Huseyni
Müdavim
﴾
Namaz عِمَادُ الدِّينِ
Zekât ile sadakanın lâyık oldukları mevkilerini bulmak için birkaç şart vardır:
1. Sadakayı vermekte israf olmaması.
2. Başkasından alıp başkasına vermek suretiyle halkın malından olmayıp kendi malından olması.
3. Minnetle in’âmın bozulmaması.
4. Fakir olmak korkusuyla sadakanın terk edilmemesi.
5. Sadakanın yalnız mala ve paraya münhasır olmadığı bilinmesiyle, ilim, fikir, kuvvet, amel gibi şeylerde de muhtaç olanlara sadakanın verilmesi.
6. Sadakayı alan adam, o sadakayı sefahette değil, hâcât-ı zaruriyesinde sarf etmesi lâzımdır.
Kur’ân-ı Kerim bu şartları, bu nükteleri insanlara sadaka olarak ihsan ve ihsas etmek için يُزَكُّونَ
1. Teb’îzi ifade eden مِنْ israfın reddine;
2. مِمَّا ’nın takdimi, sadakanın kendi malından olduğuna;
[NOT]Dipnot-1 “Ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden muhtaçların ihtiyaçlarını giderirler.” Bakara Sûresi, 2:3.
Dipnot-2 “(Namaz) Dinin direğidir. (Tirmizi, İmân: 8; İbni Mâce, Fiten: 12; Müsned, 5:231, 237; el-Hâkim, el-Müstedrek, 2:76.)
Dipnot-3 Tezkiye ederler; bir şeyi temizlerler.
Dipnot-4 Sadaka verirler.
Dipnot-5 Zekatlarını verirler.
Dipnot-6 “Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden muhtaçların ihtiyaçlarını giderirler.” Bakara Sûresi, 2:3.
[/NOT]
hâcât-ı zaruriye: zorunlu temel ihtiyaçlar; yiyecek, ev gibi | ihsan: ikram, bağış |
ihsas etmek: hissettirerek bildirmek | ihtiyar etmek: seçmek, tercih etmek |
in’âm: nimetlendirme | israf: gereğinden fazla tüketme |
itnab: sözü uzatma; yeni bir fayda için, maksadı alışılmamış şekilde uzun bir söz ile ifade etmek | kantara: köprü, geçit |
kelâm: âyet, söz | kıvam: dayanak, direk, temel |
minnet: başa kakma | muhafaza: koruma |
mâkabl: öncesi | münhasır: sınırlı, ait, özel |
nazm: dizme, tertip edip düzenleme; Kur'ân-ı Kerîmin Allahü taâlâ tarafından dizilen mübârek sözleri, ifadeleri | nükte: ince ve derin mânâ |
sadaka: Allah rızası için ihtiyaç sahibi kişilere yapılan yardım | sarf etmek: harcamak, kullanmak |
sefahet: zevk ve eğlenceye düşkün olma ve malını gereksiz yere harcama; beyinsizlik | takdim: öne geçirme, öne alma |
teb’îz: bütünü parçalamak, bölmek, kısımlara ayırmak; bütünden bir parça, kısım | îcab ettirmek: gerektirmek |
îcâz: sözü kısaltma; maksadı az sözle açık ve net bir şekilde anlatma |
<tbody>
</tbody>