Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Beşinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 251164" data-attributes="member: 1"><p><strong>Yirmi Beşinci Söz - Sayfa 495</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">âlemden en ileride ve en yüksek mertebede idiler. Belâğat o kadar kıymettardı ki, bir edibin bir sözü için iki kavim büyük muharebe ederdi ve bir sözüyle musalâha ediyorlardı. Hattâ, onların içinde, “Muallâkat-ı Seb’a“ namıyla, yedi edibin yedi kasidesini altınla Kâbe’nin duvarına yazmışlar, onunla iftihar ediyorlardı.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'">İşte böyle bir zamanda, belâğat en revaçlı olduğu bir anda, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan nüzul etti. Nasıl ki zaman-ı Mûsâ Aleyhisselâmda sihir ve zaman-ı İsâ Aleyhisselâmda tıp revaçta idi; mu’cizelerinin mühimmi o cinsten geldi. İşte, o vakit, bülega-yı Arabı, en kısa bir sûresine mukabeleye davet etti.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 22px">وَاِنْ كُنْتُمْ فِى رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلٰى عَبْدِنَا فَاْتوُا بِسوُرَةٍ مِنْ مِثْلِهِ</span></span> <strong><u><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</u></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">fermanıyla onlara meydan okuyor. Hem der ki: “İman getirmezseniz mel’unsunuz, Cehenneme gireceksiniz.” Damarlarına şiddetle vuruyor. Gururlarını dehşetli surette kırıyor. O kibirli akıllarını istihfaf ediyor. Onları bidayeten idam-ı ebedî ile ve sonra da Cehennemde idam-ı ebedî ile beraber dünyevî idamla da mahkûm ediyor. Der: “Ya muâraza ediniz, yahut can ve malınız helâkettedir.”</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'">İşte, eğer muâraza mümkün olsaydı, acaba hiç mümkün müydü ki, bir iki satırla muâraza edip dâvâsını iptal etmek gibi rahat bir çare varken, en tehlikeli, en müşkülâtlı muharebe tariki ihtiyar edilsin? Evet, o zeki kavim, o siyasî millet ki, bir zaman âlemi siyasetle idare ettiği halde, en kısa ve rahat ve hafif bir yolu terk etsin, en tehlikeli ve bütün mal ve canını belâya atacak uzun bir yolu ihtiyar etsin, hiç kabil midir? Çünkü edipleri birkaç hurufatla muâraza edebilseydi, Kur’ân dâvâsından vazgeçerdi, onlar da maddî ve mânevî helâketten kurtulurlardı. Halbuki muharebe gibi dehşetli, uzun bir yolu ihtiyar ettiler. Demek muâraza-i bilhuruf mümkün değildi, muhaldi. Onun için muharebe-i bissüyufa mecbur oldular.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'">Hem Kur’ân’ı tanzir etmek, taklidini yapmak için gayet şiddetli iki sebep vardı.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span>[NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'">Dipnot-1</span><span style="font-family: 'Tahoma'"> “Eğer kulumuz Muhammed’e indirdiğimiz Kur’ân’dan bir şüpheniz varsa, haydi, onun benzeri bir sûre getirin.” Bakara Sûresi, 2:23.</span>[/NOT]<span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Aleyhisselâm</strong>: Allah’ın selâmı onun üzerine olsun (bk. s-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan</strong>: açıklamalarıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân (bk. a-c-z; b-y-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Kâbe</strong>: (bk. bilgiler)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Zaman-ı İsâ</strong>: Hz. İsâ’nın zamanı </span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>akvâm-ı âlem</strong>: dünyadaki kavimler, milletler (bk. a-l-m)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>belâğat</strong>: sözün düzgün, kusursuz, yerinde ve halin ve makamın icabına göre söylenmesi (bk. b-l-ğ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>bidayeten</strong>: ilk önce</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>bülega-yı Arab</strong>: Arap belâğatçıları, edebiyatçıları (bk. b-l-ğ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>dehşetli</strong>: korkunç </span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>edip</strong>: edebiyatçı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ferman</strong>: emir, buyruk</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>helâket</strong>: mahvoluş, yok oluş</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hurufat</strong>: harfler</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>idam-ı ebedî</strong>: sonsuz yok oluş (bk. e-b-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ihtiyar etmek</strong>: seçmek, tercih etmek (bk. ḫ-y-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>istihfaf etmek</strong>: küçümsemek</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kabil</strong>: mümkün</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kaside</strong>: şiir</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kibir</strong>: gurur, kendini büyük görme (bk. k-b-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kıymettar</strong>: kıymetli</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mel’un</strong>: lanetlenmiş</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mertebe</strong>: derece</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muallâkat-ı Seb’a</strong>: yedi askı; Kur’ân nazil olmadan önce, meşhur Arap şâirlerinin en beğenilmiş şiirlerinden, Kâbe’nin duvarına asılmış olanları</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhal</strong>: imkânsız</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muharebe</strong>: harp, savaş</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muharebe-i bissüyuf</strong>: kılıçlarla savaşma, silahlı mücadele</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mukabele</strong>: karşılık verme</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>musalâha etmek</strong>: barışmak (bk. ṣ-l-ḥ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muâraza</strong>: sözle mücadele</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muâraza-i bilhuruf</strong>: harflerle mücadele, yazılı ve sözlü mücadele</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mu’cize</strong>: bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstü şey (bk. a-c-z)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müşkilâtlı</strong>: zor</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nam</strong>: ad</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>nüzul etmek</strong>: inmek (bk. n-z-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>revaç</strong>: değer, kıymet</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>suret</strong>: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tanzir etmek</strong>: benzerini yapmak (bk. n-ẓ-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tarik</strong>: yol (bk. ṭ-r-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zaman-ı Mûsâ</strong>: Hz. Mûsâ’nın zamanı (bk. bilgiler)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âlem</strong>: dünya (bk. a-l-m)</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 251164, member: 1"] [b]Yirmi Beşinci Söz - Sayfa 495[/b] [FONT=Tahoma]âlemden en ileride ve en yüksek mertebede idiler. Belâğat o kadar kıymettardı ki, bir edibin bir sözü için iki kavim büyük muharebe ederdi ve bir sözüyle musalâha ediyorlardı. Hattâ, onların içinde, “Muallâkat-ı Seb’a“ namıyla, yedi edibin yedi kasidesini altınla Kâbe’nin duvarına yazmışlar, onunla iftihar ediyorlardı. [/FONT][FONT=Tahoma]İşte böyle bir zamanda, belâğat en revaçlı olduğu bir anda, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan nüzul etti. Nasıl ki zaman-ı Mûsâ Aleyhisselâmda sihir ve zaman-ı İsâ Aleyhisselâmda tıp revaçta idi; mu’cizelerinin mühimmi o cinsten geldi. İşte, o vakit, bülega-yı Arabı, en kısa bir sûresine mukabeleye davet etti. [/FONT][CENTER][FONT=Tahoma][FONT=Trebuchet MS][SIZE=6]وَاِنْ كُنْتُمْ فِى رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلٰى عَبْدِنَا فَاْتوُا بِسوُرَةٍ مِنْ مِثْلِهِ[/SIZE][/FONT] [B][U][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1[/U][/B][/FONT][/CENTER] [FONT=Tahoma] fermanıyla onlara meydan okuyor. Hem der ki: “İman getirmezseniz mel’unsunuz, Cehenneme gireceksiniz.” Damarlarına şiddetle vuruyor. Gururlarını dehşetli surette kırıyor. O kibirli akıllarını istihfaf ediyor. Onları bidayeten idam-ı ebedî ile ve sonra da Cehennemde idam-ı ebedî ile beraber dünyevî idamla da mahkûm ediyor. Der: “Ya muâraza ediniz, yahut can ve malınız helâkettedir.” [/FONT][FONT=Tahoma]İşte, eğer muâraza mümkün olsaydı, acaba hiç mümkün müydü ki, bir iki satırla muâraza edip dâvâsını iptal etmek gibi rahat bir çare varken, en tehlikeli, en müşkülâtlı muharebe tariki ihtiyar edilsin? Evet, o zeki kavim, o siyasî millet ki, bir zaman âlemi siyasetle idare ettiği halde, en kısa ve rahat ve hafif bir yolu terk etsin, en tehlikeli ve bütün mal ve canını belâya atacak uzun bir yolu ihtiyar etsin, hiç kabil midir? Çünkü edipleri birkaç hurufatla muâraza edebilseydi, Kur’ân dâvâsından vazgeçerdi, onlar da maddî ve mânevî helâketten kurtulurlardı. Halbuki muharebe gibi dehşetli, uzun bir yolu ihtiyar ettiler. Demek muâraza-i bilhuruf mümkün değildi, muhaldi. Onun için muharebe-i bissüyufa mecbur oldular. [/FONT][FONT=Tahoma]Hem Kur’ân’ı tanzir etmek, taklidini yapmak için gayet şiddetli iki sebep vardı. [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][NOT][FONT=Tahoma]Dipnot-1[/FONT][FONT=Tahoma] “Eğer kulumuz Muhammed’e indirdiğimiz Kur’ân’dan bir şüpheniz varsa, haydi, onun benzeri bir sûre getirin.” Bakara Sûresi, 2:23.[/FONT][/NOT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT]<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Aleyhisselâm[/B]: Allah’ın selâmı onun üzerine olsun (bk. s-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan[/B]: açıklamalarıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân (bk. a-c-z; b-y-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Kâbe[/B]: (bk. bilgiler)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]Zaman-ı İsâ[/B]: Hz. İsâ’nın zamanı [/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]akvâm-ı âlem[/B]: dünyadaki kavimler, milletler (bk. a-l-m)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]belâğat[/B]: sözün düzgün, kusursuz, yerinde ve halin ve makamın icabına göre söylenmesi (bk. b-l-ğ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]bidayeten[/B]: ilk önce[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]bülega-yı Arab[/B]: Arap belâğatçıları, edebiyatçıları (bk. b-l-ğ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]dehşetli[/B]: korkunç [/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]edip[/B]: edebiyatçı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ferman[/B]: emir, buyruk[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]helâket[/B]: mahvoluş, yok oluş[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hurufat[/B]: harfler[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]idam-ı ebedî[/B]: sonsuz yok oluş (bk. e-b-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ihtiyar etmek[/B]: seçmek, tercih etmek (bk. ḫ-y-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]istihfaf etmek[/B]: küçümsemek[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kabil[/B]: mümkün[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kaside[/B]: şiir[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kibir[/B]: gurur, kendini büyük görme (bk. k-b-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]kıymettar[/B]: kıymetli[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mel’un[/B]: lanetlenmiş[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mertebe[/B]: derece[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muallâkat-ı Seb’a[/B]: yedi askı; Kur’ân nazil olmadan önce, meşhur Arap şâirlerinin en beğenilmiş şiirlerinden, Kâbe’nin duvarına asılmış olanları[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muhal[/B]: imkânsız[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muharebe[/B]: harp, savaş[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muharebe-i bissüyuf[/B]: kılıçlarla savaşma, silahlı mücadele[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mukabele[/B]: karşılık verme[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]musalâha etmek[/B]: barışmak (bk. ṣ-l-ḥ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muâraza[/B]: sözle mücadele[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muâraza-i bilhuruf[/B]: harflerle mücadele, yazılı ve sözlü mücadele[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mu’cize[/B]: bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstü şey (bk. a-c-z)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]müşkilâtlı[/B]: zor[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]nam[/B]: ad[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]nüzul etmek[/B]: inmek (bk. n-z-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]revaç[/B]: değer, kıymet[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]suret[/B]: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tanzir etmek[/B]: benzerini yapmak (bk. n-ẓ-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tarik[/B]: yol (bk. ṭ-r-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zaman-ı Mûsâ[/B]: Hz. Mûsâ’nın zamanı (bk. bilgiler)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]âlem[/B]: dünya (bk. a-l-m)[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Yirmi Beşinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst