Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dokuzuncu Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 265027" data-attributes="member: 1"><p><strong>Yirmi Dokuzuncu Söz - Sayfa 687</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">“Herbir nev’in bir mahiyet-i mücerrede-i ruhaniyeleri vardır” derler. Melâikeyi öyle tabir ediyorlar. Eski hükemanın işrâkıyyun kısmı dahi, melâikenin mânâsında kabule muztar kalarak, yalnız yanlış olarak “ukul-u aşere“ ve “erbâbü’l-envâ’“ diye isim vermişler. Bütün ehl-i edyan, “melekü’l-cibal, melekü’l-bihar, melekü’l-emtar” gibi, her nev’e göre birer melek-i müekkel, vahyin ilhamı ve irşadıyla bulunduğunu kabul ederek, o namlarla tesmiye ediyorlar. Hattâ, akılları gözlerine inmiş ve insaniyetten cemâdat derecesine mânen sukut etmiş olan maddiyyun ve tabiiyyun dahi, melâikenin mânâsını inkâr edemeyerek,<strong><u><strong><u>HAŞİYE-1</u></strong></u></strong> “kuvâ-yı sâriye“ namıyla bir cihette kabule mecbur olmuşlar.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Ey melâike ve ruhaniyatın kabulünde tereddüt gösteren biçare adam! Neye istinad ediyorsun, hangi hakikate güveniyorsun ki, bütün ehl-i akıl bilerek, bilmeyerek melâikenin mânâsının sübutuna ve tahakkukuna ve ruhanîlerin tahakkukları hakkında ittifaklarına karşı geliyorsun, kabul etmiyorsun? Madem ki Birinci Esasta ispat edildiği gibi, hayat, mevcudatın keşşafıdır, belki neticesidir, zübdesidir. Bütün ehl-i akıl, mânâ-yı melâikenin kabulünde mânen müttefiktirler. Ve şu zeminimiz, bu kadar zîhayat ve zîruhlarla şenlendirilmiştir. Şu halde hiç mümkün olur mu ki, şu feza-yı vasîa sekenelerden, şu semâvât-ı lâtife mutavattinînden hâli kalsın?</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Hiç hatırına gelmesin ki, şu hilkatte câri olan namuslar, kanunlar, kâinatın hayattar</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">[NOT]Haşiye-1</span></p><p> <span style="font-family: 'tahoma'">Melâike mânâsını ve ruhaniyatın hakikatini inkâra mecal bulamamışlar; belki fıtratın namuslarından “kuvâ-yı sâriye“ diye, “cereyan eden kuvvetler” namını vererek yanlış bir surette tasvir ile bir cihetten tasdikine mecbur kalmışlar. Ey kendini akıllı zanneden!..[/NOT]</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>biçare</strong>: çaresiz</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>cemâdat</strong>: cansız varlıklar</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>cihet</strong>: taraf, yön</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>câri</strong>: geçerli</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ehl-i akıl</strong>: akıl sahibi kimseler</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ehl-i edyan</strong>: din sahipleri, dine inananlar</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>erbâbü’l-envâ</strong>: türlerin yöneticileri; bir felsefî iddiaya göre her türün bir tanrısının olması (bk. r-b-b)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>feza-yı vasîa</strong>: pek geniş uzay</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>fıtrat</strong>: yaratılış (bk. f-ṭ-r)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hakikat</strong>: gerçek, içyüz, esas (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>haşiye</strong>: dipnot, açıklayıcı not</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hilkat</strong>: yaratılış (bk. ḫ-l-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hâli</strong>: boş</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>hükema</strong>: filozoflar (bk. ḥ-k-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ilham</strong>: Allah tarafından kalbe atılan mânâlar</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>inkâr</strong>: kabul etmeme, inanmama (bk. n-k-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>insaniyet</strong>: insanlık</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>irşad</strong>: doğru yolu gösterme (bk. r-ş-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>istinad</strong>: dayanma (bk. s-n-d)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ittifak</strong>: birlik</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>işrâkıyyun</strong>: bilginin kaynağının mânevî aydınlanma, sezgi ve ilham olduğu görüşünü savunanlar</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>keşşaf</strong>: keşfedici, açığa çıkarıcı (bk. k-ş-f)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>kuvâ-yı sâriye</strong>: akıcı ve gezici güçler</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>maddiyyun</strong>: materyalistler, herşeyi maddeye bağlayanlar</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mahiyet-i mücerrede-i ruhaniye</strong>: ruha ait soyut bir özellik (bk. r-v-ḥ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mecal</strong>: güç, kuvvet, takat</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>melek-i müekkel</strong>: vekil tayin edilmiş, görevli melek (bk. m-l-k; v-k-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>melekü’l-bihar</strong>: denizlerden sorumlu melek (bk. m-l-k)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>melekü’l-cibal</strong>: dağlardan sorumlu melek (bk. m-l-k)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>melekü’l-emtar</strong>: yağmurdan sorumlu melek (bk. m-l-k)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>melâike</strong>: melekler (bk. m-l-k)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mevcudat</strong>: varlıklar (bk. v-c-d)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mutavattinîn</strong>: vatan edinmişler, yurt tutunmuşlar</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>muztar</strong>: mecbur</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mânen</strong>: mânevî olarak (bk. a-n-y)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mânâ</strong>: anlam, içyüz (bk. a-n-y)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>mânâ-yı melâike</strong>: “melekler” kavramının özü (bk. a-n-y; m-l-k)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>müttefik</strong>: birleşmiş</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>nam</strong>: ad, ünvan</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>namus</strong>: kanun (bk. n-m-s)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>netice</strong>: sonuç</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>nev’</strong>: tür, çeşit</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ruhaniyat</strong>: maddî yapısı olmayan ve gözle görülemeyen ruh âleminin varlıkları (bk. r-v-ḥ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ruhanî</strong>: maddî yapısı olmayan ve gözle görülemeyen ruh âlemine ait varlık (bk. r-v-ḥ)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>sekene</strong>: sâkinler, yerleşmiş olanlar (bk. s-k-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>semâvât-ı lâtife</strong>: güzel gökyüzü (bk. s-m-v; l-ṭ-f)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>sukut</strong>: düşme, alçalma</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>suret</strong>: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>sübut</strong>: sabit olma, kesin olarak meydana çıkma</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tabiiyyun</strong>: tabiatçılar, yaratıcı olarak tabiatı kabul edenler (bk. ṭ-b-a)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tabir etme</strong>: açıklama, ifade etme (bk. a-b-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tahakkuk</strong>: gerçekleşme (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tasdik</strong>: doğrulama, onaylama (bk. ṣ-d-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tasvir etme</strong>: anlatma, ifade etme (bk. ṣ-v-r)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tereddüt</strong>: şüphe</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>tesmiye etme</strong>: isimlendirme (bk. s-m-v)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>ukul-u aşere</strong>: on akıl; eski bir felsefî iddiaya göre kâinatı on aklın idare etmesi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>vahy</strong>: bir emrin veya hakikatin Allah tarafından Peygambere bildirilmesi (bk. v-ḥ-y)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>zemin</strong>: yer</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>zîhayat</strong>: canlı (bk. ẕî; ḥ-y-y)</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>zîruh</strong>: ruh sahibi (bk. ẕî; r-v-ḥ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>zübde</strong>: en seçkin kısım, öz</span></td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 265027, member: 1"] [b]Yirmi Dokuzuncu Söz - Sayfa 687[/b] [FONT=tahoma]“Herbir nev’in bir mahiyet-i mücerrede-i ruhaniyeleri vardır” derler. Melâikeyi öyle tabir ediyorlar. Eski hükemanın işrâkıyyun kısmı dahi, melâikenin mânâsında kabule muztar kalarak, yalnız yanlış olarak “ukul-u aşere“ ve “erbâbü’l-envâ’“ diye isim vermişler. Bütün ehl-i edyan, “melekü’l-cibal, melekü’l-bihar, melekü’l-emtar” gibi, her nev’e göre birer melek-i müekkel, vahyin ilhamı ve irşadıyla bulunduğunu kabul ederek, o namlarla tesmiye ediyorlar. Hattâ, akılları gözlerine inmiş ve insaniyetten cemâdat derecesine mânen sukut etmiş olan maddiyyun ve tabiiyyun dahi, melâikenin mânâsını inkâr edemeyerek,[B][U][B][U]HAŞİYE-1[/U][/B][/U][/B] “kuvâ-yı sâriye“ namıyla bir cihette kabule mecbur olmuşlar. Ey melâike ve ruhaniyatın kabulünde tereddüt gösteren biçare adam! Neye istinad ediyorsun, hangi hakikate güveniyorsun ki, bütün ehl-i akıl bilerek, bilmeyerek melâikenin mânâsının sübutuna ve tahakkukuna ve ruhanîlerin tahakkukları hakkında ittifaklarına karşı geliyorsun, kabul etmiyorsun? Madem ki Birinci Esasta ispat edildiği gibi, hayat, mevcudatın keşşafıdır, belki neticesidir, zübdesidir. Bütün ehl-i akıl, mânâ-yı melâikenin kabulünde mânen müttefiktirler. Ve şu zeminimiz, bu kadar zîhayat ve zîruhlarla şenlendirilmiştir. Şu halde hiç mümkün olur mu ki, şu feza-yı vasîa sekenelerden, şu semâvât-ı lâtife mutavattinînden hâli kalsın? Hiç hatırına gelmesin ki, şu hilkatte câri olan namuslar, kanunlar, kâinatın hayattar [NOT]Haşiye-1 Melâike mânâsını ve ruhaniyatın hakikatini inkâra mecal bulamamışlar; belki fıtratın namuslarından “kuvâ-yı sâriye“ diye, “cereyan eden kuvvetler” namını vererek yanlış bir surette tasvir ile bir cihetten tasdikine mecbur kalmışlar. Ey kendini akıllı zanneden!..[/NOT] [/FONT][TABLE] <tbody>[TR] [TD][FONT=tahoma][B]biçare[/B]: çaresiz[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]cemâdat[/B]: cansız varlıklar[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]cihet[/B]: taraf, yön[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]câri[/B]: geçerli[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]ehl-i akıl[/B]: akıl sahibi kimseler[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]ehl-i edyan[/B]: din sahipleri, dine inananlar[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]erbâbü’l-envâ[/B]: türlerin yöneticileri; bir felsefî iddiaya göre her türün bir tanrısının olması (bk. r-b-b)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]feza-yı vasîa[/B]: pek geniş uzay[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]fıtrat[/B]: yaratılış (bk. f-ṭ-r)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]hakikat[/B]: gerçek, içyüz, esas (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]haşiye[/B]: dipnot, açıklayıcı not[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]hilkat[/B]: yaratılış (bk. ḫ-l-ḳ)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]hâli[/B]: boş[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]hükema[/B]: filozoflar (bk. ḥ-k-m)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]ilham[/B]: Allah tarafından kalbe atılan mânâlar[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]inkâr[/B]: kabul etmeme, inanmama (bk. n-k-r)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]insaniyet[/B]: insanlık[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]irşad[/B]: doğru yolu gösterme (bk. r-ş-d)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]istinad[/B]: dayanma (bk. s-n-d)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]ittifak[/B]: birlik[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]işrâkıyyun[/B]: bilginin kaynağının mânevî aydınlanma, sezgi ve ilham olduğu görüşünü savunanlar[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]keşşaf[/B]: keşfedici, açığa çıkarıcı (bk. k-ş-f)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]kuvâ-yı sâriye[/B]: akıcı ve gezici güçler[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]maddiyyun[/B]: materyalistler, herşeyi maddeye bağlayanlar[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]mahiyet-i mücerrede-i ruhaniye[/B]: ruha ait soyut bir özellik (bk. r-v-ḥ)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]mecal[/B]: güç, kuvvet, takat[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]melek-i müekkel[/B]: vekil tayin edilmiş, görevli melek (bk. m-l-k; v-k-l)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]melekü’l-bihar[/B]: denizlerden sorumlu melek (bk. m-l-k)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]melekü’l-cibal[/B]: dağlardan sorumlu melek (bk. m-l-k)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]melekü’l-emtar[/B]: yağmurdan sorumlu melek (bk. m-l-k)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]melâike[/B]: melekler (bk. m-l-k)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]mevcudat[/B]: varlıklar (bk. v-c-d)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]mutavattinîn[/B]: vatan edinmişler, yurt tutunmuşlar[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]muztar[/B]: mecbur[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]mânen[/B]: mânevî olarak (bk. a-n-y)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]mânâ[/B]: anlam, içyüz (bk. a-n-y)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]mânâ-yı melâike[/B]: “melekler” kavramının özü (bk. a-n-y; m-l-k)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]müttefik[/B]: birleşmiş[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]nam[/B]: ad, ünvan[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]namus[/B]: kanun (bk. n-m-s)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]netice[/B]: sonuç[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]nev’[/B]: tür, çeşit[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]ruhaniyat[/B]: maddî yapısı olmayan ve gözle görülemeyen ruh âleminin varlıkları (bk. r-v-ḥ)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]ruhanî[/B]: maddî yapısı olmayan ve gözle görülemeyen ruh âlemine ait varlık (bk. r-v-ḥ)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]sekene[/B]: sâkinler, yerleşmiş olanlar (bk. s-k-n)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]semâvât-ı lâtife[/B]: güzel gökyüzü (bk. s-m-v; l-ṭ-f)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]sukut[/B]: düşme, alçalma[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]suret[/B]: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]sübut[/B]: sabit olma, kesin olarak meydana çıkma[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]tabiiyyun[/B]: tabiatçılar, yaratıcı olarak tabiatı kabul edenler (bk. ṭ-b-a)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]tabir etme[/B]: açıklama, ifade etme (bk. a-b-r)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]tahakkuk[/B]: gerçekleşme (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]tasdik[/B]: doğrulama, onaylama (bk. ṣ-d-ḳ)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]tasvir etme[/B]: anlatma, ifade etme (bk. ṣ-v-r)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]tereddüt[/B]: şüphe[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]tesmiye etme[/B]: isimlendirme (bk. s-m-v)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]ukul-u aşere[/B]: on akıl; eski bir felsefî iddiaya göre kâinatı on aklın idare etmesi[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]vahy[/B]: bir emrin veya hakikatin Allah tarafından Peygambere bildirilmesi (bk. v-ḥ-y)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]zemin[/B]: yer[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]zîhayat[/B]: canlı (bk. ẕî; ḥ-y-y)[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma][B]zîruh[/B]: ruh sahibi (bk. ẕî; r-v-ḥ)[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma][B]zübde[/B]: en seçkin kısım, öz[/FONT][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [FONT=tahoma] [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Dokuzuncu Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst