Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Beşinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 251657" data-attributes="member: 1"><p><strong>Yirmi Beşinci Söz - Sayfa 533</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">öyle bir tarzda beyan eder ki, o beyan, bütün kâinatı bir saray gibi idare eden; ve dünyayı ve âhireti iki oda gibi açıp kapayan; ve zemin bir bahçe, ve semâ, misbahlarıyla süslendirilmiş bir dam gibi tasarruf eden; ve mazi ve müstakbel, bir gece ve gündüz gibi nazarına karşı hazır iki sahife hükmünde temâşâ eden; ve ezel ve ebed, dün ve bugün gibi silsile-i şuûnâtın iki tarafı birleşmiş, ittisal peydâ etmiş bir surette, bir zaman-ı hazır gibi onlara bakan bir Zât-ı Zülcelâle yakışır bir tarz-ı beyandır.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Nasıl bir usta, bina ettiği ve idare ettiği iki haneden bahseder, programını ve işlerinin liste ve fihristesini yapar. Kur’ân dahi, şu kâinatı yapan ve idare eden ve işlerinin listesini ve fihristesini, tabir caizse programını yazan, gösteren bir Zâtın beyanına yakışır bir tarzdadır. Hiçbir cihetle eser-i tasannu ve tekellüf görünmüyor. Hiçbir şaibe-i taklit veya başkasının hesabına ve onun yerinde kendini farz edip konuşmuş gibi bir hud’anın emaresi olmadığı gibi, bütün ciddiyetiyle, bütün safvetiyle, bütün hulûsuyla, sâfi, berrak, parlak beyanı, nasıl gündüzün ziyası “Güneşten geldim” der, Kur’ân dahi “Ben Hâlık-ı Âlemin beyanıyım ve kelâmıyım” der.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Evet, şu dünyayı antika san’atlarla süslendiren ve lezzetli nimetlerle dolduran ve san’atperverâne ve nimetperverâne, şu derece san’atının acibeleriyle, şu derece kıymettar nimetlerini dünyanın yüzüne serpen, sıravâri tanzim eden ve zeminin yüzünde seren, güzelce dizen bir Sâni, bir Mün’imden başka, şu velvele-i takdir ve istihsanla ve zemzeme-i hamd ve şükranla dünyayı dolduran ve zemini bir zikirhane, bir mescit, bir temâşâgâh-ı san’at-ı İlâhiyeye çeviren Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan kime yakışır ve kimin kelâmı olabilir? Ondan başka kim ona sahip çıkabilir? Ondan başka kimin sözü olabilir? Dünyayı ışıklandıran ziya, güneşten başka hangi şeye yakışır? Tılsım-ı kâinatı keşfedip âlemi ışıklandıran beyan-ı Kur’ân, Şems-i Ezelîden başka kimin nuru olabilir? Kimin haddine düşmüş ki ona nazire getirsin, onun taklidini yapsın?</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Hâlık-ı Âlem</strong>: âlemin yaratıcısı Allah (bk. ḫ-l-ḳ; a-l-m) </span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan</strong>: açıklamalarıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân (bk. a-c-z; b-y-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Mün’im</strong>: gerçek nimet verici olan Allah (bk. n-a-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Sâni</strong>: herşeyi san’âtla yapan Allah (bk. ṣ-n-a)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Zât-ı Zülcelâl</strong>: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Allah (bk. ẕü; c-l-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>acibe</strong>: şaşırtıcı, hayret verici</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>beyan</strong>: açıklama (bk. b-y-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>beyan-ı Kur’ân</strong>: Kur’ân’ın açıklaması (bk. b-y-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>dam</strong>: tavan</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ebed</strong>: sonsuz (bk. e-b-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>emare</strong>: işaret</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>eser-i tasannu ve tekellüf</strong>: yapmacık ve gösterişe dayalı eser veya sonuç (bk. ṣ-n-a)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ezel</strong>: başlangıcı olmayan (bk. e-z-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hadd</strong>: yetki</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hud’a</strong>: hile, aldatma</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hulûs</strong>: halis, paklık (bk. ḫ-l-ṣ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ittisal peydâ etmek</strong>: bitişmek, birleşmek</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kelâm</strong>: söz (bk. k-l-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>keşfetmek</strong>: ortaya çıkarmak (bk. k-ş-f)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mazi</strong>: geçmiş</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>misbah</strong>: lamba, kandil</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müstakbel</strong>: gelecek</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nazar</strong>: bakış (bk. n-ẓ-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nazire</strong>: benzer (bk. n-ẓ-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nimetperverâne</strong>: nimetle besleyerek (bk. n-a-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>safvet</strong>: safilik, temizlik (bk. ṣ-f-y)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>san’atperverâne</strong>: san’atkârcasına (bk. ṣ-n-a)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>semâ</strong>: gök (bk. s-m-v)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>silsile-i şuûnât</strong>: haller, işler zinciri (bk. ş-e-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>suret</strong>: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sâfi</strong>: saf, duru (bk. ṣ-f-y)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>sıravâri</strong>: sıralı</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tanzim</strong>: düzenleme (bk. n-ẓ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tarz-ı beyan</strong>: açıklama şekli (bk. b-y-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tasarruf</strong>: dilediği gibi kullanma (bk. ṣ-r-f)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>temâşâ etmek</strong>: seyretmek</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>temâşâgâh-ı san’at-ı İlâhiye</strong>: Allah’ın san’atlarına ibretle bakılan yer (bk. ṣ-n-a; e-l-h)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tılsım-ı kâinat</strong>: kâinatın gizemi, sırrı (bk. k-v-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>velvele-i takdir ve istihsan</strong>: takdirleri ve güzellikleri pek çok dille bir arada haykıran sesler (bk. ḳ-d-r; ḥ-s-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zaman-ı hazır</strong>: şimdiki zaman</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zemin</strong>: yeryüzü</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zemzeme-i hamd ve şükran</strong>: teşekkür ve övgü nağmesi (bk. ḥ-m-d; ş-k-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zikirhane</strong>: Allah’ın anıldığı yer</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ziya</strong>: ışık</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âhiret</strong>: öteki dünya, öldükten sonraki hayat (bk. e-ḫ-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Şems-i Ezelî</strong>: Ezelî Güneş; bu tabir ezelden beri herşeyi aydınlatan Allah için bir benzetme olarak kullanılır (bk. e-z-l)</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 251657, member: 1"] [b]Yirmi Beşinci Söz - Sayfa 533[/b] [FONT=Tahoma]öyle bir tarzda beyan eder ki, o beyan, bütün kâinatı bir saray gibi idare eden; ve dünyayı ve âhireti iki oda gibi açıp kapayan; ve zemin bir bahçe, ve semâ, misbahlarıyla süslendirilmiş bir dam gibi tasarruf eden; ve mazi ve müstakbel, bir gece ve gündüz gibi nazarına karşı hazır iki sahife hükmünde temâşâ eden; ve ezel ve ebed, dün ve bugün gibi silsile-i şuûnâtın iki tarafı birleşmiş, ittisal peydâ etmiş bir surette, bir zaman-ı hazır gibi onlara bakan bir Zât-ı Zülcelâle yakışır bir tarz-ı beyandır. [/FONT] [FONT=Tahoma]Nasıl bir usta, bina ettiği ve idare ettiği iki haneden bahseder, programını ve işlerinin liste ve fihristesini yapar. Kur’ân dahi, şu kâinatı yapan ve idare eden ve işlerinin listesini ve fihristesini, tabir caizse programını yazan, gösteren bir Zâtın beyanına yakışır bir tarzdadır. Hiçbir cihetle eser-i tasannu ve tekellüf görünmüyor. Hiçbir şaibe-i taklit veya başkasının hesabına ve onun yerinde kendini farz edip konuşmuş gibi bir hud’anın emaresi olmadığı gibi, bütün ciddiyetiyle, bütün safvetiyle, bütün hulûsuyla, sâfi, berrak, parlak beyanı, nasıl gündüzün ziyası “Güneşten geldim” der, Kur’ân dahi “Ben Hâlık-ı Âlemin beyanıyım ve kelâmıyım” der. [/FONT] [FONT=Tahoma]Evet, şu dünyayı antika san’atlarla süslendiren ve lezzetli nimetlerle dolduran ve san’atperverâne ve nimetperverâne, şu derece san’atının acibeleriyle, şu derece kıymettar nimetlerini dünyanın yüzüne serpen, sıravâri tanzim eden ve zeminin yüzünde seren, güzelce dizen bir Sâni, bir Mün’imden başka, şu velvele-i takdir ve istihsanla ve zemzeme-i hamd ve şükranla dünyayı dolduran ve zemini bir zikirhane, bir mescit, bir temâşâgâh-ı san’at-ı İlâhiyeye çeviren Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan kime yakışır ve kimin kelâmı olabilir? Ondan başka kim ona sahip çıkabilir? Ondan başka kimin sözü olabilir? Dünyayı ışıklandıran ziya, güneşten başka hangi şeye yakışır? Tılsım-ı kâinatı keşfedip âlemi ışıklandıran beyan-ı Kur’ân, Şems-i Ezelîden başka kimin nuru olabilir? Kimin haddine düşmüş ki ona nazire getirsin, onun taklidini yapsın? [/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT] <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Hâlık-ı Âlem[/B]: âlemin yaratıcısı Allah (bk. ḫ-l-ḳ; a-l-m) [/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan[/B]: açıklamalarıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân (bk. a-c-z; b-y-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Mün’im[/B]: gerçek nimet verici olan Allah (bk. n-a-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Sâni[/B]: herşeyi san’âtla yapan Allah (bk. ṣ-n-a)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Zât-ı Zülcelâl[/B]: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Allah (bk. ẕü; c-l-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]acibe[/B]: şaşırtıcı, hayret verici[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]beyan[/B]: açıklama (bk. b-y-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]beyan-ı Kur’ân[/B]: Kur’ân’ın açıklaması (bk. b-y-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]dam[/B]: tavan[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ebed[/B]: sonsuz (bk. e-b-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]emare[/B]: işaret[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]eser-i tasannu ve tekellüf[/B]: yapmacık ve gösterişe dayalı eser veya sonuç (bk. ṣ-n-a)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ezel[/B]: başlangıcı olmayan (bk. e-z-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hadd[/B]: yetki[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hud’a[/B]: hile, aldatma[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hulûs[/B]: halis, paklık (bk. ḫ-l-ṣ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ittisal peydâ etmek[/B]: bitişmek, birleşmek[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kelâm[/B]: söz (bk. k-l-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]keşfetmek[/B]: ortaya çıkarmak (bk. k-ş-f)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mazi[/B]: geçmiş[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]misbah[/B]: lamba, kandil[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]müstakbel[/B]: gelecek[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nazar[/B]: bakış (bk. n-ẓ-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nazire[/B]: benzer (bk. n-ẓ-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nimetperverâne[/B]: nimetle besleyerek (bk. n-a-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]safvet[/B]: safilik, temizlik (bk. ṣ-f-y)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]san’atperverâne[/B]: san’atkârcasına (bk. ṣ-n-a)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]semâ[/B]: gök (bk. s-m-v)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]silsile-i şuûnât[/B]: haller, işler zinciri (bk. ş-e-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]suret[/B]: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]sâfi[/B]: saf, duru (bk. ṣ-f-y)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]sıravâri[/B]: sıralı[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tanzim[/B]: düzenleme (bk. n-ẓ-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tarz-ı beyan[/B]: açıklama şekli (bk. b-y-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tasarruf[/B]: dilediği gibi kullanma (bk. ṣ-r-f)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]temâşâ etmek[/B]: seyretmek[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]temâşâgâh-ı san’at-ı İlâhiye[/B]: Allah’ın san’atlarına ibretle bakılan yer (bk. ṣ-n-a; e-l-h)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tılsım-ı kâinat[/B]: kâinatın gizemi, sırrı (bk. k-v-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]velvele-i takdir ve istihsan[/B]: takdirleri ve güzellikleri pek çok dille bir arada haykıran sesler (bk. ḳ-d-r; ḥ-s-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zaman-ı hazır[/B]: şimdiki zaman[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]zemin[/B]: yeryüzü[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zemzeme-i hamd ve şükran[/B]: teşekkür ve övgü nağmesi (bk. ḥ-m-d; ş-k-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]zikirhane[/B]: Allah’ın anıldığı yer[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ziya[/B]: ışık[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]âhiret[/B]: öteki dünya, öldükten sonraki hayat (bk. e-ḫ-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Şems-i Ezelî[/B]: Ezelî Güneş; bu tabir ezelden beri herşeyi aydınlatan Allah için bir benzetme olarak kullanılır (bk. e-z-l)[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Beşinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst