Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dördüncü Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 250868" data-attributes="member: 1"><p><strong>Yirmi Dördüncü Söz - Sayfa 467</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Şimdi, biri o adamlardan birisine dese, “Sen bugün benim için bu işi yapsan, senin bildiğin padişah haşmeti kadar sana bir haşmetlik vereceğim. Yani bir yüzbaşı kadar bir rütbe vereceğim”; o söz hakikattir. Çünkü, haşmet-i padişahîden onun dar daire-i fikrine giren, ancak bir yüzbaşılık kadar bir şevkettir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İşte, dünya nazarıyla, dar fikrimizle, âhirete müteveccih hakaik-ı sevabiyeyi o bedevî adam kadar da düşünemiyoruz. Hazret-i Mûsâ (a.s.) ve Hârun’un (a.s.) meçhulümüz olan hakikî sevapları ile muvazene değil—çünkü teşbih kaidesi, meçhulü malûma kıyas eder—belki muvazene edilen, malûmumuz olan ve tahminimize giren sevaplarıyla, bir abd-i mü’minin bir virdine mukabil meçhulümüz olan hakikî sevabıdır.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Hem de, deniz yüzü ile katrenin gözbebeği, güneşin tamam-ı aksini tutmakta müsavidirler. Fark keyfiyettedir. Hazret-i Mûsâ (a.s.) ve Hârun’un (a.s.) deniz-misal âyine-i ruhlarına in’ikâs eden mahiyet-i sevap, bir katre hükmünde bir abd-i mü’minin bir âyetten aldığı aynı mahiyet-i sevaptır. Mahiyetçe, kemiyetçe birdirler. Keyfiyet ise, kabiliyete tâbidir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Hem bazan olur ki, birtek kelime, birtek tesbih öyle bir saadet hazinesini açar ki, altmış sene hizmetle o açılmamış. Demek bazı hâlât oluyor ki, birtek âyet, Kur’ân kadar faide verebilir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Hem İsm-i Âzama mazhar olan Resul-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın bir âyette mazhar olduğu feyz-i İlâhî, belki bir peygamberin umum feyzi kadar olabilir. Veraset-i Ahmediye ile İsm-i Âzam zılline mazhar bir mü’min, kendi kabiliyeti itibarıyla, kemiyetçe bir nebînin feyzi kadar sevap alıyor denilse, hilâf-ı hakikat olamaz.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Hem de sevap ve fazilet, nur âlemindendir. O âlemden bir âlem, bir zerreye sığışabilir. Nasıl ki, bir zerrecik bir şişede, semâvât, nücumuyla beraber görünebilir. Öyle de, niyet-i hâlise ile şeffafiyet peydâ eden bir zikirde veya bir âyette, semâvât gibi nuranî sevap ve fazilet yerleşebilir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Aleyhissalâtü Vesselâm</strong>: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun (bk. ṣ-l-v; s-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Hazret-i Hârun</strong>: (bk. bilgiler)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Hazret-i Mûsâ</strong>: (bk. bilgiler)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Katre</strong>: damla</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Resul-i Ekrem</strong>: Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.) (bk. r-s-l; k-r-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Veraset-i Ahmediye</strong>: Hz. Muhammed’in varisliği</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>abd-i mü’min</strong>: iman etmiş kul (bk. a-b-d; e-m-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>bedevî</strong>: çölde yaşayan, göçebe</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>daire-i fikr</strong>: düşünce alanı (bk. f-k-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>deniz-misal</strong>: deniz gibi (bk. m-s̱-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>fazilet</strong>: değer, üstünlük (bk. f-ḍ-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>feyz</strong>: mânevî gıda, lütuf (bk. f-y-ḍ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>feyz-i İlâhiye</strong>: Allah’ın feyzi, lütfu (bk. f-y-ḍ; e-l-h)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakaik-i sevabiye</strong>: sevap gerçekleri (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakikat</strong>: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakikî</strong>: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>haşmet</strong>: görkem, ihtişam</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>haşmet-i padişahî</strong>: padişahın haşmeti, görkemi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hilâf-ı hakikat</strong>: gerçeğe aykırı (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hâlât</strong>: haller, durumlar</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>in’ikâs</strong>: yansıma</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kaide</strong>: düstur, prensip</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kemiyet</strong>: sayıca çokluk, nicelik</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>keyfiyet</strong>: özellik, nitelik, durum</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mahiyet</strong>: nitelik, esas </span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mahiyet-i sevap</strong>: sevabın mahiyeti</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>malûm</strong>: bilinen (bk. a-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mazhar</strong>: yansıma ve görünme yeri (bk. ẓ-h-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>meçhul</strong>: bilinmeyen</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mukabil</strong>: karşılık</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muvazene</strong>: karşılaştırma (bk. v-z-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müsavi</strong>: eşit, denk</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müteveccih</strong>: yönelik</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mü’min</strong>: iman etmiş (bk. e-m-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nazar</strong>: bakış (bk. n-ẓ-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nebî</strong>: peygamber (bk. n-b-e)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>niyet-i hâlis</strong>: saf, temiz niyet (bk. ḫ-l-ṣ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nur</strong>: ışık, aydınlık (bk. n-v-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nuranî</strong>: nurlu, aydınlık (bk. n-v-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nücum</strong>: yıldızlar</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>saadet</strong>: mutluluk</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>semâvat</strong>: gökler (bk. s-m-v)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tamam-ı aks</strong>: yansımanın tamamı</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tesbih</strong>: Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına layık ifadelerle anma (bk. s-b-ḥ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>teşbih</strong>: benzetme</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>umum</strong>: bütün</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>vird</strong>: zikir</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zerre</strong>: maddenin en küçük parçası</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zıll</strong>: gölge</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âhiret</strong>: öteki dünya, öldükten sonraki hayat (bk. e-ḫ-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âlem</strong>: dünya (bk. a-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âyet</strong>: Kur’ân’ın her bir cümlesi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âyine-i ruh</strong>: ruh aynası (bk. r-v-ḥ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>İsm-i Âzam</strong>: Cenab-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı (bk. s-m-v; a-ẓ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şeffafiyet peydâ etmek</strong>: şeffaflık kazanmak</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şevket</strong>: büyüklük, haşmet</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 250868, member: 1"] [b]Yirmi Dördüncü Söz - Sayfa 467[/b] [FONT=Tahoma]Şimdi, biri o adamlardan birisine dese, “Sen bugün benim için bu işi yapsan, senin bildiğin padişah haşmeti kadar sana bir haşmetlik vereceğim. Yani bir yüzbaşı kadar bir rütbe vereceğim”; o söz hakikattir. Çünkü, haşmet-i padişahîden onun dar daire-i fikrine giren, ancak bir yüzbaşılık kadar bir şevkettir. [/FONT] [FONT=Tahoma]İşte, dünya nazarıyla, dar fikrimizle, âhirete müteveccih hakaik-ı sevabiyeyi o bedevî adam kadar da düşünemiyoruz. Hazret-i Mûsâ (a.s.) ve Hârun’un (a.s.) meçhulümüz olan hakikî sevapları ile muvazene değil—çünkü teşbih kaidesi, meçhulü malûma kıyas eder—belki muvazene edilen, malûmumuz olan ve tahminimize giren sevaplarıyla, bir abd-i mü’minin bir virdine mukabil meçhulümüz olan hakikî sevabıdır. [/FONT] [FONT=Tahoma]Hem de, deniz yüzü ile katrenin gözbebeği, güneşin tamam-ı aksini tutmakta müsavidirler. Fark keyfiyettedir. Hazret-i Mûsâ (a.s.) ve Hârun’un (a.s.) deniz-misal âyine-i ruhlarına in’ikâs eden mahiyet-i sevap, bir katre hükmünde bir abd-i mü’minin bir âyetten aldığı aynı mahiyet-i sevaptır. Mahiyetçe, kemiyetçe birdirler. Keyfiyet ise, kabiliyete tâbidir. [/FONT] [FONT=Tahoma]Hem bazan olur ki, birtek kelime, birtek tesbih öyle bir saadet hazinesini açar ki, altmış sene hizmetle o açılmamış. Demek bazı hâlât oluyor ki, birtek âyet, Kur’ân kadar faide verebilir. [/FONT] [FONT=Tahoma]Hem İsm-i Âzama mazhar olan Resul-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın bir âyette mazhar olduğu feyz-i İlâhî, belki bir peygamberin umum feyzi kadar olabilir. Veraset-i Ahmediye ile İsm-i Âzam zılline mazhar bir mü’min, kendi kabiliyeti itibarıyla, kemiyetçe bir nebînin feyzi kadar sevap alıyor denilse, hilâf-ı hakikat olamaz. [/FONT] [FONT=Tahoma]Hem de sevap ve fazilet, nur âlemindendir. O âlemden bir âlem, bir zerreye sığışabilir. Nasıl ki, bir zerrecik bir şişede, semâvât, nücumuyla beraber görünebilir. Öyle de, niyet-i hâlise ile şeffafiyet peydâ eden bir zikirde veya bir âyette, semâvât gibi nuranî sevap ve fazilet yerleşebilir. [/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT] <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Aleyhissalâtü Vesselâm[/B]: Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun (bk. ṣ-l-v; s-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Hazret-i Hârun[/B]: (bk. bilgiler)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Hazret-i Mûsâ[/B]: (bk. bilgiler)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Katre[/B]: damla[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Resul-i Ekrem[/B]: Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.) (bk. r-s-l; k-r-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Veraset-i Ahmediye[/B]: Hz. Muhammed’in varisliği[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]abd-i mü’min[/B]: iman etmiş kul (bk. a-b-d; e-m-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]bedevî[/B]: çölde yaşayan, göçebe[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]daire-i fikr[/B]: düşünce alanı (bk. f-k-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]deniz-misal[/B]: deniz gibi (bk. m-s̱-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]fazilet[/B]: değer, üstünlük (bk. f-ḍ-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]feyz[/B]: mânevî gıda, lütuf (bk. f-y-ḍ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]feyz-i İlâhiye[/B]: Allah’ın feyzi, lütfu (bk. f-y-ḍ; e-l-h)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hakaik-i sevabiye[/B]: sevap gerçekleri (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hakikat[/B]: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hakikî[/B]: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]haşmet[/B]: görkem, ihtişam[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]haşmet-i padişahî[/B]: padişahın haşmeti, görkemi[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hilâf-ı hakikat[/B]: gerçeğe aykırı (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hâlât[/B]: haller, durumlar[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]in’ikâs[/B]: yansıma[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kaide[/B]: düstur, prensip[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kemiyet[/B]: sayıca çokluk, nicelik[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]keyfiyet[/B]: özellik, nitelik, durum[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mahiyet[/B]: nitelik, esas [/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mahiyet-i sevap[/B]: sevabın mahiyeti[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]malûm[/B]: bilinen (bk. a-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mazhar[/B]: yansıma ve görünme yeri (bk. ẓ-h-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]meçhul[/B]: bilinmeyen[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mukabil[/B]: karşılık[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muvazene[/B]: karşılaştırma (bk. v-z-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]müsavi[/B]: eşit, denk[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]müteveccih[/B]: yönelik[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mü’min[/B]: iman etmiş (bk. e-m-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nazar[/B]: bakış (bk. n-ẓ-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nebî[/B]: peygamber (bk. n-b-e)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]niyet-i hâlis[/B]: saf, temiz niyet (bk. ḫ-l-ṣ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nur[/B]: ışık, aydınlık (bk. n-v-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nuranî[/B]: nurlu, aydınlık (bk. n-v-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nücum[/B]: yıldızlar[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]saadet[/B]: mutluluk[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]semâvat[/B]: gökler (bk. s-m-v)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tamam-ı aks[/B]: yansımanın tamamı[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tesbih[/B]: Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına layık ifadelerle anma (bk. s-b-ḥ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]teşbih[/B]: benzetme[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]umum[/B]: bütün[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]vird[/B]: zikir[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]zerre[/B]: maddenin en küçük parçası[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zıll[/B]: gölge[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]âhiret[/B]: öteki dünya, öldükten sonraki hayat (bk. e-ḫ-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]âlem[/B]: dünya (bk. a-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]âyet[/B]: Kur’ân’ın her bir cümlesi[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]âyine-i ruh[/B]: ruh aynası (bk. r-v-ḥ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]İsm-i Âzam[/B]: Cenab-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı (bk. s-m-v; a-ẓ-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]şeffafiyet peydâ etmek[/B]: şeffaflık kazanmak[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]şevket[/B]: büyüklük, haşmet[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dördüncü Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst