Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dördüncü Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 250870" data-attributes="member: 1"><p><strong>Yirmi Dördüncü Söz - Sayfa 469</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Bana top, tüfek atıldı” diyecek. Yanında oturanlar, onun uykusundaki ıztırabına gülüyorlar.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'">İşte, bu nevm-âlûd nazar-ı gaflet ve fikr-i felsefe, elbette hakaik-ı Nübüvvete mihenk olamazlar.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'">ON İKİNCİ ASIL: Nazar-ı Nübüvvet ve tevhid ve iman, vahdete, âhirete, Ulûhiyete baktığı için, hakaikı ona göre görür. Ehl-i felsefe ve hikmetin nazarı kesrete, esbaba, tabiata bakar, ona göre görür. Nokta-i nazar birbirinden çok uzaktır.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'">Ehl-i felsefenin en büyük bir maksadı, ehl-i usulü’d-din ve ulemâ-i ilm-i kelâmın makàsıdı içinde görünmeyecek bir derecede küçük ve ehemmiyetsizdir. İşte onun içindir ki, mevcudatın tafsil-i mahiyetinde ve ince ahvallerinde ehl-i hikmet çok ileri gitmişler. Fakat hakikî hikmet olan ulûm-u âliye-i İlâhiye ve uhreviyede o kadar geridirler ki, en basit bir mü’minden daha geridirler. Bu sırrı fehmetmeyenler, muhakkıkîn-i İslâmiyeyi, hükemâlara nisbeten geri zannediyorlar. Halbuki akılları gözlerine inmiş, kesrette boğulmuş olanların ne haddi var ki, veraset-i Nübüvvet ile makàsıd-ı âliye-i kudsiyeye yetişenlere yetişebilsinler?</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'">Hem bir şey, iki nazarla bakıldığı vakit, iki muhtelif hakikati gösteriyor. İkisi de hakikat olabilir. Fennin hiçbir hakikat-i kat’iyesi, Kur’ân’ın hakaik-ı kudsiyesine ilişemez. Fennin kısa eli, onun münezzeh ve muallâ dâmenine erişemez. Nümune olarak bir misal zikrederiz.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'">Meselâ, küre-i arz, ehl-i hikmet nazarıyla bakılsa, hakikati şudur ki: Güneş etrafında mutavassıt bir seyyare gibi, hadsiz yıldızlar içinde döner. Yıldızlara nisbeten küçük bir mahlûk... Fakat ehl-i Kur’ân nazarıyla bakıldığı vakit, On Beşinci Sözde izah edildiği gibi, hakikati şöyledir ki: Semere-i âlem olan insan en</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Ulûhiyet</strong>: ilâhlık (bk. e-l-h)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ahval</strong>: haller</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>dâmen</strong>: etek</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ehl-i Kur’ân</strong>: Kur’ân ilmiyle uğraşanlar; müfessirler gibi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ehl-i felsefe ve hikmet</strong>: felsefeyle uğraşanlar, filozoflar (bk. ḥ-k-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ehl-i hikmet</strong>: felsefeyle uğraşanlar, filozoflar (bk. ḥ-k-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ehl-i usulü’d-din</strong>: din usulcüleri; hadis, fıkıh ve tefsir âlimleri gibi</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>esbab</strong>: sebepler (bk. s-b-b)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>fehmetmek</strong>: anlamak</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>fen</strong>: bilim dalı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>fikr-i felsefe</strong>: felsefe düşüncesi (bk. f-k-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hadsiz</strong>: sayısız</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakaik</strong>: hakikatler, gerçekler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakaik-i Nübüvvet</strong>: Peygamberlik gerçekleri (bk. ḥ-ḳ-ḳ; n-b-e)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakaik-ı kudsiye</strong>: mukaddes gerçekler (bk. ḥ-ḳ-ḳ; ḳ-d-s)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakikat-i kat’iye</strong>: kesin gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakikî</strong>: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hikmet</strong>: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olduğunu gösteren ilim, bilgi (bk. ḥ-k-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hükema</strong>: filozoflar, felsefeciler (bk. ḥ-k-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kesret</strong>: çokluk (bk. k-s̱-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>küre-i arz</strong>: yer küre, dünya</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mahlûk</strong>: yaratık (bk. ḫ-l-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>maksad</strong>: gaye (bk. ḳ-ṣ-d)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>makàsıd</strong>: maksatlar, gayeler (bk. ḳ-ṣ-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>makàsıd-ı âliye-i kudsiye</strong>: her türlü kusur ve eksiklikten yüce olan İlâhî maksatlar, gayeler (bk. ḳ-ṣ-d; ḳ-d-s)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mevcudat</strong>: varlıklar (bk. v-c-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mihenk</strong>: ölçü</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>misal</strong>: örnek, benzetme (bk. m-s̱-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muallâ</strong>: yüksek, yüce</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhakkıkîn-i İslâmiye</strong>: hakikatleri araştırıp bulan büyük İslâm âlimleri (bk. ḥ-ḳ-ḳ; s-l-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhtelif</strong>: farklı</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mutavassıt</strong>: orta derecede</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>münezzeh</strong>: kusur ve eksiklikten yüce, temiz (bk. n-z-h)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mü’min</strong>: iman etmiş, imanlı (bk. e-m-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nazar</strong>: bakış, düşünce (bk. n-ẓ-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nazar-ı Nübüvvet</strong>: Peygamberlik bakışı (bk. n-ẓ-r; n-b-e)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nazar-ı gaflet</strong>: gaflet bakışı (bk. n-ẓ-r; ğ-f-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nevm-âlûd</strong>: uykulu</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nisbeten</strong>: kıyasla (bk. n-s-b)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nokta-i nazar</strong>: bakış açısı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>semere-i âlem</strong>: kâinatın meyvesi (bk. a-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>seyyare</strong>: gezegen</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sır</strong>: gizem, gizli gerçek</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tabiat</strong>: doğa, canlı ve cansız bütün varlıklar, maddî âlem (bk. ṭ-b-a)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tafsil-i mahiyet</strong>: öz niteliğinin ayrıntılı açıklaması</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tevhid</strong>: birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma (bk. v-ḥ-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ulemâ-i ilm-i kelâm</strong>: kelâm ilmiyle uğraşan âlimler (bk. a-l-m; k-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ulûm-u âliye-i İlâhiye ve uhreviye</strong>: din ve âhiretle ilgili yüksek ilimler (bk. a-l-m; e-l-h; e-ḫ-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>vahdet</strong>: birlik (bk. v-ḥ-d)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>veraset-i Nübüvvet</strong>: Peygamber varisliği (bk. n-b-e)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zikretmek</strong>: belirtmek, hatırlatmak</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âhiret</strong>: öteki dünya, öldükten sonraki hayat (bk. e-ḫ-r)</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 250870, member: 1"] [b]Yirmi Dördüncü Söz - Sayfa 469[/b] [FONT=Tahoma]Bana top, tüfek atıldı” diyecek. Yanında oturanlar, onun uykusundaki ıztırabına gülüyorlar. [/FONT][FONT=Tahoma]İşte, bu nevm-âlûd nazar-ı gaflet ve fikr-i felsefe, elbette hakaik-ı Nübüvvete mihenk olamazlar. [/FONT][FONT=Tahoma]ON İKİNCİ ASIL: Nazar-ı Nübüvvet ve tevhid ve iman, vahdete, âhirete, Ulûhiyete baktığı için, hakaikı ona göre görür. Ehl-i felsefe ve hikmetin nazarı kesrete, esbaba, tabiata bakar, ona göre görür. Nokta-i nazar birbirinden çok uzaktır. [/FONT][FONT=Tahoma]Ehl-i felsefenin en büyük bir maksadı, ehl-i usulü’d-din ve ulemâ-i ilm-i kelâmın makàsıdı içinde görünmeyecek bir derecede küçük ve ehemmiyetsizdir. İşte onun içindir ki, mevcudatın tafsil-i mahiyetinde ve ince ahvallerinde ehl-i hikmet çok ileri gitmişler. Fakat hakikî hikmet olan ulûm-u âliye-i İlâhiye ve uhreviyede o kadar geridirler ki, en basit bir mü’minden daha geridirler. Bu sırrı fehmetmeyenler, muhakkıkîn-i İslâmiyeyi, hükemâlara nisbeten geri zannediyorlar. Halbuki akılları gözlerine inmiş, kesrette boğulmuş olanların ne haddi var ki, veraset-i Nübüvvet ile makàsıd-ı âliye-i kudsiyeye yetişenlere yetişebilsinler? [/FONT][FONT=Tahoma]Hem bir şey, iki nazarla bakıldığı vakit, iki muhtelif hakikati gösteriyor. İkisi de hakikat olabilir. Fennin hiçbir hakikat-i kat’iyesi, Kur’ân’ın hakaik-ı kudsiyesine ilişemez. Fennin kısa eli, onun münezzeh ve muallâ dâmenine erişemez. Nümune olarak bir misal zikrederiz. [/FONT][FONT=Tahoma]Meselâ, küre-i arz, ehl-i hikmet nazarıyla bakılsa, hakikati şudur ki: Güneş etrafında mutavassıt bir seyyare gibi, hadsiz yıldızlar içinde döner. Yıldızlara nisbeten küçük bir mahlûk... Fakat ehl-i Kur’ân nazarıyla bakıldığı vakit, On Beşinci Sözde izah edildiği gibi, hakikati şöyledir ki: Semere-i âlem olan insan en [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT]<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Ulûhiyet[/B]: ilâhlık (bk. e-l-h)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ahval[/B]: haller[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]dâmen[/B]: etek[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ehl-i Kur’ân[/B]: Kur’ân ilmiyle uğraşanlar; müfessirler gibi[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ehl-i felsefe ve hikmet[/B]: felsefeyle uğraşanlar, filozoflar (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ehl-i hikmet[/B]: felsefeyle uğraşanlar, filozoflar (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ehl-i usulü’d-din[/B]: din usulcüleri; hadis, fıkıh ve tefsir âlimleri gibi[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]esbab[/B]: sebepler (bk. s-b-b)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]fehmetmek[/B]: anlamak[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]fen[/B]: bilim dalı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]fikr-i felsefe[/B]: felsefe düşüncesi (bk. f-k-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hadsiz[/B]: sayısız[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hakaik[/B]: hakikatler, gerçekler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hakaik-i Nübüvvet[/B]: Peygamberlik gerçekleri (bk. ḥ-ḳ-ḳ; n-b-e)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hakaik-ı kudsiye[/B]: mukaddes gerçekler (bk. ḥ-ḳ-ḳ; ḳ-d-s)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hakikat-i kat’iye[/B]: kesin gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hakikî[/B]: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hikmet[/B]: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olduğunu gösteren ilim, bilgi (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hükema[/B]: filozoflar, felsefeciler (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kesret[/B]: çokluk (bk. k-s̱-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]küre-i arz[/B]: yer küre, dünya[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mahlûk[/B]: yaratık (bk. ḫ-l-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]maksad[/B]: gaye (bk. ḳ-ṣ-d)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]makàsıd[/B]: maksatlar, gayeler (bk. ḳ-ṣ-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]makàsıd-ı âliye-i kudsiye[/B]: her türlü kusur ve eksiklikten yüce olan İlâhî maksatlar, gayeler (bk. ḳ-ṣ-d; ḳ-d-s)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mevcudat[/B]: varlıklar (bk. v-c-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mihenk[/B]: ölçü[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]misal[/B]: örnek, benzetme (bk. m-s̱-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muallâ[/B]: yüksek, yüce[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muhakkıkîn-i İslâmiye[/B]: hakikatleri araştırıp bulan büyük İslâm âlimleri (bk. ḥ-ḳ-ḳ; s-l-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muhtelif[/B]: farklı[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mutavassıt[/B]: orta derecede[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]münezzeh[/B]: kusur ve eksiklikten yüce, temiz (bk. n-z-h)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mü’min[/B]: iman etmiş, imanlı (bk. e-m-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nazar[/B]: bakış, düşünce (bk. n-ẓ-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nazar-ı Nübüvvet[/B]: Peygamberlik bakışı (bk. n-ẓ-r; n-b-e)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nazar-ı gaflet[/B]: gaflet bakışı (bk. n-ẓ-r; ğ-f-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nevm-âlûd[/B]: uykulu[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nisbeten[/B]: kıyasla (bk. n-s-b)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nokta-i nazar[/B]: bakış açısı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]semere-i âlem[/B]: kâinatın meyvesi (bk. a-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]seyyare[/B]: gezegen[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]sır[/B]: gizem, gizli gerçek[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tabiat[/B]: doğa, canlı ve cansız bütün varlıklar, maddî âlem (bk. ṭ-b-a)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tafsil-i mahiyet[/B]: öz niteliğinin ayrıntılı açıklaması[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tevhid[/B]: birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma (bk. v-ḥ-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ulemâ-i ilm-i kelâm[/B]: kelâm ilmiyle uğraşan âlimler (bk. a-l-m; k-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ulûm-u âliye-i İlâhiye ve uhreviye[/B]: din ve âhiretle ilgili yüksek ilimler (bk. a-l-m; e-l-h; e-ḫ-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]vahdet[/B]: birlik (bk. v-ḥ-d)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]veraset-i Nübüvvet[/B]: Peygamber varisliği (bk. n-b-e)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zikretmek[/B]: belirtmek, hatırlatmak[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]âhiret[/B]: öteki dünya, öldükten sonraki hayat (bk. e-ḫ-r)[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dördüncü Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst