Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Çocuklarda Din ve Ahlak Anlayışı
Risale-i nur’da çocuk
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="bizar" data-source="post: 166664" data-attributes="member: 12884"><p>“Bir çocukla konuşup söz anlatmak, bir filozofla konuşmaktan aşağı değildir” der Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri. (İşaratü’l-İ’caz, s. 209.) Filozofla konuşabilmek üstün bir zekâ, kıvrak düşünebilme yeteneği, iyi bir genel kültüre sahip olma becerisi gerektirir. Çocuklarla konuşurken çocukça tabirler kullanılarak onların seviyesine inilmesi gerektiğini, onların özel davranılması gereken varlıklar olduğunu risalelerinde her fırsatta tekrarlar. Çocuk psikolojisinin temelinde de çocukların seviyesine inebilmek, onlarla aynı dili konuşabilmek yatar.</p><p></p><p>Bediüzzaman Hazretlerinin eserlerini incelediğimizde çocuklardan bahsederken her fırsatta onların nazik, nazenin, nazlı yavrular olarak nitelendirildiğine şahit oluruz. Risalelerde çocukları özellikle ele almış, onların şefkat beklediklerini, dünyanın ürkütücü hâllerinde nazik ruhlarına iman çekirdeği yerleştirmekle, huzur bulup yeteneklerini geliştireceklerinden bahsetmiştir. Eğer insan sadece fizikî görünüşünden oluşsaydı ona bilgi, görgü ve hayatın çeşitli eğlenceleri yetecekti. İnsan olmanın gereği olarak bu masum çocuklar ilerde hayatın türlü zorluklarına katlanacaklar, küçük kalplerinde çok uzun arzuları olacak ve küçük kafalarında büyük amaçlar taşıyacaklar. Bu durumda dayanma noktalarının ve yardım isteyecekleri bir yerin olması gerekir. Bunu çocuğuna veremeyen bir anne-baba onu manevî olarak öldürmüş gibidir.</p><p></p><p>Bu manalar, günümüzde çocuğunu en güzel şeylerle yedirip, içirip giydirip bununla çocuğunu tatminsizliğe itmiş ailelere güzel bir mirastır. Risalelerde çocuk kıymetini bulmuş özel bir yere konmuş, ihtiyaçlarından bahsedilmiş, sevgi ve şefkat konusuna lâyık olduğu değer verilmiştir.Eserlerinde, insanların çocukla ilgili olarak akıllara gelebilecek önemli bazı soruların cevapları da verilmiştir. Çocukların başına gelebilecek bazı hastalıkların onlar için zulüm olmadığı aksine dünyanın zorluklarına karşı antrenman yerine geçeceğini, anne-babasının sevap kazanacağını söyleyerek onları rahatlatmıştır. Çocuğun günahsız olması sebebiyle ilerde işleyebileceği büyük günahlara kefaret olacağı, manevî ilerlemesine de yararları bulunacağı belirtilmiş, annesinin o anki şefkat ve üzüntülerinin annenin lehine işleyeceğine yer verilmiştir (Hastalar Risalesi).</p><p></p><p>Mantıken düşünecek olursak şöyle bir çevremize baktığımızda olgun ruhların birçok üzüntülerden geçerek bu hâle ulaştığını görürüz. Zorluk görmeden büyüyen çocuklar yetişkinliğe eriştiklerinde çocuksu tabiatları vardır, en ufak bir olay yıkılmalarına sebep olur. İnsana düşen başına gelenlere şikâyet etmek değildir, çözüm yolları aramak, gerektiği anda sabır göstermektir. Bu tür durumlarda manevî dayanak olmasa insan zorluklara dayanmakta çok güçsüz kalabilir.</p><p></p><p>Psikolog olarak bazen çocuklarımıza ölümü nasıl anlatmalıyız tarzında sorulara muhatap oluyoruz. Ailelerin yanlış yaklaşımları çocukların ruhlarında derin yaralar açabiliyor. Sürekli ölen arkadaşından, büyüklerinden bahseden, bu üzüntüsünü dile getiren çocuklar oluyor. Oysa ki, bu konuda risalelerin bakış açısı çocuğun ruhunu incitmeyen bir anlatıma sahip. Çocukların nazik akılları ve dayanıksız ruhlarında yara açmamak için ahiret inancını yerleştirmemiz gerekir. Yoksa sürekli oyunla, haylazlıkla kendini meşgul edecek, üzüntülerini bastırıp bilinçaltına itecek, bilince çıktığında ise sıkıntı ve huzursuzluk çekecektir. Ahirete iman, endişe ve huzursuzluk yerine sevinç ve ferahlık verir. Ölen arkadaşının Cennette ondan daha rahat olduğunu düşünür rahatlar, ölen annesinin cennette onu kucağına alacağını, ona kavuşacağını düşünerek mutlu olur. (9. Şua) </p><p></p><p>Küçücük bir çocuğun, ölümün yükünü minik ruhunda taşımasını beklemek insafsızlık olur ve onu derinden yaralar. Böyle çocuklar ileride hayata ve insanlara nefret besleyebilirler. Bediüzzaman bu konuya gereken önemi vermekle kalmamış aylarca karnında bebeğini taşıyıp onu büluğa ermeden kaybeden annelere teselli olarak risalelerinde özel bir bölüm ayırmıştır. Olaylara sadece maddî boyutundan bakmak sığ bir bakış açısıdır ve risalelerde bu dar alandan çıkıp soyut düşünebilme becerisi vardır. (Çocuk Taziyenamesi, Hanımlar Rehberi)</p><p></p><p>Said Nursî Hazretleri, cinsiyet ayrımı konusunda gelenekçi değil, mantıkçı ve sağduyuludur. Peygamberimizin "Oğlan çocuğunu seviniz" ifadesinin bir hikmetini “Kızlar kendi kendini sevdirirler, onlar doğuştan sevimlidirler" diye açıklamıştır. Bediüzzaman, kız çocuğunun şefkat ve cemalin mazharı olduğundan erkek çocuğundan daha fazla sevileceğini, bu zamanda anne-baba hakkında kız çocuğunun daha hayırlı olduğunu çünkü dinî tehlikelere daha az maruz kaldığını belirtmiştir. (Kastamonu Lâhikası</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="bizar, post: 166664, member: 12884"] “Bir çocukla konuşup söz anlatmak, bir filozofla konuşmaktan aşağı değildir” der Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri. (İşaratü’l-İ’caz, s. 209.) Filozofla konuşabilmek üstün bir zekâ, kıvrak düşünebilme yeteneği, iyi bir genel kültüre sahip olma becerisi gerektirir. Çocuklarla konuşurken çocukça tabirler kullanılarak onların seviyesine inilmesi gerektiğini, onların özel davranılması gereken varlıklar olduğunu risalelerinde her fırsatta tekrarlar. Çocuk psikolojisinin temelinde de çocukların seviyesine inebilmek, onlarla aynı dili konuşabilmek yatar. Bediüzzaman Hazretlerinin eserlerini incelediğimizde çocuklardan bahsederken her fırsatta onların nazik, nazenin, nazlı yavrular olarak nitelendirildiğine şahit oluruz. Risalelerde çocukları özellikle ele almış, onların şefkat beklediklerini, dünyanın ürkütücü hâllerinde nazik ruhlarına iman çekirdeği yerleştirmekle, huzur bulup yeteneklerini geliştireceklerinden bahsetmiştir. Eğer insan sadece fizikî görünüşünden oluşsaydı ona bilgi, görgü ve hayatın çeşitli eğlenceleri yetecekti. İnsan olmanın gereği olarak bu masum çocuklar ilerde hayatın türlü zorluklarına katlanacaklar, küçük kalplerinde çok uzun arzuları olacak ve küçük kafalarında büyük amaçlar taşıyacaklar. Bu durumda dayanma noktalarının ve yardım isteyecekleri bir yerin olması gerekir. Bunu çocuğuna veremeyen bir anne-baba onu manevî olarak öldürmüş gibidir. Bu manalar, günümüzde çocuğunu en güzel şeylerle yedirip, içirip giydirip bununla çocuğunu tatminsizliğe itmiş ailelere güzel bir mirastır. Risalelerde çocuk kıymetini bulmuş özel bir yere konmuş, ihtiyaçlarından bahsedilmiş, sevgi ve şefkat konusuna lâyık olduğu değer verilmiştir.Eserlerinde, insanların çocukla ilgili olarak akıllara gelebilecek önemli bazı soruların cevapları da verilmiştir. Çocukların başına gelebilecek bazı hastalıkların onlar için zulüm olmadığı aksine dünyanın zorluklarına karşı antrenman yerine geçeceğini, anne-babasının sevap kazanacağını söyleyerek onları rahatlatmıştır. Çocuğun günahsız olması sebebiyle ilerde işleyebileceği büyük günahlara kefaret olacağı, manevî ilerlemesine de yararları bulunacağı belirtilmiş, annesinin o anki şefkat ve üzüntülerinin annenin lehine işleyeceğine yer verilmiştir (Hastalar Risalesi). Mantıken düşünecek olursak şöyle bir çevremize baktığımızda olgun ruhların birçok üzüntülerden geçerek bu hâle ulaştığını görürüz. Zorluk görmeden büyüyen çocuklar yetişkinliğe eriştiklerinde çocuksu tabiatları vardır, en ufak bir olay yıkılmalarına sebep olur. İnsana düşen başına gelenlere şikâyet etmek değildir, çözüm yolları aramak, gerektiği anda sabır göstermektir. Bu tür durumlarda manevî dayanak olmasa insan zorluklara dayanmakta çok güçsüz kalabilir. Psikolog olarak bazen çocuklarımıza ölümü nasıl anlatmalıyız tarzında sorulara muhatap oluyoruz. Ailelerin yanlış yaklaşımları çocukların ruhlarında derin yaralar açabiliyor. Sürekli ölen arkadaşından, büyüklerinden bahseden, bu üzüntüsünü dile getiren çocuklar oluyor. Oysa ki, bu konuda risalelerin bakış açısı çocuğun ruhunu incitmeyen bir anlatıma sahip. Çocukların nazik akılları ve dayanıksız ruhlarında yara açmamak için ahiret inancını yerleştirmemiz gerekir. Yoksa sürekli oyunla, haylazlıkla kendini meşgul edecek, üzüntülerini bastırıp bilinçaltına itecek, bilince çıktığında ise sıkıntı ve huzursuzluk çekecektir. Ahirete iman, endişe ve huzursuzluk yerine sevinç ve ferahlık verir. Ölen arkadaşının Cennette ondan daha rahat olduğunu düşünür rahatlar, ölen annesinin cennette onu kucağına alacağını, ona kavuşacağını düşünerek mutlu olur. (9. Şua) Küçücük bir çocuğun, ölümün yükünü minik ruhunda taşımasını beklemek insafsızlık olur ve onu derinden yaralar. Böyle çocuklar ileride hayata ve insanlara nefret besleyebilirler. Bediüzzaman bu konuya gereken önemi vermekle kalmamış aylarca karnında bebeğini taşıyıp onu büluğa ermeden kaybeden annelere teselli olarak risalelerinde özel bir bölüm ayırmıştır. Olaylara sadece maddî boyutundan bakmak sığ bir bakış açısıdır ve risalelerde bu dar alandan çıkıp soyut düşünebilme becerisi vardır. (Çocuk Taziyenamesi, Hanımlar Rehberi) Said Nursî Hazretleri, cinsiyet ayrımı konusunda gelenekçi değil, mantıkçı ve sağduyuludur. Peygamberimizin "Oğlan çocuğunu seviniz" ifadesinin bir hikmetini “Kızlar kendi kendini sevdirirler, onlar doğuştan sevimlidirler" diye açıklamıştır. Bediüzzaman, kız çocuğunun şefkat ve cemalin mazharı olduğundan erkek çocuğundan daha fazla sevileceğini, bu zamanda anne-baba hakkında kız çocuğunun daha hayırlı olduğunu çünkü dinî tehlikelere daha az maruz kaldığını belirtmiştir. (Kastamonu Lâhikası [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Çocuklarda Din ve Ahlak Anlayışı
Risale-i nur’da çocuk
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst