Huseyni
Müdavim
Yayıncı kuruluşun esere dair yaptığı açıklama şu şekilde:
Sadece şu sözlere cevap versek bir kitap yazılır lakin, ne anlatırsan anlat, anlatabildiğin karşıdakinin anlayacağı yahut anlamak isteyeceği kadardır. Ortaya koyduğu mazeretlerle çelişkisini bile giderememiş insanlara ne anlatabiliriz ? Onları muhatap alarak değil, belki bu konuda şüpheye düşen yahut körü körüne onlara taraftarlık edenlere kısaca deriz ki;
Bir okyanus bir bardağa sığar mı ?
Şems bir zerreye sığışabilir mi ?
Üç farklı döneme damgasını vurmuş, zamanın seçkin ulemasının tasdikiyle ve ortaya koyduğu mücadele ve eserlerle kendini kabul ettirmiş ve davasını ispat etmiş bir allemenin, müçtehidin okyanus misal eserlerini, bu zamanın bardak misal dar zihinli, kendini âkil zanneden kişilerinin, aynı eser yerinde taklidi bir eseri yazmak haddleri midir ?
Bizim geleneğimiz bize zorla dayatılan kısır bir lisan ile marifet kazanmak mıdır ?
Risale-i Nur günümüzde, eski dilimizle bugünkü dayatma dilimiz arasında, bariz bir şekilde en tesirli bir köprü değil midir ?
Bize bir umman olan, eski dilimizi talim ettiren Risale-i Nur'u tahrif etmek; kalan son köprüyü de yıkmak değil midir ?
Yoksa asıl gaye budur da; iyi niyet süsü altında bu oyun mu yutturulmaya çalışılıyor ?
Uyanalım kardeşler. Bu oyuna gelmeyelim. Son köprümüzü yıkmaya çalışanlara destekçi olmayalım.
Allah bizi tahrif etmekten bozgunculuktan muhafaza eylesin, amin..
Sözler
ve Lem’alar’ın ardından Bediüzzaman’ın diğer bir büyük eseriMektubatda günümüz Türkçesiyle okuyucusuyla buluşuyor. Ufuk Yayınları’nın uzun süren, hassas bir çalışmayla sadeleştirdiği eserler özellikle genç nesiller ve Türkçeye daha az aşina olanlarla Risale-i Nur Külliyatı arasında bir köprü vazifesi görüyor
Allah'ın birliğinden peygamberliğe dek iman hakikatlerini ve Allah'ın Güzel İsimlerinden Peygamber Efendimizin mucizelerine kadar İslam irfanının farklı kaynaklarını taze ve canlı bir şekilde zamanımıza aktaranMektubat, artık kendi geleneğiyle tanışmayı arzulayan günümüz okuyucusu için daha yakın ve daha ulaşılabilir.
Sadece şu sözlere cevap versek bir kitap yazılır lakin, ne anlatırsan anlat, anlatabildiğin karşıdakinin anlayacağı yahut anlamak isteyeceği kadardır. Ortaya koyduğu mazeretlerle çelişkisini bile giderememiş insanlara ne anlatabiliriz ? Onları muhatap alarak değil, belki bu konuda şüpheye düşen yahut körü körüne onlara taraftarlık edenlere kısaca deriz ki;
Bir okyanus bir bardağa sığar mı ?
Şems bir zerreye sığışabilir mi ?
Üç farklı döneme damgasını vurmuş, zamanın seçkin ulemasının tasdikiyle ve ortaya koyduğu mücadele ve eserlerle kendini kabul ettirmiş ve davasını ispat etmiş bir allemenin, müçtehidin okyanus misal eserlerini, bu zamanın bardak misal dar zihinli, kendini âkil zanneden kişilerinin, aynı eser yerinde taklidi bir eseri yazmak haddleri midir ?
Bizim geleneğimiz bize zorla dayatılan kısır bir lisan ile marifet kazanmak mıdır ?
Risale-i Nur günümüzde, eski dilimizle bugünkü dayatma dilimiz arasında, bariz bir şekilde en tesirli bir köprü değil midir ?
Bize bir umman olan, eski dilimizi talim ettiren Risale-i Nur'u tahrif etmek; kalan son köprüyü de yıkmak değil midir ?
Yoksa asıl gaye budur da; iyi niyet süsü altında bu oyun mu yutturulmaya çalışılıyor ?
Uyanalım kardeşler. Bu oyuna gelmeyelim. Son köprümüzü yıkmaya çalışanlara destekçi olmayalım.
Allah bizi tahrif etmekten bozgunculuktan muhafaza eylesin, amin..
Son düzenleme: