Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur Talebeleri
*Ali İhsan TOLA*
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="OrhanCAN" data-source="post: 189601" data-attributes="member: 1004338"><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red"><strong>Hazreti Üstadın uzaktan gelen ikaz sesi</strong></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><strong><u>Sav’a giderken çok enteresan bir hal ile daha karşılaştım.</u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px">Şöyle ki: Sav’a yayan gidiyordum. Gittiğimi de kimseye hissettirmek istemiyordum. O günlerde hizmet arkadaşım olan Sav’lı Mustafa Gül Ağabey, Sav yolunun kenarından bir üzüm bağı almıştı. Bağını ben biliyordum. Teberüken bir salkım üzüm alayım diye şarampolden atladım. </span></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px">Fakat daha bağa ayağımı atar atmaz; Hazret-i Üstad’dan kulağıma öyle bir ses geldi ki, sanki hoparlörden çıkıyor: <strong>“Ali İhsan! Sen benim mutfağa, bardak içinde gönderdiğim üzümleri yemedin, Mustafa Gül’ün bağına mı giriyorsun?”</strong> diye. </span></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px">Bu şekilde üç kere tekrar etti. Ben ayağımı ne geriye çekebiliyordum ne de ileriye atabiliyordum, dona kalmıştım. Zorluk içinde yere yıkıldım ve kendimi şarampole attım. Çok derinden ve özden hislenmiştim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px">Sav’daki teksir yaptığımız eve geldim. Arkadaşlarım bir korku geçirdiğimi yüzümden bildiler. “Ne oldu sana! Bir şeyden mi korktun? diye ısrarla sordular. Ben bu sırlı meseleyi ifşa etmek istemedim. “Yayan geldiğim için yorgunluktandır” diye atlattım. </span></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px">Fakat seneler sonra 1986’da Mustafa Gül ağabey hastalanmıştı. Vefatından iki gün evvel ziyaretine gittim. Hoşâmediden sonra dedim: “1950’lerde, teksir makinesiyle çalıştığımız günlerde, senin bağına girip, teberüken bir salkım üzüm koparayım derken, başımdan böyle bir hâl geçti” diye Mustafa Gül Ağabeye bu sırlı hâtırayı anlattım.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px">Mustafa gül Ağabey cevaben: <strong>“</strong>Kardeşim Ali İhsan Efendi! Buna benzer bir hal bende de vuku bulmuştu. Afyon Hapishanesinde mevkuftum. Kaldığımız yer hapishanenin en üst katı idi. Diğer mevkuf arkadaşların tayinatı bana geliyordu. Ben onlara tevzi ediyordum. Bir gün tayin’ler içinde hamursuz tabir edilen küçük bir ekmek çıkmıştı. </span></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"><strong>“Bunu ben yiyeyim” diye rafın altına koydum. Anında kulağıma Hazret-i Üstad’dan ciddi ve vakarlı öyle bir ses geldi ki: “Mustafa ekmeği gasp etme, tevzi et!” tekrar “Mustafa ekmeği gasp etme, tevzi et!” Yine aynı ses “Mustafa ekmeği gasp etme, tevzi et!”</strong> Ben hemen ekmeği aldım diğer tayinlerin içine koydum. “Peki Üstadım” dedim, ses öyle kesildi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="color: #000000"><span style="font-size: 12px">Evet bunlar hizmet-i imâniye ve Kur’aniyede ciddi ve samimi çalışmaların cilveleridir. Hizmete aynen devam edilse bunlar her zaman yaşanır. Hazret-i Üstad zahirde görünen hizmetin kerametlerini kendi üzerine almamış, hizmete bırakmıştır. Ciddi ve samimi hizmet eden, hizmetinin kerametini her zaman görür ve görülmüştür.</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="OrhanCAN, post: 189601, member: 1004338"] [FONT=Arial][COLOR=#000000][SIZE=3][COLOR=red][B]Hazreti Üstadın uzaktan gelen ikaz sesi[/B][/COLOR] [B][U]Sav’a giderken çok enteresan bir hal ile daha karşılaştım.[/U][/B][/SIZE][/COLOR][/FONT] [FONT=Arial][COLOR=#000000][SIZE=3] Şöyle ki: Sav’a yayan gidiyordum. Gittiğimi de kimseye hissettirmek istemiyordum. O günlerde hizmet arkadaşım olan Sav’lı Mustafa Gül Ağabey, Sav yolunun kenarından bir üzüm bağı almıştı. Bağını ben biliyordum. Teberüken bir salkım üzüm alayım diye şarampolden atladım. Fakat daha bağa ayağımı atar atmaz; Hazret-i Üstad’dan kulağıma öyle bir ses geldi ki, sanki hoparlörden çıkıyor: [B]“Ali İhsan! Sen benim mutfağa, bardak içinde gönderdiğim üzümleri yemedin, Mustafa Gül’ün bağına mı giriyorsun?”[/B] diye. Bu şekilde üç kere tekrar etti. Ben ayağımı ne geriye çekebiliyordum ne de ileriye atabiliyordum, dona kalmıştım. Zorluk içinde yere yıkıldım ve kendimi şarampole attım. Çok derinden ve özden hislenmiştim. Sav’daki teksir yaptığımız eve geldim. Arkadaşlarım bir korku geçirdiğimi yüzümden bildiler. “Ne oldu sana! Bir şeyden mi korktun? diye ısrarla sordular. Ben bu sırlı meseleyi ifşa etmek istemedim. “Yayan geldiğim için yorgunluktandır” diye atlattım. Fakat seneler sonra 1986’da Mustafa Gül ağabey hastalanmıştı. Vefatından iki gün evvel ziyaretine gittim. Hoşâmediden sonra dedim: “1950’lerde, teksir makinesiyle çalıştığımız günlerde, senin bağına girip, teberüken bir salkım üzüm koparayım derken, başımdan böyle bir hâl geçti” diye Mustafa Gül Ağabeye bu sırlı hâtırayı anlattım. Mustafa gül Ağabey cevaben: [B]“[/B]Kardeşim Ali İhsan Efendi! Buna benzer bir hal bende de vuku bulmuştu. Afyon Hapishanesinde mevkuftum. Kaldığımız yer hapishanenin en üst katı idi. Diğer mevkuf arkadaşların tayinatı bana geliyordu. Ben onlara tevzi ediyordum. Bir gün tayin’ler içinde hamursuz tabir edilen küçük bir ekmek çıkmıştı. [B]“Bunu ben yiyeyim” diye rafın altına koydum. Anında kulağıma Hazret-i Üstad’dan ciddi ve vakarlı öyle bir ses geldi ki: “Mustafa ekmeği gasp etme, tevzi et!” tekrar “Mustafa ekmeği gasp etme, tevzi et!” Yine aynı ses “Mustafa ekmeği gasp etme, tevzi et!”[/B] Ben hemen ekmeği aldım diğer tayinlerin içine koydum. “Peki Üstadım” dedim, ses öyle kesildi. Evet bunlar hizmet-i imâniye ve Kur’aniyede ciddi ve samimi çalışmaların cilveleridir. Hizmete aynen devam edilse bunlar her zaman yaşanır. Hazret-i Üstad zahirde görünen hizmetin kerametlerini kendi üzerine almamış, hizmete bırakmıştır. Ciddi ve samimi hizmet eden, hizmetinin kerametini her zaman görür ve görülmüştür.[/SIZE][/COLOR][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur Cemaati
Risale-i Nur Talebeleri
*Ali İhsan TOLA*
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst