Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dördüncü Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 250898" data-attributes="member: 1"><p><strong>Yirmi Dördüncü Söz - Sayfa 481</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">sarf ediyorsun. Sen kendi nefsini kendine mâbud ve mahbup yapıyorsun. Herşeyi nefsine feda ediyorsun. Adeta bir nevi rububiyet veriyorsun. Halbuki muhabbetin sebebi ya kemâldir—zira kemâl zâtında sevilir—yahut menfaattir, yahut lezzettir, veyahut hayriyettir; ya bunlar gibi bir sebep tahtında muhabbet edilir. Şimdi, ey nefis, birkaç Sözde kat’î ispat etmişiz ki, asıl mahiyetin kusur, naks, fakr, aczden yoğrulmuştur ki; zulmet, karanlığın derecesi nisbetinde nurun parlaklığını gösterdiği gibi, zıddiyet itibarıyla sen onlarla Fâtır-ı Zülcelâlin kemâl, cemâl, kudret ve rahmetine âyinedarlık ediyorsun. Demek, ey nefis, nefsine muhabbet değil, belki adavet etmelisin yahut acımalısın veyahut, mutmainne olduktan sonra, şefkat etmelisin. Eğer nefsini seversen—çünkü senin nefsin lezzet ve menfaatin menşeidir; sen de lezzet ve menfaatin zevkine meftunsun—o zerre hükmünde olan lezzet ve menfaat-i nefsiyeyi nihayetsiz lezzet ve menfaatlere tercih etme. Yıldız böceği gibi olma. Çünkü o bütün ahbabını ve sevdiği eşyayı karanlığın vahşetine gark eder, nefsinde bir lem’acıkla iktifa eder. Zira, nefsî olan lezzet ve menfaatinle beraber, bütün alâkadar olduğun ve bütün menfaatleriyle intifa ettiğin ve saadetleriyle mes’ut olduğun mevcudâtın ve bütün kâinatın menfaatleri, nimetleri, iltifatına tâbi bir Mahbûb-u Ezelîyi sevmekliğin lâzımdır—tâ, hem kendinin, hem bütün onların saadetleriyle mütelezziz olasın, hem kemâl-i mutlakın muhabbetinden aldığın nihayetsiz bir lezzeti alasın.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Zaten sana, sende senin nefsine olan şedit muhabbetin, Onun zâtına karşı muhabbet-i zâtiyedir ki, sen sûiistimal edip kendi zâtına sarf ediyorsun. Öyle ise, nefsindeki ene’yi yırt, Hüve’yi göster. Ve kâinata dağınık bütün muhabbetlerin, Onun esmâ ve sıfâtına karşı verilmiş bir muhabbettir; sen sûiistimal etmişsin, cezasını da çekiyorsun. Çünkü, yerinde sarf olunmayan bir muhabbet-i gayr-ı meşruanın cezası, merhametsiz bir musibettir. Rahmânü’r-Rahîm ismiyle, hurilerle</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Fâtır-ı Zülcelâl</strong>: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan ve herşeyi üstün sanatıyla yaratan Allah (bk. f-ṭ-r; ẕü; c-l-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Hüve</strong>: O, Allah</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Mahbûb-u Ezelî</strong>: varlığının başlangıcı olmayan ve bütün yaratılmışlar tarafından sevilen Allah (bk. ḥ-b-b; e-z-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Rahmânü’r-Rahîm</strong>: dünya ve ahirette yarattıklarına sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle muamele eden Allah (bk. r-ḥ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>acz</strong>: acizlik, güçsüzlük (bk. a-c-z)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>adavet</strong>: düşmanlık</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ahbap</strong>: sevgililer, dostlar (bk. ḥ-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>alâkadar</strong>: alakalı, ilgili</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cemâl</strong>: güzellik (bk. c-m-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ene</strong>: ben</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>esmâ</strong>: isimler (bk. s-m-v)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>fakr</strong>: fakirlik (bk. f-ḳ-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>gark etmek</strong>: boğmak</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hayriyet</strong>: hayırlılık (bk. ḫ-y-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>huri</strong>: Cennet kızı</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>iktifa etmek</strong>: yetinmek</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>iltifat</strong>: lütufla hitap ve muamele etme</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>intifa etmek</strong>: faydalanmak, yararlanmak</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kat’î</strong>: kesin </span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kemâl</strong>: mükemmellik (bk. k-m-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kemâl-i mutlak</strong>: her yönüyle mükemmel (bk. k-m-l; ṭ-l-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kudret</strong>: güç, iktidar (bk. ḳ-d-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>lem’acık</strong>: küçük parıltı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mahbup</strong>: sevgili (bk. ḥ-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mahiyet</strong>: asıl, esas, nitelik</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>meftun</strong>: düşkün, tutkun</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>menfaat</strong>: çıkar, kişisel yarar</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>menfaat-i nefsiye</strong>: nefsin menfaatleri (bk. n-f-s)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>menşe</strong>: kaynak</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mes’ut</strong>: mutlu</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mevcudât</strong>: varlıklar (bk. v-c-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhabbet</strong>: sevgi (bk. ḥ-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhabbet-i gayr-ı meşrua</strong>: dine uygun olmayan sevgi (bk. ḥ-b-b; ş-r-a)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhabbet-i zâtiye</strong>: Allah’ın zâtını sevme (bk. ḥ-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>musibet</strong>: belâ, sıkıntı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mutmainne olmak</strong>: nefsin iyilikle kötülüğü ayırt eden, huzur ve sükûna ermiş, faziletlerle donanmış mertebesi (bk. n-f-s)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mâbud</strong>: kendisine ibadet edilen (bk. a-b-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mütelezziz</strong>: lezzetlenen</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>naks</strong>: eksiklik</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nefis</strong>: kişinin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden kuvvet (bk. n-f-s)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nefsî</strong>: nefisle ilgili (bk. n-f-s)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nihayetsiz</strong>: sınırsız</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nisbet</strong>: ölçü (bk. n-s-b)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>rahmet</strong>: şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>rububiyet</strong>: rablık (bk. r-b-b)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>saadet</strong>: mutluluk</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sarf etmek</strong>: harcamak</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sûistimal</strong>: kötüye kullanma</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sıfat</strong>: özellik, vasıf (bk. v-ṣ-f)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tahtında</strong>: altında</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tâbi</strong>: bağlı, uyan </span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>vahşet</strong>: ürküntü, yalnızlık</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zerre</strong>: atom, en küçük parça</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zira</strong>: çünkü</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zulmet</strong>: karanlık (bk. ẓ-l-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zât</strong>: öz</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zıddiyet</strong>: karşıtlık, mübayenet ve farklılık</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âyinedarlık</strong>: aynalık</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şedit</strong>: şiddetli</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 250898, member: 1"] [b]Yirmi Dördüncü Söz - Sayfa 481[/b] [FONT=Tahoma]sarf ediyorsun. Sen kendi nefsini kendine mâbud ve mahbup yapıyorsun. Herşeyi nefsine feda ediyorsun. Adeta bir nevi rububiyet veriyorsun. Halbuki muhabbetin sebebi ya kemâldir—zira kemâl zâtında sevilir—yahut menfaattir, yahut lezzettir, veyahut hayriyettir; ya bunlar gibi bir sebep tahtında muhabbet edilir. Şimdi, ey nefis, birkaç Sözde kat’î ispat etmişiz ki, asıl mahiyetin kusur, naks, fakr, aczden yoğrulmuştur ki; zulmet, karanlığın derecesi nisbetinde nurun parlaklığını gösterdiği gibi, zıddiyet itibarıyla sen onlarla Fâtır-ı Zülcelâlin kemâl, cemâl, kudret ve rahmetine âyinedarlık ediyorsun. Demek, ey nefis, nefsine muhabbet değil, belki adavet etmelisin yahut acımalısın veyahut, mutmainne olduktan sonra, şefkat etmelisin. Eğer nefsini seversen—çünkü senin nefsin lezzet ve menfaatin menşeidir; sen de lezzet ve menfaatin zevkine meftunsun—o zerre hükmünde olan lezzet ve menfaat-i nefsiyeyi nihayetsiz lezzet ve menfaatlere tercih etme. Yıldız böceği gibi olma. Çünkü o bütün ahbabını ve sevdiği eşyayı karanlığın vahşetine gark eder, nefsinde bir lem’acıkla iktifa eder. Zira, nefsî olan lezzet ve menfaatinle beraber, bütün alâkadar olduğun ve bütün menfaatleriyle intifa ettiğin ve saadetleriyle mes’ut olduğun mevcudâtın ve bütün kâinatın menfaatleri, nimetleri, iltifatına tâbi bir Mahbûb-u Ezelîyi sevmekliğin lâzımdır—tâ, hem kendinin, hem bütün onların saadetleriyle mütelezziz olasın, hem kemâl-i mutlakın muhabbetinden aldığın nihayetsiz bir lezzeti alasın. [/FONT] [FONT=Tahoma]Zaten sana, sende senin nefsine olan şedit muhabbetin, Onun zâtına karşı muhabbet-i zâtiyedir ki, sen sûiistimal edip kendi zâtına sarf ediyorsun. Öyle ise, nefsindeki ene’yi yırt, Hüve’yi göster. Ve kâinata dağınık bütün muhabbetlerin, Onun esmâ ve sıfâtına karşı verilmiş bir muhabbettir; sen sûiistimal etmişsin, cezasını da çekiyorsun. Çünkü, yerinde sarf olunmayan bir muhabbet-i gayr-ı meşruanın cezası, merhametsiz bir musibettir. Rahmânü’r-Rahîm ismiyle, hurilerle [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT] <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Fâtır-ı Zülcelâl[/B]: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan ve herşeyi üstün sanatıyla yaratan Allah (bk. f-ṭ-r; ẕü; c-l-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Hüve[/B]: O, Allah[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Mahbûb-u Ezelî[/B]: varlığının başlangıcı olmayan ve bütün yaratılmışlar tarafından sevilen Allah (bk. ḥ-b-b; e-z-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Rahmânü’r-Rahîm[/B]: dünya ve ahirette yarattıklarına sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle muamele eden Allah (bk. r-ḥ-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]acz[/B]: acizlik, güçsüzlük (bk. a-c-z)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]adavet[/B]: düşmanlık[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ahbap[/B]: sevgililer, dostlar (bk. ḥ-b-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]alâkadar[/B]: alakalı, ilgili[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]cemâl[/B]: güzellik (bk. c-m-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ene[/B]: ben[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]esmâ[/B]: isimler (bk. s-m-v)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]fakr[/B]: fakirlik (bk. f-ḳ-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]gark etmek[/B]: boğmak[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hayriyet[/B]: hayırlılık (bk. ḫ-y-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]huri[/B]: Cennet kızı[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]iktifa etmek[/B]: yetinmek[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]iltifat[/B]: lütufla hitap ve muamele etme[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]intifa etmek[/B]: faydalanmak, yararlanmak[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kat’î[/B]: kesin [/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kemâl[/B]: mükemmellik (bk. k-m-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kemâl-i mutlak[/B]: her yönüyle mükemmel (bk. k-m-l; ṭ-l-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kudret[/B]: güç, iktidar (bk. ḳ-d-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]lem’acık[/B]: küçük parıltı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mahbup[/B]: sevgili (bk. ḥ-b-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mahiyet[/B]: asıl, esas, nitelik[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]meftun[/B]: düşkün, tutkun[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]menfaat[/B]: çıkar, kişisel yarar[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]menfaat-i nefsiye[/B]: nefsin menfaatleri (bk. n-f-s)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]menşe[/B]: kaynak[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mes’ut[/B]: mutlu[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mevcudât[/B]: varlıklar (bk. v-c-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muhabbet[/B]: sevgi (bk. ḥ-b-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muhabbet-i gayr-ı meşrua[/B]: dine uygun olmayan sevgi (bk. ḥ-b-b; ş-r-a)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muhabbet-i zâtiye[/B]: Allah’ın zâtını sevme (bk. ḥ-b-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]musibet[/B]: belâ, sıkıntı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mutmainne olmak[/B]: nefsin iyilikle kötülüğü ayırt eden, huzur ve sükûna ermiş, faziletlerle donanmış mertebesi (bk. n-f-s)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mâbud[/B]: kendisine ibadet edilen (bk. a-b-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mütelezziz[/B]: lezzetlenen[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]naks[/B]: eksiklik[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nefis[/B]: kişinin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden kuvvet (bk. n-f-s)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nefsî[/B]: nefisle ilgili (bk. n-f-s)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nihayetsiz[/B]: sınırsız[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nisbet[/B]: ölçü (bk. n-s-b)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]rahmet[/B]: şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]rububiyet[/B]: rablık (bk. r-b-b)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]saadet[/B]: mutluluk[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]sarf etmek[/B]: harcamak[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]sûistimal[/B]: kötüye kullanma[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]sıfat[/B]: özellik, vasıf (bk. v-ṣ-f)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tahtında[/B]: altında[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tâbi[/B]: bağlı, uyan [/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]vahşet[/B]: ürküntü, yalnızlık[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]zerre[/B]: atom, en küçük parça[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zira[/B]: çünkü[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]zulmet[/B]: karanlık (bk. ẓ-l-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zât[/B]: öz[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]zıddiyet[/B]: karşıtlık, mübayenet ve farklılık[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]âyinedarlık[/B]: aynalık[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]şedit[/B]: şiddetli[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dördüncü Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst