Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Sahabe-i Kiram
Hanım Sahabiler
safiyye binti abdulmuttalib
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="mihrimah" data-source="post: 32161" data-attributes="member: 656"><p><strong>Resulullah efendimizin halası olan Hz. Safiyye, oğlu Zübeyr ile birlikte müslüman oldu. Oğlu Zübeyr ile birlikte hicret etti. Peygamber efendimize eziyet eden, kardeşi Ebu Leheb’e dedi ki:</strong></p><p> </p><p><strong>- Ey kardeşim! Kardeşimin oğlunu ve Onun dinini yardımsız, hor, hakîr bırakmak, sana yakışır mı? Vallahi bugün yaşayan bilginler, Abdülmuttalib’in soyundan bir Peygamberin çıkacağını bildiriyorlar. İşte, o peygamber, budur!</strong></p><p> </p><p><strong>Böyle söyleyerek Ebu Leheb’i de islâma davet etmiş, fakat o kabul etmemiştir.</strong></p><p> </p><p><strong>Savaşların çoğuna iştirak etti </strong></p><p> </p><p><strong>Hz. Safiyye’nin annesi Hâle ile Resul-i ekremin annesi Amine Hatun kardeş idiler. Bu suretle, Peygamberimiz ile, hem ana, hem de baba tarafindan çok yakın akraba olurlardı.</strong></p><p> </p><p><strong>Hz. Safiyye gazaların çoğuna iştirak etmişti. Gayet cesur idi. Uhud gazasına kati şöyle olmuştu: Resul-i ekrem efendimiz, Uhud savaşına gittikleri zaman, kadınlar da Hz. Hassan bin Sabit’in köşkünde bulunuyorlardı. Erkek olarak sadece Hassan vardı. O da yaşlı ve zayıf idi. Yahudîler bunu fırsat bilip saldırmak istiyorlardı. İçlerinden birisi köşkün dibine kadar sokulup, olup bitenleri dinlemek istedi. Hz. Safiyye bunu gördü ve bağırdı: </strong></p><p> </p><p><strong>- Hassan, şu yahudînin yanına in, onu öldür!</strong></p><p> </p><p><strong>Hz. Hassan dedi ki: </strong></p><p> </p><p><strong>- Ben onunla savaşacak hâlde olsaydım, şimdi herhalde Resulullahın yanında olurdum.</strong></p><p> </p><p><strong>Hz. Hassan, hastalık geçirdiginden kılıç sallayamıyordu. Hz. Safiyye bunun üzerine, bir çadır direğini kaptı ve aşağı indi. Yahudînin kaçmaması için kapıyı yavaş yavaş araladı. Birden çadır direğini yahudînin başına indirdi. Yahudî, yediği darbe sonucu bir daha kalkamadı ve öldü.</strong></p><p> </p><p><strong>Bundan sonra Safiyye eline bir kılıç alarak Uhud’un yolunu tuttu. Elindeki kılıcı ile önüne gelene saldırıyor, bir yandan da müslümanları harbe teşvik ederek, “Siz nasıl insanlarsınız, Resulullahı bırakıp da nereye gideceksiniz” diyordu.</strong></p><p> </p><p><strong>Cesedini görmesin </strong></p><p> </p><p><strong>Peygamber efendimiz onun vaziyetini görünce, oğlu Hz Zübeyr’i çağırdı ve buyurdu ki:</strong></p><p> </p><p><strong>- Annen Safiyye, kardeşi Hamza’nın cesedini görmesin. Çünkü cesedin durumu çok kötü idi. Kardeşinin cesedini böyle görse, herhalde aklını kaçırır.</strong></p><p> </p><p><strong>Hz. Zübeyr de bu emir üzerine annesinin yanına sokularak dedi ki:</strong></p><p> </p><p><strong>- Anneciğim, Resulullah efendimiz senin geri çekilmeni buyuruyor.</strong></p><p> </p><p><strong>- Nasıl? Geri mi dönecekmişim? Kardeşimin cesedinin nasıl olduğunu biliyorum. Bunun intikamını alacağım. Allahü teâlâ bilir ki, ben böyle yapılmasından hiç hoşlanmam. Fakat sabredeceğim. Ama bir gün bunların karşılığını da göreceğim.</strong></p><p> </p><p><strong>Hz. Zübeyr, durumu Resulullaha arz etti. Resulullah efendimiz de halasının metanetini duyunca, cesedin yanına gelmesine izin verdi. Cesedin parça parça olduğunu gördü. Kendisine hakim oldu. Yalnız “İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn" dedi. Ellerini açıp duâ etti ve oradan ayrıldı.</strong></p><p> </p><p><strong>Hz. Safiyye Hendek gazvesinde de Hassan bin Sabit’in köşkünde, içeriyi dinlemek isteyen bir yahudîyi öldürmüştür.</strong></p><p> </p><p><strong>Böylece Hz. Safiyye, gerek Uhud’da, gerekse Hendek savaşında birer düşman öldürmesiyle, eshabın takdirine mazhar olmuştur.</strong></p><p> </p><p><strong>Orduları idare edecektir </strong></p><p> </p><p><strong>Hz. Safiyye, Hz. Ömer halife iken, 640 yılında, 73 yaşında iken vefat etti. Bakî kabristanında Mugire bin Sube’nin kabri yanına defnedildi.</strong></p><p> </p><p><strong>Hz. Safiyye disiplinli bir anneydi. Bazen oğlu Zübeyr’e sert davrandığı olurdu. “Niçin böyle yapıyorsun” diyenlere şöyle cevap vermişti:</strong></p><p> </p><p><strong>- Ben onun iyi yetişmesi için böyle yapıyorum. Çünkü o, ileride orduları idare edecektir.</strong></p><p> </p><p><strong>Gerçekten de Hz. Zübeyr büyük bir İslâm fedaisi oldu.</strong></p><p> </p><p><strong>Hz. Safiyye cahiliyye devrinde Hâris bin Harb ile evlenmişti. Hâris’ten bir oğlu oldu.</strong></p><p> </p><p><strong>Hâris öldükten sonra Hz. Zübeyr’in babası Avvam bin Hüveylid ile evlendi. Bundan da üç çocuğu oldu. Bunlar Hz. Zübeyr, Saib ve Abdülkâbe’dir.</strong></p><p> </p><p><strong>Sen bizim ümidimizdin </strong></p><p> </p><p><strong>Hz. Safiyye, cesaret ve secaati ile nesillere örnek olacak şekildeydi. Gayet fasih ve beliğ mersiyeler yazardı.</strong></p><p> </p><p><strong>Hz. Safiyye, Arap edebiyatında, şiir ve mersiye söylemekte çok ileri idi. Hamasî şiirleri de meşhurdu. Bir tanesinde şöyle demiştir:</strong></p><p> </p><p><strong>Benden Kureyş’e haber salın ve deyin ki: “Ne hakla bize tahakküm etmeye kalkarsınız?</strong></p><p> </p><p><strong>Bizim büyüklüğümüz sizden eksik mi? Şunu iyi biliyorsunuz ki; bizim eski bir şerefimiz ve önce gelme hakkımız vardır.</strong></p><p> </p><p><strong>Bizim için zulüm ateşi yakılmamıştır. Verdiğimiz sözü bozduğumuzun alameti hiç belirtilmemiştir. Bütün hayır ve fazilet bizdedir.” Babası Abdülmuttalib’in vefatında, Hz. Hamza’nın şehit edildiğinde ve Resul-i ekremin vefatlarında yazdıkları mersiyeler meşhurdur.</strong></p><p> </p><p><strong>Resullullah efendimizin vefatındaki mersiyesinde demiştir ki: </strong></p><p><strong>Ya Resulallah! Sen bizim ümidimizdin, </strong></p><p><strong>Sen bize hep iyilik edenimizdin.</strong></p><p> </p><p><strong>Sen, değildin hiç, haksızlık edenlerden, </strong></p><p><strong>Sen, şefkat sahibi ve yol gösterenlerden.</strong></p><p> </p><p><strong>Ve dahî anlatılmayan ilim deryası, </strong></p><p><strong>Bugün ağlayanların, senin içindir feryadı.</strong></p><p> </p><p><strong>Senin yoluna hep ecdadım feda olsun!</strong></p><p><strong>Malım, canım, bütün varlığım feda olsun!</strong></p><p> </p><p><strong>Ah! Şimdi aramızda sağ olsaydınız, </strong></p><p><strong>Ne kadar mesrur olurduk kalsaydınız.</strong></p><p> </p><p><strong>Hak teâlânın hükmü bu, ya sabır diyoruz, </strong></p><p><strong>Bilmem ki ne yapsak, hep figan ediyoruz.</strong></p><p> </p><p><strong>Allahın selamı, sana olsun ya Resulallah!</strong></p><p><strong>Adın Cennetine girip kalasın ya Resulallah!</strong></p><p> </p><p><strong>Selam ve dualarla..</strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="mihrimah, post: 32161, member: 656"] [B]Resulullah efendimizin halası olan Hz. Safiyye, oğlu Zübeyr ile birlikte müslüman oldu. Oğlu Zübeyr ile birlikte hicret etti. Peygamber efendimize eziyet eden, kardeşi Ebu Leheb’e dedi ki:[/B] [B]- Ey kardeşim! Kardeşimin oğlunu ve Onun dinini yardımsız, hor, hakîr bırakmak, sana yakışır mı? Vallahi bugün yaşayan bilginler, Abdülmuttalib’in soyundan bir Peygamberin çıkacağını bildiriyorlar. İşte, o peygamber, budur![/B] [B]Böyle söyleyerek Ebu Leheb’i de islâma davet etmiş, fakat o kabul etmemiştir.[/B] [B]Savaşların çoğuna iştirak etti [/B] [B]Hz. Safiyye’nin annesi Hâle ile Resul-i ekremin annesi Amine Hatun kardeş idiler. Bu suretle, Peygamberimiz ile, hem ana, hem de baba tarafindan çok yakın akraba olurlardı.[/B] [B]Hz. Safiyye gazaların çoğuna iştirak etmişti. Gayet cesur idi. Uhud gazasına kati şöyle olmuştu: Resul-i ekrem efendimiz, Uhud savaşına gittikleri zaman, kadınlar da Hz. Hassan bin Sabit’in köşkünde bulunuyorlardı. Erkek olarak sadece Hassan vardı. O da yaşlı ve zayıf idi. Yahudîler bunu fırsat bilip saldırmak istiyorlardı. İçlerinden birisi köşkün dibine kadar sokulup, olup bitenleri dinlemek istedi. Hz. Safiyye bunu gördü ve bağırdı: [/B] [B]- Hassan, şu yahudînin yanına in, onu öldür![/B] [B]Hz. Hassan dedi ki: [/B] [B]- Ben onunla savaşacak hâlde olsaydım, şimdi herhalde Resulullahın yanında olurdum.[/B] [B]Hz. Hassan, hastalık geçirdiginden kılıç sallayamıyordu. Hz. Safiyye bunun üzerine, bir çadır direğini kaptı ve aşağı indi. Yahudînin kaçmaması için kapıyı yavaş yavaş araladı. Birden çadır direğini yahudînin başına indirdi. Yahudî, yediği darbe sonucu bir daha kalkamadı ve öldü.[/B] [B]Bundan sonra Safiyye eline bir kılıç alarak Uhud’un yolunu tuttu. Elindeki kılıcı ile önüne gelene saldırıyor, bir yandan da müslümanları harbe teşvik ederek, “Siz nasıl insanlarsınız, Resulullahı bırakıp da nereye gideceksiniz” diyordu.[/B] [B]Cesedini görmesin [/B] [B]Peygamber efendimiz onun vaziyetini görünce, oğlu Hz Zübeyr’i çağırdı ve buyurdu ki:[/B] [B]- Annen Safiyye, kardeşi Hamza’nın cesedini görmesin. Çünkü cesedin durumu çok kötü idi. Kardeşinin cesedini böyle görse, herhalde aklını kaçırır.[/B] [B]Hz. Zübeyr de bu emir üzerine annesinin yanına sokularak dedi ki:[/B] [B]- Anneciğim, Resulullah efendimiz senin geri çekilmeni buyuruyor.[/B] [B]- Nasıl? Geri mi dönecekmişim? Kardeşimin cesedinin nasıl olduğunu biliyorum. Bunun intikamını alacağım. Allahü teâlâ bilir ki, ben böyle yapılmasından hiç hoşlanmam. Fakat sabredeceğim. Ama bir gün bunların karşılığını da göreceğim.[/B] [B]Hz. Zübeyr, durumu Resulullaha arz etti. Resulullah efendimiz de halasının metanetini duyunca, cesedin yanına gelmesine izin verdi. Cesedin parça parça olduğunu gördü. Kendisine hakim oldu. Yalnız “İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn" dedi. Ellerini açıp duâ etti ve oradan ayrıldı.[/B] [B]Hz. Safiyye Hendek gazvesinde de Hassan bin Sabit’in köşkünde, içeriyi dinlemek isteyen bir yahudîyi öldürmüştür.[/B] [B]Böylece Hz. Safiyye, gerek Uhud’da, gerekse Hendek savaşında birer düşman öldürmesiyle, eshabın takdirine mazhar olmuştur.[/B] [B]Orduları idare edecektir [/B] [B]Hz. Safiyye, Hz. Ömer halife iken, 640 yılında, 73 yaşında iken vefat etti. Bakî kabristanında Mugire bin Sube’nin kabri yanına defnedildi.[/B] [B]Hz. Safiyye disiplinli bir anneydi. Bazen oğlu Zübeyr’e sert davrandığı olurdu. “Niçin böyle yapıyorsun” diyenlere şöyle cevap vermişti:[/B] [B]- Ben onun iyi yetişmesi için böyle yapıyorum. Çünkü o, ileride orduları idare edecektir.[/B] [B]Gerçekten de Hz. Zübeyr büyük bir İslâm fedaisi oldu.[/B] [B]Hz. Safiyye cahiliyye devrinde Hâris bin Harb ile evlenmişti. Hâris’ten bir oğlu oldu.[/B] [B]Hâris öldükten sonra Hz. Zübeyr’in babası Avvam bin Hüveylid ile evlendi. Bundan da üç çocuğu oldu. Bunlar Hz. Zübeyr, Saib ve Abdülkâbe’dir.[/B] [B]Sen bizim ümidimizdin [/B] [B]Hz. Safiyye, cesaret ve secaati ile nesillere örnek olacak şekildeydi. Gayet fasih ve beliğ mersiyeler yazardı.[/B] [B]Hz. Safiyye, Arap edebiyatında, şiir ve mersiye söylemekte çok ileri idi. Hamasî şiirleri de meşhurdu. Bir tanesinde şöyle demiştir:[/B] [B]Benden Kureyş’e haber salın ve deyin ki: “Ne hakla bize tahakküm etmeye kalkarsınız?[/B] [B]Bizim büyüklüğümüz sizden eksik mi? Şunu iyi biliyorsunuz ki; bizim eski bir şerefimiz ve önce gelme hakkımız vardır.[/B] [B]Bizim için zulüm ateşi yakılmamıştır. Verdiğimiz sözü bozduğumuzun alameti hiç belirtilmemiştir. Bütün hayır ve fazilet bizdedir.” Babası Abdülmuttalib’in vefatında, Hz. Hamza’nın şehit edildiğinde ve Resul-i ekremin vefatlarında yazdıkları mersiyeler meşhurdur.[/B] [B]Resullullah efendimizin vefatındaki mersiyesinde demiştir ki: [/B] [B]Ya Resulallah! Sen bizim ümidimizdin, [/B] [B]Sen bize hep iyilik edenimizdin.[/B] [B]Sen, değildin hiç, haksızlık edenlerden, [/B] [B]Sen, şefkat sahibi ve yol gösterenlerden.[/B] [B]Ve dahî anlatılmayan ilim deryası, [/B] [B]Bugün ağlayanların, senin içindir feryadı.[/B] [B]Senin yoluna hep ecdadım feda olsun![/B] [B]Malım, canım, bütün varlığım feda olsun![/B] [B]Ah! Şimdi aramızda sağ olsaydınız, [/B] [B]Ne kadar mesrur olurduk kalsaydınız.[/B] [B]Hak teâlânın hükmü bu, ya sabır diyoruz, [/B] [B]Bilmem ki ne yapsak, hep figan ediyoruz.[/B] [B]Allahın selamı, sana olsun ya Resulallah![/B] [B]Adın Cennetine girip kalasın ya Resulallah![/B] [B]Selam ve dualarla..[/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Sahabe-i Kiram
Hanım Sahabiler
safiyye binti abdulmuttalib
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst