Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Mesnevi-i Nuriye
Temsiller ve Hikayelerle "Mesnevi-i Nuriye"
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 229161" data-attributes="member: 27"><p>[BILGI]<span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 18px"><strong><span style="color: red">Nokta</span></strong></span></span>[/BILGI]<span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Pirenin midesini tanzim eden,</strong> manzume-i şemsiyeyi de o tanzim etmiştir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Sünuhat’ın dokuzuncu sahifesinde</strong> <strong><span style="color: darkgreen">1 </span></strong></span></span><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen">مَاخَلْقُكُمْ وَلاَ بَعْثُكُمْ اِلاَّ كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ</span></span></span></strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"> âyetinin sırrına müracaat et. Yalnız şu kitabın küçük bir kelimesi olan balarısını gör: Nasıl şehd ü şehadet o mu’cize-i kudretin lisanından akıyor! Veyahut şu kitabın bir noktası olan hurdebînî bir huveynat ki, çok defa büyülttükten sonra görünür. Dikkat et: Nasıl mu’ciznümâ, hayret-fezâ bir misâl-i musağğar-ı kâinattır! Sûre-i Yâsin, sûret-i lâfz-ı <span style="color: blue">“Yâsin”</span> de yazıldığı gibi, cezâletli, mûciz bir nokta-i câmiadır. Onu yazan, bütün kâinatı da o yazmıştır. Eğer insafla dikkat etsen, şu küçücük hayvanın ve huveynatın sureti altında olan makine-i dakika-i bedîa-i İlâhiyenin şuursuz, kör, mecrâ ve mahrekleri tahdid olunmayan ve imkânâtından evleviyet olmayan esbab-ı basîta-i câmide-i tabiiyeden husulünü, muhal-ender-muhal göreceksin</span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: darkgreen">1 : “Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibi kolaydır.” Lokman Sûresi, 31:28.</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red">******</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Evet, meşhurdur ki, hilâl-i îde bakarlardı.</strong> Kimse birşey görmedi. İhtiyar bir zât yemin etti: <span style="color: blue">“Hilâli gördüm.”</span> Halbuki gördüğü hilâl, kirpiğinin takavvüs etmiş beyaz bir kılı idi. Kıl nerede, kamer nerede? Harekât-ı zerrat nerede, sebeb-i teşkil-i envâ nerede?</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>İnsan fıtraten mükerrem olduğundan</strong> hakkı arıyor. Bazan bâtıl eline gelir, hak zannederek koynunda saklar. Hakikati kazarken ihtiyarsız dalâlet başına düşer; hakikat zannederek başına giydiriyor. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red">******</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Halbuki tabiat misalî bir matbaadır, tâbi’ değil; nakıştır, nakkaş değil; kàbildir, fâil değil;</strong> mistardır, masdar değil; nizamdır, nâzım değil; kanundur, kudret değil; şeriat-ı iradiyedir, hakikat-i hariciye değil. <strong><span style="color: red">Meselâ,</span></strong> yirmi yaşında bir adam birden bire dünyaya gelse, hâli bir yerde, muhteşem ve sanayi-i nefîsenin âsârıyla müzeyyen bir saraya girse, hem farz etse, kat’iyen hariçten gelme hiçbir fâilin eseri değil. Sonra içindeki eşya-yı muntazamaya sebep ararken, tanziminin kavâninini câmi bir kitap bulsa, onu mâkes-i şuur olduğundan, bir fâil, bir illet-i ıztırarî kabul eder. <strong><span style="color: red">İşte,</span></strong> Sâni-i Zülcelâlden tegafül sebebiyle, böyle gayr-ı mâkul, gayr-ı mülâyim bir illet-i ıztırarî olan tabiat ile kendilerini aldatmışlar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red"><strong>******</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Müessir-i hakikî yalnız Allah’tır.</strong> Tesir-i hakikî esbabda yoktur. Esbab, izzet ve azamet-i kudretin perdesidir-tâ ki, aklın nazar-ı zahirîsinde, dest-i kudret umur-u hasîse ile mübaşir görünmesin. Birşeyde iki cihet var:</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Biri, mülk-âyinenin mülevven vechi gibi,</strong> ezdat ona vârid oluyor; çirkin olur, şer olur, hakîr olur, azîm olur, ilâ âhir. Esbab bu cihette vardır. İzhar-ı azamet ve izzet-i kudret öyle ister. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>İkinci cihet, melekûtiyet cihetidir:</strong> Âyinenin şeffaf vechi gibi. Şu cihet herşeyde güzeldir. Şu cihette esbabın tesiri yoktur. Vahdet öyle ister. Hattâ hayat ve ruh ve nur ve vücut, iki vecihleri şeffaf ve güzel olduğundan, mülken ve melekûten vasıtasız dest-i kudretten çıkıyorlar. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">******</span></span></span></strong></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Fıtrat yalan söylemez. <span style="color: red">Meselâ,</span></strong> Bir çekirdekteki meyelân-ı nümüvv der ki: <span style="color: blue">“Sümbülleneceğim, meyve vereceğim.”</span> Doğru söyler. <strong><span style="color: red">Meselâ,</span></strong> yumurtada bir meyelân-ı hayat var. Der: <span style="color: blue">“Piliç olacağım.”</span> Biiznillâh olur. Doğru söyler. <strong><span style="color: red">Meselâ,</span></strong> bir avuç su incimad ile meyelân-ı inbisatı der: <span style="color: blue">“Fazla yer tutacağım.”</span> Metin demir onu yalan çıkaramaz; sözünün doğruluğu, demiri parçalar. İşte şu meyelânlar, irade-i İlâhiyeden gelen evâmir-i tekviniyenin tecellîleridir, cilveleridir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">******</span></span></span><span style="color: red"></span></strong></p> <p style="text-align: center"><strong><span style="color: red"></span></strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red">Meselâ,</span> küre-i arz rengârenk muhtelif ve</strong> küçük küçük cam parçalarından farz olunursa, herbiri başka hasiyetle levnine ve cirmine ve şekline nispetle şemsden bir feyiz alacaktır. Şu hayalî feyiz ise, ne güneşin zâtı ve ne de ayn-ı ziyasıdır. Hem de ziyanın temâsili ve elvân-ı seb’asının tesâviri ve güneşin tecellîsi olan şu gûna-gûn ve rengârenk çiçeklerin elvânı faraza lisana gelseler, herbiri <span style="color: blue">“Güneş benim gibidir”</span> veyahut <span style="color: blue">“Güneş benim” </span>diyeceklerdir.</span></span><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen">آنْ خَياَلاَتِى كِه دَامِ اَوْلِياسْت - عَكْسِ مَهْرُويَانِ بُوسْتاَنِ خُدَاسْت</span></span></span><span style="color: darkgreen"></span></strong></p><p><strong><span style="color: darkgreen"></span></strong><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen">1</span></span></span></strong></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Fakat ehl-i vahdetü’ş-şuhudun meşrebi</strong> fark ve sahvdır. Ehl-i vahdetü’l-vücudun meşrebi mahv ve sekirdir. Sâfi meşrep ise, meşreb-i ehl-i fark ve sahvdır.</span></span><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen">تَفَكَّرُوا فِى اٰلاَءِ اللهِ وَلاَ تَفَكَّرُوا فِى ذَاتِهِ فَاِنَّكُمْ لَنْ تَقْدِرُوا</span></span></span><span style="color: darkgreen"></span></strong></p><p><strong><span style="color: darkgreen"></span></strong><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen">2</span></span></span></strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen">فَكَيْفَ كَيْفِيَّةُ الْجَبَّارِ ذِى الْقِدَمِ</span></span></span></strong><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen">حَقِيقَةُ الْمَرْءِ لَيْسَ الْمَرْءُ يُدْرِكُهَا</span></span></span></strong><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen">فَكَيْفَ يُدْرِكُهُ مُسْتَحْدَثُ النَّسَمِ</span></span></span></strong><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen">هُوَ الَّذِى اَبْدَعُ اْلاَشْياَءَ وَاَنْشَأَهَا</span></span></span></strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: darkgreen">3</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: left"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen">1 : Evliyaya tuzak olan hayaller, ilâhî bahçelerin ay yüzlü güzellerinin akisleridir. </span></span></span></strong></p> <p style="text-align: left"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen"></span></span></span></strong></p> <p style="text-align: left"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen"></span></span></span></strong></p><p> <p style="text-align: left"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen">2 : “Allah’ın nimetlerini tefekkür edin; Onun zâtını tefekkür etmeyin. Çünkü buna güç yettiremezsiniz.” El-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 3:262-263. </span></span></span></strong></p> <p style="text-align: left"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen"></span></span></span></strong></p> <p style="text-align: left"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen"></span></span></span></strong></p><p> <p style="text-align: left"><strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkgreen">3 : “İnsan, kendi hakikatini dahi idrak etmekten âciz iken, herşeyden önce var olan ve herşeyi ceberutiyet-i mutlaka ile hükmü altında tutan Zâtı nasıl idrak edebilir? O Cebbâr-ı Zîkıdem ki, herşeyi ilk olarak yoktan yaratmış ve inşa etmiştir; sonradan var olup can bulanlar Onu nasıl idrak etsin?” İmam-ı Ali’ye (r.a.) ait olduğu rivayet edilmektedir. bk. Dîvân u İmamı Ali, Beyrut.</span></span></span></strong></p> <p style="text-align: left"></p> <p style="text-align: left"></p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Courier New'"><strong><span style="font-size: 18px"><span style="color: red">-SON-</span></span></strong></span></p> <p style="text-align: center"></p> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 229161, member: 27"] [BILGI][FONT=Courier New][SIZE=5][B][COLOR=red]Nokta[/COLOR][/B][/SIZE][/FONT][/BILGI][FONT=Courier New][SIZE=3][B] Pirenin midesini tanzim eden,[/B] manzume-i şemsiyeyi de o tanzim etmiştir.[/SIZE][/FONT] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B]Sünuhat’ın dokuzuncu sahifesinde[/B] [B][COLOR=darkgreen]1 [/COLOR][/B][/SIZE][/FONT][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=darkgreen]مَاخَلْقُكُمْ وَلاَ بَعْثُكُمْ اِلاَّ كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][FONT=Courier New][SIZE=3] âyetinin sırrına müracaat et. Yalnız şu kitabın küçük bir kelimesi olan balarısını gör: Nasıl şehd ü şehadet o mu’cize-i kudretin lisanından akıyor! Veyahut şu kitabın bir noktası olan hurdebînî bir huveynat ki, çok defa büyülttükten sonra görünür. Dikkat et: Nasıl mu’ciznümâ, hayret-fezâ bir misâl-i musağğar-ı kâinattır! Sûre-i Yâsin, sûret-i lâfz-ı [COLOR=blue]“Yâsin”[/COLOR] de yazıldığı gibi, cezâletli, mûciz bir nokta-i câmiadır. Onu yazan, bütün kâinatı da o yazmıştır. Eğer insafla dikkat etsen, şu küçücük hayvanın ve huveynatın sureti altında olan makine-i dakika-i bedîa-i İlâhiyenin şuursuz, kör, mecrâ ve mahrekleri tahdid olunmayan ve imkânâtından evleviyet olmayan esbab-ı basîta-i câmide-i tabiiyeden husulünü, muhal-ender-muhal göreceksin[/SIZE][/FONT] [FONT=Courier New][SIZE=3][B][COLOR=darkgreen]1 : “Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibi kolaydır.” Lokman Sûresi, 31:28.[/COLOR][/B] [/SIZE][/FONT][CENTER][FONT=Courier New][SIZE=3][B][COLOR=red]******[/COLOR][/B][/SIZE][/FONT] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B] Evet, meşhurdur ki, hilâl-i îde bakarlardı.[/B] Kimse birşey görmedi. İhtiyar bir zât yemin etti: [COLOR=blue]“Hilâli gördüm.”[/COLOR] Halbuki gördüğü hilâl, kirpiğinin takavvüs etmiş beyaz bir kılı idi. Kıl nerede, kamer nerede? Harekât-ı zerrat nerede, sebeb-i teşkil-i envâ nerede? [B]İnsan fıtraten mükerrem olduğundan[/B] hakkı arıyor. Bazan bâtıl eline gelir, hak zannederek koynunda saklar. Hakikati kazarken ihtiyarsız dalâlet başına düşer; hakikat zannederek başına giydiriyor. [/SIZE][/FONT][CENTER][FONT=Courier New][SIZE=3][B][COLOR=red]******[/COLOR][/B][/SIZE][/FONT] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B]Halbuki tabiat misalî bir matbaadır, tâbi’ değil; nakıştır, nakkaş değil; kàbildir, fâil değil;[/B] mistardır, masdar değil; nizamdır, nâzım değil; kanundur, kudret değil; şeriat-ı iradiyedir, hakikat-i hariciye değil. [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR][/B] yirmi yaşında bir adam birden bire dünyaya gelse, hâli bir yerde, muhteşem ve sanayi-i nefîsenin âsârıyla müzeyyen bir saraya girse, hem farz etse, kat’iyen hariçten gelme hiçbir fâilin eseri değil. Sonra içindeki eşya-yı muntazamaya sebep ararken, tanziminin kavâninini câmi bir kitap bulsa, onu mâkes-i şuur olduğundan, bir fâil, bir illet-i ıztırarî kabul eder. [B][COLOR=red]İşte,[/COLOR][/B] Sâni-i Zülcelâlden tegafül sebebiyle, böyle gayr-ı mâkul, gayr-ı mülâyim bir illet-i ıztırarî olan tabiat ile kendilerini aldatmışlar. [/SIZE][/FONT][CENTER][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=red][B]******[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B] Müessir-i hakikî yalnız Allah’tır.[/B] Tesir-i hakikî esbabda yoktur. Esbab, izzet ve azamet-i kudretin perdesidir-tâ ki, aklın nazar-ı zahirîsinde, dest-i kudret umur-u hasîse ile mübaşir görünmesin. Birşeyde iki cihet var: [B] Biri, mülk-âyinenin mülevven vechi gibi,[/B] ezdat ona vârid oluyor; çirkin olur, şer olur, hakîr olur, azîm olur, ilâ âhir. Esbab bu cihette vardır. İzhar-ı azamet ve izzet-i kudret öyle ister. [B]İkinci cihet, melekûtiyet cihetidir:[/B] Âyinenin şeffaf vechi gibi. Şu cihet herşeyde güzeldir. Şu cihette esbabın tesiri yoktur. Vahdet öyle ister. Hattâ hayat ve ruh ve nur ve vücut, iki vecihleri şeffaf ve güzel olduğundan, mülken ve melekûten vasıtasız dest-i kudretten çıkıyorlar. [/SIZE][/FONT][CENTER][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=red]******[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B]Fıtrat yalan söylemez. [COLOR=red]Meselâ,[/COLOR][/B] Bir çekirdekteki meyelân-ı nümüvv der ki: [COLOR=blue]“Sümbülleneceğim, meyve vereceğim.”[/COLOR] Doğru söyler. [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR][/B] yumurtada bir meyelân-ı hayat var. Der: [COLOR=blue]“Piliç olacağım.”[/COLOR] Biiznillâh olur. Doğru söyler. [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR][/B] bir avuç su incimad ile meyelân-ı inbisatı der: [COLOR=blue]“Fazla yer tutacağım.”[/COLOR] Metin demir onu yalan çıkaramaz; sözünün doğruluğu, demiri parçalar. İşte şu meyelânlar, irade-i İlâhiyeden gelen evâmir-i tekviniyenin tecellîleridir, cilveleridir. [/SIZE][/FONT][CENTER][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=red]******[/COLOR][/SIZE][/FONT][COLOR=red] [/COLOR][/B][/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR] küre-i arz rengârenk muhtelif ve[/B] küçük küçük cam parçalarından farz olunursa, herbiri başka hasiyetle levnine ve cirmine ve şekline nispetle şemsden bir feyiz alacaktır. Şu hayalî feyiz ise, ne güneşin zâtı ve ne de ayn-ı ziyasıdır. Hem de ziyanın temâsili ve elvân-ı seb’asının tesâviri ve güneşin tecellîsi olan şu gûna-gûn ve rengârenk çiçeklerin elvânı faraza lisana gelseler, herbiri [COLOR=blue]“Güneş benim gibidir”[/COLOR] veyahut [COLOR=blue]“Güneş benim” [/COLOR]diyeceklerdir.[/SIZE][/FONT][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=darkgreen]آنْ خَياَلاَتِى كِه دَامِ اَوْلِياسْت - عَكْسِ مَهْرُويَانِ بُوسْتاَنِ خُدَاسْت[/COLOR][/SIZE][/FONT][COLOR=darkgreen] [/COLOR][/B][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=darkgreen]1[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B]Fakat ehl-i vahdetü’ş-şuhudun meşrebi[/B] fark ve sahvdır. Ehl-i vahdetü’l-vücudun meşrebi mahv ve sekirdir. Sâfi meşrep ise, meşreb-i ehl-i fark ve sahvdır.[/SIZE][/FONT][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=darkgreen]تَفَكَّرُوا فِى اٰلاَءِ اللهِ وَلاَ تَفَكَّرُوا فِى ذَاتِهِ فَاِنَّكُمْ لَنْ تَقْدِرُوا[/COLOR][/SIZE][/FONT][COLOR=darkgreen] [/COLOR][/B][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=darkgreen]2[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][FONT=Courier New][SIZE=3] [/SIZE][/FONT][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=darkgreen]فَكَيْفَ كَيْفِيَّةُ الْجَبَّارِ ذِى الْقِدَمِ[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=darkgreen]حَقِيقَةُ الْمَرْءِ لَيْسَ الْمَرْءُ يُدْرِكُهَا[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=darkgreen]فَكَيْفَ يُدْرِكُهُ مُسْتَحْدَثُ النَّسَمِ[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=darkgreen]هُوَ الَّذِى اَبْدَعُ اْلاَشْياَءَ وَاَنْشَأَهَا[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][FONT=Courier New][SIZE=3][B][COLOR=darkgreen]3[/COLOR][/B] [/SIZE][/FONT][LEFT][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=darkgreen]1 : Evliyaya tuzak olan hayaller, ilâhî bahçelerin ay yüzlü güzellerinin akisleridir. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/LEFT] [LEFT][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=darkgreen]2 : “Allah’ın nimetlerini tefekkür edin; Onun zâtını tefekkür etmeyin. Çünkü buna güç yettiremezsiniz.” El-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 3:262-263. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/LEFT] [LEFT][B][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=darkgreen]3 : “İnsan, kendi hakikatini dahi idrak etmekten âciz iken, herşeyden önce var olan ve herşeyi ceberutiyet-i mutlaka ile hükmü altında tutan Zâtı nasıl idrak edebilir? O Cebbâr-ı Zîkıdem ki, herşeyi ilk olarak yoktan yaratmış ve inşa etmiştir; sonradan var olup can bulanlar Onu nasıl idrak etsin?” İmam-ı Ali’ye (r.a.) ait olduğu rivayet edilmektedir. bk. Dîvân u İmamı Ali, Beyrut.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [CENTER][FONT=Courier New][B][SIZE=5][COLOR=red]-SON-[/COLOR][/SIZE][/B][/FONT] [/CENTER] [/LEFT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Mesnevi-i Nuriye
Temsiller ve Hikayelerle "Mesnevi-i Nuriye"
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst