Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 250206" data-attributes="member: 1"><p><strong>Yirmi İkinci Söz - Sayfa 390</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>BİRİNCİ LEM’A</strong></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong></strong></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Tevhid iki kısımdır. Meselâ, nasıl ki bir çarşıya ve bir şehre büyük bir zâtın mütenevvi malları gelse, iki çeşitle onun malı olduğu bilinir:</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Biri, icmâlî, âmiyânedir ki, “Bu kadar azîm mal, ondan başka kimsenin haddi değil ki sahip olabilsin.” Fakat böyle âmî bir adamın nezaretinde çok hırsızlık olabilir. Parçalarına çok adamlar sahip çıkabilir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İkinci çeşit odur ki, her denk üzerinde yazıyı okur, herbir top üstünde turrayı tanır, herbir ilân üstünde mührünü bilir bir surette “Herşey o zâtındır” der. İşte, şu halde herbir şey o zâtı mânen gösterir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Aynen öyle de, tevhid dahi iki çeşittir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Biri tevhid-i âmî ve zahirîdir ki, “Cenâb-ı Hak birdir; şeriki, naziri yoktur. Bu kâinat onundur.”</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İkincisi tevhid-i hakikîdir ki, herşey üstünde sikke-i kudretini ve hâtem-i rububiyetini ve nakş-ı kalemini görmekle, doğrudan doğruya herşeyden Onun nuruna karşı bir pencere açıp, Onun birliğine ve herşey Onun dest-i kudretinden çıktığına ve ulûhiyetinde ve rububiyetinde ve mülkünde hiçbir vechile hiçbir şeriki ve muini olmadığına, şuhuda yakın bir yakinle tasdik edip iman getirmektir ve bir nevi huzur-u daimî elde etmektir. Biz dahi, şu Sözde, o halis ve âli tevhid-i hakikîyi gösterecek şuaları zikredeceğiz.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"><strong><em>Birinci nükte içinde bir ihtar:</em></strong> Ey esbab-perest gafil! Esbab bir perdedir; çünkü izzet ve azamet öyle ister. Fakat iş gören, kudret-i Samedâniyedir; çünkü tevhid ve celâl öyle ister ve istiklâli iktiza eder. Sultan-ı Ezelînin memurları, saltanat-ı Rububiyetin icraatçıları değillerdir. Belki o saltanatın dellâllarıdırlar ve o Rububiyetin temâşâger nazırlarıdırlar. Ve o memurlar, o vasıtalar kudretin</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Sultan-ı Ezelî</strong>: hüküm ve saltanatının başlangıcı olmayan Allah (bk. s-l-ṭ; e-z-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>azamet</strong>: büyüklük, yücelik (bk. a-ẓ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>azîm</strong>: büyük (bk. a-ẓ-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>celâl</strong>: haşmet, görkem (bk. c-l-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>dellâl</strong>: ilân edici, duyurucu</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>denk</strong>: paket, koli</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>dest-i kudret</strong>: Allah’ın kudret eli (bk. ḳ-d-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>esbab</strong>: sebepler (bk. s-b-b)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>esbab-perest</strong>: sebeplere taparcasına değer veren (bk. s-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>gafil</strong>: duyarsız, sorumsuz, âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranan (bk. ğ-f-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>halis</strong>: katıksız, saf (bk. ḫ-l-ṣ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>huzur-u daimî</strong>: sürekli olarak Allah’ın huzurunda bulunduğunun bilinci içinde olma (bk. h-ḍ-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hâtem-i rububiyet</strong>: Allah’ın rablığının, idare ve terbiye ediciliğinin mührü (bk. r-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>icmâlî</strong>: kısaca (bk. c-m-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>icraatçı</strong>: uygulayıcı</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ihtar</strong>: hatırlatma, uyarı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>iktiza</strong>: gerektirme</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>istiklâl</strong>: bağımsızlık</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>izzet</strong>: şeref, yücelik (bk. a-z-z)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kudret-i Samedâniye</strong>: hiçbir şeye muhtaç olmayan ve herşey Kendisine muhtaç olan Allah’ın sınırsız gücü (bk. ḳ-d-r; ṣ-m-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muin</strong>: yardımcı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mülk</strong>: sahip olunan şey, hükmedilen yer (bk. m-l-k)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mütenevvi</strong>: çeşitli</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nakş-ı kalem</strong>: Allah’ın kudret kalemiyle yapılan nakış (bk. n-ḳ-ş)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nazir</strong>: benzer (bk. n-ẓ-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nazır</strong>: gözlemci (bk. n-ẓ-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nevi</strong>: çeşit, tür</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nezaret</strong>: gözetim (bk. n-ẓ-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nükte</strong>: ince anlamlı söz</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>rububiyet</strong>: Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. r-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>saltanat</strong>: egemenlik, hâkimiyet (bk. s-l-ṭ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>saltanat-ı Rububiyet</strong>: Rablık saltanatı; Allah’ın herşeyi kuşatan egemenliği (bk. s-l-ṭ; r-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sikke-i kudret</strong>: Allah’ın güç ve kudretinin işareti (bk. ḳ-d-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tasdik</strong>: doğruluğunu kabul etme, onaylama (bk. ṣ-d-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>temâşâger</strong>: seyirci</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tevhid</strong>: birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma (bk. v-ḥ-d)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tevhid-i hakikî</strong>: araştırarak, delilleriyle Allah’ın birliğini kabul etme (bk. v-ḥ-d; ḥ-ḳ-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tevhid-i âmî ve zahirî</strong>: yüzeysel ve taklidî bir şekilde Allah’ın bir olduğuna inanma (bk. v-ḥ-d; ẓ-h-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>turra</strong>: padişahın mührü veya imzası</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ulûhiyet</strong>: ilâhlık (bk. e-l-h)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>vecih</strong>: şekil, tarz</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>yakin</strong>: şüpheye yer bırakmayacak derecede kesinlik (bk. y-ḳ-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zikretmek</strong>: belirtmek</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âli</strong>: yüce</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âmiyâne</strong>: âvamca, bayağıca, taklidî bir şekilde</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âmî</strong>: cahil, sıradan</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şerik</strong>: ortak</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şua</strong>: ışık, parıltı</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şuhud</strong>: gözle görme (bk. ş-h-d)</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 250206, member: 1"] [b]Yirmi İkinci Söz - Sayfa 390[/b] [FONT=Tahoma][B]BİRİNCİ LEM’A [/B][/FONT] [FONT=Tahoma]Tevhid iki kısımdır. Meselâ, nasıl ki bir çarşıya ve bir şehre büyük bir zâtın mütenevvi malları gelse, iki çeşitle onun malı olduğu bilinir: [/FONT] [FONT=Tahoma]Biri, icmâlî, âmiyânedir ki, “Bu kadar azîm mal, ondan başka kimsenin haddi değil ki sahip olabilsin.” Fakat böyle âmî bir adamın nezaretinde çok hırsızlık olabilir. Parçalarına çok adamlar sahip çıkabilir. [/FONT] [FONT=Tahoma]İkinci çeşit odur ki, her denk üzerinde yazıyı okur, herbir top üstünde turrayı tanır, herbir ilân üstünde mührünü bilir bir surette “Herşey o zâtındır” der. İşte, şu halde herbir şey o zâtı mânen gösterir. [/FONT] [FONT=Tahoma]Aynen öyle de, tevhid dahi iki çeşittir. [/FONT] [FONT=Tahoma]Biri tevhid-i âmî ve zahirîdir ki, “Cenâb-ı Hak birdir; şeriki, naziri yoktur. Bu kâinat onundur.” [/FONT] [FONT=Tahoma]İkincisi tevhid-i hakikîdir ki, herşey üstünde sikke-i kudretini ve hâtem-i rububiyetini ve nakş-ı kalemini görmekle, doğrudan doğruya herşeyden Onun nuruna karşı bir pencere açıp, Onun birliğine ve herşey Onun dest-i kudretinden çıktığına ve ulûhiyetinde ve rububiyetinde ve mülkünde hiçbir vechile hiçbir şeriki ve muini olmadığına, şuhuda yakın bir yakinle tasdik edip iman getirmektir ve bir nevi huzur-u daimî elde etmektir. Biz dahi, şu Sözde, o halis ve âli tevhid-i hakikîyi gösterecek şuaları zikredeceğiz. [/FONT] [FONT=Tahoma][B][I]Birinci nükte içinde bir ihtar:[/I][/B] Ey esbab-perest gafil! Esbab bir perdedir; çünkü izzet ve azamet öyle ister. Fakat iş gören, kudret-i Samedâniyedir; çünkü tevhid ve celâl öyle ister ve istiklâli iktiza eder. Sultan-ı Ezelînin memurları, saltanat-ı Rububiyetin icraatçıları değillerdir. Belki o saltanatın dellâllarıdırlar ve o Rububiyetin temâşâger nazırlarıdırlar. Ve o memurlar, o vasıtalar kudretin [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT] <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Sultan-ı Ezelî[/B]: hüküm ve saltanatının başlangıcı olmayan Allah (bk. s-l-ṭ; e-z-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]azamet[/B]: büyüklük, yücelik (bk. a-ẓ-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]azîm[/B]: büyük (bk. a-ẓ-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]celâl[/B]: haşmet, görkem (bk. c-l-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]dellâl[/B]: ilân edici, duyurucu[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]denk[/B]: paket, koli[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]dest-i kudret[/B]: Allah’ın kudret eli (bk. ḳ-d-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]esbab[/B]: sebepler (bk. s-b-b)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]esbab-perest[/B]: sebeplere taparcasına değer veren (bk. s-b-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]gafil[/B]: duyarsız, sorumsuz, âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranan (bk. ğ-f-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]halis[/B]: katıksız, saf (bk. ḫ-l-ṣ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]huzur-u daimî[/B]: sürekli olarak Allah’ın huzurunda bulunduğunun bilinci içinde olma (bk. h-ḍ-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hâtem-i rububiyet[/B]: Allah’ın rablığının, idare ve terbiye ediciliğinin mührü (bk. r-b-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]icmâlî[/B]: kısaca (bk. c-m-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]icraatçı[/B]: uygulayıcı[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ihtar[/B]: hatırlatma, uyarı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]iktiza[/B]: gerektirme[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]istiklâl[/B]: bağımsızlık[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]izzet[/B]: şeref, yücelik (bk. a-z-z)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kudret-i Samedâniye[/B]: hiçbir şeye muhtaç olmayan ve herşey Kendisine muhtaç olan Allah’ın sınırsız gücü (bk. ḳ-d-r; ṣ-m-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muin[/B]: yardımcı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mülk[/B]: sahip olunan şey, hükmedilen yer (bk. m-l-k)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mütenevvi[/B]: çeşitli[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nakş-ı kalem[/B]: Allah’ın kudret kalemiyle yapılan nakış (bk. n-ḳ-ş)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nazir[/B]: benzer (bk. n-ẓ-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nazır[/B]: gözlemci (bk. n-ẓ-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nevi[/B]: çeşit, tür[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nezaret[/B]: gözetim (bk. n-ẓ-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nükte[/B]: ince anlamlı söz[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]rububiyet[/B]: Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. r-b-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]saltanat[/B]: egemenlik, hâkimiyet (bk. s-l-ṭ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]saltanat-ı Rububiyet[/B]: Rablık saltanatı; Allah’ın herşeyi kuşatan egemenliği (bk. s-l-ṭ; r-b-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]sikke-i kudret[/B]: Allah’ın güç ve kudretinin işareti (bk. ḳ-d-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tasdik[/B]: doğruluğunu kabul etme, onaylama (bk. ṣ-d-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]temâşâger[/B]: seyirci[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tevhid[/B]: birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma (bk. v-ḥ-d)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tevhid-i hakikî[/B]: araştırarak, delilleriyle Allah’ın birliğini kabul etme (bk. v-ḥ-d; ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tevhid-i âmî ve zahirî[/B]: yüzeysel ve taklidî bir şekilde Allah’ın bir olduğuna inanma (bk. v-ḥ-d; ẓ-h-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]turra[/B]: padişahın mührü veya imzası[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ulûhiyet[/B]: ilâhlık (bk. e-l-h)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]vecih[/B]: şekil, tarz[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]yakin[/B]: şüpheye yer bırakmayacak derecede kesinlik (bk. y-ḳ-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]zikretmek[/B]: belirtmek[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]âli[/B]: yüce[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]âmiyâne[/B]: âvamca, bayağıca, taklidî bir şekilde[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]âmî[/B]: cahil, sıradan[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]şerik[/B]: ortak[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]şua[/B]: ışık, parıltı[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]şuhud[/B]: gözle görme (bk. ş-h-d)[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst