Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Bunları Biliyormusunuz
Tarihden Bir Yaprak
Prof. Dr. Ahmed Akgündüz HAREM GERÇEĞİ
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="NuruAhsen" data-source="post: 231381" data-attributes="member: 857"><p><strong>HAREM GERÇEĞİ </strong></p><p>Bugüne kadar harem hakkında çok şey söylendi, çok şey yazıldı, çiz...ildi. Oysa zihnimizde oluşturulan harem imajı gerçeğinden çokfarklıydı. Harem diye yıllarca Batılı oryantalistlerin, yazarların, diplomatların fantezilerini okuduk. Hiç giremedikleri padişahın evini kendi hayalleri ile süsleyen bu yazar-çizer takımı bizlerin hareme bakışını yüzyıllardır etkilerken buna bir de “resmi” çarpıtma eklendi. </p><p></p><p>Bugüne kadar harem, Batı'nın bildiği değil; öyle olmasını istediği, büyülü, egzotik bir kurum olarak karşımıza çıktı. Yani hayal mahsulü, belgelere dayanmayan bir yer. Belgelere dayanması çok zor; çünkü paşidahın özel evi olan harerne hiç bir yabancının alınması mümkün değildi. Bu nedenle bugün bile harem diye, Doğu'ya seyahat eden Avrupalı seyyahların, diplomatların fantezileri ile karşı karşıyayız.</p><p></p><p>Türkiye'nin yetiştirdiği ve bütün dünyada tarihçilerin piri olarak kabul edilen Prof. Dr. Halil İnalcık da Batılılar'ın harem hakkındaki tasvirlerini "hayal ve fantezilerle dolu" olarak tavsif ediyor.</p><p></p><p>Geçtiğimiz .hafta piyasaya, "İslam Hukukunda Kölelik Cariyelik Müessesesi ve Osmanlı'da Harem" adlı kitap çıkartan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz de cumhuriyet döneminde, harem konusunun saptırılarak anlatıldığını söylüyor.</p><p></p><p>Araştırmacı Yazar Nezih Uzel harem hakkında ilk bilgilerin, İstanbul'da İsveç sefareti görevlisi olan Muradja d'Ohsson'un kitabında yer aldığını söylüyor. Yazarın 1791 yılında yayınladığı "Tab le au general de l'Empire Ottoman; Osmanlı İmparatorluğu'nun genel tablosu" adını taşıyan ünlü eserinin yedinci cildinin bir bölümünü harerne ayırmış olduğunu belirten Uzel, bu eserin meşhur tarihçi Hammer'in de kaynaklarından olduğunu belirtiyor..</p><p></p><p>Osmanlı yazarları içinde harerne ilk giren ve en sağlam bilgileri veren son Osmanlı vakanüvisti Abdurrahman Şeref Bey'dir. Bu yazar 1908 ihtilalinde 2. Abdulhamid'in tahtan indirilmesinden sonra haremi tetkik imkanıbulmuş ve padişahlar, binalar, kadınlar, cariyeler, şehzadeler, ve sultanlar hakkında makalelerini 1910-1 1 yılları arasında "Encümen-i Daniş" mecmu asında yayınlamıştı. Yine Mecelle yazarı, hukukçu, tarihçi ve aynı zamanda sosyolog olan Ahmet Cevdet Paşa'nın harem ve padişahlar hakkında verdiği bilgiler de dikkate değer niteliktedir.</p><p></p><p><strong>HAREM NERESI?</strong></p><p></p><p>Osmanlı Harem Dairesi, Topkapı Sarayı'nın üç bölümünden bir tanesi. Birinci bölüm, Birun yani dış saraydır. Sancak-ı Şerifin bulunduğu Akağalar Kapısı'na kadar olan ve geniş bir bahçesi bulunan kısımdır. Burada ilk dönemlerde Sadr-ı Azam'ın bakanlar kurulu demek olan Divan-ı Hümayun vesaire bulunur. İkincisi ise Enderun'dur. Bu da iç saray demektir ve Enderun Mektebi, genelkurmay ve padişah köşkü gibi kısımları vardır. Üçüncüsü ise padişahların evleridir. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz'ün ifadesi ile "Bugün bir memurun ancak lojman olarak kabul edebileceği yerlerde Osmanlı padişahIarı kalabalık aileleri ile birlikte olmuşlardır. Padişahların kaldığı bu lojmanlara İslam'ın hükümlerine göre yabancı erkekler ve başkalarının girmesi yasak olduğundan dolayı Harem-i Hümayun denmiştir.</p><p></p><p><strong>HAREMl YÖNETENLER</strong></p><p></p><p>Haremin başı valde sultandır. Padişahın annesidir. Valde sultan ham "Ustalar ve Kalfalar" aracılığı ile yönetir. Valde sultan ile hükumet arası da "Kızlar Ağası" veya "Darüssaaı Ağası" vardır.</p><p></p><p>Ak veya kara harem ağaları ve lı rem kapısını bekleyen Bab us Saaı Ağası da Kızlar Ağası'na bağlıdı Haremde hizmet gören ustaların i listesi şöyledir: "Hazinedar usta, çeşnigir usta, çamaşır usta, ibrikdar ust vekil usta, kethüda kadın, saray usta, Kanbe usta, hastalar ustası, ebe, sütnine, dadı.</p><p></p><p>Haremde ayrıca, bulundukları dairelerin işlerini gören kalfalar vardır. Haremi teşkil eden bütün kadınlar gibi onlar da cariyelikten gelmedir; ancak ustalara oranla daha yüksek mevki sahibidirler.</p><p></p><p>Harem konusunda en fazla spekülasyon yapılan husus cariye meselesidir. Cariyelerin hepsini aynı statüde, yani hepsini 'cinsel obje' olmaktan başka bir şekilde görmeyen bir bakış açısıyla irdelenen Osmanlı Harem'inde cariye sayısı hep abartılısöyleniyor.</p><p></p><p>Meşhur tarihçimiz Prof. Dr. Halil İnalcık'a göre "Osmanlı toplumunda cariye sadece "cinsel obje" olarak görülmemiştir. Hali vakti yerinde olan herkesin bir veya birkaç cariye sahibi olduğunu kadı miras listelerinden öğreniyoruz. Ailenin bir ferdi gözü ile bakılan cariyelerin, ev hizmetlerinde olduğu gibi ekonomik hayatta da önemli yeri vardı.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="NuruAhsen, post: 231381, member: 857"] [B]HAREM GERÇEĞİ [/B] Bugüne kadar harem hakkında çok şey söylendi, çok şey yazıldı, çiz...ildi. Oysa zihnimizde oluşturulan harem imajı gerçeğinden çokfarklıydı. Harem diye yıllarca Batılı oryantalistlerin, yazarların, diplomatların fantezilerini okuduk. Hiç giremedikleri padişahın evini kendi hayalleri ile süsleyen bu yazar-çizer takımı bizlerin hareme bakışını yüzyıllardır etkilerken buna bir de “resmi” çarpıtma eklendi. Bugüne kadar harem, Batı'nın bildiği değil; öyle olmasını istediği, büyülü, egzotik bir kurum olarak karşımıza çıktı. Yani hayal mahsulü, belgelere dayanmayan bir yer. Belgelere dayanması çok zor; çünkü paşidahın özel evi olan harerne hiç bir yabancının alınması mümkün değildi. Bu nedenle bugün bile harem diye, Doğu'ya seyahat eden Avrupalı seyyahların, diplomatların fantezileri ile karşı karşıyayız. Türkiye'nin yetiştirdiği ve bütün dünyada tarihçilerin piri olarak kabul edilen Prof. Dr. Halil İnalcık da Batılılar'ın harem hakkındaki tasvirlerini "hayal ve fantezilerle dolu" olarak tavsif ediyor. Geçtiğimiz .hafta piyasaya, "İslam Hukukunda Kölelik Cariyelik Müessesesi ve Osmanlı'da Harem" adlı kitap çıkartan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz de cumhuriyet döneminde, harem konusunun saptırılarak anlatıldığını söylüyor. Araştırmacı Yazar Nezih Uzel harem hakkında ilk bilgilerin, İstanbul'da İsveç sefareti görevlisi olan Muradja d'Ohsson'un kitabında yer aldığını söylüyor. Yazarın 1791 yılında yayınladığı "Tab le au general de l'Empire Ottoman; Osmanlı İmparatorluğu'nun genel tablosu" adını taşıyan ünlü eserinin yedinci cildinin bir bölümünü harerne ayırmış olduğunu belirten Uzel, bu eserin meşhur tarihçi Hammer'in de kaynaklarından olduğunu belirtiyor.. Osmanlı yazarları içinde harerne ilk giren ve en sağlam bilgileri veren son Osmanlı vakanüvisti Abdurrahman Şeref Bey'dir. Bu yazar 1908 ihtilalinde 2. Abdulhamid'in tahtan indirilmesinden sonra haremi tetkik imkanıbulmuş ve padişahlar, binalar, kadınlar, cariyeler, şehzadeler, ve sultanlar hakkında makalelerini 1910-1 1 yılları arasında "Encümen-i Daniş" mecmu asında yayınlamıştı. Yine Mecelle yazarı, hukukçu, tarihçi ve aynı zamanda sosyolog olan Ahmet Cevdet Paşa'nın harem ve padişahlar hakkında verdiği bilgiler de dikkate değer niteliktedir. [B]HAREM NERESI?[/B] Osmanlı Harem Dairesi, Topkapı Sarayı'nın üç bölümünden bir tanesi. Birinci bölüm, Birun yani dış saraydır. Sancak-ı Şerifin bulunduğu Akağalar Kapısı'na kadar olan ve geniş bir bahçesi bulunan kısımdır. Burada ilk dönemlerde Sadr-ı Azam'ın bakanlar kurulu demek olan Divan-ı Hümayun vesaire bulunur. İkincisi ise Enderun'dur. Bu da iç saray demektir ve Enderun Mektebi, genelkurmay ve padişah köşkü gibi kısımları vardır. Üçüncüsü ise padişahların evleridir. Prof. Dr. Ahmet Akgündüz'ün ifadesi ile "Bugün bir memurun ancak lojman olarak kabul edebileceği yerlerde Osmanlı padişahIarı kalabalık aileleri ile birlikte olmuşlardır. Padişahların kaldığı bu lojmanlara İslam'ın hükümlerine göre yabancı erkekler ve başkalarının girmesi yasak olduğundan dolayı Harem-i Hümayun denmiştir. [B]HAREMl YÖNETENLER[/B] Haremin başı valde sultandır. Padişahın annesidir. Valde sultan ham "Ustalar ve Kalfalar" aracılığı ile yönetir. Valde sultan ile hükumet arası da "Kızlar Ağası" veya "Darüssaaı Ağası" vardır. Ak veya kara harem ağaları ve lı rem kapısını bekleyen Bab us Saaı Ağası da Kızlar Ağası'na bağlıdı Haremde hizmet gören ustaların i listesi şöyledir: "Hazinedar usta, çeşnigir usta, çamaşır usta, ibrikdar ust vekil usta, kethüda kadın, saray usta, Kanbe usta, hastalar ustası, ebe, sütnine, dadı. Haremde ayrıca, bulundukları dairelerin işlerini gören kalfalar vardır. Haremi teşkil eden bütün kadınlar gibi onlar da cariyelikten gelmedir; ancak ustalara oranla daha yüksek mevki sahibidirler. Harem konusunda en fazla spekülasyon yapılan husus cariye meselesidir. Cariyelerin hepsini aynı statüde, yani hepsini 'cinsel obje' olmaktan başka bir şekilde görmeyen bir bakış açısıyla irdelenen Osmanlı Harem'inde cariye sayısı hep abartılısöyleniyor. Meşhur tarihçimiz Prof. Dr. Halil İnalcık'a göre "Osmanlı toplumunda cariye sadece "cinsel obje" olarak görülmemiştir. Hali vakti yerinde olan herkesin bir veya birkaç cariye sahibi olduğunu kadı miras listelerinden öğreniyoruz. Ailenin bir ferdi gözü ile bakılan cariyelerin, ev hizmetlerinde olduğu gibi ekonomik hayatta da önemli yeri vardı. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Bunları Biliyormusunuz
Tarihden Bir Yaprak
Prof. Dr. Ahmed Akgündüz HAREM GERÇEĞİ
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst