Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Peygamberler ve Peygamberlerin Hayatı
Tabut-u sekine hz.musa'nin ahit sandiği nerede saklaniyor
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Abidin1" data-source="post: 223586" data-attributes="member: 11964"><p>Selamın aleyküm</p><p>Bende buna katılıyorum Sn. tamasker. Çünkü sandığın ihtiva ettiği sekinet, Bakara suresi 250. ayette yazılı. Yani bir nevi o sandık hepimizin evlerinde duruyor. Kur'an ı kerim Tevratı da içeriyor, İncilide o levhaları (Zebur) da.. Yani bu açıdan bakınca örneğin İncili ıslah etmeye de gerek yok. Çünkü insanlar tarafından bozulmuş olan incil Yüce Allah (c.c.) tarafından fes edilmiştir. Yerine i'layı kelimetullah olarak Kur'an ı kerim gönderilmiştir.</p><p></p><p><u>Mucize;</u> Kur'an da her şey Hüccet (Delil) ve Burhan (Bilgi) a dayalıdır. Bir çok yerinde şuna benzer bir hitap kullanır; "Haydi doğru söyleyenlerseniz getirin delilinizi.." aslında bu bir kinayeli hitaptır. Çünkü Alemlerin rabbii Allah (c.c.) Alimdir..Ona karşı delil getirebilmek kimin haddine. ! Burada kast ettiği şey insanların bilgiye ve delile dayalı davranması gerektiği, zorunluluğudur. Mesela mü'min insanlar su-i zan edemezler yada zamanın şartlarına göre hayatlarını düzenlerlerken dini kendilerine göre şekillediremezler. İllaki her yorumu kaynağa, ana direğe yani Kur'an a dayanması gerek. İşte delil yani Hüccet dini anlamda böyle önemlidir. İşte Nebilere mucizeler verilirken mucizeler Huccet olarak verilmiştir. Yani bir bakıma mucize ile şöyle der Nebi ben davamda haklıyım ve Allah (c.c.) katından delilim budur. Misal İsa aleyhisselam zamanında tıp çok ileriydi ona insanları diriltme yeteneği ve çamurdan yaptığı kuşlara can verme yeteneği verilmişti. Musa aleyhisselam zamanında büyü çok ileriydi ona da asası Alah (c.c.) katından güçlendirilmişti.</p><p></p><p><u>Alamet;</u> aynı zamanda asası Hz. Musa (a.s.) ın alametiydi. Peygamberliğinin deliliydi. Çünkü o tebliğ ettiği zaman büyücüler ile karşılaşmaya çıktığında asanı at diye vahyedilmişti. Alamet Türkçesiyle işaret demektir. Hz. zekeriya ya çocuğu olacağı müjdesi iletildikten sonra bunun işareti 3 gün boyunca kimse ile konuşamaması olmuştu. Demek ki hepsinin alameti birbirinden farklıdır. Talut un da alameti anlaşıldığına göre sandıkmış..</p><p></p><p><u>Mehdi </u>ye gelince; sana bu yazacaklarım yürekten inandıklarımdır. Hz. Muhammed efendimiz son peygamberdir. Kur'an son kitaptır. Yüce Allah (c.c.) tarafından muhafaza edilmiştir. Onunda Hücceti Ehli beyt imamlarıdır. Çünkü başta Hz. İmam Ali (k.v.) vahiy katibi ve Hz. peygamber efendimizin en yakınıydı. Onun torunları imamlar dahi hepsi büyük Kur'an alimleriydi. Hepsi nesiller boyunca geldiler ve Kur'an çoğaltıldıkça çoğaltıldı. İşte bu Yüce Allah (c.c.)'ın kur'an hakkındaki vaadinin delilidir. </p><p></p><p>Kur'an değişmesi mümkün olmadığına göre, Hz. Muhammed efendimiz son peygamber olduğuna göre. Kimi İslam görüşlerine göre Mehdi olarak isimlendirilen kişi ancak bir Alim olabilir. Peygamber olmadığı için Hüccet göstermesine gerek ve imkan da olmayacak demektir. Bu açıdan bakınca da o sandığa hiç bir bakımdan ihtiyacı olmayacağı ortaya çıkar.</p><p></p><p>Eğer gerçekten varsa, Mehdinin alim olabileceğine ilişkin görüşler çok daha kuvvetli. Çünkü sonsuz merhamet sahibi Yüce Allah'ın her yüzyıl başında insanlara yardım ve onları batıldan kurtarmak için bir alim gönderdiğinden bahsedilmekte. Bu yüzyılın miladi başlangıcı (3. bin yıl) ile hicri 15. yüzyılın başı birbiri ile çakışıyor. Yani bazı islam görüşleri gibi bu şekilde düşünürsek Yüce Allah'ın rahmeti olarak bu yüzyılda ortaya çıkacak ve ilham alacak zat önümüzdeki en az iki yüz yıla hitap edecek. Bunu olgunlaşma süreci olarak düşünürsek en az 500 belkide 700 yıl kadar dünyayı saracağını söyleyebiliriz. Aslında çok da değil Osman beyin söğütte diktiği çınar 600 yıl yaşadı. geldik mi şimdi sayın Ahmet ünlü Hocanın dediğine : D</p><p></p><p>Yalnız ciddi bir sorun var. Benim düşünceme göre bu tip insanları biz tanıyamayız. Hatta onlarda büyük ihtimalle kendilerini bilmiyorlardır. Misal Gazi Osman bey'in hayattaki bütün gayesi Bursa yı almaktı. Orada camii yaptırıp orada gömülmek istiyordu. Kendisinden sonra ne Edirne kaldı. Ne Belgrad az daha Viyana bile düşüyordu : D fakat bundan onun haberi olamadı. Yani bence onunda kendinden haberi olmaması gerek. Hemde Felsefi olarak tevazu gereği kendini bilmemeli ve kimsede onu tanımamalı. Onu ancak zaman haklı çıkarabilir.. Ve haklı çıktığından da kendinin haberi olmaz.. Yani bu bakımdan da bir zat olarak mehdiyi düşünmenin bize hiç bir faydası olmayacaktır. Biz sadece Kur'an a sarılmalı ve doğru yolda olmaya çalışmalıyız. Bunun dışında bizim yapabileceğimiz bir şey yok..:dft012:</p><p></p><p>Kaldı ki akıl ve zamanın koşulları gereği başlatan bir kişi olabilir. Ancak başaran bir kişi olamaz.. </p><p><strong>“Bu zaman, cemaat zamanıdır. <u>Ferdî şahısların dehası, ne kadar hârika da olsalar, cemaatın şahs-ı manevîsinden gelen dehasına karşı mağlûb düşebilir.</u>”</strong></p><p></p><p>Ayrıca ben Zeydiyye mezhebindenim saygıdeğer din kardeşim. Bizde Mehdi inancı yoktur. <img src="data:image/gif;base64,R0lGODlhAQABAIAAAAAAAP///yH5BAEAAAAALAAAAAABAAEAAAIBRAA7" class="smilie smilie--sprite smilie--sprite8" alt=":D" title="Big grin :D" loading="lazy" data-shortname=":D" /> <u></u></p><p><u></u></p><p><u>Mehdi yi ancak bir alim olduğunu düşünerek kabul edebilirim.</u> Ondan öncede her yüzyıl başında bir tane geldiğini düşünerek. (tabi zamanın şartları aşırı değiştiğinden mantıken bu 3. bin yıl da ki biraz daha güçlü bir alim olabilir.) </p><p></p><p>Aksi takdir de bizim şeriatımıza (inanç sistemimize) kesinlikle uygun olmaz.:dft012:</p><p></p><p>Saygılar..</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Abidin1, post: 223586, member: 11964"] Selamın aleyküm Bende buna katılıyorum Sn. tamasker. Çünkü sandığın ihtiva ettiği sekinet, Bakara suresi 250. ayette yazılı. Yani bir nevi o sandık hepimizin evlerinde duruyor. Kur'an ı kerim Tevratı da içeriyor, İncilide o levhaları (Zebur) da.. Yani bu açıdan bakınca örneğin İncili ıslah etmeye de gerek yok. Çünkü insanlar tarafından bozulmuş olan incil Yüce Allah (c.c.) tarafından fes edilmiştir. Yerine i'layı kelimetullah olarak Kur'an ı kerim gönderilmiştir. [U]Mucize;[/U] Kur'an da her şey Hüccet (Delil) ve Burhan (Bilgi) a dayalıdır. Bir çok yerinde şuna benzer bir hitap kullanır; "Haydi doğru söyleyenlerseniz getirin delilinizi.." aslında bu bir kinayeli hitaptır. Çünkü Alemlerin rabbii Allah (c.c.) Alimdir..Ona karşı delil getirebilmek kimin haddine. ! Burada kast ettiği şey insanların bilgiye ve delile dayalı davranması gerektiği, zorunluluğudur. Mesela mü'min insanlar su-i zan edemezler yada zamanın şartlarına göre hayatlarını düzenlerlerken dini kendilerine göre şekillediremezler. İllaki her yorumu kaynağa, ana direğe yani Kur'an a dayanması gerek. İşte delil yani Hüccet dini anlamda böyle önemlidir. İşte Nebilere mucizeler verilirken mucizeler Huccet olarak verilmiştir. Yani bir bakıma mucize ile şöyle der Nebi ben davamda haklıyım ve Allah (c.c.) katından delilim budur. Misal İsa aleyhisselam zamanında tıp çok ileriydi ona insanları diriltme yeteneği ve çamurdan yaptığı kuşlara can verme yeteneği verilmişti. Musa aleyhisselam zamanında büyü çok ileriydi ona da asası Alah (c.c.) katından güçlendirilmişti. [U]Alamet;[/U] aynı zamanda asası Hz. Musa (a.s.) ın alametiydi. Peygamberliğinin deliliydi. Çünkü o tebliğ ettiği zaman büyücüler ile karşılaşmaya çıktığında asanı at diye vahyedilmişti. Alamet Türkçesiyle işaret demektir. Hz. zekeriya ya çocuğu olacağı müjdesi iletildikten sonra bunun işareti 3 gün boyunca kimse ile konuşamaması olmuştu. Demek ki hepsinin alameti birbirinden farklıdır. Talut un da alameti anlaşıldığına göre sandıkmış.. [U]Mehdi [/U]ye gelince; sana bu yazacaklarım yürekten inandıklarımdır. Hz. Muhammed efendimiz son peygamberdir. Kur'an son kitaptır. Yüce Allah (c.c.) tarafından muhafaza edilmiştir. Onunda Hücceti Ehli beyt imamlarıdır. Çünkü başta Hz. İmam Ali (k.v.) vahiy katibi ve Hz. peygamber efendimizin en yakınıydı. Onun torunları imamlar dahi hepsi büyük Kur'an alimleriydi. Hepsi nesiller boyunca geldiler ve Kur'an çoğaltıldıkça çoğaltıldı. İşte bu Yüce Allah (c.c.)'ın kur'an hakkındaki vaadinin delilidir. Kur'an değişmesi mümkün olmadığına göre, Hz. Muhammed efendimiz son peygamber olduğuna göre. Kimi İslam görüşlerine göre Mehdi olarak isimlendirilen kişi ancak bir Alim olabilir. Peygamber olmadığı için Hüccet göstermesine gerek ve imkan da olmayacak demektir. Bu açıdan bakınca da o sandığa hiç bir bakımdan ihtiyacı olmayacağı ortaya çıkar. Eğer gerçekten varsa, Mehdinin alim olabileceğine ilişkin görüşler çok daha kuvvetli. Çünkü sonsuz merhamet sahibi Yüce Allah'ın her yüzyıl başında insanlara yardım ve onları batıldan kurtarmak için bir alim gönderdiğinden bahsedilmekte. Bu yüzyılın miladi başlangıcı (3. bin yıl) ile hicri 15. yüzyılın başı birbiri ile çakışıyor. Yani bazı islam görüşleri gibi bu şekilde düşünürsek Yüce Allah'ın rahmeti olarak bu yüzyılda ortaya çıkacak ve ilham alacak zat önümüzdeki en az iki yüz yıla hitap edecek. Bunu olgunlaşma süreci olarak düşünürsek en az 500 belkide 700 yıl kadar dünyayı saracağını söyleyebiliriz. Aslında çok da değil Osman beyin söğütte diktiği çınar 600 yıl yaşadı. geldik mi şimdi sayın Ahmet ünlü Hocanın dediğine : D Yalnız ciddi bir sorun var. Benim düşünceme göre bu tip insanları biz tanıyamayız. Hatta onlarda büyük ihtimalle kendilerini bilmiyorlardır. Misal Gazi Osman bey'in hayattaki bütün gayesi Bursa yı almaktı. Orada camii yaptırıp orada gömülmek istiyordu. Kendisinden sonra ne Edirne kaldı. Ne Belgrad az daha Viyana bile düşüyordu : D fakat bundan onun haberi olamadı. Yani bence onunda kendinden haberi olmaması gerek. Hemde Felsefi olarak tevazu gereği kendini bilmemeli ve kimsede onu tanımamalı. Onu ancak zaman haklı çıkarabilir.. Ve haklı çıktığından da kendinin haberi olmaz.. Yani bu bakımdan da bir zat olarak mehdiyi düşünmenin bize hiç bir faydası olmayacaktır. Biz sadece Kur'an a sarılmalı ve doğru yolda olmaya çalışmalıyız. Bunun dışında bizim yapabileceğimiz bir şey yok..:dft012: Kaldı ki akıl ve zamanın koşulları gereği başlatan bir kişi olabilir. Ancak başaran bir kişi olamaz.. [B]“Bu zaman, cemaat zamanıdır. [U]Ferdî şahısların dehası, ne kadar hârika da olsalar, cemaatın şahs-ı manevîsinden gelen dehasına karşı mağlûb düşebilir.[/U]”[/B] Ayrıca ben Zeydiyye mezhebindenim saygıdeğer din kardeşim. Bizde Mehdi inancı yoktur. :D [U] Mehdi yi ancak bir alim olduğunu düşünerek kabul edebilirim.[/U] Ondan öncede her yüzyıl başında bir tane geldiğini düşünerek. (tabi zamanın şartları aşırı değiştiğinden mantıken bu 3. bin yıl da ki biraz daha güçlü bir alim olabilir.) Aksi takdir de bizim şeriatımıza (inanç sistemimize) kesinlikle uygun olmaz.:dft012: Saygılar.. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Peygamberler ve Peygamberlerin Hayatı
Tabut-u sekine hz.musa'nin ahit sandiği nerede saklaniyor
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst