"Risale-i Nur Külliyatı" güzel bir tarifçidir

Ahmet.1

Well-known member
Arkadaş! "Katre" namındaki eserimde Kur'an'dan ilhamen takib ettiğim yol ile ehl-i nazar ve felsefenin takib ettikleri yol arasındaki fark şudur:
Katre: Damla.
İlhamen: Kalbe gelen mana olarak.
Ehl-i nazar: Görünen varlıklar ve olaylardaki sebep-sonuç ilişkilerini ölçü alıp ona göre değerlendirme yapanlar.


Kur'andan tavr-ı kalbe ilham edilen Asâ-yı Musa gibi, manevî bir asâ ihsan edilmiştir. Bu asâ ile, kitab-ı kâinatın herhangi bir zerresine vurulursa, derhal mâ-i hayat çıkar. Çünki müessir ancak eserde görünebilir.
Tavr-ı kalbe: Kalbin tavrı, kalbin durum ve vaziyeti.
Asâ-yı Musa: Hz. Musa'nın(as) asası.
İhsan: İyilik, lütuf, bağışlama, cömertlik.
Kitab-ı kâinat: Yazılarını tanıtan bir kitab gibi Allah'ı (cc) tanıtan ve bildiren kainat (evren).
Mâ-i hayat: Hayat suyu.
Müessir: Tesir eden, etkileyen.


Manevî asansör hükmünde olan murakabeler ile mâ-i hayatı bulmak pek müşkildir.
Müşkil: Zor, güç.

Vesaite lüzum gösteren ehl-i nazar ise, etraf-ı âlemi arşa kadar gezmeleri lâzımdır. Ve o uzun mesafede hücum eden vesveselere, vehimlere, şeytanlara mağlub olup caddeden çıkmamak için, pekçok bürhanlar, alâmetler, nişanlar lâzımdır ki yolu şaşırtmasınlar.
Etraf-ı âlem: Dünyanın her tarafı.
Arş: Her şeyi kuşatan en yüksek gök katı.
Bürhan: Kesin delil.


Kur'an ise, bize asâ-yı Musa gibi bir hakikat vermiştir ki; nerede olsam, hattâ taş üzerinde de bulunsam, asâyı vuruyorum, mâ-i hayat fışkırıyor. Âlemin haricine giderek uzun seferlere ve su borularının kırılmaması ve parçalanmaması için muhafazaya muhtaç olmuyorum. Evet ﻭَ ﻓِﻰ ﻛُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻟَﻪُ ﺍَﻳَﺔٌ ﺗَﺪُﻝُّ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻧَّﻪُ ﻭَﺍﺣِﺪٌ "Herbir şeyde, Onun bir olduğuna delalet eden bir ayet vardır." İbnü’l-Mu’tez’in bir şiirinden alınmıştır.)
beytiyle, bu hakikat hakikatıyla tebarüz eder.
{(*):İhtar: Kur'anın delaletiyle bulduğum yola gitmek isteyen için ve ona o yolu güzelce tarif etmek için, "Risale-i Nur Külliyatı" güzel bir tarifçidir}


Mâ-i hayat: Hayat suyu.
Hakikat: Gerçek.
Tebarüz: Belli olma, belirme, görünme.


Said Nursi
 

Ahmet.1

Well-known member
Risale-i Nur'un tarz-ı beyanını gören, lâkayd kalamaz. Başka eserler gibi yalnız aklı ve kalbi değil, belki nefsi de ve hissiyatı da müsahhar eder. Şuâlar
 
Üst