Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Mektûbat
Sekizinci Mektub
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="tuncerr" data-source="post: 48116" data-attributes="member: 99"><p>بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ </p><p></p><p> الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ isimleri بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ e girdiklerinin ve her mübarek şey'in başında zikredilmelerinin çok hikmetleri var. Onların beyanını başka vakte talikan, şimdilik kendime ait bir hissimi söyleyeceğim: </p><p></p><p> Kardeşim ben الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ isimlerini öyle bir nur-u azam görüyorum ki, bütün kâinatı ihata eder ve her ruhun bütün hacat-ı ebediyesini tatmin edecek ve hadsiz düşmanlarından emin edecek, nurlu ve kuvvetli görünüyorlar. Bu iki nur-u azam olan isimlere yetişmek için en mühim bulduğum vesile; fakr ile şükr, acz ile şefkattir. Yani: Ubudiyet ve iftikardır. Şu mes'ele münasebetiyle hatıra gelen ve muhakkikîne, hattâ bir üstadım olan İmâm-ı Rabbânî'ye muhalif olarak diyorum ki: Hazret-i Yâkub Aleyhisselâm'ın Yûsuf Aleyhisselâm'a karşı şedid ve parlak hissiyatı, muhabbet ve aşk değildir; belki şefkattir. Çünki şefkat, aşk ve muhabbetten çok keskin ve parlak ve ulvî ve nezihtir ve makam-ı nübüvvete lâyıktır. Fakat muhabbet ve aşk, mecazî mahbublara ve mahluklara karşı derece-i şiddette olsa, o makam-ı muallâ-yı nübüvvete lâyık düşmüyor. Demek Kur'an-ı Hakîm'in parlak bir i'caz ile, parlak bir surette gösterdiği ve ism-i Rahîm'in vusulüne vesile olan hissiyat-ı Yûkubiye, yüksek bir derece-i şefkattir. İsm-i Vedûd'a vesile-i vusul olan aşk ise; Züleyha'nın Yûsuf Aleyhisselâm'a karşı olan muhabbet mes'elesindedir. Demek Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan, Hazret-i Yâkub Aleyhisselâm'ın hissiyatını, ne derece Züleyha'nın hissiyatından yüksek göstermişse; şefkat dahi o derece aşktan daha yüksek görünüyor. </p><p></p><p> </p><p></p><p>sh: » (M: 31) </p><p></p><p> Üstadım İmâm-ı Rabbânî aşk-ı mecazîyi makam-ı nübüvvete pek münasib görmediği için demiş ki: "Mehasin-i Yûsufiye, mehasin-i uhreviye nev'inden olduğundan, ona muhabbet ise mecazî muhabbetler nev'inden değildir ki, kusur olsun." Ben de derim: "Ey Üstad! O, tekellüflü bir tevildir; hakikat şu olmak gerektir ki: O, muhabbet değil, belki yüz defa muhabbetten daha parlak, daha geniş, daha yüksek bir mertebe-i şefkattir." Evet şefkat bütün enva'ıyla latif ve nezihtir. Aşk ve muhabbet ise, çok enva'ına tenezzül edilmiyor. </p><p></p><p> Hem şefkat pek geniştir. Bir zât, şefkat ettiği evlâdı münasebetiyle bütün yavrulara, hattâ zîruhlara şefkatini ihata eder ve Rahîm isminin ihatasına bir nevi âyinedarlık gösterir. Halbuki aşk, mahbubuna hasr-ı nazar edip, herşey'i mahbubuna feda eder; yahut mahbubunu i'lâ ve sena etmek için, başkalarını tenzil ve manen zemmeder ve hürmetlerini kırar. Meselâ biri demiş: "Güneş mahbubumun hüsnünü görüp utanıyor, görmemek için bulut perdesini başına çekiyor." Hey âşık efendi! Ne hakkın var, sekiz ism-i azamın bir sahife-i nuranîsi olan Güneş'i böyle utandırıyorsun? </p><p></p><p> Hem şefkat hâlistir, mukabele istemiyor; safi ve ivazsızdır. Hattâ en âdi mertebede olan hayvanatın yavrularına karşı fedakârane ivazsız şefkatleri buna delildir. Halbuki aşk ücret ister ve mukabele taleb eder. Aşkın ağlamaları, bir nevi talebdir, bir ücret istemektir. </p><p></p><p> Demek suver-i Kur'aniyenin en parlağı olan, Sure-i Yûsuf'un en parlak nuru olan Hazret-i Yâkub'un (A.S.) şefkati, ism-i Rahman ve Rahîm'i gösterir ve şefkat yolu, rahmet yolu olduğunu bildirir ve o elem-i şefkate deva olarak da فَاللّهُ خَيْرٌ حَافِظًا وَهُوَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ dedirir. </p><p></p><p>اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى </p><p></p><p>Said Nursî</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="tuncerr, post: 48116, member: 99"] بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ isimleri بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ e girdiklerinin ve her mübarek şey'in başında zikredilmelerinin çok hikmetleri var. Onların beyanını başka vakte talikan, şimdilik kendime ait bir hissimi söyleyeceğim: Kardeşim ben الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ isimlerini öyle bir nur-u azam görüyorum ki, bütün kâinatı ihata eder ve her ruhun bütün hacat-ı ebediyesini tatmin edecek ve hadsiz düşmanlarından emin edecek, nurlu ve kuvvetli görünüyorlar. Bu iki nur-u azam olan isimlere yetişmek için en mühim bulduğum vesile; fakr ile şükr, acz ile şefkattir. Yani: Ubudiyet ve iftikardır. Şu mes'ele münasebetiyle hatıra gelen ve muhakkikîne, hattâ bir üstadım olan İmâm-ı Rabbânî'ye muhalif olarak diyorum ki: Hazret-i Yâkub Aleyhisselâm'ın Yûsuf Aleyhisselâm'a karşı şedid ve parlak hissiyatı, muhabbet ve aşk değildir; belki şefkattir. Çünki şefkat, aşk ve muhabbetten çok keskin ve parlak ve ulvî ve nezihtir ve makam-ı nübüvvete lâyıktır. Fakat muhabbet ve aşk, mecazî mahbublara ve mahluklara karşı derece-i şiddette olsa, o makam-ı muallâ-yı nübüvvete lâyık düşmüyor. Demek Kur'an-ı Hakîm'in parlak bir i'caz ile, parlak bir surette gösterdiği ve ism-i Rahîm'in vusulüne vesile olan hissiyat-ı Yûkubiye, yüksek bir derece-i şefkattir. İsm-i Vedûd'a vesile-i vusul olan aşk ise; Züleyha'nın Yûsuf Aleyhisselâm'a karşı olan muhabbet mes'elesindedir. Demek Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan, Hazret-i Yâkub Aleyhisselâm'ın hissiyatını, ne derece Züleyha'nın hissiyatından yüksek göstermişse; şefkat dahi o derece aşktan daha yüksek görünüyor. sh: » (M: 31) Üstadım İmâm-ı Rabbânî aşk-ı mecazîyi makam-ı nübüvvete pek münasib görmediği için demiş ki: "Mehasin-i Yûsufiye, mehasin-i uhreviye nev'inden olduğundan, ona muhabbet ise mecazî muhabbetler nev'inden değildir ki, kusur olsun." Ben de derim: "Ey Üstad! O, tekellüflü bir tevildir; hakikat şu olmak gerektir ki: O, muhabbet değil, belki yüz defa muhabbetten daha parlak, daha geniş, daha yüksek bir mertebe-i şefkattir." Evet şefkat bütün enva'ıyla latif ve nezihtir. Aşk ve muhabbet ise, çok enva'ına tenezzül edilmiyor. Hem şefkat pek geniştir. Bir zât, şefkat ettiği evlâdı münasebetiyle bütün yavrulara, hattâ zîruhlara şefkatini ihata eder ve Rahîm isminin ihatasına bir nevi âyinedarlık gösterir. Halbuki aşk, mahbubuna hasr-ı nazar edip, herşey'i mahbubuna feda eder; yahut mahbubunu i'lâ ve sena etmek için, başkalarını tenzil ve manen zemmeder ve hürmetlerini kırar. Meselâ biri demiş: "Güneş mahbubumun hüsnünü görüp utanıyor, görmemek için bulut perdesini başına çekiyor." Hey âşık efendi! Ne hakkın var, sekiz ism-i azamın bir sahife-i nuranîsi olan Güneş'i böyle utandırıyorsun? Hem şefkat hâlistir, mukabele istemiyor; safi ve ivazsızdır. Hattâ en âdi mertebede olan hayvanatın yavrularına karşı fedakârane ivazsız şefkatleri buna delildir. Halbuki aşk ücret ister ve mukabele taleb eder. Aşkın ağlamaları, bir nevi talebdir, bir ücret istemektir. Demek suver-i Kur'aniyenin en parlağı olan, Sure-i Yûsuf'un en parlak nuru olan Hazret-i Yâkub'un (A.S.) şefkati, ism-i Rahman ve Rahîm'i gösterir ve şefkat yolu, rahmet yolu olduğunu bildirir ve o elem-i şefkate deva olarak da فَاللّهُ خَيْرٌ حَافِظًا وَهُوَ اَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ dedirir. اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى Said Nursî [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Mektûbat
Sekizinci Mektub
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst