Zübeyir Ağabeyin Vefatı ( Talebe Mezun Oldu )

Ali Said

Well-known member
Vefatından bir müddet önce Van’dan Molla Hamit ziyaretine gelir. Molla Hamit’in Van’a gitmesini istemez, “Kardeşim, burada 40 gün daha kal.” der. Molla Hamit, işleri sebebiyle kalamaz, Van’a dönmek zorunda kalır. Fakat Zübeyir Ağabey tam 40 gün sonra vefat eder.

Vefat sırasında baş ucunda merhum Dr. Sadullah Nutku, Mehmet Fırıncı, Eyüp Ekmekçi ve Mustafa Ekmekçi vardır. Dr. Sadullah Nutku’nun sunduğu zemzem suyunu, ecel şerbetiyle birlikte içer.
Gözlerini yumduğu andan itibaren bulunduğu odada tarif edilmez güzel bir koku yayılır. Hatta vefatından sonra da aynı kokunun birkaç ay devam ettiği, orada kalanlar tarafından ifade edilmiştir.

Cenazesini merhum Osman Demirci Hoca yıkar. Orada bulunan kardeşlere teberrüken birer maşrapa su döktürür ve şöyle der:

“İşte şimdi talebe medreseden mezun oldu…”

Nice nice büyük zatlar vardır ki; bunların, vefat edip de, dünyaya veda ettikten sonra kıymetleri bilinir.
Hasretle, takdirlerle anılırlar.
Ne kadar önemli hizmetler yaptıkları sonradan anlaşılır.
Bu büyükler yeraltına düşen çekirdekler gibidirler, ölümden sonra çiçek açarlar, yaprak açarlar, koku ve meyve vermeğe başlarlar. Bu bilinmez zatların, hayatları sanki ölümlerinden sonra başlar.
2 Nisan1971'de işte böyle bir zatı kaybetmiştik.
İstanbul Fatih Camii'nde on bini aşmış insanın kıldığı cenaze namazından sonra eller ve başlar üzerinde Eyüb Sultan Kabristanı'na kadar götürülüp, buraya defnedilmişti.Necmettin Şahiner


SELÂM GÖTÜR ÜSTADA

(Zübeyir Ağabeyimizin aziz ruhuna...)

Ey büyük davamızın çilekeş mücahidi,
Ey iman hizmetinin feda olan şehidi!

Ey İslâm’ın derdini kendine dert edinen,
Ey Nur’ların dersini Üstadından dinleyen!

Sadık kaldın bunca yıl taviz vermedin asla,
Firakınla sarsıldık, gönlümüz doldu yasla.

Sen Üstaddan bizlere akseden mir’at idin,
Hakkı iltizam eden bulunmaz fıtrat idin.

Fedakârlık, ruhunda tutuşmuş bir volkandı,
Dünyadan göç ederken bütün âlem çalkandı.

Fıtrî cesaretinle boyun eğmedin zulme,
Arkandan geliyoruz, sakın asla üzülme!

Azminle yanardağdın, baş koymuştun bu yola,
Kelepçe vurulmuştu nurdan çelikten kola.

Bunca tazyikle zulüm sarsmadı davanı,
Örnek almıştın çünkü sen Bediüzzaman’ı.

Zahirde sen göründün meşakkatte ileri,
Bilinmeyen kuvvetin besbelli delilleri.

Tekti, maksadın birdi, Üstadı yaşıyordun,
Arşa kadar yükselen bir iman yaşıyordun.

Senden öğrendi gençlik tahammül, sabır nedir?
Rahat yüzü görmeden, ahiret kabir nedir?

Kudsî dava uğruna nice ıstırap çektin,
Yeni yetişen neslin ruhuna cihad ektin.

Sarsılmaz sadakatle kaldın Nur’lara bağlı,
Barlalı, Ispartalı, binlerce Emirdağlı.

Tasdik ediyor seni billâh, sen sıdıksın,
Makberinin başında nurdan sancak dikilsin!

Nur’lardan aldık dersi uzaklık olmaz perde,
Himmetin yâr olacak düşersek müşkül derde.

Kınından sıyrılarak şimşekler gibi çaktın,
İslâm düşmanlarını bir bir ateşte yaktın.

Bitirdin vazifeni, mükâfat helâl olsun!
Selâm götür Üstada, bizi mahşerde bulsun.


MEHMED EMİN BİRİNCİ
 
Üst