Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Mesnevi-i Nuriye
Temsiller ve Hikayelerle "Mesnevi-i Nuriye"
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 221743" data-attributes="member: 27"><p>[BILGI] </p><p> <strong><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: red">Hubâb</span></span></span></strong>[/BILGI]<span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red"></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red"></span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red">Nasıl ki,</span> kışta fırtınaların şiddetli olduğu</strong> bir vakitte, dar delikler dahi seddedilir; yeni kapılar açmak hiçbir cihetle kâr-ı akıl değil. Hem nasıl ki, büyük bir selin hücumunda tamir için duvarlarda delikler açmak gark olmaya vesiledir. <span style="color: red"><strong>Öyle de,</strong></span> şu münkerat zamanında ve âdât-ı ecânibin istilâsı ânında ve bid’aların kesreti vaktinde ve dalâletin tahribatı hengâmında, içtihad namıyla kasr-ı İslâmiyetten yeni kapılar açıp, duvarlarında muharriplerin girmesine vesile olacak olan delikler açmak, İslâmiyete cinayettir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red"><strong>******</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Umumî bir beliyye olan ve nâsın ona müptelâ </strong>olduğu çok işler vardır ki, zaruriyattan olmuştur. O gibi işler su-i ihtiyar ile gayr-ı meşru meyillerden doğmuş olduklarından, mahzuratı ibâha eden zaruriyattan değildir. Ve ruhsat ve müsaade-i şer’iyenin şümulüne dahil olamazlar. <strong><span style="color: red"> Meselâ,</span></strong> bir adam su-i ihtiyarıyla haram bir tarzda kendini sarhoş etse, hal-i sekirde yaptığı tasarrufatta mâzur olamaz. Bu zamanda bu gibi içtihadlar, Semâvî değil, ancak arzî içtihadlardır. Bu gibi içtihadlarla Hâlık-ı Semâvat ve Arzın hükümlerinde yapılan tasarrufat merduttur.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red">Meselâ,</span> bazı gafiller, hutbenin Türkçe</strong> okunmasını istihsan ediyorlar ki, halkın bilhassa siyasî ahvalden haberleri olsun. Halbuki bu gibi ahval-i siyasiye yalandan, hileden, şeytanî fikirlerden hâli değildir. Hutbe makamı ise, ahkâm-ı İlâhiyenin tebliği için ittihaz edilmiş bir makamdır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red"><strong>******</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Mevcudatın fâili, yani eşyayı vücuda </strong>getiren, ya vacip ve vahiddir veyahut da mümkün ve kesirdir. Fâil vacip ve vahid olduğu takdirde, ne külfet var, ne de garabet var. Olsa bile vehmî olur. Esbaba isnad edildiği takdirde, külfet ve garabet vehmîlikten çıkar, kat’î ve hakikî bir şekilde tahakkuk eder. Çünkü, kusur ve zâfiyetten hâli olmayan esbab-ı kesireden hiçbir sebep, bir müsebbebi omuzuna kaldıramaz. Ve birşeyin icadında gayr-ı mütenahî esbabın iştiraki lâzımdır. <strong><span style="color: red">Meselâ,</span></strong> balarısı herşeyle alâkadar olduğundan, eğer icadı esbaba isnad edilirse, semâvat ve arzın iştirakleri lâzımdır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Maahaza, kesretin vahidden suduru,</strong> vâhidin kesretten sudûru kadar zahmet değildir, daha kolaydır. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red">Meselâ,</span> bir kumandanın efrad-ı kesireye</strong> verdiği intizam ve yaptırdığı işleri, o efrad-ı kesire, kendi başlarına büyük bir müşkilâttan sonra yapabilirler.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Maahaza, icadın esbaba isnadında </strong>lâyüad külfet, garabet olmakla beraber, pek çok muhâlâta zemin teşkil ediyor.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>1.</strong> Herbir zerrede Vâcibü’l-Vücudun sıfatlarının farzı lâzımdır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>2.</strong> Ulûhiyette gayr-ı mütenahi şeriklerin iştiraki lâzım gelir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>3.</strong> Herbir zerrenin hem hâkim, hem mahkûm olması lâzım gelir: kubbeli binalarda birbirine dayanmakla düşmekten kurtulan taşlar gibi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>4. </strong> Şuur, irade ve kudret gibi sıfatların her zerrede bulunması lâzım gelir. Çünkü, hüsn-ü san’at bu sıfatları iktiza eder. Şu hakikati izah için birkaç misal söyleyeceğiz. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Birincisi:</strong> Şems, şeffafiyet sırrına binaen, şişelerin zerrelerinde, arzın denizlerinde, semânın seyyarelerinde müsavat üzerine tecellî eder.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>İkincisi:</strong> Mukabele sırrına binaen, merkezdeki bir lâmbanın daireyi teşkil eden ayinelere nisbet-i in’ikâsı birdir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Üçüncüsü:</strong> Nurdan veya nurânî birşeyden tenevvür etmek ve ziya almak hususunda, bir ile bin birdir. Nurânînin iktizası öyledir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Dördüncüsü:</strong> Muvazene sırrına binaen, hassas bir terazinin iki kefesinde iki ceviz veyahut iki güneş bulunsa; hangi kefesine birşey ilâve edilirse, o aşağı iner, ötekisi havaya kalkar.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Beşincisi:</strong> Büyük bir sefineyle gayet küçük bir sefineyi sevk ve tahrik hususunda fark yoktur—kaptan; ister bir çocuk olsun, ister büyük olsun.—Çünkü intizam vardır.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Altıncısı:</strong> Hayvan-ı nâtık gibi bir mahiyet-i mücerredenin küçük ve büyük efradına nisbeti birdir.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"><strong>Hülâsa: Kalil ile kesir, küçük ile</strong> büyük arasında birşey-i vahide isnatlarında tefavüt olmadığı, imkân dairesinde olduğu şu misallerle tavazzuh etti. Binaenaleyh, eşyada bulunan intizam, muvazene, evâmir-i tekviniyeye karşı imtisal, itaat, kudret-i ezeliyyenin nuraniyeti, eşyanın içyüzünün şeffafiyeti gibi sırlardan dolayı, bir sinek ile arzın ihyâsı, bir ağaç ile semâvâtın icadı, bir zerreyle güneşin yaratılışı Vâcibü’l-Vücuda nisbetle mütesavidir. Evet müsavat ve adem-i tefavütü gözle görünür. Bak: Mahiyeti meçhul, mu’cizatıyla malûm olan kudret-i ezeliyenin, bilhassa semerat ve sebzelerdeki nakışları, san’atları, esbaba havale edilirse, esbab altında ezilecektir. </span></span></p><p><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 12px"></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 221743, member: 27"] [BILGI] [B][FONT=Courier New][SIZE=5][COLOR=red]Hubâb[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/BILGI][FONT=Courier New][SIZE=3][B][COLOR=red] Nasıl ki,[/COLOR] kışta fırtınaların şiddetli olduğu[/B] bir vakitte, dar delikler dahi seddedilir; yeni kapılar açmak hiçbir cihetle kâr-ı akıl değil. Hem nasıl ki, büyük bir selin hücumunda tamir için duvarlarda delikler açmak gark olmaya vesiledir. [COLOR=red][B]Öyle de,[/B][/COLOR] şu münkerat zamanında ve âdât-ı ecânibin istilâsı ânında ve bid’aların kesreti vaktinde ve dalâletin tahribatı hengâmında, içtihad namıyla kasr-ı İslâmiyetten yeni kapılar açıp, duvarlarında muharriplerin girmesine vesile olacak olan delikler açmak, İslâmiyete cinayettir. [/SIZE][/FONT][CENTER][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=red][B]******[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B] Umumî bir beliyye olan ve nâsın ona müptelâ [/B]olduğu çok işler vardır ki, zaruriyattan olmuştur. O gibi işler su-i ihtiyar ile gayr-ı meşru meyillerden doğmuş olduklarından, mahzuratı ibâha eden zaruriyattan değildir. Ve ruhsat ve müsaade-i şer’iyenin şümulüne dahil olamazlar. [B][COLOR=red] Meselâ,[/COLOR][/B] bir adam su-i ihtiyarıyla haram bir tarzda kendini sarhoş etse, hal-i sekirde yaptığı tasarrufatta mâzur olamaz. Bu zamanda bu gibi içtihadlar, Semâvî değil, ancak arzî içtihadlardır. Bu gibi içtihadlarla Hâlık-ı Semâvat ve Arzın hükümlerinde yapılan tasarrufat merduttur. [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR] bazı gafiller, hutbenin Türkçe[/B] okunmasını istihsan ediyorlar ki, halkın bilhassa siyasî ahvalden haberleri olsun. Halbuki bu gibi ahval-i siyasiye yalandan, hileden, şeytanî fikirlerden hâli değildir. Hutbe makamı ise, ahkâm-ı İlâhiyenin tebliği için ittihaz edilmiş bir makamdır. [/SIZE][/FONT][CENTER][FONT=Courier New][SIZE=3][COLOR=red][B]******[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/CENTER] [FONT=Courier New][SIZE=3] [B]Mevcudatın fâili, yani eşyayı vücuda [/B]getiren, ya vacip ve vahiddir veyahut da mümkün ve kesirdir. Fâil vacip ve vahid olduğu takdirde, ne külfet var, ne de garabet var. Olsa bile vehmî olur. Esbaba isnad edildiği takdirde, külfet ve garabet vehmîlikten çıkar, kat’î ve hakikî bir şekilde tahakkuk eder. Çünkü, kusur ve zâfiyetten hâli olmayan esbab-ı kesireden hiçbir sebep, bir müsebbebi omuzuna kaldıramaz. Ve birşeyin icadında gayr-ı mütenahî esbabın iştiraki lâzımdır. [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR][/B] balarısı herşeyle alâkadar olduğundan, eğer icadı esbaba isnad edilirse, semâvat ve arzın iştirakleri lâzımdır. [B]Maahaza, kesretin vahidden suduru,[/B] vâhidin kesretten sudûru kadar zahmet değildir, daha kolaydır. [B][COLOR=red]Meselâ,[/COLOR] bir kumandanın efrad-ı kesireye[/B] verdiği intizam ve yaptırdığı işleri, o efrad-ı kesire, kendi başlarına büyük bir müşkilâttan sonra yapabilirler. [B] Maahaza, icadın esbaba isnadında [/B]lâyüad külfet, garabet olmakla beraber, pek çok muhâlâta zemin teşkil ediyor. [B]1.[/B] Herbir zerrede Vâcibü’l-Vücudun sıfatlarının farzı lâzımdır. [B]2.[/B] Ulûhiyette gayr-ı mütenahi şeriklerin iştiraki lâzım gelir. [B]3.[/B] Herbir zerrenin hem hâkim, hem mahkûm olması lâzım gelir: kubbeli binalarda birbirine dayanmakla düşmekten kurtulan taşlar gibi. [B]4. [/B] Şuur, irade ve kudret gibi sıfatların her zerrede bulunması lâzım gelir. Çünkü, hüsn-ü san’at bu sıfatları iktiza eder. Şu hakikati izah için birkaç misal söyleyeceğiz. [B]Birincisi:[/B] Şems, şeffafiyet sırrına binaen, şişelerin zerrelerinde, arzın denizlerinde, semânın seyyarelerinde müsavat üzerine tecellî eder. [B]İkincisi:[/B] Mukabele sırrına binaen, merkezdeki bir lâmbanın daireyi teşkil eden ayinelere nisbet-i in’ikâsı birdir. [B]Üçüncüsü:[/B] Nurdan veya nurânî birşeyden tenevvür etmek ve ziya almak hususunda, bir ile bin birdir. Nurânînin iktizası öyledir. [B]Dördüncüsü:[/B] Muvazene sırrına binaen, hassas bir terazinin iki kefesinde iki ceviz veyahut iki güneş bulunsa; hangi kefesine birşey ilâve edilirse, o aşağı iner, ötekisi havaya kalkar. [B]Beşincisi:[/B] Büyük bir sefineyle gayet küçük bir sefineyi sevk ve tahrik hususunda fark yoktur—kaptan; ister bir çocuk olsun, ister büyük olsun.—Çünkü intizam vardır. [B]Altıncısı:[/B] Hayvan-ı nâtık gibi bir mahiyet-i mücerredenin küçük ve büyük efradına nisbeti birdir. [B]Hülâsa: Kalil ile kesir, küçük ile[/B] büyük arasında birşey-i vahide isnatlarında tefavüt olmadığı, imkân dairesinde olduğu şu misallerle tavazzuh etti. Binaenaleyh, eşyada bulunan intizam, muvazene, evâmir-i tekviniyeye karşı imtisal, itaat, kudret-i ezeliyyenin nuraniyeti, eşyanın içyüzünün şeffafiyeti gibi sırlardan dolayı, bir sinek ile arzın ihyâsı, bir ağaç ile semâvâtın icadı, bir zerreyle güneşin yaratılışı Vâcibü’l-Vücuda nisbetle mütesavidir. Evet müsavat ve adem-i tefavütü gözle görünür. Bak: Mahiyeti meçhul, mu’cizatıyla malûm olan kudret-i ezeliyenin, bilhassa semerat ve sebzelerdeki nakışları, san’atları, esbaba havale edilirse, esbab altında ezilecektir. [/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Mesnevi-i Nuriye
Temsiller ve Hikayelerle "Mesnevi-i Nuriye"
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst