Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Çocuk Gemisi
Güzel Dinimi Öğreniyorum
Nur Dede Anlatıyor
Allah'ı Arayan Çocuk...
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="heysem" data-source="post: 254090" data-attributes="member: 1004658"><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: #064157"><a href="http://www.risalecocuk.com/risale-i-nurdan-dersler/3-risale-i-nurdan-dersler/418-imdi-bak-dalara-tepelere-ucsuz-bucaksz-her-yere.html" target="_blank">Şimdi Bak Dağlara, tepelere, uçsuz bucaksız her yere</a></span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Sonra etrafındaki deve katarı gibi sıralanmış dağlara, tepelere, uçsuz bucaksız uzanmış tarlalara, arazilere, bağlar -bahçelerle dolu sahralara baktı..Azametli dağlar da heybetli halleriyle okunmayı bekliyorlardı.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">"Bizi de oku ey çocuk" der gibiydiler.Onların büyüklüğüne kıyasla kendisini karınca gibi hissetti.Yeryüzünün örtüsü üstünde bu büzülmüş ve dikilmiş kara , taş , toprak birikintileri olan dağlar rastgele mi böyle dizilmişlerdi ?</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue"><span style="font-family: 'comic sans ms'"> Fen bilgisi dersi kitabında geçen yeryüzün tabakaları konusunu anımsadı.Dünya küresinin merkezinde magma denen ateş çekirdeği bölümü vardı.Toprak tabakası bu ateş tabakasının üstünü manto gibi örtüyordu.Arzın merkezinde müthiş bir ateş patlaması ve erimiş maden akkoru vardı.ikiyüz bin derece sıcaklıktaki bu magma tabakası, küçük bir cehennemi andırıyordu.</span> </span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Dağlar özellikle yanardağlar yer altındaki bu ateş ocağının sanki emniyet supabı,biriken enerjiyi boşaltma bacaları , adeta nefes alma yerleriydi.Yanardağlar vasıtasıyla yer yüzü kızgın bir tencere gibi patlayacak gibiyken yanardağlar vasıtasıyla magma tabakasındaki ateş ve ısı basıncı adeta bacadan çıkan dumanlar, gazlar gibi dışarıya çıkıyordu. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Böylece yeryüzü toprak tabakası sarsılmıyor, zelzelelerden korunmuş oluyor, hayat devam ediyordu.Toprak örtüsünün üstünde dikilmiş kazıklar gibi duran bu dağlar ayrıca bir geminin ahenkli ve yana yatmadan gidişini sağlayan, dengesini koruyan direkler gibi dünya gemisinin dengeli yürüyüşünü ve dönüşünü sağlamaktaydılar. Yine onlar, insan hayatını kolaylaştıran, teknolojide kullanılan tüm aletlerin ve aygıtların hammaddesi olan madenlerin deposu gibiydiler.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Başta demir, bakır olmak üzere tüm madenlerin ambarıydılar.Suların kaynağı oluşları ayrı bir özellikleriydi. Diğer taraftan dağlar havayı da temizliyorlardı Yükseklikleriyle havadaki pislikleri temizleyen birer süzgeç, birer tarak gibiydiler.Kışın karların ermediği yüksek zirveler yaz mevsiminde yavaş yavaş eriyen karların sularını bırakarak yeni yeni tatlı içme sularına yedek depoluk görevi yapıyorlardı.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Yeryüzü tabakası da içinde nice madenleri barındırıyordu.Dağlardan sanki yankı yankı sesler geliyordu."<em>Bizi yaratan, yöneten ve bizlere önemli hizmetler ve görevler veren birisi var..Biz onun emriyle bu görevleri yapıyoruz"</em> diyorlardı.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Çocuk etrafındaki dağlara hayran hayran bakarak gezmeye, ayağının altında bir yorgan gibi yayılmış toprağa basarak yürümeye devam ederken gözlerini toprağı birer yeşil örtü gibi süsleyen bitkilere çevirdi bu sefer..Ağaçlar da yapraklarıyla, dallarıyla nazlı nazlı salınarak el sallıyorlardı kendisine.toprak tabakası üstündeki bin bir türlü, rengarenk bitkilere, çiçeklere ve ağaçlara baktı.Onları salını salını zikir çeken dervişlere benzetti bir an.Olamaz mıydı ? </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Yeryüzü sanki bir zikir meclisi, bir derviş tekkesi gibi olabilirdi.Çünkü her çiçek, her bitki, her ağaç güzellikleriyle, hışırtılarıyla o Bir'i zikrediyorlardı.Her çiçeğin yüzünde güneşten aldığı bir rengin izi vardı.Her rengin bir güneşi akla getirmesi gibi her çiçek, kendisini yaratan bir güneşler güneşi Zatı, Bir'i çağrıştırıyordu.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Topluca bakıldığında yeryüzü tuvalinde harika bir yağlı boya resmi, bir tablo vardı.Neredeyse birbiriyle aynı olan bu çiçekler, bitkiler farklı hem de çok farklı renklerde, şekillerde ve kokularda donatılıyordu.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Tek fabrikadan, tek topraktan çıkan bu farklı eserler, muhteşem bir ressamın usta fırça darbeleriyle şekillenmiş gibi ayrı ayrı tablolar resimler oluşturuyordu.Birden dünyayı güzelleştiren, bir tablo gibi insanı hayran bırakan bu çiçeklerin yaprakları sayısınca o Bir'e saygıyla eğilmek . ve ona tüm teşekkürlerini belirtmek istedi, eğildi.Bir kır çiçeğini usulca, incitmekten korkarak öptü,yüzüne sevgi öpücüğü kondurdu.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Az ötede bir inek kuyruğunu sallaya sallaya iştahlı ve huzur içinde otluyordu.Biraz ötede birkaç koyun ağır ağır geziniyorlardı.Az uzakta bir tilki hızla uzaklaştı.Dallara konup göçen kuşlar gözüne ilişti.Bastığı yere dikkatle baktığında yerdeki karıncaları fark etti.Çiçeklerin güzel yüzüne konan balarılarını, uğurböceklerini seyretti.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Bir kaplumbağa ağır ağır yol alıyordu bir yerlere doğru.Bir köpek havlaması geldi uzaktan uzağa..Çocuk durup düşündü.Belgesellerde izlediği balta girmemiş ormanlarda, çöllerde yaşayan nice nice hayvanları düşündü.Aslanlar, kaplanlar, zürafalar, akbabalar, çaylaklar, timsahlar, kurtlar, kuşlar hepsi hepsi bir anda gözünün önüne geldi.karalarda yaşayan tüm bu hayvanlar da adeta kendisine çağrıda bulunuyorlardı.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">"<em>Bizi de düşün, bizi de oku</em> !"diye.Yeni bir okuma faslına başladı çocuk.Bir kitabı bitirip diğerine başlıyordu.Bu defa hayvanlar alemi kitabına başladı.Her birinin vücut yapısı, organları, pençeleri, kanatları farklıydı ve hayatını sürdürecek biçimde ayarlanmış gibiydi.her birinin yaşadığı yere göre bir üniforması vardı.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Büyük bir ordunun kara, deniz, hava kuvvetleri gibi birimleri de değişikti.Kimisi havada uçuyor, kimisi denizde yüzüyor, kimisi yerde geziyor veya komando gibi sürünüyordu.Görevine göre silahlar ve aletlerle donatılmışlardı.İpekböceği elsiz ayaksız iken ipek dokuyordu.Bal arısı zehirli iğnesine rağmen bal gibi bir gıdayı üretiyordu insanlar için.Aslanın pençesi parçalamaya hazırken, inekte, koyunda keçide bu yoktu Uysal hayvanlarda bu yoktu.Onlar süt çeşmesi, et üretim merkezi gibiydiler.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Hatta birer fabrika gibiydiler.Bir bakıma her bir koyun süt üreten bir fabrika gibiydi..İnsanların yaptığı bir şeker fabrikasıyla kıyaslanırsa onlardan her yönüyle daha üstün ve daha harikaydı.Bir an düşündü Bu süt fabrikaları üretim yaparken gürültü çıkararak çevreyi rahatsız etmiyorlardı..</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Huzur verici bir sessizlik içinde çalışıyorlardı. Her fabrika ve çalışan her motor belli bir süre sonra bakıma alınıp tamir edilirdi.Arızanın durumuna göre bakım ve tamir masrafları kaçınılmaz şekilde üretimin giderlerini ve masraflarını oluştururdu..Bu hayvanlar ise süt üretirken yıpranan parçalarını ot , saman yiyerek kendini tamir ediyordu..Şeker fabrikalarının şeker üretiminde kullandığı ana madde olan şeker pancarını tarladan fabrikaya taşımada yüzlerce işçi ve tonlarca yakıt masrafı gerekirken bu ilahi fabrikalar süt yapmakta kullandıkları ham maddelerini kendileri arıyor ve buluyordu.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Sahipleri tarafından kırlara, otlaklara yönlendirilmeleri yetiyordu.Her koyun, keçi, inek kendi hammaddesini kendisi topluyor, bu arada karnını doyururken süt yapacak maddeyi de yüklenmiş oluyordu.Sahibine nakliye masrafı fatura etmiyorlardı.Bilinen şeker fabrikaları gittikçe deforme olup bakım isterken, bu süt fabrikacıkları her yıl kendisi gibi birkaç fabrika doğurup sahiplerine hediye ediyordu .Nerede görülmüştü böyle ekonomik, çevreci, üretken, tasarruflu, geri dönüşümlü fabrika ?</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Kafasındaki tüm soruların cevabı artık güneş gibi apaçık ortaya çıkmıştı.Ruhunun aydınlandığını, kalbinin nurla dolduğunu, aklının ve beyninin ışıklandığını tüm hücrelerinde hissetti.Aradığını bulmuştu.Kainat kitabındaki sayfaları, satırları su içer gibi okuduğunu artık fark etmişti.Her şeyi yaratan, her şeye kadir, şefkatli, merhametli bir Allah, kendisini eserleriyle gösteriyor, tanıttırıyordu.Baş gözüyle değil akıl ve gönül gözüyle görülmesini arzu ediyordu.Diğer varlıklardan farklı olarak insana bilginin ve aklın verilmesi bu sebeptendi .</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Bir resmin ressamının var olduğunu altında imza olmasa da aklımızla kabul ediyorduk.Ressamı görmesek de eserinde akıl gözüyle görünüyordu.Bir mimari eseri gezip, incelediğimizde o eseri yapan ustayı, mimarı görmesek de bir mimarı olduğunu akıl gözüyle görüp kabul ediyorduk.Yoksa o taşların kendi kendine bir araya gelerek, bu muntazam ve sanat dolu binayı oluşturmaları aklen imkansızdı. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Şimdiye dek okuduğu kitapların hepsinin de bir yazarı, basıldığı bir matbaası vardı.Hiç bir kitap kendiliğinden oluşmuyordu.Ve her kitabın bir anlamı, ana fikri okuyucuya sunduğu bir mesajı vardı.Bölümleri, paragrafları,satırları ve satırlardaki kelimeleri ve o kelimeleri oluşturan harfleri kendiliğinden bir araya gelip bir kitabı oluşturamıyorlardı..</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Nasıl olur da kainat kitabının sayfaları olan gökler, yerler, dağlar, denizler; satırları olan nehirler,ağaçlar, hayvanlar, bitkiler; kelimeleri olan her bir çiçek, koyun, keçi,meyve, yaprak,böcek; harfleri olan moleküller ve atomlar kendiliğinden bir araya gelerek böylesine harika yapılarıyla, intizamlı, düzenli ve disiplinli hareketleriyle , önemli görevler yaparak varlıklarını sürdürebiliyorlardı ?</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Hayır , hayır bu işler başıboş olamazdı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Bütün bu işler başıboş olamadığı gibi , kendisi dahil tüm insanlar başıboş olamazdı.Bir görevi, bir vazifesi olmalıydı.basit bir canlının bile çok önemli vazifeleri olduğuna göre varlıklar içinde en akıllı, en yetenekli olan insanın da bir yaratılış amacı ve görevi olmalıydı. Çocuk sonuca yaklaşmanın mutluluğunu ve hazzını duydu.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Bu görev, her şeyi yaratan, her şeyi idare eden biricik BİR'i tanımak ve O'nun sevgisini kazanmaktan başka bir şey değildi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Bu düşüncelerle bir kuş gibi hafifledi.Sevinçten uçacak gibiydi. Artık aradığını bulmuştu.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkgreen">"<em>Allahım! Büyük Allahım ! Şefkatli Rabbim ! Merhametli Yaratanım ! Seni eserlerinden tanıyorum.Seni akıl ve gönül gözüyle görüyorum.Sen her şeyden büyüksün ve sen Tek ve Bir'sin.Bana kendini buldurduğun için sana teşekkür ediyorum."</em></span></span></span></p><p> </p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkslateblue">Artık çocuk , hazine bulmuş bir insanın sevinci ve mutluluğu içindeydi.Bitmeyen , ebediyen kaybolmayan ve ebedi mutluluğu kazandıracak olan gerçek iman hazinesini gönlünde taşıyordu.Akşam güneşi köyün uzak tepelerinin üstünde veda ışıklarını yollarken çocuk ,güneşler güneşini okutan güneş başta olmak üzere hışırdayan ağaçlara, cıvıldaşan kuşlara, esen rüzgara , şırıldayan suya , yerdeki otlara, meleyen kuzulara, miyavlayan kedilere, gıdaklayan tavuklara, havlayan köpeklere her şeye birer dost, birer arkadaş, birer kitap gözüyle bakarak selam vererek eve dönüyordu.Yarın bir başka kitabın kapağını açacaktı...</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"><a href="http://www.risalecocuk.com/" target="_blank"><span style="color: #064157">www.risalecocuk.com</span></a></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"></span></p><p><span style="font-family: 'comic sans ms'"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="heysem, post: 254090, member: 1004658"] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=#064157][URL="http://www.risalecocuk.com/risale-i-nurdan-dersler/3-risale-i-nurdan-dersler/418-imdi-bak-dalara-tepelere-ucsuz-bucaksz-her-yere.html"]Şimdi Bak Dağlara, tepelere, uçsuz bucaksız her yere[/URL][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Sonra etrafındaki deve katarı gibi sıralanmış dağlara, tepelere, uçsuz bucaksız uzanmış tarlalara, arazilere, bağlar -bahçelerle dolu sahralara baktı..Azametli dağlar da heybetli halleriyle okunmayı bekliyorlardı.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]"Bizi de oku ey çocuk" der gibiydiler.Onların büyüklüğüne kıyasla kendisini karınca gibi hissetti.Yeryüzünün örtüsü üstünde bu büzülmüş ve dikilmiş kara , taş , toprak birikintileri olan dağlar rastgele mi böyle dizilmişlerdi ?[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [SIZE=4][COLOR=darkslateblue][FONT=comic sans ms] Fen bilgisi dersi kitabında geçen yeryüzün tabakaları konusunu anımsadı.Dünya küresinin merkezinde magma denen ateş çekirdeği bölümü vardı.Toprak tabakası bu ateş tabakasının üstünü manto gibi örtüyordu.Arzın merkezinde müthiş bir ateş patlaması ve erimiş maden akkoru vardı.ikiyüz bin derece sıcaklıktaki bu magma tabakası, küçük bir cehennemi andırıyordu.[/FONT] [/COLOR][/SIZE] [SIZE=4][COLOR=darkslateblue] [/COLOR][/SIZE] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Dağlar özellikle yanardağlar yer altındaki bu ateş ocağının sanki emniyet supabı,biriken enerjiyi boşaltma bacaları , adeta nefes alma yerleriydi.Yanardağlar vasıtasıyla yer yüzü kızgın bir tencere gibi patlayacak gibiyken yanardağlar vasıtasıyla magma tabakasındaki ateş ve ısı basıncı adeta bacadan çıkan dumanlar, gazlar gibi dışarıya çıkıyordu. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Böylece yeryüzü toprak tabakası sarsılmıyor, zelzelelerden korunmuş oluyor, hayat devam ediyordu.Toprak örtüsünün üstünde dikilmiş kazıklar gibi duran bu dağlar ayrıca bir geminin ahenkli ve yana yatmadan gidişini sağlayan, dengesini koruyan direkler gibi dünya gemisinin dengeli yürüyüşünü ve dönüşünü sağlamaktaydılar. Yine onlar, insan hayatını kolaylaştıran, teknolojide kullanılan tüm aletlerin ve aygıtların hammaddesi olan madenlerin deposu gibiydiler.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Başta demir, bakır olmak üzere tüm madenlerin ambarıydılar.Suların kaynağı oluşları ayrı bir özellikleriydi. Diğer taraftan dağlar havayı da temizliyorlardı Yükseklikleriyle havadaki pislikleri temizleyen birer süzgeç, birer tarak gibiydiler.Kışın karların ermediği yüksek zirveler yaz mevsiminde yavaş yavaş eriyen karların sularını bırakarak yeni yeni tatlı içme sularına yedek depoluk görevi yapıyorlardı.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Yeryüzü tabakası da içinde nice madenleri barındırıyordu.Dağlardan sanki yankı yankı sesler geliyordu."[I]Bizi yaratan, yöneten ve bizlere önemli hizmetler ve görevler veren birisi var..Biz onun emriyle bu görevleri yapıyoruz"[/I] diyorlardı.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Çocuk etrafındaki dağlara hayran hayran bakarak gezmeye, ayağının altında bir yorgan gibi yayılmış toprağa basarak yürümeye devam ederken gözlerini toprağı birer yeşil örtü gibi süsleyen bitkilere çevirdi bu sefer..Ağaçlar da yapraklarıyla, dallarıyla nazlı nazlı salınarak el sallıyorlardı kendisine.toprak tabakası üstündeki bin bir türlü, rengarenk bitkilere, çiçeklere ve ağaçlara baktı.Onları salını salını zikir çeken dervişlere benzetti bir an.Olamaz mıydı ? [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Yeryüzü sanki bir zikir meclisi, bir derviş tekkesi gibi olabilirdi.Çünkü her çiçek, her bitki, her ağaç güzellikleriyle, hışırtılarıyla o Bir'i zikrediyorlardı.Her çiçeğin yüzünde güneşten aldığı bir rengin izi vardı.Her rengin bir güneşi akla getirmesi gibi her çiçek, kendisini yaratan bir güneşler güneşi Zatı, Bir'i çağrıştırıyordu.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Topluca bakıldığında yeryüzü tuvalinde harika bir yağlı boya resmi, bir tablo vardı.Neredeyse birbiriyle aynı olan bu çiçekler, bitkiler farklı hem de çok farklı renklerde, şekillerde ve kokularda donatılıyordu.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Tek fabrikadan, tek topraktan çıkan bu farklı eserler, muhteşem bir ressamın usta fırça darbeleriyle şekillenmiş gibi ayrı ayrı tablolar resimler oluşturuyordu.Birden dünyayı güzelleştiren, bir tablo gibi insanı hayran bırakan bu çiçeklerin yaprakları sayısınca o Bir'e saygıyla eğilmek . ve ona tüm teşekkürlerini belirtmek istedi, eğildi.Bir kır çiçeğini usulca, incitmekten korkarak öptü,yüzüne sevgi öpücüğü kondurdu.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Az ötede bir inek kuyruğunu sallaya sallaya iştahlı ve huzur içinde otluyordu.Biraz ötede birkaç koyun ağır ağır geziniyorlardı.Az uzakta bir tilki hızla uzaklaştı.Dallara konup göçen kuşlar gözüne ilişti.Bastığı yere dikkatle baktığında yerdeki karıncaları fark etti.Çiçeklerin güzel yüzüne konan balarılarını, uğurböceklerini seyretti.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Bir kaplumbağa ağır ağır yol alıyordu bir yerlere doğru.Bir köpek havlaması geldi uzaktan uzağa..Çocuk durup düşündü.Belgesellerde izlediği balta girmemiş ormanlarda, çöllerde yaşayan nice nice hayvanları düşündü.Aslanlar, kaplanlar, zürafalar, akbabalar, çaylaklar, timsahlar, kurtlar, kuşlar hepsi hepsi bir anda gözünün önüne geldi.karalarda yaşayan tüm bu hayvanlar da adeta kendisine çağrıda bulunuyorlardı.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]"[I]Bizi de düşün, bizi de oku[/I] !"diye.Yeni bir okuma faslına başladı çocuk.Bir kitabı bitirip diğerine başlıyordu.Bu defa hayvanlar alemi kitabına başladı.Her birinin vücut yapısı, organları, pençeleri, kanatları farklıydı ve hayatını sürdürecek biçimde ayarlanmış gibiydi.her birinin yaşadığı yere göre bir üniforması vardı.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Büyük bir ordunun kara, deniz, hava kuvvetleri gibi birimleri de değişikti.Kimisi havada uçuyor, kimisi denizde yüzüyor, kimisi yerde geziyor veya komando gibi sürünüyordu.Görevine göre silahlar ve aletlerle donatılmışlardı.İpekböceği elsiz ayaksız iken ipek dokuyordu.Bal arısı zehirli iğnesine rağmen bal gibi bir gıdayı üretiyordu insanlar için.Aslanın pençesi parçalamaya hazırken, inekte, koyunda keçide bu yoktu Uysal hayvanlarda bu yoktu.Onlar süt çeşmesi, et üretim merkezi gibiydiler.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Hatta birer fabrika gibiydiler.Bir bakıma her bir koyun süt üreten bir fabrika gibiydi..İnsanların yaptığı bir şeker fabrikasıyla kıyaslanırsa onlardan her yönüyle daha üstün ve daha harikaydı.Bir an düşündü Bu süt fabrikaları üretim yaparken gürültü çıkararak çevreyi rahatsız etmiyorlardı..[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Huzur verici bir sessizlik içinde çalışıyorlardı. Her fabrika ve çalışan her motor belli bir süre sonra bakıma alınıp tamir edilirdi.Arızanın durumuna göre bakım ve tamir masrafları kaçınılmaz şekilde üretimin giderlerini ve masraflarını oluştururdu..Bu hayvanlar ise süt üretirken yıpranan parçalarını ot , saman yiyerek kendini tamir ediyordu..Şeker fabrikalarının şeker üretiminde kullandığı ana madde olan şeker pancarını tarladan fabrikaya taşımada yüzlerce işçi ve tonlarca yakıt masrafı gerekirken bu ilahi fabrikalar süt yapmakta kullandıkları ham maddelerini kendileri arıyor ve buluyordu.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Sahipleri tarafından kırlara, otlaklara yönlendirilmeleri yetiyordu.Her koyun, keçi, inek kendi hammaddesini kendisi topluyor, bu arada karnını doyururken süt yapacak maddeyi de yüklenmiş oluyordu.Sahibine nakliye masrafı fatura etmiyorlardı.Bilinen şeker fabrikaları gittikçe deforme olup bakım isterken, bu süt fabrikacıkları her yıl kendisi gibi birkaç fabrika doğurup sahiplerine hediye ediyordu .Nerede görülmüştü böyle ekonomik, çevreci, üretken, tasarruflu, geri dönüşümlü fabrika ?[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Kafasındaki tüm soruların cevabı artık güneş gibi apaçık ortaya çıkmıştı.Ruhunun aydınlandığını, kalbinin nurla dolduğunu, aklının ve beyninin ışıklandığını tüm hücrelerinde hissetti.Aradığını bulmuştu.Kainat kitabındaki sayfaları, satırları su içer gibi okuduğunu artık fark etmişti.Her şeyi yaratan, her şeye kadir, şefkatli, merhametli bir Allah, kendisini eserleriyle gösteriyor, tanıttırıyordu.Baş gözüyle değil akıl ve gönül gözüyle görülmesini arzu ediyordu.Diğer varlıklardan farklı olarak insana bilginin ve aklın verilmesi bu sebeptendi .[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Bir resmin ressamının var olduğunu altında imza olmasa da aklımızla kabul ediyorduk.Ressamı görmesek de eserinde akıl gözüyle görünüyordu.Bir mimari eseri gezip, incelediğimizde o eseri yapan ustayı, mimarı görmesek de bir mimarı olduğunu akıl gözüyle görüp kabul ediyorduk.Yoksa o taşların kendi kendine bir araya gelerek, bu muntazam ve sanat dolu binayı oluşturmaları aklen imkansızdı. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Şimdiye dek okuduğu kitapların hepsinin de bir yazarı, basıldığı bir matbaası vardı.Hiç bir kitap kendiliğinden oluşmuyordu.Ve her kitabın bir anlamı, ana fikri okuyucuya sunduğu bir mesajı vardı.Bölümleri, paragrafları,satırları ve satırlardaki kelimeleri ve o kelimeleri oluşturan harfleri kendiliğinden bir araya gelip bir kitabı oluşturamıyorlardı..[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Nasıl olur da kainat kitabının sayfaları olan gökler, yerler, dağlar, denizler; satırları olan nehirler,ağaçlar, hayvanlar, bitkiler; kelimeleri olan her bir çiçek, koyun, keçi,meyve, yaprak,böcek; harfleri olan moleküller ve atomlar kendiliğinden bir araya gelerek böylesine harika yapılarıyla, intizamlı, düzenli ve disiplinli hareketleriyle , önemli görevler yaparak varlıklarını sürdürebiliyorlardı ?[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Hayır , hayır bu işler başıboş olamazdı.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Bütün bu işler başıboş olamadığı gibi , kendisi dahil tüm insanlar başıboş olamazdı.Bir görevi, bir vazifesi olmalıydı.basit bir canlının bile çok önemli vazifeleri olduğuna göre varlıklar içinde en akıllı, en yetenekli olan insanın da bir yaratılış amacı ve görevi olmalıydı. Çocuk sonuca yaklaşmanın mutluluğunu ve hazzını duydu.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Bu görev, her şeyi yaratan, her şeyi idare eden biricik BİR'i tanımak ve O'nun sevgisini kazanmaktan başka bir şey değildi.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Bu düşüncelerle bir kuş gibi hafifledi.Sevinçten uçacak gibiydi. Artık aradığını bulmuştu.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkgreen]"[I]Allahım! Büyük Allahım ! Şefkatli Rabbim ! Merhametli Yaratanım ! Seni eserlerinden tanıyorum.Seni akıl ve gönül gözüyle görüyorum.Sen her şeyden büyüksün ve sen Tek ve Bir'sin.Bana kendini buldurduğun için sana teşekkür ediyorum."[/I][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkgreen][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms][SIZE=4][COLOR=darkslateblue]Artık çocuk , hazine bulmuş bir insanın sevinci ve mutluluğu içindeydi.Bitmeyen , ebediyen kaybolmayan ve ebedi mutluluğu kazandıracak olan gerçek iman hazinesini gönlünde taşıyordu.Akşam güneşi köyün uzak tepelerinin üstünde veda ışıklarını yollarken çocuk ,güneşler güneşini okutan güneş başta olmak üzere hışırdayan ağaçlara, cıvıldaşan kuşlara, esen rüzgara , şırıldayan suya , yerdeki otlara, meleyen kuzulara, miyavlayan kedilere, gıdaklayan tavuklara, havlayan köpeklere her şeye birer dost, birer arkadaş, birer kitap gözüyle bakarak selam vererek eve dönüyordu.Yarın bir başka kitabın kapağını açacaktı...[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=comic sans ms] [/FONT] [FONT=comic sans ms][URL="http://www.risalecocuk.com/"][COLOR=#064157]www.risalecocuk.com[/COLOR][/URL] [SIZE=4][COLOR=darkslateblue][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Çocuk Gemisi
Güzel Dinimi Öğreniyorum
Nur Dede Anlatıyor
Allah'ı Arayan Çocuk...
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst