Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur Talebeleri
Zübeyir Gündüzalp
ateşden gömleği giymişti
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="La-Tahzen" data-source="post: 200297" data-attributes="member: 1006758"><p style="text-align: center"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>ATEŞTEN GÖMLEĞİ GİYMİŞTİ </em></span></span></span></strong></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em><img src="http://www.zubeyirgunduzalp.com/temel_resimler/spacer.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></em></span></span></span><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkred"><em>“Zübeyir Gündüzalp” deyince akla, “azamî sadakat, azamî cesaret, azamî takva, azamî idrak, azamî tefekkür, azamî dikkat, azamî ihlâs ve azamî Risale-i Nur’u anlama” gelir.</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Üstaddan sonra bir müddet Ankara’da biraz da Eskişehir’de kaldı. Daha sonra İstanbul’a davet ettik. Hakkı Bozkurt’la beraber gidip kendisini İstanbul’a getirdik.</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Üstadın hizmetine karar verdiğinde Üstad kendisine sormuş:</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>“Şimdi sen, ‘Bediüzzaman büyük velidir, büyük insandır, ben yanına gideyim de bana ahirette yardımcı olsun, himmet etsin, beni kurtarsın.’ diye mi, yoksa ‘Bediüzzaman, Kur’an hizmetinde bulunan bir zattır, ben de ona yardım edeyim.’ diye mi geldin? Git, bunu 24 saat düşün, sonra karar ver.”</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Zübeyir Ağabey, dışarı çıktıktan sonra düşünmüş ve “24 saate gerek yok.” diyerek içeri girmiş. “Tamam, düşündüm.” demiş. Üstad, “Hayır, 24 saat düşün, ondan sonra karar ver.” demiş.</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Ertesi gün kararını Üstada açıklamış:</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>“Üstadım, siz Kur’an hizmetindesiniz. Ben de size onun için yardımcı olmak, çorbanızı pişirmek istiyorum.” demiş. Üstad, “Tamam kardeşim.” deyip hizmetine kabul etmiş.</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong><em>Ateşten gömlek</em></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Üstadın yanında kalıp hizmet etmek, çetin imtihanlara göğüs germek ve ateşten gömlek giymek demekti. Hemen Üstad, kendisine üst üste dört-beş tane iş vermiş. “Bunları yap, gel.” demiş. Fakat az sonra “Ne yaptın, ne oldu?” deyip işlerin sonucunu sormuş. Tabiî Zübeyir Ağabeyin eli ayağı birbirine dolaşmış. Üstad:</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>“Benim Abdurrahman’ım, 20 kişinin işini yapardı. Onun gibi çalışacaksan çalış.” deyince çok sıkılmış. Uzun zamandan beri hizmetinde bulunan Ceylan’a gitmiş:</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>“Kardeşim, ben ne yapacağım, nasıl edeceğim; bana bir tavsiyede bulun.” demiş. Ceylan da:</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>“Aslında çok kolay! Üstadın işine aklını karıştırmayacaksın...” demiş.</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Üstad gibi büyük zâtların hizmetinde bulunmanın sırrı budur. Zübeyir Ağabey, bu sırrı öğrendikten sonra, Üstadın işine aklını karıştırmadan, tam bir teslimiyet ve sadakatle hayatının sonuna kadar hizmet etmiştir.</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkred"><em><strong>“Ey nefis!”</strong></em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Nefsiyle daima mücadele eden büyük bir irade sahibiydi. Meselâ sabah namazından sonra nefsi yatmak ister. İradesi “okumak” yönündedir. Nefsini karşısına alır, ona hitap eder:</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>“Ey nefis! Şimdi sen diyorsun ki: ‘Yorgunsun, biraz yat. Öğlen vakti Anadolu’dan gelecek kardeşlerinle daha zinde görüşürsün.’”</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>O kalkar, Galata Köprüsüne iner. Boğaz vapuruna biner. Güverteye çıkar. Bir saat gidiş, bir saat de geliş, iki saat kitap okur, döner gelir. Döndüğünde nefsine hitaben:</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>“Gördün mü, senin dediğin mi oldu, benimki mi?” der.</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong><em>Para bile bozdurmazdı</em></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Pek çok hastalığı vardı. Biriyle görüşmek durumu olur da hasta ise görüşmezdi. Pejmürde, bitkin vaziyette görünmek istemezdi. Görüşeceği zaman mutlaka dinç, düzgün kılıkta olmak isterdi.</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Eline Risale-i Nur’la ilgili bir para geçse, bunu asla cebine koymazdı. Avucunda taşır, bize getirip verirdi. Hatta Risalelerin parasıyla para bile bozdurmazdı.</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong><em>Hizmette ihtisaslaşma</em></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Zübeyir Ağabey gençlere acırdı. Onlara çok şefkatli davranırdı. Çifçigüzel’i vardı. Üniversitede okurdu. Ailesi dershaneye gelmesine karşıydı. O da gider, “Sinemaya gideceğim.” diye para alır, dershaneye gelirdi. </em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Zübeyir Ağabey, hizmette ihtisaslaşmaya çok önem verirdi, herkesin her işle alâkadar olmasını istemezdi. Matbaacılar matbaayla, musahhihler tashihle, sevkiyatçılar sevk işiyle meşgul olacak, birbirine karışmayacaktı.</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: darkred"><em>“Dikkat, fotoğraf var!”</em></span></span></span></strong></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Abdurrahman Ağabeyin evinin orta katındaki küçük odada kalırdı. Ev sahibinin beş-altı tane küçük çocuğu vardı. Zübeyir Ağabeyin odasında konuşurken bir de bakardık, merdivenlerden yuvarlanırcasına hurra gelirler, Zübeyir Ağabeyin odasına dolarlar... Zübeyir Ağabey o zaman bize “sus” işareti yapar. Hemen diz üstü oturuverir, “Fotoğraf var.” diye onların yanında hâlimize çekidüzen vermemizi isterdi. Yani çocuklar her şeyi fotoğraf gibi alırlar. Onların yanında temkinli olmak gerektiğine işaret ederdi. Onlara Risalelerden cümleler ezberletir ve karşılığında şeker verirdi. </em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Bazen kendini iyi hissedince aşağıya iner, diz üstü oturarak ders dinlerdi. Sıra kendisine geldiğinde kitabı alır. Öyle içten ve tane tane okurdu ki, şayet yeni gelen birisi dinlese o kitabın hangisi olduğunu sorardı. Kendinde olsa da “Hayır, benimkinde bu okunanlar yok.” diyerek Zübeyir Ağabeyin elindeki kitaba talip olurdu. </em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Zübeyir Ağabey, yemek yerken ve lâlettayin bulunurken resim çekilmesini istemezdi. “Gidin Sultanahmet’in, Ayasofya’nın önünde çektirin.” derdi.</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong><em>“Ceylan’ın ömrü kısadır”</em></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>Bir gün Ceylan’la ilgili şöyle bir hatıra anlatmıştı:</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>“Ceylan, Eğirdir Gölünde yüzerken Üstad, ‘Bunun dünyalık ömrü kısadır.’ demişti. Gerçekten, İstanbul’a gelip evlendikten kısa zaman sonra vefat etmişti…”</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong><em>“Menfi haber istemiyorum!”</em></strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>1959’da idi… “Uhuvvet Risalesi” basılacaktı. Para Aytimur’da idi. Ne kadar, “Ağabey, kâğıdı al da basalım.” dedikse de bir türlü almıyor, geciktiriyordu. Galip Gigin bunu Üstada bir mektupla bildirmişti. Mektubu ben götürdüm Üstada, kapıdan içeri girmeden:</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><em>“Menfi haber istemiyorum! Halledin.” dedi ve tren paramı verip geri gönderdi.</em></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><em><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #8b0000">Mehmet Emin Birinci</span></span></span></em></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="La-Tahzen, post: 200297, member: 1006758"] [CENTER][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]ATEŞTEN GÖMLEĞİ GİYMİŞTİ [/I][/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I][IMG]http://www.zubeyirgunduzalp.com/temel_resimler/spacer.gif[/IMG][/I][/COLOR][/SIZE][/FONT][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkred][I]“Zübeyir Gündüzalp” deyince akla, “azamî sadakat, azamî cesaret, azamî takva, azamî idrak, azamî tefekkür, azamî dikkat, azamî ihlâs ve azamî Risale-i Nur’u anlama” gelir.[/I][/COLOR][/FONT][/SIZE] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Üstaddan sonra bir müddet Ankara’da biraz da Eskişehir’de kaldı. Daha sonra İstanbul’a davet ettik. Hakkı Bozkurt’la beraber gidip kendisini İstanbul’a getirdik.[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Üstadın hizmetine karar verdiğinde Üstad kendisine sormuş:[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]“Şimdi sen, ‘Bediüzzaman büyük velidir, büyük insandır, ben yanına gideyim de bana ahirette yardımcı olsun, himmet etsin, beni kurtarsın.’ diye mi, yoksa ‘Bediüzzaman, Kur’an hizmetinde bulunan bir zattır, ben de ona yardım edeyim.’ diye mi geldin? Git, bunu 24 saat düşün, sonra karar ver.”[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Zübeyir Ağabey, dışarı çıktıktan sonra düşünmüş ve “24 saate gerek yok.” diyerek içeri girmiş. “Tamam, düşündüm.” demiş. Üstad, “Hayır, 24 saat düşün, ondan sonra karar ver.” demiş.[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Ertesi gün kararını Üstada açıklamış:[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]“Üstadım, siz Kur’an hizmetindesiniz. Ben de size onun için yardımcı olmak, çorbanızı pişirmek istiyorum.” demiş. Üstad, “Tamam kardeşim.” deyip hizmetine kabul etmiş.[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][B][I]Ateşten gömlek[/I][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Üstadın yanında kalıp hizmet etmek, çetin imtihanlara göğüs germek ve ateşten gömlek giymek demekti. Hemen Üstad, kendisine üst üste dört-beş tane iş vermiş. “Bunları yap, gel.” demiş. Fakat az sonra “Ne yaptın, ne oldu?” deyip işlerin sonucunu sormuş. Tabiî Zübeyir Ağabeyin eli ayağı birbirine dolaşmış. Üstad:[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]“Benim Abdurrahman’ım, 20 kişinin işini yapardı. Onun gibi çalışacaksan çalış.” deyince çok sıkılmış. Uzun zamandan beri hizmetinde bulunan Ceylan’a gitmiş:[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]“Kardeşim, ben ne yapacağım, nasıl edeceğim; bana bir tavsiyede bulun.” demiş. Ceylan da:[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]“Aslında çok kolay! Üstadın işine aklını karıştırmayacaksın...” demiş.[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Üstad gibi büyük zâtların hizmetinde bulunmanın sırrı budur. Zübeyir Ağabey, bu sırrı öğrendikten sonra, Üstadın işine aklını karıştırmadan, tam bir teslimiyet ve sadakatle hayatının sonuna kadar hizmet etmiştir.[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkred][I][B]“Ey nefis!”[/B][/I][/COLOR][/FONT][/SIZE] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Nefsiyle daima mücadele eden büyük bir irade sahibiydi. Meselâ sabah namazından sonra nefsi yatmak ister. İradesi “okumak” yönündedir. Nefsini karşısına alır, ona hitap eder:[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]“Ey nefis! Şimdi sen diyorsun ki: ‘Yorgunsun, biraz yat. Öğlen vakti Anadolu’dan gelecek kardeşlerinle daha zinde görüşürsün.’”[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]O kalkar, Galata Köprüsüne iner. Boğaz vapuruna biner. Güverteye çıkar. Bir saat gidiş, bir saat de geliş, iki saat kitap okur, döner gelir. Döndüğünde nefsine hitaben:[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]“Gördün mü, senin dediğin mi oldu, benimki mi?” der.[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][B][I]Para bile bozdurmazdı[/I][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Pek çok hastalığı vardı. Biriyle görüşmek durumu olur da hasta ise görüşmezdi. Pejmürde, bitkin vaziyette görünmek istemezdi. Görüşeceği zaman mutlaka dinç, düzgün kılıkta olmak isterdi.[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Eline Risale-i Nur’la ilgili bir para geçse, bunu asla cebine koymazdı. Avucunda taşır, bize getirip verirdi. Hatta Risalelerin parasıyla para bile bozdurmazdı.[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][B][I]Hizmette ihtisaslaşma[/I][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Zübeyir Ağabey gençlere acırdı. Onlara çok şefkatli davranırdı. Çifçigüzel’i vardı. Üniversitede okurdu. Ailesi dershaneye gelmesine karşıydı. O da gider, “Sinemaya gideceğim.” diye para alır, dershaneye gelirdi. [/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Zübeyir Ağabey, hizmette ihtisaslaşmaya çok önem verirdi, herkesin her işle alâkadar olmasını istemezdi. Matbaacılar matbaayla, musahhihler tashihle, sevkiyatçılar sevk işiyle meşgul olacak, birbirine karışmayacaktı.[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=darkred][I]“Dikkat, fotoğraf var!”[/I][/COLOR][/FONT][/SIZE][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Abdurrahman Ağabeyin evinin orta katındaki küçük odada kalırdı. Ev sahibinin beş-altı tane küçük çocuğu vardı. Zübeyir Ağabeyin odasında konuşurken bir de bakardık, merdivenlerden yuvarlanırcasına hurra gelirler, Zübeyir Ağabeyin odasına dolarlar... Zübeyir Ağabey o zaman bize “sus” işareti yapar. Hemen diz üstü oturuverir, “Fotoğraf var.” diye onların yanında hâlimize çekidüzen vermemizi isterdi. Yani çocuklar her şeyi fotoğraf gibi alırlar. Onların yanında temkinli olmak gerektiğine işaret ederdi. Onlara Risalelerden cümleler ezberletir ve karşılığında şeker verirdi. [/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Bazen kendini iyi hissedince aşağıya iner, diz üstü oturarak ders dinlerdi. Sıra kendisine geldiğinde kitabı alır. Öyle içten ve tane tane okurdu ki, şayet yeni gelen birisi dinlese o kitabın hangisi olduğunu sorardı. Kendinde olsa da “Hayır, benimkinde bu okunanlar yok.” diyerek Zübeyir Ağabeyin elindeki kitaba talip olurdu. [/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Zübeyir Ağabey, yemek yerken ve lâlettayin bulunurken resim çekilmesini istemezdi. “Gidin Sultanahmet’in, Ayasofya’nın önünde çektirin.” derdi.[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][B][I]“Ceylan’ın ömrü kısadır”[/I][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]Bir gün Ceylan’la ilgili şöyle bir hatıra anlatmıştı:[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]“Ceylan, Eğirdir Gölünde yüzerken Üstad, ‘Bunun dünyalık ömrü kısadır.’ demişti. Gerçekten, İstanbul’a gelip evlendikten kısa zaman sonra vefat etmişti…”[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][B][I]“Menfi haber istemiyorum!”[/I][/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]1959’da idi… “Uhuvvet Risalesi” basılacaktı. Para Aytimur’da idi. Ne kadar, “Ağabey, kâğıdı al da basalım.” dedikse de bir türlü almıyor, geciktiriyordu. Galip Gigin bunu Üstada bir mektupla bildirmişti. Mektubu ben götürdüm Üstada, kapıdan içeri girmeden:[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=darkred][I]“Menfi haber istemiyorum! Halledin.” dedi ve tren paramı verip geri gönderdi.[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [I][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=#8b0000]Mehmet Emin Birinci[/COLOR][/SIZE][/FONT][/I][/CENTER] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur Talebeleri
Zübeyir Gündüzalp
ateşden gömleği giymişti
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst