Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dokuzuncu Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 265384" data-attributes="member: 1"><p><strong>Yirmi Dokuzuncu Söz - Sayfa 699</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">zayıf olan kavânîn-i emriye, sebat ve bekàya mazhardırlar. Çünkü, dikkat edilse, maruz-u tagayyür olan bütün nevilerde birer hakikat-i sabite vardır ki, bütün tagayyürat ve inkılâbat ve etvâr-ı hayat içinde yuvarlanarak suretler değiştirip, ölmeyerek, yaşayarak bâki kalıyor.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">İşte, herbir şahs-ı insanî, mahiyetinin câmiiyetiyle ve küllî şuuruyla ve umumî tasavvurâtıyla, bir şahıs iken bir nev’ hükmüne geçmiştir. Bir nev’e gelen ve câri olan kanun, o şahs-ı insanîde dahi câridir.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Madem Fâtır-ı Zülcelâl, insanı câmi’ bir âyine ve küllî bir ubûdiyetle ve ulvî bir mahiyetle yaratmıştır. Her fertteki hakikat-i ruhiye, yüz binler suret değiştirse, izn-i Rabbânî ile ölmeyecek, yaşayarak geldiği gibi gidecek. Öyle ise, o şahs-ı insanînin hakikat-i zîşuuru ve unsur-u zîhayatı olan ruhu dahi, Allah’ın emriyle, izniyle ve ibkàsıyla, daima bâkidir.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>DÖRDÜNCÜ MENBA:</strong> Ruha bir derece müşabih ve ikisi de âlem-i emirden ve iradeden geldiklerinden masdar itibarıyla ruha bir derece muvafık, fakat yalnız vücud-u hissî olmayan nevilerde hükümran olan kavânîne dikkat edilse ve o namuslara bakılsa görünür ki, eğer o kanun-u emrî vücud-u hâricî giyseydi, o nevilerin birer ruhu olurdu. Halbuki o kanun daima bâkidir. Daima müstemir, sabittir. Hiçbir tagayyürat ve inkılâbat, o kanunların vahdetine tesir etmez, bozmaz. Meselâ, bir incir ağacı ölse, dağılsa, onun ruhu hükmünde olan kanun-u teşekkülâtı, zerre gibi bir çekirdeğinde, ölmeyerek bâki kalır.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">İşte, madem en âdi ve zayıf emrî kanunlar dahi böyle bekà ile, devam ile alâkadardır. Elbette, ruh-u insanî, değil yalnız bekà ile, belki ebedü’l-âbâd ile alâkadar olmak lâzım gelir. Çünkü, ruh dahi Kur’ân’ın nassı ile, <strong><u><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</u></strong> <span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'trebuchet ms'">قُلِ الرُّوحُ مِنْ اَمْرِ رَبِّى</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">[NOT]Dipnot-1</span></p><p> <span style="font-family: 'tahoma'">“De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir.” İsrâ Sûresi, 17:85.[/NOT]</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Fâtır-ı Zülcelâl</strong>: sonsuz haşmet sahibi olan ve herşeyi harika, üstün san’atıyla yaratan Allah (bk. f-ṭ-r; ẕü; c-l-l)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>alâkadar</strong>: alakalı, ilgili</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>bekà</strong>: devamlılık, süreklilik (bk. b-ḳ-y)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>bâki</strong>: devamlı, sürekli, kalıcı, ölümsüz (bk. b-ḳ-y)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>câmiiyet</strong>: kapsamlılık (bk. c-m-a)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>câmi’</strong>: kapsamlı, birçok şeyi içine alan (bk. c-m-a)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>câri</strong>: geçerli</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ebedü’l-âbâd</strong>: sonsuzların sonsuzu, âhiret (bk. e-b-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>emrî kanun</strong>: Cenâb-ı Hakkın doğrudan emrinden gelerek vasıtasız işleyen kanunu (bk. ḳ-n-n)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>etvâr-ı hayat</strong>: hayatın durumları, tavırları (bk. ḥ-y-y)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hakikat-i ruhiye</strong>: ruh gerçeği (bk. ḥ-ḳ-ḳ; r-v-ḥ)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hakikat-i sabite</strong>: sabit ve değişmez gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hakikat-i zîşuur</strong>: bilinç sahibi hakikat (bk. ḥ-ḳ-ḳ; ẕî; ş-a-r)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hükümran</strong>: hükmü geçen, hükmeden (bk. ḥ-k-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ibkà</strong>: sonsuz ve kalıcı hale getirme (bk. b-ḳ-y)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>inkılâbat</strong>: inkılâplar, büyük değişimler</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>irade</strong>: dileme, tercih ve seçim yapma gücü (bk. r-v-d)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>izn-i Rabbânî</strong>: Allah’ın izni (bk. r-b-b)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>kanun-u teşekkülât</strong>: meydana geliş kanunu (bk. ḳ-n-n)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>kavânîn</strong>: kanunlar (bk. ḳ-n-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>kavânîn-i emriye</strong>: Cenâb-ı Hakkın doğrudan emrinden gelerek vasıtasız işleyen kanunları (bk. ḳ-n-n)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>küllî</strong>: büyük ve kapsamlı (bk. k-l-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mahiyet</strong>: nitelik, özellik</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>maruz-u tagayyür</strong>: başkalaşmaya ve değişmeye maruz</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>masdar</strong>: kaynak</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mazhar</strong>: sahip olma (bk. ẓ-h-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>menba</strong>: kaynak</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>muvafık</strong>: uygun</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>müstemir</strong>: devamlı, yerleşmiş</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>müşabih</strong>: benzeyen</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>namus</strong>: kanun, düstur (bk. n-m-s)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>nass</strong>: Kur’ân’ın açık ve kesin hükmü</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>nevi</strong>: tür, çeşit</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ruh-u insanî</strong>: insan ruhu (bk. r-v-ḥ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>sebat</strong>: sabitlik</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>suret</strong>: şekil, görüntü (bk. ṣ-v-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tagayyürat</strong>: başkalaşmalar, değişmeler</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tasavvurât</strong>: düşünceler, hayaller (bk. ṣ-v-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ubûdiyet</strong>: kulluk (bk. a-b-d)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ulvî</strong>: yüce</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>umumî</strong>: genel</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>unsur-u zîhayat</strong>: hayat sahibi, canlı unsur (bk. ẕî; ḥ-y-y)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>vahdet</strong>: birlik (bk. v-ḥ-d)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>vücud-u hissî olmayan</strong>: beş duyuyla hissedilemeyen; görülüp işitilemeyen (bk. v-c-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>vücud-u hâricî</strong>: yokluktan veya ilim dairesinden varlık âlemine çıkmış olan (bk. v-c-d)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>zerre</strong>: atom, en küçük madde parçası</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>âdi</strong>: basit, sıradan</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>âlem-i emir</strong>: kanunlar âlemi; Cenâb-ı Hakkın emir ve kudretinin doğrudan hükmettiği âlem (bk. a-l-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>âyine</strong>: ayna</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>şahs-ı insanî</strong>: insan şahsı, ferdi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>şuur</strong>: bilinç, idrak (bk. ş-a-r)</span></td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 265384, member: 1"] [b]Yirmi Dokuzuncu Söz - Sayfa 699[/b] [FONT=tahoma]zayıf olan kavânîn-i emriye, sebat ve bekàya mazhardırlar. Çünkü, dikkat edilse, maruz-u tagayyür olan bütün nevilerde birer hakikat-i sabite vardır ki, bütün tagayyürat ve inkılâbat ve etvâr-ı hayat içinde yuvarlanarak suretler değiştirip, ölmeyerek, yaşayarak bâki kalıyor. İşte, herbir şahs-ı insanî, mahiyetinin câmiiyetiyle ve küllî şuuruyla ve umumî tasavvurâtıyla, bir şahıs iken bir nev’ hükmüne geçmiştir. Bir nev’e gelen ve câri olan kanun, o şahs-ı insanîde dahi câridir. Madem Fâtır-ı Zülcelâl, insanı câmi’ bir âyine ve küllî bir ubûdiyetle ve ulvî bir mahiyetle yaratmıştır. Her fertteki hakikat-i ruhiye, yüz binler suret değiştirse, izn-i Rabbânî ile ölmeyecek, yaşayarak geldiği gibi gidecek. Öyle ise, o şahs-ı insanînin hakikat-i zîşuuru ve unsur-u zîhayatı olan ruhu dahi, Allah’ın emriyle, izniyle ve ibkàsıyla, daima bâkidir. [B]DÖRDÜNCÜ MENBA:[/B] Ruha bir derece müşabih ve ikisi de âlem-i emirden ve iradeden geldiklerinden masdar itibarıyla ruha bir derece muvafık, fakat yalnız vücud-u hissî olmayan nevilerde hükümran olan kavânîne dikkat edilse ve o namuslara bakılsa görünür ki, eğer o kanun-u emrî vücud-u hâricî giyseydi, o nevilerin birer ruhu olurdu. Halbuki o kanun daima bâkidir. Daima müstemir, sabittir. Hiçbir tagayyürat ve inkılâbat, o kanunların vahdetine tesir etmez, bozmaz. Meselâ, bir incir ağacı ölse, dağılsa, onun ruhu hükmünde olan kanun-u teşekkülâtı, zerre gibi bir çekirdeğinde, ölmeyerek bâki kalır. İşte, madem en âdi ve zayıf emrî kanunlar dahi böyle bekà ile, devam ile alâkadardır. Elbette, ruh-u insanî, değil yalnız bekà ile, belki ebedü’l-âbâd ile alâkadar olmak lâzım gelir. Çünkü, ruh dahi Kur’ân’ın nassı ile, [B][U][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1[/U][/B] [SIZE=6][FONT=trebuchet ms]قُلِ الرُّوحُ مِنْ اَمْرِ رَبِّى[/FONT][/SIZE] [NOT]Dipnot-1 “De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir.” İsrâ Sûresi, 17:85.[/NOT] [/FONT][TABLE] <tbody>[TR] [TD][FONT=tahoma][B]Fâtır-ı Zülcelâl[/B]: sonsuz haşmet sahibi olan ve herşeyi harika, üstün san’atıyla yaratan Allah (bk. f-ṭ-r; ẕü; c-l-l)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]alâkadar[/B]: alakalı, ilgili[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]bekà[/B]: devamlılık, süreklilik (bk. b-ḳ-y)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]bâki[/B]: devamlı, sürekli, kalıcı, ölümsüz (bk. b-ḳ-y)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]câmiiyet[/B]: kapsamlılık (bk. c-m-a)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]câmi’[/B]: kapsamlı, birçok şeyi içine alan (bk. c-m-a)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]câri[/B]: geçerli[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]ebedü’l-âbâd[/B]: sonsuzların sonsuzu, âhiret (bk. e-b-d)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]emrî kanun[/B]: Cenâb-ı Hakkın doğrudan emrinden gelerek vasıtasız işleyen kanunu (bk. ḳ-n-n)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]etvâr-ı hayat[/B]: hayatın durumları, tavırları (bk. ḥ-y-y)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]hakikat-i ruhiye[/B]: ruh gerçeği (bk. ḥ-ḳ-ḳ; r-v-ḥ)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]hakikat-i sabite[/B]: sabit ve değişmez gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]hakikat-i zîşuur[/B]: bilinç sahibi hakikat (bk. ḥ-ḳ-ḳ; ẕî; ş-a-r)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]hükümran[/B]: hükmü geçen, hükmeden (bk. ḥ-k-m)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]ibkà[/B]: sonsuz ve kalıcı hale getirme (bk. b-ḳ-y)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]inkılâbat[/B]: inkılâplar, büyük değişimler[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]irade[/B]: dileme, tercih ve seçim yapma gücü (bk. r-v-d)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]izn-i Rabbânî[/B]: Allah’ın izni (bk. r-b-b)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]kanun-u teşekkülât[/B]: meydana geliş kanunu (bk. ḳ-n-n)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]kavânîn[/B]: kanunlar (bk. ḳ-n-n)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]kavânîn-i emriye[/B]: Cenâb-ı Hakkın doğrudan emrinden gelerek vasıtasız işleyen kanunları (bk. ḳ-n-n)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]küllî[/B]: büyük ve kapsamlı (bk. k-l-l)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]mahiyet[/B]: nitelik, özellik[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]maruz-u tagayyür[/B]: başkalaşmaya ve değişmeye maruz[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]masdar[/B]: kaynak[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]mazhar[/B]: sahip olma (bk. ẓ-h-r)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]menba[/B]: kaynak[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]muvafık[/B]: uygun[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]müstemir[/B]: devamlı, yerleşmiş[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]müşabih[/B]: benzeyen[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]namus[/B]: kanun, düstur (bk. n-m-s)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]nass[/B]: Kur’ân’ın açık ve kesin hükmü[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]nevi[/B]: tür, çeşit[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]ruh-u insanî[/B]: insan ruhu (bk. r-v-ḥ)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]sebat[/B]: sabitlik[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]suret[/B]: şekil, görüntü (bk. ṣ-v-r)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]tagayyürat[/B]: başkalaşmalar, değişmeler[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]tasavvurât[/B]: düşünceler, hayaller (bk. ṣ-v-r)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]ubûdiyet[/B]: kulluk (bk. a-b-d)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]ulvî[/B]: yüce[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]umumî[/B]: genel[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]unsur-u zîhayat[/B]: hayat sahibi, canlı unsur (bk. ẕî; ḥ-y-y)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]vahdet[/B]: birlik (bk. v-ḥ-d)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]vücud-u hissî olmayan[/B]: beş duyuyla hissedilemeyen; görülüp işitilemeyen (bk. v-c-d)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]vücud-u hâricî[/B]: yokluktan veya ilim dairesinden varlık âlemine çıkmış olan (bk. v-c-d)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]zerre[/B]: atom, en küçük madde parçası[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]âdi[/B]: basit, sıradan[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]âlem-i emir[/B]: kanunlar âlemi; Cenâb-ı Hakkın emir ve kudretinin doğrudan hükmettiği âlem (bk. a-l-m)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]âyine[/B]: ayna[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]şahs-ı insanî[/B]: insan şahsı, ferdi[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]şuur[/B]: bilinç, idrak (bk. ş-a-r)[/FONT][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [FONT=tahoma] [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dokuzuncu Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst