Sevmek ne demek?

Denis

Well-known member
260px-Superb_fairy_wrens_mark_2.jpg




Allah’ı sevmek ne demek? Nerde sende o yürek?

Sevmek ne kelime… Sevmek nerede, sen nerede?

Allah’ı sevmek ne demek? Nerde sende o yürek?



Haberin var mı ey yanmayan gönül, taşmamış yürek? Allah’ı sevmek, yürek ister, yürek! Etten değil, buttan değil, kas gücü değil, kalp gücü gerek… “Sen kim, Allah’ı sevmek kim? Yürü git yoluna!” diye bir ses…

Her gün ama her gün… Bilmem kaç defa sürer gider içimde bu mücadele…

Kimler girmez ki araya… Şefaatçi olmaya… Bazen pes ederim. Kuytu bir köşede boğulurum hıçkırıklara… Anlarım zindan neresidir, anlarım karanlık nasıl bir yerdir. Zindan; insanın Allah’ı sevemediği yerdir.

***

Aşk nedir? Kimi, niçin sevdiğini bilmektir. En üstün aşk, bir yaratıcıya kul olduğunu bilmenin bilinciyle yaşamak ve onu sürekli hatırlamaktır.

Her gün, ama her gün bilmem kaç defa sürer gider içimde bu mücadele...
Bazen direncim kırılır.

Ey beni bu sevgiden mahrum bırakmaya çalışan uğru! Çekil git yoluna doğru! Benim yolum, ona doğru. Dosdoğru… Kapısında dilenmek de bir şereftir, beklemek de bir nimettir. Beni korkutan dışımdaki değil, içimdeki kalabalıklardır. Sevgimi sünger gibi emen, Rabbime vereceğim sevgiyi emen o kuru kalabalıklardır.

Ne eldekine sevinirim, ne elimden kaçana yerinirim. Rabbim, Seni sevdikten sonra zenginlik de birdir, yoksulluk da birdir. Senin ile olan, Seni seven, asla eksik değildir.

***

Gün gecenin içinde değil, kalbindedir. Sen o karanlık odada yattığın yerden doğrulmadan, yeni bir hayata, yeni gün doğmaz. Gün, doğduğun ilk günkü gibi seninle başlar.

Ey içimdeki ses, nereye gidersen git sen, nereye tünersen tüne sen, benim sevgilim, benim Rabbim, benim Mâlikim, sadece sensin Allah’ım, sadece sen… Kolay olmuyor… Yazıldığı kadar kolay olmuyor bunları söylemek… Kolay olmuyor.
Kaç cephede savaş var… İçim meydan yeri; bir bilseniz… İçim Çanakkale… Akla hayale gelmez verilen mücadele.

Ama birileri duymalı, birileri bilmeli ve huzurdan kaçmamalı, sıvışmamalı, mücadeleyi bırakmamalı…

Asla ve asla pes etmemeli. Meydanı şeytanın ordularına terk etmemeli. Ey nefsim sana da büsbütün karşı değilim.
Alışacağız birlikte yaşamaya… Alışacağız vicdanın çağırdığı yöne ve yola koşmaya. Allah’ı sevmeyen bir kalp, genç de olsa ihtiyardır.

Gençlik; kalbin gençliği, düşüncenin gençliği, fikrin gençliği ve temizliğidir. Kalbe en ağır yük, Allah’ım, Seni sevememektir. Aşk, neden ve kimi sevdiğini bilmektir. Aşk, Allah’ı sevmektir. Aşkın en üstün mertebesi, Allah’a kul olmanın bilinciyle yaşamaktır ve O'nu sürekli hatırlamaktır. Sevgi, aşk, sözle olmaz. O'na hakkıyla gönül bağlamaktır ki, odur aşk, odur sevmek.


Gün, insana günlük dersini verir çiçeklerle beraber. Çiçeklerden kalbe uzanan yollar vardır… Kalpler de çiçeklenir o zaman. Allah’a giden yolu açılırsa eğer kalbin, O'nun sevgisiyle derinleşirse gönüller, şükrün şevkine erer kalpler. O ilâhî sevginin saltanatı, kalplerde bir ömür sürer gider. Ama bakımı gerektir, ihmâle gelmez sevgilerde. Çiçeklerin suya ihtiyacı kadar, kalplerin de Allah’a iştiyakı vardır, ihtiyacı vardır.

Yollar süpürülerek temizleniyor, kalpler de Allah’ı anmakla. Temizleyelim gönül evini ki, sahibinin ismi tecelli etsin, orayı temiz bulsun.

“Allah’ı sevmek ne demek? Nerde sende o yürek?” diyene cevap vermek gerek… O yoldayım karınca misal, o yoldayım… Sevmese yaratmazdı beni. Sevmese göndermezdi Peygamberini (asm), kitabını, Kur’ân’ını.
Seveceğimiz şarkı da Sana ait olmalı ve hiç susmamalı Rabbim, hiç susmamalı…

“Kalbimin sahibi sensin
Orda yalnız sen varsın.”


Kalbimden geçeni sadece sen bilirsin. Sen ki, kalbimin sahibisin, kalbimin her şeyisin Allah’ım… Ben sevsem sevsem, ancak birini sevebilirim. Sen ise yarattığın her şeyi bilen, gören ve sevensin. Ömründe hiç çöllere ayağı bile değmeyenler, senden uzak, kızgın çöllerde yaşıyorlar da haberleri yok. Kalpler senden uzak olunca, her şey tuzak oluyor.

Her yer pırıl pırıl da olsa, senden uzakta kalmak zindandır. Zindan ki, sana inanmadan, seni sevmeden yaşamaktır. Her şey varlığının şahidiyken sana inanmamak, en büyük yalancılıktır.

İçimdeki sese bu, tokat gibi bir cevaptır: “Ben kulumu severim.”
Araya girene azap gerektir. Şeytan azapta gerektir.

Evet, insan hayatı önce kalbinde yaşar. Kalbinde fark eder o büyük sevgiyi… İman ki, kalbin saltanatıdır. Kalpler ilâhî aşkın aynalarıdır. Saf aynalar, ışıkları düz yansıtır.

Allah’ım, Senin sevginle ve Seni sevmekle ömrüm nihayet bulacaktır. Böyle dilerim, duâm budur. Katında bu sevgiyi dilemektir, bunu Senden son nefese kadar her dem istemektir.

Bunca ilerlemeye rağmen hâlâ insanlık kendisine ulaşamadı. Kendisine ulaşamayanların kalplerini ne doyurabilir ki? Bu çağda midesi aç kalan insanlardan çok, aç kalan kalpler var Allah’ım. Sevgine aç olanlar, sevgine susuz olanlar daha fazla.

Hırsına, arzularına mağlûp olanlar, dünyayı versen, aya göz kırparlar. Oysa sevginden nasibi olanlar, mûtîdir, kanaatkârdır, şükran doludur. O sevgi kalpte de kalmaz. Paylaşılır bütün mahlûkatla…

Bir kıssa var, küçücük bir kıssa:
Dağda iki çoban varmış sürülerini otlatan. Çobanlardan biri yeni doğmuş bir kuzuyu kucağına alıp başını öpmüş. Onu gören diğer çoban ise şöyle demiş:
“Sen boş işlerle uğraşıyorsun. Şu hayvancağız sevilip öpülmekten ne anlar?

Kuzuyu öpen çoban, ona şöyle cevap vermiş:
“O anlamasa da insanlığımın icabı olarak sevgimi göstermek bana gerekmez mi?” (Sevgi Öyküleri 2, Selim Gündüzalp, s. 150)

Allah’ı sevmek, Allah’ın yarattıklarını da sevmektir. O sevginin en hası ise, O'nun sevdiği zatı (asm) sevmek ve O'na (asm) benzemektir. Niye verilmiş ki bu sevgi, bu kalp insana? Hurdacıya satmak için değil, antikacıya vermek için…
“Yerinde sarf olunmayan bir muhabbet-i gayr-i meşrûanın cezası, merhametsiz bir musîbettir.” (Sözler, 323)

***

Efendim, gülibrişimli günler, mücadelenin huzura eriştiği sabahlar, Rabbimizin huzurunda sevgiyle nazar ettiği vakitler diliyoruz. Efendimizin (asm) mübarek elinin başımızı okşamasını, hasretimizi dindirmesini diliyoruz. En samimî, en kalbi duâlar ile…

Bu sabah rüyamda rahmetli babacığımı gördüm ve doya doya kucaklayıp öptüm kendisini. İnliyordu, ağrıları vardı. Kucaklayınca, dindi sızısı. “Sen benim babamsın, sen benim babamsın.” dedim, defaatle. Öpüşle kulağına fısıldadım. Babam ise: “Ben senin kardeşinim.” dedi.

Çoktandır rüyamda görmüyordum; duâlardan hissedar olduğunu düşündüm.
Duâlarınızı bekliyorum bütün sevdiklerimiz için, bütün Nur Talebesi kardeşlerimiz için. Ve aynı rüya da evimizde misafir olarak gördüğüm Erdem Beyazıt için.

Rabbim baharına eriştirdiği gibi, cennetin baharına da cümlemizi eriştirsin, ulaştırsın inşallah. Bütün sevdiklerimizle beraber… Âmin…



Selim GÜNDÜZALP
 
Üst