Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlamalıyız?

Sirac

Well-known member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

Aziz, sıddık kardeşlerim,
Manen maruz kaldığım iki şıklı bir sualin cevabıdır:
...

ehl-i velâyetin

  • amel

  • ve ibadet

  • ve süluk

  • ve riyâzetle
gördüğü hakikatler ve perdeler arkasında müşahede ettikleri

hakaik-i imaniye,

aynen onlar gibi, Risale-i Nur,

  • ibâdet yerinde,
ilim içinde hakikate bir yol açmış;

  • sülûk ve evrad yerinde,
mantıki bürhanlarla ilmi hüccetler içinde hakikatü l-hakaike yol açmış;

  • ve ilm-i tasavvuf ve tarikat yerinde,
doğrudan doğruya ilm-i kelam içinde ve ilm-i akide ve usulü din içinde

bir velâyet-i kübrâ yolunu açmış ki,

bu asrın hakikat ve tarikat cereyanlarına galebe çalan

felsefi dalâletlere galebe ediyor, meydandadır.
 

Sirac

Well-known member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

Allah'ın varlığını ve birliğini inkar, ahireti inkar fikri öyle dehşetli bir tarz ile ehl-i imana saldırmakta ki, siz size bu inkar fikirlerini ifade eden insanlara, mensub olduğunuz tarikat şeyhinin kerametlerini anlatarak galebe edemezsiniz.

Veya "ben seyr-i süluk halindeyken, şöyle şöyle şeylere şahid oldum" demeniz, karşınızdaki kişideki o inkar fikrini izale için hiç bir faidesi olmaz. Veya çektiğiniz virdinizin adedi ile imanın isbatını yapamazsınız. Bu zamanda uzlete çekilmedikten sonra da ne seyr-i süluk olur ne de tekemmül mümkündür. Çünkü hayat-ı içtimaiyeye herhangi bir şekilde muhtac bir hayat tarzı var yaşadığımız son iki asrın. Kaldı ki bu inkarcılara akli ve ilmi delillerle isbat yapamadığınızda, sizin dahi imanınız o şübhelerden nasibini alıp, sarsılabilir.

O halde, hem hayatı içtimaiyeye -imanımızı muhafaza ederek- rahatlıkla karışabileceğimiz ve bu türden inkar fikirleri ile bizim de imanımızı sarsmaya çalışan insi ve cinni şeytanlara karşı, mitralyöz gibi bir silah ile, ilmen Allah'ın ve ahiretin varlığını gözüyle görmüş gibi isbatlayacak, her yönden saldıran o inkar fikirlerini yalnız pükrürtmekle kalkmayıp, o inkarcıyı da teslimi silaha mecbur edecek, iman etmesine vesile olacak bambaşka bir usül ve tarz lazımdır bu zamanda. İşte bu da Risale-i Nur'un yüz kırk küsür parça silahları ve ilmi isbatlarıyla ancak mümkündür.

Yalnız kendini kurtarmak için, herşeyden el etek çekmekle mümkün değildir. Kaldı ki "el etek çekmek de namümkün bu asırda", demiştik.
 

meftun

Active member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

selamün aleyküm sirac kardesim öncelikle aciklaman icin tesekkür ediyorum, sunuda belirtmek istiyorum bendeniz tarikat-a delil sunarken, diger cemaatleri saf disi etme niyetiyle asla yapmadim yapmamda ,yanlis anlasildiysam özürü borc biliyorum sadece taninmayan yönlerini, bir yolu tanimis mürsidi kamil birinden nefsin tuzaklarindan mürid veya salikde diyebiliriz sakinilmasi, günümüz firavunlarindan kendini koruyop hakka dogru seyir etmesi allah cc esmalariyla hasta nefsimize sifa bulmasi niyetiyle hakki zikretmesi dir.Kendi tarikat seyhinin kerametini anlatmak buyolda hos karsilanmayan bir durumdur ve bu sekilde teblige calisan veya dinini anlatanlarada karsiyimdir, tarikat asla ucmak kacmak deil dinimizi yasamaya calisirken rabbimizin rizasini elde etmeye calisip ilahi ente maksudu ve ridaike matlubiyi gönülden söylemeye calismaktir. Simdi nasil ki kimsenin karakteri ve düsünce yapisi bir olmadigi ve beceri kabiliyeti bir olmadigi gibi meyl ettigi cemaatlerde bir olamaz hatta bu bir rahmettir, hz resulullah s a v dedigi gibi ümmetimin fikir ayriliginda rahmet vardir.Mesela mezhepler olayi buna delil teferruata gerek yok tek mezhep olsa ve hersey kisitlanmis olsa ne kadar zor durumda kalacagimizi bir düsünün ,iste bu yöndendir ki ehli sünnet vel cemaat inanci icinde tarikatcisi ile risaleci kardeslerimiz ile milligörüscüsü ile süleymancisi ile rabbimin ne kadar güzel hizmete calisan kullari ve cemaati oldunu görmek inanin bendenizi cok mutlu ediyor, niyetim tek tarikatli bir ümmmet halinde olmak deildi bunlari yazarken,onlarin görevi farkli sizinki farkli herkes kendi dalinda profösör olmus ama tek ricam su ,sizde nemutlu geneli okumus universitelidirki bundan cok mesrurum elhamdulillah ama ehli tarikattede okuyanlar vardir hepsinin halvet halinde cahil bir topluluk gibi görmek te dogru olmaz diye düsünüyorum.Insaallah ne demek istedigim yerinde anlasilmistir günümüz tefrika zamani deil birlik zamani canlar diyor ellerinizden öpüyorum
 

Sirac

Well-known member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

ama ehli tarikattede okuyanlar vardir hepsinin halvet halinde cahil bir topluluk gibi görmek te dogru olmaz diye düsünüyorum.

Ben ilmî seviye kıyası yapmadım muhterem kardeşim. Asla..!

Sadece tarz ve usûl izahlarıydı.

  • Tarikat daha ziyade seyri sülûk ile şahsî kemalata bakar.


  • Risâle-i Nur bu seyri sülûkun verdiği neticeyi, adımını attığı her yerde, asa-yı Musa tarzı ile, bu keşmekeş ve aceleci zamanda kısaltır, vartalardan kurtarır. Bu dehşetli zamanda, kırk vefiyattan bir ikisinin ancak imanla teslim-i ruh edebildiğini ifade eder Bediüzzaman r.a. O zaman, madem ki ateş heryeri sarmış, yalnız kendini kurtarmak yerine, hem kendini hem başkalarını o ateşten, en kısa ve kolay ve selametli bir tarz ile kurtarmanın formülü de olmalı değil mi..? Yoksa nice olur ehl-i imanın hâli..İşte bu kısa, selametli tarz Risale-i Nur..Yoksa ehl-i tarik imansız göçer gibi bir densizliğimiz asla olamaz. Çünkü imansızlık ateşi, hepimizin derdi..Bu yangından, bir an evvel, kimi kurtarsak kârdır..
 

bizar

Well-known member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

Allah'ın varlığını ve birliğini inkar, ahireti inkar fikri öyle dehşetli bir tarz ile ehl-i imana saldırmakta ki, siz size bu inkar fikirlerini ifade eden insanlara, mensub olduğunuz tarikat şeyhinin kerametlerini anlatarak galebe edemezsiniz.

Veya "ben seyr-i süluk halindeyken, şöyle şöyle şeylere şahid oldum" demeniz, karşınızdaki kişideki o inkar fikrini izale için hiç bir faidesi olmaz. Veya çektiğiniz virdinizin adedi ile imanın isbatını yapamazsınız. Bu zamanda uzlete çekilmedikten sonra da ne seyr-i süluk olur ne de tekemmül mümkündür. Çünkü hayat-ı içtimaiyeye herhangi bir şekilde muhtac bir hayat tarzı var yaşadığımız son iki asrın. Kaldı ki bu inkarcılara akli ve ilmi delillerle isbat yapamadığınızda, sizin dahi imanınız o şübhelerden nasibini alıp, sarsılabilir.

O halde, hem hayatı içtimaiyeye -imanımızı muhafaza ederek- rahatlıkla karışabileceğimiz ve bu türden inkar fikirleri ile bizim de imanımızı sarsmaya çalışan insi ve cinni şeytanlara karşı, mitralyöz gibi bir silah ile, ilmen Allah'ın ve ahiretin varlığını gözüyle görmüş gibi isbatlayacak, her yönden saldıran o inkar fikirlerini yalnız pükrürtmekle kalkmayıp, o inkarcıyı da teslimi silaha mecbur edecek, iman etmesine vesile olacak bambaşka bir usül ve tarz lazımdır bu zamanda. İşte bu da Risale-i Nur'un yüz kırk küsür parça silahları ve ilmi isbatlarıyla ancak mümkündür.

Yalnız kendini kurtarmak için, herşeyden el etek çekmekle mümkün değildir. Kaldı ki "el etek çekmek de namümkün bu asırda", demiştik.

Allah razı Olsun MEFTUN VE SİRAÇ Kardeşler bu güne kadar bu konuda bende çok yazı okudum ama sizinkiler kadar doyurucu olmamıştı inanın..
 

meftun

Active member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

sirac aciklaman icin tesekkürler bazi tefferruata deger aciklamaniz olmus ama kafalar karismasin diye o konuda cevap vermek istemedim ama genel olarak güzel aciklamis ve o teferruat dediklerimide samimiyetinizden kaynaklandigi düsünüp süküt etmek istedim yalniz kisa bir aciklama yapmak istiyorum tasavvufta ilmi olmanin yaninda hal- yani yasanti ile karsidakini teblig basarili olmustur genelde;halvet demisiniz bunu günümüzde yapan cok azdir ama halkta halvet yapan mübarekler vardir( yani insanlarin yaninda gönlü hakla beraber olan, surette insanlarla beraber ama manen daima hakla beraber) yanilmiyosam bunada halvet der encümen diyorlar.Gercek bir veli asla cahil olmaz cünkü ( Allah cahili veli edinmez )tefsir ,hadis , tasavvuf bilgisi olma sarti olmakla birlikte manen isaretle hilavet verilirmis günümüzdeki gibi babadan ogla gecmiyomus böyle ehline teslim edilmeyen emanetler sirac kardesin belirttigi keramet pesinde makam sevdasinda olanlardir ama ciddi anlamda bir mürsidi kamil,in gayesi muritlerinin imanini kuvvetlendirecek zikir, evrat, tesbihat,namaz,vs ve ilmi desteklemeyle tefekküre dalmasini saglayip imanini kurtarma derdindedirler ve dünyaya kalben meylini engellemeye calisirlar cünkü bir kalbte dünya ,makam, kadin, sevdasi var ise oraya Allah cc aski tecelli edemez ,saray mamur olmazsa padisah girmez o saraya diyorum temizleme yolumuz ne dir? illa ibadet ,zikir,fikir amel ve risale okumak diyorum tabiki mesneviyi de gecmeyelim insaallah tesekkürler
 

Sirac

Well-known member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

Bir suâl:

8 yaşında bir çocuk soruyor ki: "Allah bizim Rabbimiz. Yangelip yatmak varken, niye bu kainatı yaratmış?"

Bakın suâl sorma tarzı bile ne kadar değişik bu asrın insanının. Hem de bu yaşta.

Şimdi buna tarikatle nasıl cevab verilir?
 

meftun

Active member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

Bir suâl:

8 yaşında bir çocuk soruyor ki: "Allah bizim Rabbimiz. Yangelip yatmak varken, niye bu kainatı yaratmış?"

Bakın suâl sorma tarzı bile ne kadar değişik bu asrın insanının. Hem de bu yaşta.

Şimdi buna tarikatle nasıl cevab verilir?
simdi güzel kardesim bu sorunuz o kadar basitki bir 10 yasindaki müslüman cocuk bile cevaplar kaldiki ehli tarik cevap veremesin! veya söyle söyleyeyim kendi cevabim sahsidir cemaatimi baglamaz asla, yani sizce bir cemaatin fertleri hepsi ayni düsüncede kisilermiki bir cemaat adina soru sorayim mesele bu soruya risale ehli ne derdi? gibi,,güzel kardesim yazilarimi iyi okuyon lütfen, niyetimi ya iyi anlamadiniz yada burada isin icine nefs karisacak gibi geliyor bana,o yüzden bu sorunuza cevap vermeyecegim insaallah hakkinizi helal edin
 

aczmendi reþha

Well-known member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

Ve Bihi Nesteinu



Bu ifade bazı derslerde;
Tarikat, Tarik (YOL) manasına kullanılmıştır.
Bazı derslerde ise;
Tarikat (tasavvuf ilmi ve mesleği) manasına örfi olarak kullanılmıştır.


Tasavvuf ilmi ve mesleği:
Zorlama ameliyeler ile ve zikir ağırlıklı bir terbite ve talimin,tasavvuf ilmi ve amelleri ile, kulun bud'iyeti noktasından hareketidir.Yol uzun ve berzahlarla doludur.ile ahir..


Hakikat ilmi ve mesleği:
Zorlama olmadan HUZUR ağırlıklı terbiye ve talimin HAKİKAT ilmi ve amelleri ile,Allah'ın kurbiyyeti üzerine tesis edilmiş ve berzahlara uğramadan zahirden hakikate geçmek ve hakikatte hakikat ilmi ile talim ve terbiye ve ALLAH'A VASIL olmak vardır.


Üstad r.a zaman tarikat zamanı değil imanı kurtarmak zamanıdır dediği tarihler..!!
o tarihlerde:
camiler kapatılmış
ezanlar yasak edilmiş
şeairler yasak edilmiş
kısaca DİN ADINA NE VARSA YIKIMA TABİ TUTULDUĞU zamanlarda, Üstad r.a mahkemelerde zaman tarikat zamanı değil..!! (SİZİN GİBİ ZALİMLERİN ELİNDEN İMANI KURTARMAK ZAMANIDIR) DEMİŞ..İmanın erkanına taarruz var, ALLAH DEMEK YASAK olan bir zaman.

Tarih 1950 lerde Üstad demiş:
'' Şimdiye kadar ben yalnız İmân hakikatini düşünüp "Tarikat zamanı değil, bid'alar mâni oluyor" dedim. Fakat şimdi, sünnet-i Peygamberî dairesinde, bütün on iki büyük tarikatın hulâsası olan ve tariklerin en büyük dairesi bulunan Risale-i Nur dairesi içine, her tarikat ehli kendi tarikatı dairesi gibi görüp girmek lâzım ve elzem olduğunu bu zaman gösterdi''.demiş.


Birde bu ifade hususi bir ifadedir ki:

Kendi Talebelerine hitaben
(tarikati tasavvuf (örfi)manasında kullanarak)
Bizler Risale-i nur mesleğini, HAKİKAT İLMİNİ tatbik ederek, Allah'a vasıl olacaz. İşte o Tarikatlerin içinden kasır fehmimle kur'andan aldığım bu kısa tarik acz,fakr,şefkat ve tefekkür tarikidir, Tarikatten (tasavvuftan) ziyade hakikattir.
.. şu asrın insanına böyle kısa bir tariki ihsan etmek Rahmet-i Hakimenin şanındandır.

Bu kısa tarikin evradı:..(26.sözün zeyl ve hatimesi) 26 adet sözlerin bu kısa tarikin hakikat ilmi ve o ilmin talim ve tatbiki olduğunu ifade eder.

Telvihat-ı tissa, ehli tasavvuftan ziyade ,Ehli hakikat için,tasavvuf mesleğini ilmen açıklayan ve Risale-i nurun hakikat mesleğinin esaslarınıda talebeleri için ders veren hakikat derslerindendir.

Risale-i nur mesleğinde, Tarik-i hakikatte :
Kalbin hareketi,tasfiyesi vardır,(acz hatvesinde)
Nefsin tezkiyesi vardır (fakr hatvesinde),
Ruhun terakkisi vardır (şefkat hatvesinde),
Aklın tekemmülü vardır (tefekkür hatvesinde) ile ahir..
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

Fethullah Gülen

Üstat Bediüzzaman Hazretlerinin (ra) 'Zaman tarikat zamanı değil hakikat zamanıdır' sözünü nasıl anlamalıyız?


Bu söz belirli bir devreye aittir ve bizim düşüncelerimizi aşan bir derinlik ifade eder.

Bu hususta şu mülahazalar gözetilmiş olabilir:

Bediüzzaman'ın (ra) yetiştiği devrede medrese ve tekyeler kendi üzerlerine düşen görevi yapamıyorlardı ve yenilenmeleri lazımdı.

Ama, ehl-i dünya ve ehl-i dalâlet ile uğraşıldığı bir dönemde medreselerle hesaplaşmaya gitmek kat'iyen doğru değildi.


O dönemde tarikatlar yakın takibe alınmıştı.

Zaten nurlardan dolayı tarassut edilen bir insan, bir de tarikatçılık vehmiyle mi durumunu ağırlaştırsaydı?

Kaptanın gemisindeki tayfayı koruması gibi Bediüzzaman da cemaatini koruma ve kollama durumundaydı.

Yoksa, Efendimizin tavsiye etmiş olduğu züht ve takvayı esas alan tarikatlara Bediüzzaman gibi engin ve ledûnnî birisinin karşı olması asla düşünülemez.
 

İlim-irfan

Well-known member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

Bediüzzaman Hazretleri tarikata karşı mıydı?

Bediüzzaman Hazretleri tarikata karşı değildi
nokta.gif
.

Bediüzzaman Said Nursi, "Zaman tarikat zamanı değil; hakikat zamanıdır." sözüyle ne kastetmiştir?
Bize göre bunun manası şudur: "Zikirde bir zevk vardır. Ehli tarik, bu zevkin keyfine dalar, belki ömür boyu zikirle meşgul olur. Biri çıksa, dese ki, "Allah nedir?" O şahıs bu soruya ağlayarak cevap verir. "Allah'a inanıyoruz." der, orada kalır. Eğer ehli hakikat olsaydı, diyecekti ki: "Kardeşim, Allah'ı sıfatlarıyla öğrenebiliriz. Esma-ül Hüsna kitaplarında anlaşılmayan yerler varsa beraberce okuyalım, üzerinde düşünelim böylece hakikate dönmüş oluruz."

Düşmanın söylemediğini nefis söylermiş. Yani nefis ve şeytan kalbe şüphe atar. Hem nefsimizi susturmak hem de şüphesi olanları ikna etmek için imanın esaslarını ispatlı şekilde anlar ve anlatırız. Bediüzzaman'ın hakikatten kastetmek istediği de budur.

Esat Coşan hocamız profesördü. Avustralya'dayken, tarikat ayağıyla İslamiyet'i yaymaya başladı. Öyle hızla yayılıyordu ki; Avustralya hükümeti kıtanın bütünüyle Müslüman olacağından korktu.

Almanya'da bir konferansımda "Her şeyi yaratan Allah'tır." dedim, bir şahıs "Gübreleri de mi yaratan Allah? Böyle pis işlere Allah'ı niye karıştırıyorsunuz?" diye itiraz etti. Ona cevaben dedim ki: "Peki Allah yaratmadı da kim yarattı? Evet, gübre pistir amma, tarlaya çekilen gübre mahsulâtı artırır. Gübrenin pisliğini gördüğünüz gibi, buğdayın, elmanın, gülün temizliğini de görün." Bunları duyan bir arkadaş, ağlamaya başladı. İşte, "Zaman tarikat zamanı değil, hakikat zamanıdır." sözünün manası da budur. Yani zikir yaparak ağlıyorsunuz, Allah'ın verdiklerine bakarak da ağlayın
nokta.gif
.

Tarikatlar, İslam üniversitesinin fakülteleridir. Nasıl ki tıp fakültesi, teknik üniversite, güzel sanatlar gibi çeşitli fakülteler var; bunlar eğitimin kolaylığı içindir. Aynı şekilde cemaatler de böyledir. Her cemaat, azizdir, muhteremdir. Hiçbir cemaate karşı çıkamayız. Üstad, "Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur." buyurmuştur. "Cadde-i Kur'aniye'deki kardeşlerinizi tenkit etmeyiniz." buyurmuştur.

Ben, Süleyman Hilmi Tunahan'ın da talebesiyim, Mahmud Efendi'nin de talebesiyim, Esat Coşan'ın da talebesiyim, Bediüzzaman'ın da talebesiyim. Hiçbirine muhalefetim yoktur.

29. Mektup'ta 'Telvihat-ı Tis'a' bahsi vardır. Tarikatlarla ilgilidir. Bu bölümü okuyan görür ki, tarikatlara hiçbir itiraz yoktur.

O devri iyi anlamak lazım. O zamanlar tarikatlar yasaklandı, tekkelerin kapısına kilit vurulu. Şeyhler asıldı. Kur'an yasaklandı. O sıra Bediüzzaman meydana çıktı. "Sen şeyh misin?" diye üzerinde çok durdular. Şeyhse suçtu bu
nokta.gif
. Tarikata girmek suçtu.

Uzun don giyenlerin, yemeği sağ eliyle yiyenlerin, duvarlara çıplak kadın resmi asmayanların 'gerici' diye itham edildiği, sürgüne gönderildiği bir dönemdi. "Bu hali kabul etmezsek ilerleyemeyiz." diyorlardı.

Bediüzzaman Hazretleri, tarikata karşı değildi. Gece gündüz devamlı zikrederdi. Zikirleri sesliydi. Barla'da, Emirdağ'da ona yakın oturanlar derlerdi ki; "Hocaefendi gece gündüz zikrediyor, biz sesini duyuyoruz." Tesbihat'la, Cevşen'le, Risale-i Nur'a bir nevi zikir de ekledi. Böylece pek çok kardeşimiz bunları okuyarak, zikir yönlerini de tatmin etti.

Tarikatın bütün özelliklerini, güzelliklerini hayatında yaşayan biri, "Ben çocukken Kâdiri'ydim." diyen biri, Nakşi tarikatının tüm gereklerini yerine getiren biri, tarikata nasıl karşı olabilir?


Hekimoğlu İsmail - Zaman
31/10/2009


 

aczmendi reþha

Well-known member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

Ve Bihi Nesteinu

Telvihat-ı tissaya kısaca bir bakalım HAKİKAT mesleğinin, hakikat derslerinden kısa numuneler alalım inşaallah.


ALTINCI TELVİH: "Üç Nokta"dır.


Birinci Nokta: Velayet yolları içinde en güzeli, en müstakimi, en parlağı, en zengini; Sünnet-i Seniyeye ittiba'dır. Yani: A'mal ve harekâtında Sünnet-i Seniyeyi düşünüp ona tâbi' olmak ve taklid etmek ve muamelât ve ef'alinde ahkâm-ı şer'iyeyi düşünüp rehber ittihaz etmektir.

İşte bu ittiba ve iktida vasıtasıyla, âdi ahvali ve örfî muameleleri ve fıtrî hareketleri ibadet şekline girmekle beraber; herbir ameli, sünneti ve şer'i o ittiba' noktasında düşündürmekle, bir tahattur-u hükm-ü şer'î veriyor. O tahattur ise, sahib-i şeriatı düşündürüyor. O düşünmek ise, Cenab-ı Hakk'ı hatıra getiriyor. O hatıra, bir nevi huzur veriyor. O halde mütemadiyen ömür dakikaları, huzur içinde bir ibadet hükmüne getirilebilir. İşte bu cadde-i kübra, velayet-i kübra olan ehl-i veraset-i nübüvvet olan sahabe ve selef-i sâlihînin caddesidir.

Bu alınan kısa Numune, Telvihat-ı tissanın ehli hakikate nasıl dersler verdiğini ve hakikat dersleri olduğunu göstermektedir.


Hulasa: Risale-i nur'da bu manaları ifade eden dersler ihtiyaçtan fazlasına kafi gelecek derecede fazladır..Nazarın ve niyetin değişmesi ile derslerin mahiyet ve manalarıda değişmektedir. Her kim, Üstad r.a hın ve Erkan ve Varis (ks) talebelerinin nazarı ile bakar, ve o nazara sahibdir, O zatlardan ders almıştır ve gereğini ifa etmiştir, işte o nisbette Risale-i nurda, ona sırlarını açar ve HAKİKAT mesleğini ve HUZUR mesleğini tebasına tatbik için derslerini verir, her bir ders, dersin muhatabına..
 

akna

Well-known member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

Soru:
Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin tarikata bakışı nasıldı? Farklı yerlerde " tarikat zamanı değil, hakikat zamanıdır" ve "kalbi işlettirmenin en güzel yolu tarikattır" dediğini biliyorum. Bir karara varamadım, lütfen açıklar mısınız?


Cevap:

Üstad Bediüzzaman, Risale-i Nur'un çok yerlerinde, Tarikat ve Tasavvufu kabul edip müdafaa etmiştir. Hiçbir zaman, Tarikat ve Tasavvufun aleyhinde söz söylememiştir.
Üstad, Tarikat ve Tasavvufun zatı ve özünü değil, sonradan içine girmiş bazı arıza ve hataları tenkit etmiştir. Ekseri tenkit ettiği hususlar, Tarikat ve Tasavvuf erbabının bazı aşırılık ve hatalarıdır. Üstad, bu hataları Telvihat-ı Tisa adlı risalesinde, sekiz varta şeklinde özetlemiştir.

Üstad, yine aynı Telvihat-ı Tisa adlı risalesinde, Tarikat ve Tasavvufun dokuz fayda ve güzelliğini sayarak, Tarikat ve Tasavvuf lehinde olduğunu ilan ediyor..
Üstad'ın, "zaman tarikat zamanı değildir" demesinden, tarikatı inkar ya da tahkir anlaşılmamalı. Zira Üstad, zamanın gereği ve ilcaatına göre meseleye bakıyor. Tarikat ekseri olarak sağlam iman sahibi ve farzları ifa eden ehli takva Müslümanların velayet derecesine çıkmasını temin etmek için tasarlanmış manevi bir seyahattir. Bu yüzden Tarikatın en mühim şahı ve piri olan İmam Rabbani Hazretleri, "imanı tahkiki olmayan ve farzlarda kusuru olanlar tarikat seyahatinde gidemezler" diye hüküm vermiştir. Demek tarikatın mukaddemesi olan; sağlam iman ve farzların ifası olmasa, Tarikatta gitmek esaslı olmuyor.

Halbuki günümüzdeki insanların mutlak çoğunluğu, tahkiki iman sahibi değil ve farzları ifa edemiyor, hatta çoklarının imanı tehlikede. Böyle bir toplumsal yapıda öncelikli görev sağlam bir imanı vermek ve akabinde farzları ifa etmesini temin etmektir. Yoksa Allah’ın varlığından şüphe duyan adamlara, tarikat dersi vermek pek fayda vermez. Üstad, bu toplumsal gerçeği iyi okuduğu için, "zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarmak zamanıdır" diye hüküm veriyor.


sorularlarisale
 
T

talib

Misafir
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

Yanlı bir bakış açısı ile eksik bir değerlendirme olmuş.

Gözünüzü kapatıp, aklınızı örtüp, böyle iman edin denmiş..

Seher vakitleridir, sonra değerlendiririz..
 

aczmendi reþha

Well-known member
Cevap: Zaman tarikat devri deil imanı kurtarmak zamanıdır.Bunu nasıl anlama

Soru:
Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin tarikata bakışı nasıldı? Farklı yerlerde " tarikat zamanı değil, hakikat zamanıdır" ve "kalbi işlettirmenin en güzel yolu tarikattır" dediğini biliyorum. Bir karara varamadım, lütfen açıklar mısınız?
sorularlarisale

ve bihi nesteinu

Evvela " tarikat zamanı değil, hakikat zamanıdır" böyle bir metin risalelerde mevcud değildir..

zaman tarikat zamanı değil denen yerin ilavesinde,imanı kurtarmak zamanıdır diye veya başka bir ifade ile devem edilmiştir..!

telvihat-ı tissada şu ifade vardır..'' tarikat tasavvuf namı ile..'' evet örfi manada tarikat tasavvuf manasında kullanılsada,lugat manasıda arabi manasıda,hakiki manasıda yol anlamınadır..!

Üstadımız o ifadeyi 1935 lerde camiler kapalı, allah demenin yasak olduğy ,tekke zaviye gibi kurumlarında olmadığı bir zamanda demiş'' zaman tarikat zamanı değil SİZİN GİBİ ZALİMLERDEN İMANI KURTARMA ZAMANIDIR..!''

Hemde risale-i nur talebelerine derstir,mesleğimiz tasavvuf değil manasında..!

1950 lerde üstad demiş'' ben şimdiye kadar,tarikat zamanı değil,bid'alar mani oluyor derdi,şimdi 12 TARİKATIN HULASASI VE TARİKATLERİN EN BÜYÜK DAİRESİ OLAN RİSALE-İ NUR DAİRESİNE her tarikat ehl-i kendi dairesi gibi görüp girmek elzamdir(manasında) ders vermiştir..!

kısaca: Tarik : yol
tarikat:yollar
tasavvuf: zorlama ameliyeler ile dolu terbiye ilmi ve mesleği
hakikat:zorlama olmayan kolay bir ilim ve mesleğin adı

Tarik veya Tarikat: Allah2a vasıl eden yola denir: bu yolda ilerleyen ya tasavvuf ilmi ile,ya hakikat ilmi,acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür gibi, yada şeriat ilmi ile eilerler..

İşarat-ul icaz tefsirinde ,sure-i fatihanın tefsirinde,
"Tarîk" veya "sebil" kelimelerine "sırat" kelimesinin tercihi, mesleklerinin etrafı mahdud ve işlek bir cadde olduğuna ve o caddeye girenlerin bir daha çıkmamalarına işarettir.''

İşte bundandırki 26 adet sözlerin ders verdiği hakikatleri 26.sözün zeylinde'' acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür tarikinin, hakikatin ilmine,kur'anın hikmetine,şeriatın hakikatine dair 26 adet sözlerde açıklamıştır ifadesi mevcuddur..!

hulasa:
tarik ve tarikat
tesbih ve tesbihat gibi
tekil ve çoğul ifade eden arabi gıramerin özelliğindendir..!
 
Üst