Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Beşinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 251648" data-attributes="member: 1"><p><strong>Yirmi Beşinci Söz - Sayfa 528</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><em>Ve kozmoğrafyacı bir feylesofa, </em><em>lâm’</em><em>ı </em><em>fî</em><em> mânâsında şöyle ifham eder ki:</em> Güneş, kendi merkezinde ve mihveri üzerinde zemberekvâri bir cereyanla manzumesini emr-i İlâhî ile tanzim edip tahrik eder. Şöyle bir saat-i kübrâyı halk edip tanzim eden Sâni-i Zülcelâline karşı kemâl-i hayret ve istihsanla<em> “El-azametü lillâh ve’l-kudretü lil</em><em>lâh” </em>der, felsefeyi atar, hikmet-i Kur’âniyeye girer.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Ve dikkatli bir hakîme, şu <em>lâm’</em>ı, hem illet mânâsında, hem zarfiyet mânâsında tutturup şöyle ifham eder ki: Sâni-i Hakîm, işlerine esbab-ı zahiriyeyi perde ettiğinden, cazibe-i umumiye namında bir kanun-u İlâhîsiyle, sapan taşları gibi, seyyareleri güneşle bağlamış; ve o cazibeyle muhtelif, fakat muntazam hareketle o seyyareleri daire-i hikmetinde döndürüyor; ve o cazibeyi tevlit için, güneşin kendi merkezinde hareketini zahirî bir sebep etmiş. Demek, <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 22px">لِمُسْتَقَرٍّ</span></span> mânâsı, <span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="font-size: 22px">فِى مُسْتَقَرٍّ لَهَا ِلاِسْتِقْرَارِ مَنْظُومَتِهَا</span></span> yani, kendi müstekarrı içinde manzumesinin istikrarı ve nizamı için hareket ediyor. Çünkü, hareket harareti, hararet kuvveti, kuvvet cazibeyi zahiren tevlit eder gibi bir âdet-i İlâhiye, bir kanun-u Rabbânîdir. İşte, şu hakîm, böyle bir hikmeti Kur’ân’ın bir harfinden fehmettiği zaman, “Elhamdü lillâh, Kur’ân’dadır hak, hikmet; felsefeyi beş paraya saymam” der.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Ve şairâne bir fikir ve kalb sahibine, şu <em>lâm’</em>dan ve <em>istikrar’</em>dan şöyle bir mânâ fehmine gelir ki: Güneş nuranî bir ağaçtır, seyyareler onun müteharrik meyveleri. Ağaçların hilâfına olarak, güneş silkinir, tâ o meyveler düşmesin. Eğer silkinmezse düşüp dağılacaklar. Hem tahayyül edebilir ki, şems meczup bir serzâkirdir. Halka-i zikrin merkezinde cezbeli bir zikreder ve ettirir. Bir risalede şu mânâya dair şöyle demiştim:</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"><em>Evet, güneş bir meyvedardır; silkinir, tâ düşmesin seyyar olan yemişleri.</em></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>El-azametü lillâh ve’l-kudretü lillâh</strong>: büyüklük ve kudret Allah’ındır (bk. a-ẓ-m; ḳ-d-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Elhamdü lillâh</strong>: hamd ve şükür yalnızca Allah’a mahsustur (bk. ḥ-m-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Sâni-i Hakîm</strong>: herşeyi san’at ve hikmetle yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; ḥ-k-m) </span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Sâni-i Zülcelâl</strong>: herşeyi san’atla yapan haşmet ve yücelik sahibi Allah (bk. ṣ-n-a; ẕü; c-l-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cazibe</strong>: çekim</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cazibe-i umumiye</strong>: genel çekim</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cereyan</strong>: hareket, akım</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cezbeli</strong>: Allah sevgisiyle kendinden geçer bir hale gelme</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>daire-i hikmet</strong>: hikmet dairesi (bk. ḥ-k-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>emr-i İlâhi</strong>: Allah’ın emri (bk. e-l-h)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>esbab-ı zahiriye</strong>: görünürdeki sebepler (bk. s-b-b; ẓ-h-r) </span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>fehm</strong>: anlayış</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>feylesof</strong>: felsefeci</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakîm</strong>: hikmet sahibi, âlim (bk. ḥ-k-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>halk etmek</strong>: yaratmak (bk. ḫ-l-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>halka-i zikr</strong>: zikir halkası</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hararet</strong>: sıcaklık</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hikmet</strong>: ilim, yüksek bilgi, fen bilgisi (bk. ḥ-k-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hikmet-i Kur’âniye</strong>: Kur’ân’ın yüksek bilgisi (bk. ḥ-k-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hilâf</strong>: ters, zıt</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ifham etmek</strong>: anlatmak</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>illet</strong>: esas sebep, maksat</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>istikrar</strong>: yerleşme, karar kılma</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kanun-u Rabbânî</strong>: Allah’ın koyduğu kanun (bk. r-b-b)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kanun-u İlâhî</strong>: İlâhî kanun (bk. e-l-h)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kemâl-i hayret ve istihsan</strong>: tam bir hayret ve beğenme (bk. k-m-l; ḥ-s-n) </span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kozmoğrafya</strong>: astronomi, gök bilimi</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>manzume</strong>: sistem (bk. n-ẓ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>meczup</strong>: kendinden geçmiş</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>meyvedar</strong>: meyveli</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mihver</strong>: eksen</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhtelif</strong>: çeşitli</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muntazam</strong>: düzenli, tertipli (bk. n-ẓ-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müstekar</strong>: karar kılınan yer</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müteharrik</strong>: hareketli</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nam</strong>: ad</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nizam</strong>: düzen (bk. n-ẓ-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nuranî</strong>: nurlu, aydınlık, parlak (bk. n-v-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>saat-i kübrâ</strong>: çok büyük saat (bk. k-b-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>serzâkir</strong>: zikredenlerin başı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>seyyar</strong>: gezen, dolaşan</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>seyyare</strong>: gezegen</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tahayyül</strong>: hayal etme (bk. ḫ-y-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tahrik etmek</strong>: harekete geçirmek </span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tanzim etmek</strong>: düzenlemek (bk. n-ẓ-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tevlit</strong>: doğurma</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zahiren</strong>: görünürde (bk. ẓ-h-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zahirî</strong>: görünürde (bk. ẓ-h-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zarfiyet</strong>: kelimenin zarf olması, mekan ve zaman bildirmesi hâli</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zemberekvâri</strong>: bir mekanizmanın güç merkezi gibi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âdet-i İlâhiye</strong>: İlâhî kanun (bk. e-l-h)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şairâne</strong>: şair gibi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>şems</strong>: güneş </span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 251648, member: 1"] [b]Yirmi Beşinci Söz - Sayfa 528[/b] [FONT=Tahoma][I]Ve kozmoğrafyacı bir feylesofa, [/I][I]lâm’[/I][I]ı [/I][I]fî[/I][I] mânâsında şöyle ifham eder ki:[/I] Güneş, kendi merkezinde ve mihveri üzerinde zemberekvâri bir cereyanla manzumesini emr-i İlâhî ile tanzim edip tahrik eder. Şöyle bir saat-i kübrâyı halk edip tanzim eden Sâni-i Zülcelâline karşı kemâl-i hayret ve istihsanla[I] “El-azametü lillâh ve’l-kudretü lil[/I][I]lâh” [/I]der, felsefeyi atar, hikmet-i Kur’âniyeye girer. [/FONT] [FONT=Tahoma]Ve dikkatli bir hakîme, şu [I]lâm’[/I]ı, hem illet mânâsında, hem zarfiyet mânâsında tutturup şöyle ifham eder ki: Sâni-i Hakîm, işlerine esbab-ı zahiriyeyi perde ettiğinden, cazibe-i umumiye namında bir kanun-u İlâhîsiyle, sapan taşları gibi, seyyareleri güneşle bağlamış; ve o cazibeyle muhtelif, fakat muntazam hareketle o seyyareleri daire-i hikmetinde döndürüyor; ve o cazibeyi tevlit için, güneşin kendi merkezinde hareketini zahirî bir sebep etmiş. Demek, [FONT=Trebuchet MS][SIZE=6]لِمُسْتَقَرٍّ[/SIZE][/FONT] mânâsı, [FONT=Times New Roman][SIZE=6]فِى مُسْتَقَرٍّ لَهَا ِلاِسْتِقْرَارِ مَنْظُومَتِهَا[/SIZE][/FONT] yani, kendi müstekarrı içinde manzumesinin istikrarı ve nizamı için hareket ediyor. Çünkü, hareket harareti, hararet kuvveti, kuvvet cazibeyi zahiren tevlit eder gibi bir âdet-i İlâhiye, bir kanun-u Rabbânîdir. İşte, şu hakîm, böyle bir hikmeti Kur’ân’ın bir harfinden fehmettiği zaman, “Elhamdü lillâh, Kur’ân’dadır hak, hikmet; felsefeyi beş paraya saymam” der. [/FONT] [FONT=Tahoma]Ve şairâne bir fikir ve kalb sahibine, şu [I]lâm’[/I]dan ve [I]istikrar’[/I]dan şöyle bir mânâ fehmine gelir ki: Güneş nuranî bir ağaçtır, seyyareler onun müteharrik meyveleri. Ağaçların hilâfına olarak, güneş silkinir, tâ o meyveler düşmesin. Eğer silkinmezse düşüp dağılacaklar. Hem tahayyül edebilir ki, şems meczup bir serzâkirdir. Halka-i zikrin merkezinde cezbeli bir zikreder ve ettirir. Bir risalede şu mânâya dair şöyle demiştim: [/FONT] [FONT=Tahoma][I]Evet, güneş bir meyvedardır; silkinir, tâ düşmesin seyyar olan yemişleri.[/I] [/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT] <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]El-azametü lillâh ve’l-kudretü lillâh[/B]: büyüklük ve kudret Allah’ındır (bk. a-ẓ-m; ḳ-d-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Elhamdü lillâh[/B]: hamd ve şükür yalnızca Allah’a mahsustur (bk. ḥ-m-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Sâni-i Hakîm[/B]: herşeyi san’at ve hikmetle yaratan Allah (bk. ṣ-n-a; ḥ-k-m) [/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Sâni-i Zülcelâl[/B]: herşeyi san’atla yapan haşmet ve yücelik sahibi Allah (bk. ṣ-n-a; ẕü; c-l-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]cazibe[/B]: çekim[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]cazibe-i umumiye[/B]: genel çekim[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]cereyan[/B]: hareket, akım[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]cezbeli[/B]: Allah sevgisiyle kendinden geçer bir hale gelme[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]daire-i hikmet[/B]: hikmet dairesi (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]emr-i İlâhi[/B]: Allah’ın emri (bk. e-l-h)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]esbab-ı zahiriye[/B]: görünürdeki sebepler (bk. s-b-b; ẓ-h-r) [/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]fehm[/B]: anlayış[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]feylesof[/B]: felsefeci[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hakîm[/B]: hikmet sahibi, âlim (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]halk etmek[/B]: yaratmak (bk. ḫ-l-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]halka-i zikr[/B]: zikir halkası[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hararet[/B]: sıcaklık[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hikmet[/B]: ilim, yüksek bilgi, fen bilgisi (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hikmet-i Kur’âniye[/B]: Kur’ân’ın yüksek bilgisi (bk. ḥ-k-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hilâf[/B]: ters, zıt[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ifham etmek[/B]: anlatmak[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]illet[/B]: esas sebep, maksat[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]istikrar[/B]: yerleşme, karar kılma[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kanun-u Rabbânî[/B]: Allah’ın koyduğu kanun (bk. r-b-b)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kanun-u İlâhî[/B]: İlâhî kanun (bk. e-l-h)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kemâl-i hayret ve istihsan[/B]: tam bir hayret ve beğenme (bk. k-m-l; ḥ-s-n) [/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kozmoğrafya[/B]: astronomi, gök bilimi[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]manzume[/B]: sistem (bk. n-ẓ-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]meczup[/B]: kendinden geçmiş[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]meyvedar[/B]: meyveli[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mihver[/B]: eksen[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muhtelif[/B]: çeşitli[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muntazam[/B]: düzenli, tertipli (bk. n-ẓ-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]müstekar[/B]: karar kılınan yer[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]müteharrik[/B]: hareketli[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nam[/B]: ad[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nizam[/B]: düzen (bk. n-ẓ-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nuranî[/B]: nurlu, aydınlık, parlak (bk. n-v-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]saat-i kübrâ[/B]: çok büyük saat (bk. k-b-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]serzâkir[/B]: zikredenlerin başı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]seyyar[/B]: gezen, dolaşan[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]seyyare[/B]: gezegen[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tahayyül[/B]: hayal etme (bk. ḫ-y-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tahrik etmek[/B]: harekete geçirmek [/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tanzim etmek[/B]: düzenlemek (bk. n-ẓ-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tevlit[/B]: doğurma[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zahiren[/B]: görünürde (bk. ẓ-h-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]zahirî[/B]: görünürde (bk. ẓ-h-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zarfiyet[/B]: kelimenin zarf olması, mekan ve zaman bildirmesi hâli[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]zemberekvâri[/B]: bir mekanizmanın güç merkezi gibi[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]âdet-i İlâhiye[/B]: İlâhî kanun (bk. e-l-h)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]şairâne[/B]: şair gibi[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]şems[/B]: güneş [/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Beşinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst