevabın zayiatı var. Tağyirinde ise büyük hata vardır. Âdât ve muamelâttaki sünnet-i seniyye ise, ittibâ ettikçe, o âdât, ibadet olur. Etmese itab yok; fakat Habibullahın âdâb-ı hayatiyesinin nurundan istifadesi azalır.
Ahkâm-ı ubudiyette yeni icadlar bid'attır. Bid'atlar ise,
b536.gif
sırrına münafi olduğu için, merduttur. Fakat, tarikatte evrad ve ezkâr ve meşrepler nev'inden olsa ve asılları Kitap ve Sünnetten ahzedilmek şartıyla, ayrı ayrı tarzda, ayrı ayrı surette olmakla beraber, mukarrer olan usul ve esasat, Sünnet-i Seniyyeye muhalefet ve tağyir etmemek şartıyla, bid'a değillerdir. Lâkin bir kısım ehl-i ilim, bunlardan bir kısmını bid'aya dahil edip, fakat "bid'a-i hasene" namını vermiş. İmam-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sâni (r.a.) diyor ki:


"Ben seyr-i sülûk-i ruhanîde görüyordum ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdan mervî olan kelimat nurludur, Sünnet-i Seniyye şuâı ile parlıyor. Ondan mervî olmayan parlak ve kuvvetli virdleri ve halleri gördüğüm vakit, üstünde o nur yoktu. Bu kısmın en parlağı, evvelkinin en azına mukabil gelmiyordu. Bundan anladım ki, Sünnet-i Seniyyenin şuâı bir iksirdir. Hem o Sünnet, nur isteyenlere kâfidir; hariçte nur aramaya ihtiyaç yoktur."
İşte, böyle hakikat ve şeriatın bir kahramanı olan bir zâtın bu hükmü gösteriyor ki, Sünnet-i Seniyye, saadet-i dâreynin temel taşıdır ve kemâlâtın madeni ve menbaıdır.
b537.gif
-1-
b538.gif
-2-


1- Allahım, bizi Sünnet-i Seniyyenin ittibâıyla rızıklandır.
2- "Ey Rabbimiz! Biz indirdiğin kitaba inandık ve peygambere uyduk. Sen de bizi, Senin birliğine ve peygamberinin doğruluğuna şahitlik edenlerle beraber yaz." Âl-i İmrân Sûresi: 3:53.

Lemalar | On Birinci Lem´a | 61
 

İlim-irfan

Well-known member
bu güzel paylaşımın için Allah razı ola
bakıyorum etrafıma müekked sünnetleri umursamayan çok halbuki bu müekked sünnetler şakaya gelmez şefaat için en büyük yol bu müekked sünnetlerdir zaten terki tahrimen mekruh yani harama yakın bir mesele hal böyleyken sevgili peygamber efendimizin ümmeti olan bizler müekked sünnetleri yapmaktan aciziz birde sözde ahir zamanda sünnetimi diriltene yüzbin şehit sevabı verilir hadisini hiç aklımızdan çıkmaz ballandıra ballandıra anlatırız ama dediğim gibi iş amel etmeye gelince müekked sünnetleri hatta yer yer vacipleri bile yapmaktan aciz olanlar var mesela zamanımızda kaç namaz kılan insan cemaatle namaz kılmaya özen gösteriyor peygamber efendimizin cemaate gösterdiği özen ve cemaatle namaz hakkındaki hadisleri saysak içinden çıkamayız çok uyarıcı hadisleri olduğu halde cemaatle namaz kılmaktan aciziz memur olsan çalışan olsan işçi
de olsan bile ne azından yatsı ve sabah namazlarında cemaate gelebilirsin bunları sebepsiz terk edeni münafıkla nitelendiriyor sevgili peygamber efendimiz sadece riyazüs salihindeki cemaat hadislerine bakmak yeterlidir bu sade bir örnek diğerlerini düşünün artık şimdi biz mi sevgili peygamber efendimizin sünnetini diriltecez müekked sünnetleri yapmaktan aciz olan biz mi ve müstehaplarla kim ilgilenir dimi ama bütün bunları bu zamanda yapan vardır elbet onlardan Allah razı ola
eee şimdi üstad hz.leri gibileri zaten bırakın müstehapları harama düşmemek için yüzlerce mübahı kendilerine haram kılıyorlar Rabbim bugünkü ümmeti muhammede o üstad hz.leri gibi islam anlıyışı olan zaatlar nasip eylesin bizlerede

Selam ve Dua ile....
 

zerrat

Well-known member
YÜCE RABB'İMİZ(C.C.) Cümlemizden Razı Olsun inşaALLAH.
Cümlemize her daim O'NUN(C.C.) HABİBİ,ELÇİSİ'NİN(A.S.M.) Sünnetine ittibada hassasiyet gösterme hususunda kendi ile yarışan takvayı nasip eylesin inşaALLAH.(Amin..Amin..Amin...)
 
Üst