Bismillahirrahmanirrahim;
İstisna yok hepimizde nefs -i emmare vardır.
Ve bu nefs-i emmare bizim terbiyemize muhtaçtır.
Yani bizler nefsimizi çocuğumuzu terbiye eder gibi terbiye etmekle mükellefiz.
Bunun ilmi bizde değil bizi ve nefsimizi yaratandadır.
Bizi yaratan Allah bize senede bir ay oruç tutmamızı aç kalmamızı emrediyor.
Bu açlığın nefsimizin terbiyesi bakan ciheti nedir şimdi onu anlayacağız inşallah.
Doğru yanlış ayırt etmemektir,
Fayda zarar gözetmemektir, buna serbestlik denir.
Madem her nefs-i emmare kendini hür ve serbest ister;
Bizim bunun şuurunda olmamız ve ona doğru terbiyeyi vermemiz lazımdır.
Yani ‘Nefislerini ilah edinenler’ mealindedir.
Nefsini terbiye etmeyenler adeta nefsini kendi terbiyecisi seçer.
Ve o ne derse onu nefislerini ilah edinmek nasıl olur?
Mesela; Allah namaz kılın emreder.
Nefis de ben istemiyorum der.
Kul kimin emrini tercih ederse o onun ilahı olur.
Yalnız müminler burada günahkar konumundadırlar.
Ama her günahta küfre giden bir yol vardır kaziyesine göre
Bir müslüman da haramlara muhabbetten zamanla nefsini kendi ilahı yapar.
Allah’ın nimetlerine gasb edercesine saldırır.
Bu Allah itaat etmeyen her nefsin içinde olduğu bir haldir.
Yani ben hür değilim.
Abdim.
Malik değilim.
Mutlak malik olan Allah’ın mülküyüm.
O emir verirse yerim
Emir verirse yemem
Emir gelmeden meşru helal şeylere bile elimi uzatma gibiİtaatle adeta meleklere benzer.
el Fatiha
29. MEKTUB
DÖRDÜNCÜ NÜKTE
Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki
çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki;
DÖRDÜNCÜ NÜKTE
Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki
çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki;
İstisna yok hepimizde nefs -i emmare vardır.
Ve bu nefs-i emmare bizim terbiyemize muhtaçtır.
Yani bizler nefsimizi çocuğumuzu terbiye eder gibi terbiye etmekle mükellefiz.
Bunun ilmi bizde değil bizi ve nefsimizi yaratandadır.
Bizi yaratan Allah bize senede bir ay oruç tutmamızı aç kalmamızı emrediyor.
Bu açlığın nefsimizin terbiyesi bakan ciheti nedir şimdi onu anlayacağız inşallah.
Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telakki eder.
Serbestliğin manası, helal haram tanımamaktır.
Doğru yanlış ayırt etmemektir,
Fayda zarar gözetmemektir, buna serbestlik denir.
Madem her nefs-i emmare kendini hür ve serbest ister;
Bizim bunun şuurunda olmamız ve ona doğru terbiyeyi vermemiz lazımdır.
Hattâ mevhum bir Rububiyet ve keyfemayeşa hareketi, fıtrî olarak arzu eder.
Kur’an-ı Kerim’de 'Menittehaze ilehehü ilehü’
Yani ‘Nefislerini ilah edinenler’ mealindedir.
Nefsini terbiye etmeyenler adeta nefsini kendi terbiyecisi seçer.
Ve o ne derse onu nefislerini ilah edinmek nasıl olur?
Mesela; Allah namaz kılın emreder.
Nefis de ben istemiyorum der.
Kul kimin emrini tercih ederse o onun ilahı olur.
Yalnız müminler burada günahkar konumundadırlar.
Ama her günahta küfre giden bir yol vardır kaziyesine göre
Bir müslüman da haramlara muhabbetten zamanla nefsini kendi ilahı yapar.
Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor.
Hususan dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmiş ise;
bütün bütün gasıbane, hırsızcasına nimet-i İlâhiyeyi hayvan gibi yutar.
Oruç tutmayan bir nefis Allah’ı düşünmeden hayvancasına Hususan dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmiş ise;
bütün bütün gasıbane, hırsızcasına nimet-i İlâhiyeyi hayvan gibi yutar.
Allah’ın nimetlerine gasb edercesine saldırır.
Bu Allah itaat etmeyen her nefsin içinde olduğu bir haldir.
İşte Ramazan-ı Şerifte en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki;
Kendisi mâlik değil, memlûktür; hür değil, abddir.
Emir olunmazsa en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye
mevhum Rububiyeti kırılır, ubudiyeti takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer.
İşte bu Rabbine itaat eden bir nefsin oruç tutmaktan çıkaracağı bir derstir.Kendisi mâlik değil, memlûktür; hür değil, abddir.
Emir olunmazsa en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye
mevhum Rububiyeti kırılır, ubudiyeti takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer.
Yani ben hür değilim.
Abdim.
Malik değilim.
Mutlak malik olan Allah’ın mülküyüm.
O emir verirse yerim
Emir verirse yemem
Emir gelmeden meşru helal şeylere bile elimi uzatma gibiİtaatle adeta meleklere benzer.
سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
el Fatiha