Cevap: selamun aleyküm bir sorum olacaktı..
Asıl vazife imanı kurtarmaktır, hattı Kur’an bu vazifenin yanında ikinci ve üçüncü derecede kalır.
Sanırsam bu hükmü vermek haddinize değildir. Bura için üstad konuşsun..
Risale-i Nur zındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya çalışması gibi,
bid'ata karşı da huruf ve hatt-ı Kur'an'ı (Kur’an harfleri ve yazısını) muhafaza etmek bir vazifesi iken; ( Kastamonu Lahikası )
“
Risale-i Nur'un mühim bir vazifesi, âlem-i İslâmın ekseriyet-i mutlakasının yazısı ve hattı olan huruf-u Arabiyeyi (Arab harflerini) muhafaza etmek olduğundan, ( Emirdağ Lahikası )
İkinci olarakta üstad latinceyi osmanlıcayı hiç bilmeyen daire içine girmemişler için cevaz vermiştir. Daire içine girmiş nurculuk davasını üstlenmiş birisi için osmanlıca okuyup yazmamak düşünülemez. Bunu yapan tam tamına üstadına muhalefet olmuş olur. Zaman bulamıyorum imkanım yok gibi cümleler ise sadece kendimizi kandırmaktan ibarettir.
“Risale-i Nur'dan
eskimez yazı öğrenmeye gelince:
Kur'an yazısıyla olan Nur Risalelerini yazmaktaki kazancımız çok büyüktür.
Eskimez yazıyı kısa bir zamanda öğreniyoruz. Hem yazarken malûmat elde ediyoruz. Hem Risale-i Nur eczalarını çoğaltmakla, imana ve Kur'an'a hizmet edildiği için pek büyük manevî kazançlar kazanıyoruz. Hem yazılarak edinilen bilgi hâfızaya daha esaslı yerleşiyor. Bunun için şimdiye kadar
binlerle genç Risale-i Nur'u yazarak Kur'an yazısını öğrenmiş ve öğrenmektedir.” (Nur’un İlk Kapısı)
…hatt-ı Kur'anın tebdiline (Kur'an yazısının tebdiline) karşı, Kur'an şakirdlerinin (Nur Talebelerinin)
bütün kuvvetleriyle hatt-ı Kur'anîyi muhafazaya çalışması aynı senededir.” (Mektubat)
“İşte gel, bu kudsî, ebedî, kârlı ticarete bak, seyret ve düşün ki:
Bu hurufatın (harflerin) kıymetini takdir etmeyenler ne derece hadsiz bir hasarette (zararda) olduğunu anla!” (Mektubat)
“Madem benim re'yimi de almak istiyorlar. Şimdilik, evvelce nazlanan matbaacılara lüzum yok. Hem
mesleğimize muhalif yeni hurufa (yeni harflere), Risale-i Nur'un bir nevi müsaadesi hükmüne geçtiği için lâzım değil (Kastamonu Lahikası)
“huruf-ı Kur'âniyenin
(Kur'an harflerinin) tebdiline (değiştirilmesine) çalışanların nihâyet derecede belahet (ahmaklık) ve hasaretlerine (zararlarına) kat'i delalet ettiğini ehl-i dikkat tereddüt etmez görür. Ehl-i ilhadın kör oldukları için görmemeleri imam Busayrî'nin
قد ينكرالمرء ضوء الشمس من رمدٍ. وينكر الفم طعمالماء من سقم
düsturuyla gözlerindeki hastalıklar ile güneşin ziyasını göremezler. Ve dilindeki hastalıklarla ab-ı hayat olan şu tatlı suyun lezzetini ve zevkini his edip tâdemezlar.” (Rumuzat-ı Semaniye)
“Hazret-i Ali keremallahü vechehü
ecnebi hurufuna karşı şiddetli teessüf ve hiddet ettiği ve bid'alara taraftarlık eden bir kısım ulemaü's- su'a karşı şiddetli nefret ve hiddet ettiği yerde irşadkârâne bazılarla konuşuyor. Ve Hazret-i Cibril'in tabiriyle Sekine ismi verilen ve İsm-i Âzam sandukçası olan Esma-i Sitteye devam edeni irşad ediyor, taltif ediyor." (18. Lema)