Padişahlarımız

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
SULTÂN BİRİNCİ OSMAN GAZİ HÂN
1.jpg


Erkek Çocukları Pazarlı Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey, Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savcı Bey.
Kız Çocukları Fatıma Hatun

Osmanlı sultanlarının ilki. Dünyânın en uzun ömürlü hânedanının ve en büyük devletlerinden Osmanlı Devletinin kurucusu. 1258 tarihinde Söğüt'te doğdu. Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundan Ertuğrul Gâzinin oğludur.

İslâm terbiyesiyle yetiştirildi. İslâmi ilimler öğretildi. Devrin örf ve âdetince mükemmel bir askeri tâlim ve terbiyeyle yetişti. Ertuğrul Gâzinin silâh arkadaşı ve kumandanlarından kılıç kullanmayı, kargı savunmayı, ata binmeyi öğrendi. Onların gazâlarını dinledi. Yaptıklarından ibret alarak, gençliğindeb itibâren gazalara katılıp, zaferler kazandı, kumandanlık vasıflarını geliştirip kuvvetlendirdi.

Bizans'ın hâkimiyetindeki Batı Anadolu cihat memleketi olduğundan, bölgede gazâ niyetiyle pekçok kumandan mücâhid, derviş ve her biri birer gönül sultanı şeyh ve âlim bulunuyordu. Osman Gâzi; Anadolu'nun İslâmlaştırılıp, Türkleşmesi faaliyetine katılan bu gönül sultanlarından, ahilerden, Şeyh Edebâl'nin sohbetlerine katılıp, mâneviyâtını yükseltti.

1277 yılında, on dokuz yaşındayken bir gece rüyâsında; Şeyh Edebâli'nin böğründen bir ay çıkıp, göğsüne girdiğini, sonra göbeğinden, bütün âfâkı, gökyüzünü kaplayan bir ağacın çıktığını, yüksek dağ ve pınarlara gölge saldığını ve insanların ondan çok faydalandıklarını gördü. Rüyâsını Şeyh Edebâli hazretlerine anlattı. Hocası; ''Müjde ey Osman! Hak teâlâ sana ve senin evlâdına saltanat verdi. Bütün dünyâ, evlâdının himâyesinde olacak, kızım Mâl Hâtun da sana eş olacak.'' diyerek rüyâsını tâbir etti. On dokuz yaşındayken Şeyh Edebâli'nin kızı Mâl Hâtun ile evlendi. Edebâli'nin kızının Bâlâ Hâtun olduğu da rivâyet edilmiştir.

Osman Gâzi cesâreti, zekâsı, cömertliği, İslâm dinine sadâkati ve tatbikatı herkesçe takdir edildiğinden babası tarafından Kayı boyu beyliğine aday gösterildi. Ertuğrul Gâzi, 1281 yılında vefât edince Kayı beyi oldu. Anadolu Selçuklu Devletinin Bizans hudundaki Kayılar, Söğüt kışlağı ile Domaniç yaylağı arâzisine hâkimdiler. Osman Gâzi, Kayı beyi olunca, hudut komşusu Bizans tekfurları ile iyi geçinmeye çalıştı. Bunlar arasında en çok Bilecik tekfuru ile anlaşıyordu. Boyda, eskiden beri yaylağa çıkarken, ağır eşyâları Bilecik Tekfuruna emânet etmek, buna karşılık tekfura bâzı hediyeler sunmak geleneği vardı. Emânetin teslimi ve alınması, silahsız kimseler ve kadınlar tarafından yapılırdı. Aşiretlerin yaylaya çıkış ve dönüşlerinde, İnegöl Tekfuru yollarını keserek, onlara zarar veriyor, bu yüzden sık sık çarpışmalar oluyordu. Osman beyin kuvvet ve nüfûsunun devamlı arttığını gören İnegöl Tekfuru Nikola, komşularından tekbir alınmasını istedi. İnegöl Tekfurunun Bizanslılara ittifak teklifi, Bilecik Tekfuru tarafından Osman Gâziye haber verildi. Tekfur Nikola'nın, pazarköy (Ermenibeli) kuvvet topladığı tespit edilince, Osman Gâziye haber verildi. Tekfur Nikola'nın, pazarköy'de kuvvet topladığı tespit edilince, Osman Gâzi, Kayı ileri gelenleri, kumandanlar ve arkadaşlarından Akçakoca, Abdurrahman Gâzi, Aykut Alp, Konur Alp ve Turgut Alp ile görüşme yaparak, İnegöl'ün fethine karar verdi. 1284'te Pazarköy'de meydana gelen muhârebede, Osman Gâzinin yeğeni Bay Hoca şehit düştü. Muhârebe ardından Kulaca Kalesi fethedildi. Mağlubiyet üzerine İnegöl Tekfuru ile Karacahisar Tekfuru birleştiler. 1288 yılında Domaniç yakınında Erice (Ekizce) 'de yapılan muhârebede, tekfurlar tekrar mağlup edildiler. Bu muhârebede de Osman Gâzinin Ekizce muvaffakiyeti, Anadolu Selçuklu Sultânı Gıyâseddin Mes'ûd Şah tarafından mükâfatlandırıldı. Gönderilen bir fermanla Söğüt Osman Gâziye yurt olarak verildi.

Sultandan aldığı duâ sonrasından gazâ akınlarını daha da hızlandıran Osman Gâzi, bir baskınla İnegöl Tekfurunu ve pekçok askerini öldürdü. İnegöl'den pekçok ganimet aldı. İnegöl Tekfurunun öldürülmesi ve Osman Gâzinin devamlı genişlemesi, Bursa ve İznik tekfurlarını telâşlandırdı. Osman Gâzinin Bizans tekfurlarına karşı tâkip ettiği siyâset; Anadolu Selçuklu Sultanlığınca takdir edilip, tekrar mükâfatlandırıldı. 1289'da bir fermanla Söğüt'e ilâveten Eskişehir ve İnönü tarafları verilip, miri vergiden muaf tutuldukları gibi Beylik âlametlerinden alem, tuğ, kılıç ile gümüş takımlı at da gönderildi. Selçuklu sultanının hediyeleri alınıp, fermanı okununca Osman Gâzinin gazâ akınları iyice hızlandı. İznik'e akın tertiplendiyse de kale alınamadı pekçok ganimetle dönüldü. Karacahisar ile Yarhisar tekfurları, Osman Gâzi aleyhine ittifak kurdular. 1291'de Karacahisar fethedilince, alınan ganimetlerin beşte biri Anadolu Selçuklu Devleti başşehri Konya'ya gönderilip, kalanlar muhârebeye katılan gâzilere dağıtıldı. 1292'de Sakarya ırmağının kuzeyine akın yapıldı. Bu akınlarda Sorgan köyü, Göynük, Taraklı Yenicesi ve Mudurnu taraflarının askeri mevkileri tahrip edilip, pekçok ganimet alındı. Osman Gâzi, gazâlarda alınan ganimetleri hâlen kuruluş safhasında olan devletin ihtiyaçlarını tamamlamakta kullanıyor, kalanlarını muhârebelere katılan gâzilere dağıtıyordu. Osman Gâzinin teşkilâtlanmaya verdiği ağırlık 1298 yılına kadar devam etti. Osman Gâzinin ileriye dönük faaliyetlerini, huduttaki Bizans tekfurlarını daha da telaşlandırdı. Bilecik tekfuru da Osman Gâzi aleyhine ittifak içine girdi. Bizans- Rum tekfurları, Osman Gâziyi muhârebe meydanında öldürüp yenemeyeceklerini anlayınca, entrikaya başvurdular. Yarhisar Tekfurunun kızıyla evlenecek olan Bilecik tekfurunun düğününe dâvet edip, öldürmeyi plânladılar. Osman Gâziye suikast tertibi, dostu Harmankaya Tekfuru Köse Mihal tarafından haber verildi. Gerekli tedbirleri alan Osman Gâzi, Bizans tekfurları ile berâber dâvet edildiği düğüne, hediye olarak kuzu sürüsü gönderdi.Düğün sonrası yaylaya çıkacağını bildirerek, eskiden olduğu gibi değerli eşyâlarının kadınlar vâsıtasıyla kaleye alınmasını istedi. Bilecik Tekfuru, Bizans tekfurlarıyla ittifâk hâlinde olduğundan Osman Gâzinin teklifini kabul edip, düğün yeri olan Çakırpınarı'na gitti. Osman Gâzi aşiretin eşyâsı yerine atlara silâh yükletip, harp hilesiyle, kırk kadar gâziyi kadın kılığında Bilecik'e gönderdi. Aşiret kâfilesi Bilecik'e gidip, şehri ele geçirdi. Osman Gâzi de düğünden dönen tekfurları kurduğu pusuyla yenilgiye uğratıp, düğüne katılanların ve askerlerinin çoğunu öldürttü. Osman Gâziye karşı tertiplenen Bizans entrikası lehe çevrilip, gelin dâhil, düğüne katılanların bir kısmı esir alındı. Geline Nilüfer adı verilip, Osman Gâzinin oğlu Orhan Gâziye nikâhladı. Fethe devam edilip, ertesi gün Yarhisar Kalesi kuşatıldı ve ele geçirildi. Osman Gâzinin kumandanlarından Turgut Alp ve gâziler de İnegöl'ü fethettiler.

Osman Gâzi Batı Anadolu'da Bizans hududunda fetihlerde bulunurken, Moğolİlhanlılar da Anadolu'yu istilâ ettiler. İlhanlı Hükümdarı Gazan Han Anadolu Selçuklu Sultanı Alâeddin Şahı İran'a götürdü. Bütün Türkiye Selçuklu Devletinin toprakları, İlhanlıların eline geçti. İlhanlı zulmünden hicret eden birçok Anadolu Selçuklu emiri ve mâiyeti, Osman Gâzinin gazâlarına katılmak için hizmete geldi. Böylece Osman Gâzi 1281 yılından beri arâzisini devamlı genişletip, gazâ niyetiyle hizmetine katılanlarla devamlı güçlendi. Anadolu Selçuklu Sultanlığının fetret devrindeki iktidar boşluğundan faydalanan Türk beyleri istiklâllerini ilân ettiler. Osman Gâzi de iyice kuvvetlenmişti. 1299'da istiklâlini ilân edip, tabilikten kurtuldu. Osman Gâziye istiklâl alâmetleri olan ferman, sancak, alem, tuğ, kılıç ve at ile takımı önceden verildiğinden, istiklâlin, ilân etmesiyle, devlet teşkilâtının müesseselerini kurup, her kaleye subaşı, dizdar, kâdı tâyin etti.Köyler timar olarak sipâhilere dağıtıldı. Bu arada Yundhisar ve Yenişehir kalaleri fethedildi. Osman Gâzi, yeni fethedilen Yenişehir'i merkez, hâline getirdi. Burada idâri, iktisâdi ve sosyal müesseseler inşâ ettirip, evler, dükkanlar, çarşı ve hamamlar yaptırdı. Devleti beş idâri bölgeye ayırdı. Her bölgenin idâresine güvendiği, kâbiliyetli ve âdil kumandanlar tâyin etti. Oğlu Orhan beye Sultanönü, Gündüz Alp'e Eskişehir, Aykut Alp'e İnönü, Hasan Alp'e Yarhisar, Turgut Alp'e İnegöl bölgelerinin idâresini verdi. Neticede dört yüz çadırla Türkiye Selçuklu bizans hududuna yerleştirilen Kaya Aşireti, 1299'da Osman Gâzinin adına izâfeten Osmanlı hânedanı ve devletini kurmuş oldu. Osman Gâzi İslâm dininin esaslarını, Türk örfünü teşkilât ve müesseselerini safha safha yerleştirip, mükemmelleştiriyordu. Teşkilât ve müessesini kurarken, İslâm dininin farzlarından cihat emrini de yapıyorlardı. Devamlı genişleyip, teşkilâtlanan Osmanlı tehlikesini huduttaki tekfurlarla hâlledemeyeceğini anlayan Bizans Kayseri ikinci Andronikos Poleologos, hassa kumandanlarından Musalon'u Osman Gâzi üzerine sefere gönderdi. Musalon kumandasındaki Bizans kuvvetleriyle Osman Gâzi 1302'de İznik'in kuzeydoğusundaki Koyunhisar Kalesi mevkiindeki karşılaştılar. 27 temmuz 1301 târihinde yapılan Koyunhisar Muhârebesinde Osman Gâzi muzaffer oldu. !302 yılında Köprühisar Kalesi fethedildi. 1303'te Yenişehir'in güneybatısındaki Marmaracık Kalesi fethedilip, İznik'in kuzeyindeki Katırlı Dağı eteğine kale yapıldı. Kaleye Taz Ali kumandasındaki yüz asker bırakılarak İznik ablukaya alındı. 1306'da Bursa Tekfurunun idâresindeki müttefik Bizans tekfurlarına karşı sefer yapıldı. Osman Gâzi müttefik Bizans tekfurlarının kuvvetini Dinboz'da mağlup etti. Kestel, Kite ve Ulubad kaleleri Osmanlıların eline geçti. 1306'da Osmanlılar, ilk defâ Ulubat tekfuruyla askeri antlaşma imzâladılar. Antlaşmaya göre; mülteci Kite Tekfuru Osmanlılara iâde edilecek, Türkler Ulubat Nehrini geçmeyecekti. Osman Gâzinin Osmanlı arâzisini devamlı genişletmesi Bizanslıları telaşa düşürdü. Bizanslılar, İlhanlılarla akrâbalık kurarak, Osmanlı taarruzlarından kurtulmak istediler. Bizans Kayseri kızı Maria'yı İlhanlı hükümdarı Gazan Hana nişanladı. Onun ölümüyle de Olcaytu Hana nişanlayarak, kalelerini Osman Gâzinin taarruzlarından kurtarıp, Osmanlı hakimiyetindeki arâzilerin geri alınmasını ümit etti. Osman Gâzi, Bizans Kayserinin ittifak arayışı içinde olduğu zamanda da gazâlarını sürdürdü. 1307'de İznik kuşatılıp, Yalova'ya akın düzenlendi. böylece Osmanlılar denize ulaştı. 1308'de Marmara Denizindeki İmralı Adası fethedilip, deniz üssüne sâhip olundu. Bizans'ın Bursa ile deniz ulaşımı ve irtibatı kontrol altına alındı. İznik civârındaki Koçhisar fethedildi.

Osmanlıların Bizans hududunda tesis ettiği âdil idâre; tekfurların zulmünden, vergilerin ağırlığından bıkan hıristiyan ahâliden başka, kumandanların da takdirini kazanmıştı. 1313'te Harmankaya Tekfuru Mihal de Osman Gâzinin maiyetine girip, Müslüman oldu. Köse Mihal Gâzi adını alarak, pekçok muhârebeye katıldı. Osmanlı Devletine çok hizmeti geçti. Marmara sâhilinden Karadeniz istikâmetinde gazâ akınlarına devâm eden Osmanlılar, 1313'te Akhisar, Geyve, Lüblüce, Lefke, Hisarcık, Tekfurpınarı, Yenikale, Karagöz ve Yanıkçahisar kalelerini fethettiler. Bursa, Osmanlı arâzisi ortasında bırakıldı. Bursa ablukaya alınıp, Kaplıca ve Uludağ istikâmetlerine iki kale yapıldı. Kaplıca istikâmetindekinin kumandanlığına Osman Gâzinin yeğenlerinden Aktimur, Uludağ tarafındakine Balaban tâyin edilip, kalelere kumandanlarının isimleri verildi. 1313 yılından itibâren Bursa kuşatmaya alındı. Moğol istilâsından Batı Anadolu'ya gelip, Kütahya'ya yerleşen Çavdarlı Aşiretinin Osmanlıya karşı yaptığı düşmanca hareketler, Osman Gâzinin oğlu Orhan Gâzi tarafından durduruldu. Oymahisar'da yapılan muhârebede Çavdaroğlu esir edilip, aşiretin saldırganları cezalandırıldı. 1317 yılında Orhan Gâzi ve kumandanlarından Konur Alp, Sakarya ve Karadeniz istikâmetindeki Karatekin, Ebesuyu, Karacebeş, Tuzpazarı, Kapucuk ve keresteci kalelerini fethedip, bu mevkileri Osmanlı hâkimiyetine aldılar. Akça koca Sakarya Nehrinin batısından İznik Kalesine kadar olan mevkii fethetti. Buralara, adına izafeten, Koca-eli denildi. Osman Gâzinin, gençliğinden beri Rum ve düşman tecâvüzlerine karşı sürdürdüğü askeri hazırlığı ve mücâdelesi, devlet kurarken gerçekleştirdiği idâri ve siyâsi faaliyetler onu altmış yaşından itibâren iyice yormaya başladı. Nikris (romatizma) hastalığından da muzdaripti. Gazâ akınlarıyla yetişip, yiğitliği, cesâreti, bilgisi ve dinine sadâkatiyle düşmanların korkusunu, Müslümanların takdirini kazanan oğlunun idâre tarzını sağlığında görebilmek için, son yıllarındaki fetih hareketlerinde ve siyâsi hâdiselerde Orhan Gâziyi vazifelendirdi. 1321'de Orhan Gâziyi Mudanya, Kara Timurtaş Beyi de Gemlik seferine gönderdi. Mudanya feth edilip, Bursa ablukası daha da kuvvetlendi. Akınlara devam edilerek 1323'te Akyazı, Ayanköy, 1324'te Karamürsel, 1325'te Orhaneli denilen Atranos feth edildi. Osman Gâzi, 1314 yılından beri çevresini ablukaya alıp, kuşatma hâlinde tuttuğu Bursa'nın fethini görmek istiyordu. Orhan Gâzi 6 nisan 1326 târihinde Bursa'yı fethedip, Osman Gâzinin ve Müslümanların arzusunu yerine getirdi. Gâzilerin akınları neticesinde, Bolu, Kandıra, Ermenipazarı ve Devehisarı feth edildi. Bursa dâhil bütün fethedilen bölgeler imar olunarak, sâhipsiz evler gâzilere dağıtıldı. Osmanlı teşkilât ve müesseseleri kuruldu. Hıristiyan ahâliden Osmanlı ülkesinde oturanlar, İslâm dininin gayri müslimlerle alâkalı hukûku tatbik edilerek vergilendirildiler. Osman Gâzinin, hastalığı Bursa'nın fethinden sonra arttı. Hocası Şeyh Edebâli ve hanımı Mâl Hâtunun vefâtıyla hastalığı daha da şiddetlendi. Vefât edeceği zaman, oğlu Orhan Beye vâsiyetnamesi, İslâmiyete olan sevgi ve saygısını, Türk milletinin rahat ve huzurunu düşündüğünü ve insan haklarına olan gönülden bağlılığını açıkça bildirmektedir.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
orhan_2.jpg


Padişahlık Sırası 2

Saltanatı 33 Yıl
Cülûsu 1326
Babası Osman Gâzi Hân
Annesi Mal Hatun
Doğumu 1288
Vefâtı 1359
Kabri Bursa'da Osman Gâzi Türbesi'ndedir




Erkek Çocukları Süleyman Paşa, Birinci Murad, İbrahim, Halil, Kasım.
Kız Çocukları Fatma Hatun



Osmanlı sultanlarının ikincisi. 1281 yılında Söğüt’te doğdu. Babası Osmanlı Devleti ve hânedânının kurucusu Osman Gâzi, annesi Şeyh Edebâli’nin kızı Mal Hâtundur. İslâm terbiyesiyle yetiştirildi. İyi bir eğitim ve öğretim gösterilerek büyütüldü. Gâzilerin gazâlarını ve meşhur İslâm mücâhidlerinin, âlimlerinin, evliyâların menkıbelerini dinleyerek şuurlandı. Osman Gâzinin kumandanları ve arkadaşlarından silah tâlimi gördü. Devrin silahlarını mahâretle kullanmasını ve muhârebe taktiklerini öğrendi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda hizmet aldı. Küçük yaştan îtibâren devletin teşkilâtlanıp müesseseleşmesinde lâzım olan tecrübelere sâhip oldu.

Orhan Gâzi, gençliğinden îtibâren Bizans tekfurlarıyla yapılan gazâlara katıldı. Muhârebelerde gösterdiği muvaffakiyetle babasının ve gâzilerin takdirini kazandı. 1298’de Bizanslıların tertiplediği Osman Gâzinin de dâvet edildiği sûikast plânlı düğüne katıldı. Tedbirli hareket eden Osman Bey, Yarhisar ve Bilecik’i fethederken Bilecik tekfurunun oğluna gelin gitmekte olan Yarhisar tekfurunun kızı Holofira’yı da esir aldı. Holofira İslâmiyeti kabul edip, Müslüman oldu. Nilüfer adını aldı. Orhan Bey, Nilüfer Hâtunla evlendi. BabasıOsman Gâzi, 1299 târihinde istiklâlini îlân edince, devleti idârî bölgelere ayırdı. Orhan Gâzi 1301’de Sultanönü bölgesinin beyliğine tâyin edildi. 1302’de Yenişehir ile İznik arasındaki Köprühisar’ın fethine gönderildi. Köprühisar’ı fethedip, Çavdarlı aşiretinin Osmanlı hudûduna tecâvüzlerinin önüne geçti. 1315’te Çavdar beyini esir alıp, Çavdarlı aşîretinin suçlularını cezâlandırdı. 1317’de Karatekin, Karacebeş, Tuzpazarı, Kapucuk ve Keresteci kalelerinin fetih harekâtına katıldı. Muhârebelerde gösterdiği muvaffakiyetle babası ve gâzilerin kendisine olan güvenini daha da arttırdı. Osman Gâzi, 1320 yılından îtibâren, yaşının ilerlemesi ve romatizmasının şiddetlenmesiyle, oğlunun idâresini görmek istedi. Orhan Gâziyi seferlerde kumandan tâyin etti. 1321 Mudanya-Gemlik Seferinde, Mudanya’yı fethetti. Bursa’nın denizle irtibâtını kesti. 1325’te Bursa’nın güneyindeki Atranos’u fethedince, şehrin ablukasını daha da şiddetlendirdi. 1326 yılında Bursa’nın Pınarbaşı mevkiine gelerek, karargâhını kurdu. Şehrin kalesini kuşattı. 1314 yılından beri abluka altındaki Bursa Kalesini kurtarmaktan ve yardımdan ümîdini kesmiş olan kale kumandanı, teslim şartlarını görüşmeye mecbur kaldı. Orhan Bey, 6 Nisan 1326 târihinde Bursa’yı teslim aldı. Osman Gâzi Bursa’nın fethini işitince memnun olup, Orhan Beyi yerine vâris tâyin etti. Diğer evlatlarının ve kumandanlarının Orhan Beye bîat edip, ona karşı itâatli olmalarını bildirdi. Osman Beyin Bursa’nın fethinden önce, fetih sırasında veya fetihten sonra öldüğüne dâir kaynaklarda muhtelif rivâyetler mevcuttur. Ancak bu kaynakların çoğuna göre Osman Bey, Bursa’nın fethinden hemen sonra vefât etmiş ve Gümüşlü Kümbete defnedilmiştir.

Osmanlı Devletinin ikinci sultânı olarak tahta geçen Orhan Gâzi, Alâaddîn Paşayı vezir tâyin etti. Devlet Merkezi Yenişehir’den Bursa’ya nakledildi. Askerî, idârî faâliyetlere ağırlık verilip, iktisâdî müesseseler kuruldu. Aşîret kuvvetlerine ilâveten “yaya” denilen piyâde sınıfı orduya dâhil edildi. Orhan Gâzi, 1327’de Bursa’da gümüş akçesini darbettirdi. Tâyinlerde bulunup, Akçakoca’ya Kandıra, Kara Mürsel’e İzmit Körfezinin güneyi ve Abdurrahmân Gâziye de yeni fethedilen Aydos ve Samandra’nın idâresi verildi. Bu kumandanlar, bulundukları mevkilerde fetihlerle de vazîfeliydiler.

Osmanlıların Boğaz sâhillerine kadar genişlemeleri Bizans’ı telâşlandırdı. Türklerin Sakarya Irmağı sâhilinden Karadeniz istikâmetinde ilerlemesini durdurmak ve İznik kuşatmasını kaldırtmak için, Bizans İmparatoru Üçüncü Andronikos ordu hazırladı. 1329 yılında İstanbul’un Anadolu yakasına geçti. Floken’de karargâhını kurdu. Orhan Gâzi, İznik kuşatmasına bir miktar asker bırakarak, sekiz bin kişilik kuvvetle Bizanslılara karşı harekete geçti. Maltepe (Pelekanon) mevkiinde düşmanla karşılaştı. 1329 Mayısında meydana gelen Osmanlı-Bizans muhârebesi, sabahtan akşama kadar sürdü. Bizans İmparatoru bir günlük muhârebenin sonunda, büyük ümitlerle Rumeli’nden Anadolu’ya geçirdiği ordusunun, Osmanlılar karşısında dayanamayacağını anladı. Gece karanlığından istifâde etmeyi düşünen İmparator, muhârebe meydanından karargâhına dönmek isterken Orhan Gâzi, fırsatı kaçırmadı. Gece muhârebe şartlarını iyi bilen ordusuyla Bizanslıları tâkibe geçti.

Bizans ordusu gece taarruzuna uğrayınca, paniğe kapılarak, birbirine girdi. İmparator yaralı vaziyette canını kurtarabildiyse de, ordusu imhâ edildi. Savaşı kazanan OrhanGâzi, İznik şehrinin kuşatmasını şiddetlendirdi. Bizanslıların İznik kumandanı, Pelekanon Muhârebesinin netîcesini öğrenince, artık kendisine yardım edilemeyeceğini kestirdiğinden, Osmanlıların adâletine sığınarak teslim oldu. Kaleyi teslim alan Orhan Gâzi, ahâliden arzu edenlerin eşyâlarıyla birlikte gitmesine müsâade etti. AyrıcaOsmanlı Devletinin tebaası olarak kalıp, yalnız cizye vermek şartıyla, âdet ve ananelerini muhâfaza edebileceklerini de îlân etti. Halkın büyük çoğunluğu Osmanlı idâresini tercih etti. Muhârebe ve kuşatmada eşleri ölen kadınlar, Orhan Gâziye mürâcaat edip, sâhipsiz kaldıklarını, Müslüman olup, Osmanlılardan isteyenlerle evlenebileceklerini bildirdiler. Orhan Gâzi, İznik’in yerli kadınlarının arzularını îlân edip, isteyenlerin bunlarla evlenebileceklerini ve bunlarla evlenenlerin İznik muhâfazasında vazîfelendirileceğini açıkladı. Ayrıca halktan İznik’te kalıp Müslüman olmayanlara, İslâmiyetin gayri müslimlere olan hukûku tatbik edilip, vergilendirildi. Osmanlı Devletinin merkezi, geçici olarak İznik’e taşındı. Şehir îmâr edilip, İslâmî eserlerle süslendi. Orhan Gâzi, İznik’in en büyük kilisesini câmiye çevirtip burada Cumâ namazını kıldı. Manastırını da medreseye çevirtti. İmâret yaptırdı. Orhan Gâzinin hayırsever hanımı Nilüfer Hâtun, imâret; oğlu Süleymân Paşa medrese ve diğer hayır sâhipleri de şehirde pekçok sosyal tesis kurdular. Bundan sonra, bölgenin ticârî bakımdan meşhur şehirlerinden olan İzmit’in kuşatılması şiddetlendirildi. Bizans İmparatoru, deniz yoluyla İzmit’in yardımına geldi. Orhan Gâzi Osmanlı Devletinin ilk sulh antlaşmasını, İzmit’in muhâsarası esnâsında, Bizans İmparatoru Üçüncü Andronikos ile yaparak kuşatmayı kaldırdı.

1331’de Taraklı, Mudurnu ve Göynük kasabaları Osmanlı ülkesine katıldı. 1333’te Gemlik, 1336’da Kirmasti, Mihaliç ve Ulubad kasabaları fethedildi. 1337’de şiddetli bir şekilde tekrar kuşatılan İzmit teslim olmak zorunda kaldı. İzmit’in fethiyle Kocaeli Yarımadasının tamâmı Osmanlıların eline geçti. Daha sonra Hereke, Yalova ve Armutlu’nun da fethedilmesiyle Osmanlı Devletinin hudûdu Boğaz sâhiline dayandı. Bizans’ın Anadolu ile irtibatı sâdece Şile veBoğaziçi’nde kaldı. Orhan Gâzinin Bizans’ı iyice sıkıştırması, Üçüncü Andronikos’u antlaşmaya mecbur etti. 1341 Osmanlı-Bizans Antlaşmasına göre Anadolu’daki Şile ve Üsküdar Orhan Gâzinin akıncılarından emin olmak şartı ile diğer yerler Osmanlı Devletine kaldı.

Diğer taraftan Karesi beyinin ölümü üzerine, babasının yerine geçen Demirhan’a muhâlefet eden kardeşi Dursun Bey ölüm korkusu yüzünden Orhan Gâziye sığındı. Dursun Bey, birâderlerinin yerine hükümdâr olmak için Orhan Gâziden yardım istedi. Dursun Bey yardım edildiği takdirde Balıkesir ile berâber bâzı şehirleri Osmanlılara vermeyi vâd etmesi üzerine Orhan Gâzi, Karesi üzerine sefere çıktı. Demirhan Bey, Orhan Gâzinin üzerine geldiğini duyunca, Balıkesir’den Bergama’ya kaçtı. Bergama’nın muhâsarası sırasında Dursun Bey kaleden atılan okla öldü. Teslim olmaya mecbur kalan Demirhan Bey Bursa’ya getirildi. Balıkesir, Manyas, Edincik, Kapıdağı ve havâlisi Osmanlı topraklarına katıldı. Bu arada Bizans’taki saltanat mücâdelesinde taht iddiâcıları Orhan Gâzinin desteğini sağlamak istediler. Altıncı Yuannis Kantakuzen, kızı Teodora’yı Orhan Gâziye verdi. Orhan Gâzi, 5000 Osmanlı askerini Avrupa kıtasına geçirip Kantakuzen’e yardımcı gönderdi. Yardım için Trakya’ya geçen Osmanlı askeri, bölgede keşif yaparak çevreyi tanıdı. Orhan Gâzinin desteğiyle Bizans tahtına sâhip olan Altıncı Yuannis Kantakuzen, 1347’de dâmâdını Üsküdar’a dâvet ederek görüştü. Orhan Gâzi Üsküdar’da üç gün misâfir kaldı. Kantakuzen, Bizans tahtındaki yerini sağlamlaştırınca Papa’yla gizli irtibat kurdu ve Akdeniz, Ege, İstanbul ve Karadeniz’de koloni rekâbetindeki Venediklileri destekledi. Buna karşılık Orhan Gâzi de Cenevizlilere yardım etti. Ayrıca 1352’de Üsküdar ve Kadıköy ile Marmara adalarını fethettirdi. Kantakuzen aleyhine Bulgarlar ve Sırplar batıdan harekete geçince Osmanlılara karşı Papalık ile ittifak içinde olmasına rağmen, Orhan Gâziden yardım istedi. Orhan Gâzi, Bizanslılardan Gelibolu Yarımadasındaki kalelerden birinin verileceğine âit söz alınca oğlu Vezir Süleymân Paşa kumandasında on bin kişilik bir Osmanlı kuvveti gönderdi. Kantakuzen, Osmanlı askerinin yardımıyla Dimetoka’da Bulgar ve Sırplara karşı başarılı muhârebeler yaptı. Orhan Gâzinin oğlu Süleymân Paşa Anadolu’ya dönerken Bizans İmparatorunun Gelibolu Yarımadasında Osmanlılara verdiği Çimpe Kalesinde asker bıraktı. Osmanlıların 1353’te Çimpe Kalesine yerleşmeleriyle Rumeli’deki fetihler için üsse sâhip olmaları, bölgenin kontrolünü sağladı. 1354’te Gelibolu’nun fethi ile Avrupa kıtasındaki Osmanlı toprakları devamlı genişledi. Süleymân Paşa kumandasındaki Osmanlı kuvvetlerinin Bolayır ve Tekirdağ’ına kadar, bütün Marmara kıyılarına hâkim olmaları, Kantakuzen’i telaşlandırdı. Osmanlıları bölgeden atma faâliyeti içine girdi. Orhan Gâzi ile İzmit’te görüşüp, Çimpe Kalesini on bin altın karşılığı satın alabileceğini söyledi ve Osmanlı kuvvetlerinin Gelibolu’dan çıkmalarını istedi. Orhan Gâzi, teklifleri kabul etmedi. Kantakuzen, Balkan ve Hıristiyan devletleriyle ittifak kurmak istediyse de müttefik bulamadı. Kantakuzen, 1355’te Bizans tahtından indirilince, yerine Yuannis Paleolog getirildi. Yuannis, Osmanlıların Avrupa kıtasındaki hâkimiyetine karşı koyulamayacağını bildiğinden Orhan Gâzi ile iyi geçinme yolunu seçti. Orhan Gâzinin oğlu Halil’i korsanlardan kurtarıp, on yaşındaki kızını Osmanlı şehzâdesine vermeyi kararlaştırdı. Ancak daha sonra Papalık ile münâsebetlerde bulundu. Hattâ Bizans’ın Ortodoksluğu bırakarak katolikliğe geçmesini plânladı. Böylece Lâtin devletlerinden daha çok yardım alacağını ümit ediyordu. Buna karşılık Orhan Gâzi fetih hareketini hızlandırdı. Süleymân Paşa, 1356 senesinde Doğu Trakya’ya geçerek Malkara ile Keşan ve Çorlu’yu aldı. Bölgedeki Osmanlı hâkimiyetini kuvvetlendirmek için Anadolu’dan Türk-İslâm nüfûsu getirilerek iskân edildi. Rumeli fütûhatında, Osmanlıların yerli ahâliye iyi muâmelesi, din, mezhep, dil hoşgörüsü; can, mal, ırz, emniyeti sağlaması, bölgeye sulh, sükûn, huzur ve refâh getirdi.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
SULTÂN BİRİNCİ MURÂD-Î HÜDÂVENDÎGÂR

Sultan3.jpg

Padişahlık Sırası 3
Saltanatı 30 Yıl
Cülûsu 1359
Babası Orhan Gâzi Hân
Annesi Nilüfer Hatun
Doğumu 1326
Şehâdeti 9 Auğostos 1389
Kabri Bursa Çekirge de Murâd-ı Hüdâvedigâr Türbesi'ndedir
Üçüncü Osmanlı sultânı. Birinci Murâd adıyla târihe geçti. 1326'da Bursa'nın fethinden sonra doğdu. Babası, Orhan Gâzi, annesi Nilüfer Hâtundur. İyi bir eğitim ve öğretim görüp, terbiye edilerek, yetiştirildi. Lalası Şâhin paşanın yanında dini, milli, idâri ve askeri kültürünü arttırdı. Ağabeyi Süleymân Şahın Rumeli fetihleri sırasında vefât etmesi üzerine Osmanlı tahtına veliaht tâyin edildi (1359). Kısa bir müddet sonra da babasının vefâtı üzerine Bursa'ya dâvet edilip Osmanlı tahtına geçti (1360).
Sultan Murâd Han, ilk iş olarak devletin başşehri Bursa'da lüzumlu tâyin ve icrâatlarda bulundu. Şehzâdeler meselesini halletti. Önce, Karadeniz Ereğlisi ve Ankara fethedildi. Lala Şâhin paşayı ilk serdar ve sadrazam yaptı. Bursa kâdısı Çandarlı Halil paşayı da kazasker tâyin etti. Devletin içişlerini hallettikten sonra, Anadolu'dan Rumeli'ye yöneldi. 1361'de Çorlu, Keşan, Dimetoka, Pınarhisar, Babaeski, Lüleburgaz ve 1362'de Edirne fethedildi. Bizans Devletinin İstanbul'da sonra ikinci önemli şehri olan Edirne'nin fethi, Türkler'in Avrapa'ya kesin olarak yerleşmelerini temin etti. Trakya'da stratejik bir mevkide bulunan Edirne, Osmanlı Devletinin Rumeli'ndeki fetihlerinde bir askeri harekât noktası oldu. Her geçen gün şehri imâr fâaliyetleri artarak; genişledi. Ardından sıra ile; Gümülcine, Zağra, Yenice ve Filibe fethedildi. Rumeli'nde fethedilen Avrupa topraklarına, Osmanlı iskân siyâsetince, Türk-İslâm ahâlisi yerleştirildi. bu arada Osmanlının âdil idâresinden memnun kalan Hıristiyan ahâli seve seve Türklerin hâkimiyeti altına girdiler. Ancak Haçlılar papalığın teşviki ile Osmanlılar aleyhine ittifâk kurdular. Haçlı ittifakını haber alan Sultan Murâd Han da yerinde ve zamânında tedbirler alarak, hazırlıklarını tamamladı. Fetihlerin genişlemesiyle asker ihtiyâcı arttığından, yaya ve müsellem teşkilâtlarına ilâveten, devrin âlimlerinden Karamanlı Molla Rüstem'in teklifi ve kazasker Çandarlı Kara Halil'in fetvâsı ile, harpte esir alınan gayri müslim çocuklarından beşte birinden istifâde edilmek sûretiyle ''Yeniçeri'' adıyla bir asker ocağı kuruldu. Alınan esirler Anadolu'da Türk çiftçi âilelerinin yanında Türk- İslâm terbiyesiyle yetiştirilerek, Yeniçeri ocağına kaynak temin edildi. Ayrıca mâli teşkilâtta düzenlemelere gidilip, gelirler artırıldı. Bu durum Bizans imparatorunu Osmanlılarla antlaşma yapmaya mecbur bıraktı. Yapılan antlaşmaya göre İmparator Yuannis, Rumeli'ndeki Osmanlı fütuhâtını kabul ve tasdik etti. Bunları almak için hiçbir zaman Türk düşmanlarıyla birleşmeyeceğini ve Anadolu Beyliklerinden gelebilecek taarruzlara karşı Birinci Murâd Han yardımcı kuvvet isterse asker vereceğini bildirdi. Bu antlaşmanın, Bizans'ın Osmanlı Devletine tâbiliğini arz etmesi mâhiyetinde olduğu kabûl edilir. Öte yandan Filibe'nin fethi üzerine Osmanlıların Balkanlarda ilerlemesini durdurmak için papa Urban'ın çabaları ile meydana getirilen, Sırp, Macar, Bulgar, ulah ve Bosnalılardan meydana gelen Haçlı ordusu, Edirne'ye doğru yürüdü. (1364) Ancak Hacı İlbeyi komutasındaki Osmanlı öncü kuvvetleri, Haçlıları büyük bir bozguna uğrattılar. Düşmanın büyük kısmı Meriç sularında boğuldu.
Sultan Murâd Han, Rumeli'ne geçmeden önce katılanların elindeki Biga'yı fethetti. Sırpsındığı Muhârebesinden sonra, Osmanlı başşehrini Bursa'dan Edirne'ye naklettirdi. Şehri kısa zamanda mescitler, câmiler, medreseler, saray dâhil bütün kültür ve sosyal müesseselerle imâr etti. Türk- İslâm ilim ve sanat eserleriyle süslenen Edirne, İstanbul'un fethi sonrasına kadar Osmanlıya başşehirlik yaptı. Balkanlarda Osmanlı idâresi ve müesseseleri tesis edilerek, ticâret canlandırıldı. Adriyatik kıyısında küçük bir devlet olan Raguza Cumhûriyetiyle ticâret antlaşması yapılarak Osmanlı himâyesi altına alındı. 1366 târihinde Gelibolu, Bizans imparatorunun dayısı Savua Kontu İtalyan Amedeo tarafından işgâl edilmişse de, bir yıl sonra tekrar Osmanlıların eline geçti. 1366'da Sultan Birinci Murâd Han, başlattığı Balkan fütuhâtıyla; Kırkkilise (Kırklareli) Vize, Aydos, Burgaz ve Tirebolu mevkilerini zaptedip, Karadeniz'e dayanmak istiyordu. Bu gâyesini gerçekleştirmek için, çok muntazam bir plân tatbik etti. Batı cephesi kumandanlığına Evrenos paşayı tâyin ederek, Makedonya'nın fütuhâtıyla vazifelendirildi. Kuzey cephesi kumandanlığına Kara Timurtaş Paşaya vererek, tunca boyunun fethiyle vazifelendirildi. Kuzeybatı cephesi kumandanlığına da Rumeli Beylerbeyi Lala Şâhin Paşaya verdi. Kara Timurtaş Paşa 1366'da Bizanslılardan Kızılağaç Yenicesi'ni, Bulgarlardan Yanbolu ve İslimyeli'yi aldı. Lala Şâhin paşa Samaku ve İhtiman'a akın tertip etti. Sultan Murâd Han 1367'de başlattığı harekâtla Bulgarlardan Aydos, Karinâbad ve Tirebolu'yu, 1368'de de Bizanslılardan Hayrabolu, Pınarhisar ve Vize'yi alıp, elden çıkmış olan Kırkkilise'yi tekrar fethetti. Bulgaristan kralı Yuvan Şişman, Osmanlılara karşı durmayacağını anladığından sulh yaparak kızkardeşi Prenses Marya'yı Sultan Murâd'a verdi. Buna rağmen daha sonra bizans imparatoru Beşinci Yuannis Paleoloğ'un teşvikiyle Sırp kralı ile Osmanlılara karşı birleşti. 26 Eylül 1371 cumâ günü Çirmen'de yapılan muhârebede müttefikler büyük bir bozguna uğradı. bu savaşla Balkanlardaki mukâvemet kırılarak, Osmanlılara Makedonya kapıları açıldı. Çirmen zaferi sonunda Makedonya fütuhâtı başlatılarak, Veziriâzam Çandarlı Kara Hayreddin Halil paşa, Rumeli Beylerbeyi Lala Şâhin paşa, Gâzi Evrenos ve Deli Balaban Beyler komutasındaki Osmanlı ordusu, İskeçe, Drama, Kavala, Zihne, Serez, Avrethisar- Vardar Yenicesi ve Karaferye mevkilerini fethetti. Osmanlıların Makedonya'yı zaptederek Köstendil'e gelmeleri üzerine, Yukarı Sırbistan Hükümdarı Lazar Grebliyanoviç, Sultan Murâd Han ile antlaşmak istedi. Vergi vermek ve gerektiğinde Osmanlı Devletine asker göndermek şartı ile antlaşma sağlandı. Rumeli ve Anadolu'da fetihler devâm ederken bâzı mâli, idâri ve askeri ihtiyaçları karşılamak için teşkilât yapılmıştı. Kara Timurtaş Paşanın tavsiyesiyle, tımarlı teşkilât, tâdil ve ihtiyâca göre ıslâh edildi. Yaya, müsellem ve yeniçerilere ilâveten Kara Timurtaş paşanın tavsiyesiyle kapıkulu askerlerinden olarak maaşlı Süvari ocağı kurulduğu gibi, seferlerde levâzımın muhâfazası ve süvârilerin hayvanlarına bakmak üzere Voynuk sınıfı teşkil olundu.
Sultan Murâd Han 1378'de oğlu Şehzâde Bâyezid'i Germiyan Beyi Süleymân Şahın kızı Devlerşah Hâtun ile muhteşem bir düğün yaparak evlendirdi. Süleymân Şah, Kütahya, Tavşanlı Emed ve Simav'ı, kızının çehizi olarak verdi. Hamidoğlu hüseyin Beyden seksen bin altın karşılığı; Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Seydişehir ve Karaağaç alındı. Birinci Murâd Han 1380'de Makedonya'da harekâta geçilmesini emretti. Rumeli Beylerbeyliğine tâyin edilen Kara Timurtaş Paşa, Vardar Nehri sâhilindeki İştip'i fethetti. 1382'de Vardar'ı geçerek Manastır ve Pirlepe'yi aldı. Manastır, Arnavutluk ve Kuzey Epir mıntıkalarına yapılacak harekât için üs oldu. 1384 bahârında Osmanlı akıncıları Bosna Hersek akınını gerçekleştirerek, pekçok esir ve ganimet aldılar. 1385'te Veziriâzam Çandarlı Hayreddin Paşanın Ohri'yi fethi ile Osmanlılar, Arnavutluk hududuna yerleştiler. Kuzey Arnavutluk Prensi ile Balşa ile Drac ve Orta Arnavutluk Dükası Şarl Topia arasında meydana gelen muhârebede Drac Dükası, Hayreddin Paşadan yardım istedi. Çağrı üzerine Hayreddin Paşa Drac prensine yardım ederek, Savra'da onun gâlibiyetini temin ettiği gibi bu muhârebede Prens Balşa da öldürüldü. Osmanlı ordusunun Rumeli'nde bulunmasından istifâde eden Karamanlı Alaeddin Bey, 1386'da Osmanlı hududuna taarruz ederek, Beyşehir ve havalisini zaptetti. Hudud tecâvüzünü haber alan Sultan Murâd Han, Rumeli'de Veziriâzam Çandarlı Hayreddin Paşayı bırakarak, Karaman hududunu aştı. Karaman ovasına gelen Osmanlı ordusu, Alaeddin beyin kuvvetlerini mağlup ederek, sulh istemeye mecbur bıraktı. Sultan Murâd Hanın dâmâdı olan Alaeddin Beyi zaptettiği toprakları geri vermesi ve Osmanlı sultanının elini öperek özür dilemesiyle affedildi. Karamanoğullarının da Osmanlı hâkimiyetini tanıması, batıda olduğu gibi doğuda da, Sultan Murâd Hanın nüfûz ve itibârını arttırdı.
Sultan Murâd Hanın Osmanlı ordusunun Anadolu'da bulunmasından istifâde eden Balkan kral ve prensleri Türklere karşı ittifak kurup, taarruz planlıyorlardı. Bosna hududunda Lala Şahin paşa kumandasındaki akıncıların harekâtı, Bosna kralı ve sırp Despotu Lazar'ın otuz bin kişilik müttefik kuvvetlerle yaptığı karşı taarruzla karşılandı. 1378'de Ploşnik mevkiinde meydana gelen muhârebede, Lala Şâhin paşanın yirmi bin kişilik kuvveti bozularak, çoğu şehit oldu. Ploşnik bozgunu, gizlice hazırlanmakta olan Hırvat, Leh, Macar ve bütün Balkan kral ve prenslerini Osmanlılar aleyhine harekete sevk etti. Denizci bir kavim ve devlet olan Venedikliler, Osmanlıları iyi tanıyıp, menfaatlendiklerinden, Haçlı ittifakına katılacaklarını beyan ettilerse de, tarafsız kaldılar. Lazar, Tvartko ve Arnavut prensi Kastriyota'nın öncülüğünde, Hırvat, Leh, Macar, bulgar, Sırp ve Arnavutların ittifakını haber alan Sultan Murad Han, vakârını muhafaza ederek, muvâzeneli ve plânlı bir şekilde hazırlıklarını tamamlamaya başladı. Balkan ittifâkına karşı Anadolu beylerinden yardım istendi. İttifâka dâhil olan Bulgarları büyük harpten önce saf dışı etmek gâyesiyle, Veziriâzam Çandarlı Ali paşayı vazifelendirdi. Osmanlı ordusu, Balkan dağlarını aşarak Pravadi, Şumnu ve Bulgar krallığının merkezi Tırnova'yı aldı. Ali paşa, tuna boyu istikâmetinde Silistre ve Niğbolu'yu zaptetti. Bulgar kralı Şişman, Osmanlılar ile antlaşmaya mecbur oldu. Böylece Haçlı ittifakına katılmasına mâni olundu. Osmanlı beylerinin Balkanlardaki ileri hârekatı muhtemel büyük harp öncesi durdurularak, bütün kuvvetler sultan Murâd Hânın kumandasında toplandı.
Bulgaristan harekâtını muvaffakiyetle tamamlayan Veziriâzam ali paşa, Yanbolu'ya gelen Sultan Murâd Han ile görüşerek, durumu arz etti. Durum değerlendirmesi yapılıp ordu süratle Priştine'ye doğru harekete geçti. yollarda yerli ahâlinin mal, mülk, can ve ırzına karşı hiç bir tecâvüz yapılmadan Kosova'ya gelindi. Yağma ve tahribâtın yapılmaması, Balkan milletlerini Osmanlının güzel ahlâkına ve adâletine hayran bıraktı. Üsküp ile Priştine arasındaki Kosova'da müttefik Haçlı ordusuyla karşılaşıp muhârebe nizâmı alındı. 8 Ağustos 1389 muhârebe öncesi Kosova'da şiddetli fırtına vardı ve o gün Berât Gecesiydi. Akşam çadırına çekilen Sultan Murâd Han, Berât Gecesini ihyâ edip namaz kıldı. Kur'ân-ı kerim kıraât ettikten sonra, seccâdesinin üzerinden kalkmadan târihe geçen şu duâyı okudu:
''Ey Rabbim! Bu fırtına, şu âciz Murâd kulunun günahları yüzünden çıktıysa, mâsum askerlerimi cezâlandırma. Onları bağışla. Allahım. Onlar ki, buraya kadar, sâdece senin adını yüceltmek, İslâm dinini kâfirlere duyurmak için geldiler. bu fırtına âfetini, onların üzerinden def eyle. Senin şânına lâyık bir zafer kazandır ki, bütün Müslümanlar bayram ede. Müslümanları mansûr ve muzaffer eyle. Ve dilersen o bayram gününde şu Murâd kulun sana kurbân olsun. Önce beni gâzi kıldın, sonra şehit et.''
Fırtına dinip, 9 Ağustos 1389 günü yapılan kosova Meydan Muhârebesinde Birinci Murâd Han büyük bir zafer kazandı. Sırp Devletinin yıkılıp, Balkanların Türk hâkimiyetine geçişini sağlayan Kosova Zaferinden sonra, Sultan Murâd Han, devrin anânesince muhârebe meydanını dolaşmaya başladı. bu sırada Miloş Obiliç adında yaralı bir Sırp âsilzadesi tarafından hançerlenerek şehit edildi. Kaçan düşmanı tâkip etmekte olan oğlu Şehzâde Yıldırım Bâyezid, devlet adamlarının da ittifakıyla hükümdâr seçildi. Sultan Murâd Hanın cenâzesi Bursa Çekirge'de yaptırdığı türbesine gönderilip, defnedildi. Şehit edildiği yerede türbe yapılıp, ''Meşhedi Hüdâvendigâr'' denildi.
Osmanlı sultanı Murâd-ı Hüdâvendigâr Han zaferden zafere koşmuş, Anadolu'da ve bilhassa Avrupa'da devletin hudutlarını çok genişletmiş ve babasından bir beylik olarak aldığı ülkeyi büyük bir devlet hâlinde oğluna bırakmıştır. İslâmın cihâd emrini yerine getirmek ve Osmanlının şânını yükseltmek için, târihi kaynaklarda otuz yedi gâza yaptığı yazılıdır. Sultan Murâd Han; dindâr, âdil, merhametli, faziletliydi. Azim ve irade kudreti, vakar ve ciddiyeti, ahâlisine karşı şefkatli oluşu, açık ve samimi siyâsetiyle içte ve dışta istikrârıyla ve mühim askeri, adli, mâli ve idâri teşkilâtıyla Osmanlı Devletini sağlam temeller üzerine oturtmuştur. Güneydoğu Avrupa'ya Anadolu'dan Türk- İslâm nüfûsunun naklinde tatbik ettiği şuurlu sistem, Sultan Murâd Hanın dâhiyâne bir siyâsetidir. Fütûhâtla alınan Rumeli topraklarına iskân edilen türk ve İslâm nüfûsu, Avrupa'da kalıcı bir hâkimiyetin ve emniyetin başlangıcı olmuştur. Anadolu'da, Rumeli'nde pekçok hayır müesseseleri, dini, askeri ve idâri teşkilâtlarını kuran Sultan Murâd Han, târihte kazandığı zaferlerle olduğu gibi, yaptığı eserlerle de milletin kalbinde taht kurmuştur. Sultan Murâd Han, ihtiyaç ve lüzumunda eserler yaptırdığı gibi zaferlerin ardından da şükran ifâdesi olarak, mescit, câmi, medrese, mektep, imâret, han ve sosyal müesseseler inşâ ettirmiştir. 1364 Sırpsındığı Zaferi sonunda şükrân olarak; Bursa ve Bilecik'te birer câmi, Yenişehir'de bir imâret, Çekirge'de bir imâret, medrese ile kaplıca ve han yaptırmıştır
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Yildir1.jpg


Padişahlık Sırası 4
Saltanatı 13 Yıl
Cülûsu 9 Auğostos 1389
Babası Murâd-ı Hüdâvendigâr
Annesi Gülçiçek Hatun
Doğumu 1360
Vefâtı 8/9 Mart 1403 gecesi
Kabri Bursa Bâyezîd Hân Türbesindedir


Osmanlı pâdişâhlarının dördüncüsü. Babası Murâd-ı Hüdâvendigâr, annesi Gülçiçek Hâtundur. 1360'ta doğdu. Küçük yaştan itibâren zamânın en mümtaz âlimlerinden din ve fen ilimlerini tahsil etti. Değerli kumandanlardan sevk ve idâre dersleri aldı. 1381 yılında devlet idâresini öğrenmesi için Kütahya'ya vâli tâyin edildi. 1389'da yapılan birinci kosova Savaşına katılarak büyük kahramanlık gösterdi. Savaş sonunda babası sultan Murâd'ın şehâdeti üzerine tahta çıktı.

Cesâret ve gözü pekliğiyle ün yaptığından kendisine ''Yıldırım'' lakabı verilmiştir.Tahta geçtikten sonra ilk olarak Sırbistan işlerini düzene koydu. bu sırada saltanat değişikliğinden faydalanmak isteyen Karamanoğulları ve diğer Anadolu beyliklerinin Osmanlılara âit yerleri tahribe başlamaları üzerine, yıldırım Bâyezid güçlü bir orduyla 1389 kışında harekete geçti. Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Germiyanoğulları, Menteşe ve Hamid beylikleri topraklarını ülkesine kattı. Bundan sonra adına yaraşır bir hızla Karaman ülkesine girdi ve Konya'yı muhâsara etti. Karamanoğlu çarşamba Suyu sınır olmak şartıyla anlaşmak zorunda kaldı. Denizciliğe de önem veren yıldırım Bâyezid Han, 1390 sonbaharında Sakız ve Eğriboz adalarıyla Ege Denizindeki Venedik kıyılarına seferler düzenledi.Yıldırım Bâyezid Anadolu'dayken Eflak kralı Mirça, Osmanlı sınırını geçerek Karinâbâd'a kadar olan bölgede yağmalama hareketinde bulunmuştu. Sefer dönüşünde hemen Rumeli'ye geçen Pâdişah, Edirne'de kuvvetlerini toparladı ve Niğbolu ile Silistre'den Eflak içlerine akıncılar gönderdi. bu kuvvetler Mirça'yı yakalayarak Bursa'ya gönderdiler. Mirça, her sene Osmanlı hazinesine 3000 duka altın vermek ve Macarlar üzerine yapılacak seferlerde Osmanlı ordusuna yardım etmek kaydıyla serbest bırakıldı. Yıldırım Bâyezid bundan sonra Macarlarla ittifak kurmaya çalışan Bizanslılar üzerine yürüdü ve 1391'de İstanbul'u muhasâra altına alındı. Yedi aylık bir kuşatmadan sonra şehirde bir Türk mahallesi kurulması, bir câmi yapılması ve yıllık verginin arttırılması şartlarıyla antlaşma imzâlandı. Yıldırım Bâyezid 1392'de yeniden Anadolu üzerine yürüdü. Bu harekât sırasında Candaroğullarının Kastamonu şûbesi, 1392 ilkbaharında ele geçti. Bu arada Bâyezid'in oğullarından Şehzâde Çelebi Mehmed Amasya'yı; Süleymân Çelebi ise Tırnova, Silistre, Niğbolu ve Vidin'i zaptettiler.

1394'te Selânik ve Yenişehir'i (Mora) de alan Osmanlı orduları, Teselya ve Arnavutluk'a kadar ilerlediler. Bâyezid Han, İstanbul'un birinci muhâsarasından sonra imparatorun şehirde bir Müslüman mahallesi tesisi, bir Câmi inşâsı ve bir kâdı bulundurulması husûsundaki vâdin, yerine getirmemesi üzerine, şehri ikinci defâ kuşattı. 1395 yılındaki bu kuşatma, yaz boyunca devâm etti. Bu sırada Yunanistan'dan Tırhala, Domasia ve Patros şehirleri alındı. İstanbul muhâsarası Balkanlarda büyük bir Haçlı ordusu hazırlandığı haberi üzerine kaldırıldı. Macar kralının propagandası ve papanın tahrikleri neticesinde bir Haçlı ordusu kuruldu. Mevcûdu 100.000'den fazla olan bu Haçlı ordusu, Tuna'yı geçerek Vidin, Orsova ve Rahova şehirlerini ele geçirerek Doğan Beyin müdâfaa ettiği Niğbolu'yu muhâsara etti. Ancak Edirne'den yola çıkarak sür'atle gelen Sultan Bâyezid, Haçlı ordusunu Niğbolu Kalesi önünde ağır bir bozguna uğrattı (25 Eylül 1396). Esir edilen ve fidye karşılığı serbest bırakıldıktan sonra pâdişah'a karşı bir daha savaşmamaya yemin eden Avrupalı asilzâdeler ve şövalyelere Yıldırım Bâyezid Han şöyle diyordu:

''Ettiğiniz yeminleri size iâde ediyorum. Gidiniz, ordular toplayınız ve bizim üzerimize geliniz. Bana bir kere daha zafer kazanma imkânı sağlamış olursunuz. Zirâ ben, Allahü teâlânın dinini yaymak ve o'nun rızâsına kavuşmak için dünyâya gelmişim''. Niğbolu Zaferinden sonra, Bâyezid, İstanbul boğazının en dar yerinde anadolu tarafında ''Güzelcehisarı'' (Anadolu Hisarı) inşâ ettirdi. İstanbul 1397'de yeniden muhâsara edildi ve muhâsara sırasında Yunanistan ve Anadolu üzerine seferler yapıldı. Teselya ve Yenişehir'i aldıktan sonra hiçbir mukâvemetle karşılaşmadan orta Yunanistan'a giren Yıldırım Bâyezid bölgedeki bâzı dükalıkları fethederek geri döndü. turhan Beyi Mora içlerine akınlar yapmakla görevlendirdi. Bunun neticesinde yunan Despotu Teodoros eskisi gibi Osmanlı hâkimiyetini tanımayı ve vergi vermeyi kabul etti. Diğer tarafdan Niğbolu savaşı esnâsında Karamanoğulları Ankara'yı basıp, Sarı Timurtaş'ı esir almışlardı. Bu sebeple Bâyezid Han, Yunan meselesini hallettikten sonra Karaman ülkesi üzerine sefere çıktı. 1397'de Akçay Ovasında yapılan savaşta Karaman kuvvetleri büyük bir bozguna uğradı. konya ve Lârende (Karaman) Osmanlılar eline geçti. Yıldırım Bâyezid 1398 ilkbaharında Samsun üzerine yürüdü ve müslüman Samsun'u aldı. Böylece Osmanlı sınırı Karadeniz havâlisinde Trabzon imparatorluğu sınırına dayandı. 1398 sonlarında Kâdı Burhâneddin, Akkoyunlu hükümdârı Karayülük Osman'a mağlup olmuştu. bunun üzerine Bâyezid şehzâdelerinden birini Sivas'a göndererek burayı zaptettirdi. Böylece Tokat, Kayseri, Niksar, Şarkikarahisar, Kırşehir ve Aksaray şehirleri Osmanlı ülkesine katıldı. Bâyezid Dulkadiroğullarından Elbistan'ı aldıktan sonra Memlûklerin elindeki Malatya, Divriği ve Besni gibi şehirleri de sınırları içine kattı. Böylece Osmanlı sınırı fırat kıyılarına kadar dayandı.

Bu sırada Bizanslılar Hıristiyan devletlerinden yardım istemişler ve Türklere baskı yapmaya başlamışlardı. Boğaziçi ve İzmit Körfezi kıyılarını vurmaları üzerine Bâyezid 1400 baharında İstanbul'u dördüncü defâ kuşattı. bu kuşatma diğer kuşatmalardan daha şiddetliydi. Ancak Doğu'da Timûr tehlikesi ortaya çıkınca kuşatmaya son verilmek zorunda kalındı. (1402) Bâyezid'in hükümdârlıklarına son verdiği beyler Timûr'un yanına giderek Bâyezid aleyhine propaganda yapmaktaydılar. bu sırada Timûr Handan kaçan Karakoyunlu ve Celâyir beyleri de yıldırım Bâyezid'i Timûr'a karşı tahrik ediyorlardı. bu tahrikler ve Timûr'un Osmanlılara âit Sivas'ı zaptetmesi, neticede iki büyük Türk hâkânını Ankara'da karşı karşıya getirdi. Çubuk Ovasında yapılan ve çok şiddetli geçen muhârebe sonunda Osmanlı ordusu mağlubiyete uğrarken, yıldırım Bâyezid de esir düştü (28 Temmuz 1402) Esâret zilletini çekemeyen Yıldırım Bâyezid Han yedi ay kadar sonra kederinden ve nefes darlığından kırk dört yaşında vefât etti (1403). Timûr Han ölüm haberini alınca; ''Yazık oldu, büyük bir mücâhidi kaybettik.'' demekten kendini alamadı.

Yıldırım Bâyezid, çevik, atılgan, cesûr, zamânının hâdiselerini kavramış iyi bir kumandan ve iyi bir sultandı. Âni olaylar karşısında soğukkanlılığını muhâfaza ederek karârını verir ve ordusunu süratle istediği yere sevk ederdi. Bu yüzden düşmanları çok ihtiyatlı davranırlardı. Ömrünü cepheden cepheye koşmakla geçirmiş Türklüğün ve İslâmiyetin Rumeli'de yerleşmesini sağlamıştır. Adâleti çok meşhurdu. Hergün belirli bir zamanda herkesin kendisini görebileceği bir yere gelir ve dört bir yandan gelen tebeasının şikâyet ve arzûlarını dinler, haksızlığa uğrayanların haklarını derhal iâde ederdi. kâdıların hükümlerine kesinlikle karışmaz ve kimseyi de karıştırmazdı. Âlimlerin sohbetlerinde bulunur, onların Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildiren sözlerini canla başla kabul ederdi. Evliyâya çok hürmette bulunurdu. Osmanlı topraklarının her tarafında ilim yuvaları kurdu. Memleketin her tarafında câmi, mescit, dârüşşifâ, medrese, imâret ve misâfirhâneler yaptırdı. Bunlardan en meşhuru Bursa'da yaptırdığı Ulu Câmiidir. Ayrıca bütün bu imâretler için geniş vakıflar kurdu.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sultan Çelebi Mehmed

Sultan1.jpg

Babasi . Sultan Yildırım Bayezid

Annesi . Devlet Hatun

Dogumu : 1389

Vefati . 26 Mays 1421
Saltanati : 1413 - 1421 (8) sene

Çelebi Sultan Mehmed, orta boylu, yuvarlak yüzlü, çatık kaşlı, beyaz tenli, kırmızı yanaklı, geniş gögüslü idi. Kuwetli bir vücuda sahipti.Gayet hareketli ve cesurdu. Güreş yapar ve çok kuvvetli yay kirişlerini de çekerdi. Padişahlığı müddetince bizzat 24 muharebede bulunmuş ve kırka yakın yara almıştı.Başında kullanmış olduğu sarık, altın işlemeli kavuğu ile gayet güzel görünürdü. İçi kürklü ve yakası dik olan bir kaftan kullanırdı.Müslümanlara karşı göstermiş olduğu adaleti, aynı zamanda hıristiyan tebaasına karşı da gösterirdi.Çelebi Sultan Mehmed, tahsilini Bursa sarayında tamamladı. Daha sonra babası tarafından Amasya sancağına vali tayin edildi.Valiliği sırasında da devlet işlerini öğrendi.Çelebi Sultan Mehmed'e bir bakıma Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci kurucusu gözüyle bakılabilir. Onun uzun müddet ve başarı ile yapmış olduğu mücadeleyi kısaca şöyle sıralayabiliriz Yeşil Türbe (Çelebi Mehmed Türbesi Bursa) Evvela Anadolu'nun birliği için kardeşleri ile mücadele etti. 1410 senesinde Süleyman Çelebi'yi, 1413 senesinde de Musa Çelebi'yi tasfiye ederek birliği sağladı. Osmanlı tahtında yalnız kalınca ilk işi etrafındaki beylikleri itaati altına almaya girişmek oldu. 1414'de Karaman'a sefer yaptı ve Karaman Bey'ini esir aldı. Ona "Bir daha müslümanlara zararım dokunmayacak" diye yemin ettirdikten sonra serbest bıraktı. Candar Beyliği'ni de hakimiyeti altına aldı. 1415'de Venediklilerle ilk deniz savaşı yapıldı. 1416 ve 1417 senelerinde Avrupa'ya akınlar düzenledi, büyük zaferler kazanıldı.1419'da Tuna Nehri tekrar geçildi. 1420'de Eflak Voyvodası bir harpte öldürüldü, yerine kardeşi tayin edildi. Candar Beyliği ise tamamen Osmanlı topraklarına katıldı. 1420'de Şeyh Bedreddin diye birisi bugünkü komünizmin temel şartlarına çok benzeyen fikirlerle ortaya çıktı İslâmi ilimleri de çok iyi bilen bu şeyh bir çok fakir fukarayı sizi zengin yapacağım vaadiyle, gayrı müslimleri ise "Sizin dininiz de haktır" diyerek etrafında topladı. Birçok yerlerde mühim tahribatlar yaptı. Sonunda yanındakiler dağıtılıp kendisi yakalandı ve mahkeme edildi. Mahkemede suçunu itiraf ederek idam edilmesini bizzat kendisi istedi ve idam edildi. Timur'un yanından döndüğü söylenen bir şehzade ile daha mücadele edip onu da saf dışı yaptı. 1421 yılında 32 yaynda iken Edirne'de vefat etti. Naaşı, Bursa'ya getirilerek Yesil Türbe'ye defnedildi. (Allah rahmet eylesin.)Çelebi Sultan Mehmed vefat edeceği sırada, Bayezid Paşa'yı yanına çağırttı ve Ona :"Halef olarak yerime oğlum Murad'ı tayin ettim. Bana karşı göstermiş olduğun itaat ve sadakati ona karşı da göster. Derhal, Murad'ı buraya getirmenizi istiyorum. Zira ben artık bu döşekten kalkamam. Murad gelmeden önce emr-i hak vaki olursa Murad gelinceye kadar sakın ölümümü kimseye duyurmayın." Şehzade Murad henüz Amasya'da iken,Çelebi Sultan Mehmed 26 Mayıs 1421'de vefat etti. Padişahlar arasında ilk defa vefatı gizlenen zat kendisi olmuştur.Tarikat sahibi Seyyid Şerif Ali Cürcani,Kaamus-ı Muhıyt sahibi Allame Mecdüddin Firuzâbâdi Sultan Çelebi Mehmed zamanında vefat etmiş büyüklerdi.

Erkek çocukları : Mustafa Çelebi, Ikinci Murad, Ahmed, Yusuf, Mahmud.

Kızları : Fatma ve SeIçuk Hatun.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sultan İkinci Murat
Sultan2.jpg



Babasi Çelebi Sultan Mehmed

Annesi . Emine Hatun
Dogumu : 1402

Vefati .3 şubat 1451

Saltanatı : 1421 - 1451 (30) sene


İkinci Murad, uzun boylu, beyaz tenli, doğan burunlu ve gayet güzel yüzlü bir padişahtı. Çok güzel konuşurdu. Kendisinin en büyük saadeti, Fatih Sultan Mehmed gibi eşine ender rastlanacak ve çok kıymetli bir zatın babası olmakti.Sultan Murad. süküneti ve huzurlu yaşamayı arzu eden fakat icap ettiği takdirde gayet hareketli, cesur ve hiçbir şeyden yılmayan bir kimse idi. Otuz senelik saltanatı müddetince, memleketini çok büyük bir şan ve şerefle idare ederek, emri altında bulunan herkeste, dindar. âdil ve lütufkâr bir padişah nâmı bırakmıştır.

Sultan ll. Murad çocukluğu Amasya'da geçti. 18 yaşında tahta çıktı. Şâir ve hattattı.Çok iyi bir askerdi. Şiirler yazmıştır. Zamanında Venedik donanmasıyla harbedildi. Selânik yeniden fethedildi. Düzmece Mustafa isyanı oldu ve bu isyanı bastırdı. 1422'de İstanbul'u muhasara etti. 1423'de Mora yeniden alındı. 1428'de Germiyan Beyliği Osmanlılara katıldı. Venedik ve haçlılara karşı Güvercinlik zaferi kazanıldı. 1430'da Selânik yeniden alındı. 1438'de Bosna'ya hakim olundu. 1439'da Belgrad muhasara edildi. 1443'de haçlılara karşı İzlâdi Derbendi zaferi kazanıldı.1444 Temmuz'unda Segadin antlaşması yapıldı, fakat haçlılar sözlerinde durmadılar. İkinci Murad küçük yaştaki oğlunu tahta çıkarınca,ümide kapılarak Osmanlı topraklarına girdiler.Oğlu İkinci Mehmed (Fatih) ordunun başına babasını başkumandan tayin etti. Kasım 1444'de Varna Zaferi kazanıldı. Varna Zaferinden sonra İkinci Murad tekrar tahta geçti. 1445'de Mora'ya ve Arnavutluğa sefer açtı. 1448 senesinin Ekiminde haçlılar yeniden saldırdılar.Bu defa da İkinci Kosova Zaferi kazanıldı. 1451 senesinde Sultan Murad bütün esirlerini salıverdi. 47 yaşında olduğu halde Edirne Sarayında vefat etti. Vasiyeti üzerine Bursa'da Muradiye Camii yanına defnedildi. Mezarının üzerini örtmemeyi, kenarlarına hafızların oturup Kur'an okuyabilmeleri için yerler yapılmasını ve Cuma günü mezara konulmasını vasiyet etmişti. Vasiyeti öylece yerine getirildi.Sultan Murad zamanında memleketin bir çok yerlerinde, camiler, medreseler, saraylar ve köprüler yapılmıştır. Bunlardan birisi Edirne'deki"Üç Şerefeli Cami"dir. Cami'in yanında bir medrese ve fakirler için bir imarethane mevcuttur. Yine Edirne'de "Muradiye Camii"ni bina ettirmiştir. Bu caminin duvarları ve mihrabı son derece güzel çinilerle süslenmiştir. Bursa'daki "Muradiye Camii"ni ve Ergene Nehri üzerindeki 170 ayaklı "Uzun Köprü"yü de Sultan Murad yaptırmıştır.Silsile-i Sââdât-ı Nakşıbendiyye'den, Hâce Yâkub Darhi (k.s.), ,Seyhi Emir Sultan, Hacı Bayram Veli, İbn-i Haceri Askalâni, Muhammediye kitabmın müellifi Yazıcızâde Mühammed Efendi İkinci Murad devrinde vefat eden büyüklerdir.

Erkek çocukları : Fatih Sultan Mehmed, Ahmed, Alâaddin, Orhan, Hasan, Ahmed (ll.)

Kız çocukları : Şehzâde ve Fatma Hatun.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
II.Mehmed(Fatih Sultan Mehmed)


II.Meh2.jpg

Babasi . Ikinci Sultan Murad

Annesi . Huma Hatun

Dogumu : 29 Mart 1432

Vefatı . 3 Mays 1481

Saltunatı : 1451 - 1481 (30) sene



Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri, uzun boylu, dolgun yanaklı, kırmızı - beyaz tenli, kırık burunlu, kolları adaleli ve kuvvetli bir padişahtı. Devrinin en büyük ulemasından birisi idi. Yedi tane yabancı lisan bilirdi. Âlim, şâir

ve sanatkârları toplar ve onlarla sohbetten çok hoşlanırdı. Gayet soğukkanlı ve cesurdu. Eşsiz bir kumandan ve idareci idi. Yapacağı işler hususunda, en yakınlarına bile hiç birşey sızdırmazdı.Fatih Sultan Mehmed'in ömrü seferlerle geçti. Yıkılmaz diye bilinen Bizans'ı yıktı. İstanbul'u fethetti.Ayasofya kilisesini câmiye çevirdi. Kryamete kadar câmi olarak kalmasını istedigi bu muhteşem mâbed için mükemmel bir vakfiye yazdırttı. (Bu,vekâlet Arşivi Tapu Defterleri No:20, 27, 167, 251 )

1127 sene kilise, 481 sene de câmi olarak kullanılan Ayasofya, 1934'de müze haline getirildi.Fatih, Enez'i, Galata ve Kefe'yi Osmanlı topraklarına dahil etti. Limni, İmroz, Şemendirek, Taşoz, Bozcaada ve Boğdan'ı ald.Belgrad'ı muhasara ettiği zaman çarpışmaya bizzat katıldı. Alnından ve dizinden ciddi şekilde yaralandı. 1458'de Mora'yı kısmen, bir sene sonra da Sırbistan'ı tamamen aldı. 1461'de Amasra'yı ve İsfendiyar Oğulları Beyliğini Osmanlı topraklarına dahil etti. Trabzon Rum İmparatorluğunu ortadan kaldırdı. 1462'de Romariya, Yayçeve Midilli'yi aldı. 1463 senesinde Papa'nın büyük gayretleri ile toplanan ve savaşa katılan herkesin altı aylık günahının affolunacağı ilân edilen 20 devletin katıldığı bir haçlı ittifakı ile 16 sene savaştı. 1463'de Bosna'yı fethetti ve Hersek'i de tabiiyeti altına aldı . 1466'da Konya ve Karaman'ı aldı. Arnavutluğu tamamen Osmanlı topraklarına kattı. 1470'de Ağrıboz'u aldı.Uzun Hasan'ı Otlukbeli savaşında kesinlikle yendi. Zafer şükranesi olarak kırkbin esiri salıvererek, hürriyetlerine kavuşturdu. 1476'da Boğdan'ı Osmanlı topraklarına kattı. Otuz sene içinde tam yirmibeş seferi bizzat kendisi idare etti. 900.000 bin kilometrekare olan topraklarını 2.214.000 kilometrekareye ykardı.Fatih Sultan Mehmed, Venedikliler tarofından tertiplenen tam ondört suikastten kurtuldu. Son suikastten ise kurtulamadı. Venedikliler, bu büyük hükümdarı, aslen bir yahudi olan Maesto Jakopo isimli bir doktor vasıtasiyle zehirleterek öldürmeye muvaffak oldular. Tarihçi Babinger'e göre bu suikastçı doktor, Yakup Paşa ünvanı ile sarayın doktorları arasında bulunuyordu.

1481 Mayısının üçüncü günü yine bir sefere çıkmışken, Gebze'de ordugâhında Perşembe günü vefat etti. Papa, Büyük Hakanın ölümünde tam üç gün üç gece bütün kiliselerin çanlarını çaldırtarak sevinç ayinleri yaptırdı. Fatih 49 sene bir ay beş gün yaşadı. İki imparatorluk, dört krallık ve onbir prenslik yıkan büyük hükümdarın cenaze namazı Fatih Camiinde Şeyh Muslihiddin Mustafa Vefa Efendi Hazretleri kıldırdı. Türbesi Fatih Camii yanındadır. (Allah rahmet eylesin.)

Fatih, Müslüman Türk Milletine yapmış olduğu büyük hizmetlerle, dünyanın en büyük hükümdarlarından birisi olduğunu isbat etmiştir. İstanbul gibi, cihanın bir incisi olan, bu muhteşem beldeyi Türk Milletine kazandırmıştır. Yapmış olduğu çalışmalar ile, memleketinde büyük çapta bir imar hareketini gerçekleştirmiştir. Bugünün üniversitesi olan (Fatih Külliyesi)ni 1470 senesinde tamamlamış, İstanbul'u fethettiği zaman 8 tane kiliseyi camiye çevirmiş, etrafındaki papaz odalarını da medrese yapmıştır. Ayrıca bir çok Anadolu kasabasında da medreseler yaptırmıştır.Hz. Eyyüb EI - Ensâri'nin (r.a.) kabri Fatih zamanında keşfedildi. Delâil-i Hayrat müellifi Şeyh Süleyman Cezuli ve Allame Ali Kiasi Fatih devrinde vefat ettiler.

Erkek çocukları : Mustafa, Ikinci Bayezid, Cem, Korkud.

Kızı : Gevherhan Sultan.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sultan İkinci Bayezid


Sultan4.jpg

Babasi . Fatih Sultan Mehmed
Annesi . Mükrime Hatun

Dogumu : 3 Aralik 1447

Vefati . 26 Mays 1512

Saltanati : 1481 - 1512 (31 ) sene



İkinci Bayezid, uzun boylu, geniş göğüslü ve kuvvetli bir vücuda sahipti. Yüzü yuvarlak ve gözleri elâ idi. Cesur ve atılgandı. Aynı zamanda çok halim, selim ve dinine bağlı bir padişahtı. Babası Fatih Sultan Mehmed Han ilmi karşı büyük bir sevgi beslediği için, oğlu Bayezid'e her şeyden evvel kuvvetli bir tahsil vermeyi düşünmüştü. O devrin en meşhur âlimlerinde ders okutturmuş, bütün İslâmi ilimleri en iyi şekilde öğretmişti. İkinci Bayezid, dinine çok bağlı olduğu için kendisine (Bayezid Veli) denildi. Bayezid Veli, şâirleri saraya toplar onlarla sohbet ederdi. Bayezid Veli çok alim bir zat idi. Arapça ve Farsçayı gayet iyi bilirdi. İslâmi ilimlerin yanı sıra matematik ve felsefe tahsili de yapmıştır. Çağatay lehçesi ve Uygur alfabesini de öğrenmişti. Hattat ve bestekârdı. Avni mahlasıyla Şiirler yazardı. Ulemâ ve sanatkârlar için ayrıca bir para fonu ayırmıştı.Bayezid Veli padişah olduktan sonra, kardeşi Cem Sultan ile 14 sene mücadele etti.Kilye ve Akkerman'ı fethetti. 1484 - 1485'de Mısır Memlükleri ile harbe girdi. Devrinde Belgrad üçüncü defa kuşatıldı ve tarihte ender görülen Abdina Zaferi elde edildi. Denizden İspanya'ya sefer açıldı. Endülüs Müslüman Devletinin yardımına gönderilen bu donanma kıyı şehirlerine baskınlar düzenledi. Karşısına çıkacak bir devlet olmadı. Osmanlı Devleti tarihinde, akıncıların Avrupa'nın içlerine kadar akınlar düzenlediği devir bu devirdir. Venedik'i dahi bu akıncılar istila edip, ta Varşova'ya kadar gittiler. 1483'de tarihin sayılı deniz savaşlarından olan Sapienza Deniz Zaferi kazanıldı. 1500'de İnabahtı fethedildi. Koron, Modon ve Navarin kaleleri alındı.Anadolu'da başgösteren Şahkulu isyanı bastırıldı. Oğullarının en kudretlisi olarak kabul ettiği Şehzade Selim'in israrlı hareketleri karşısında tahtından ferâgat, etti. Dimetoka Sarayında oturmak istedi ve bu maksatla yola çıktı. Çok rahatsızdı. Dimetoka'ya varamadan Havsa kasabasının Abalar köyünde vefat etti. Cenazesi kendi yaptırdığı Bayezid Camii türbesine defnedildi. 62 yaşında idi. Vefatı duyulunca, en çok harp yaptığı Mısır'da bile cenaze namazı kılındı. Tahta çıktığında 2.214.000 km. kare olan Osmanlı topraklarını 2.375.000 km. Kareye kardı.Veziri Azamları (Başbakanları): Koca Davut Paşa, Hadım Ali Paşa, Hersekzade Ahmed Paşa, İkinci İbrahim Paşa, İshak Paşa ve bir yangında ölen Mesih Paşa.Şeyhülislâmları : Molla Gürani, Molla Abdülkerim ve Zembilli Ali Efendi.Kaptan-ı Deryaları : Küçük Davud Paşa,Hersekzade Ahmed Paşa, İskender Bey, Hacı Mesih Paşa, Güveği Sinan Paşa ve Karanişancı Vezir Davud Paşa.

Silsile-i Saâdât-ı Nakşibandiyye'den Hâce Ubeydullah Ahrar (k.s.) Mimar İbrahim Tennuri Kayseri, Şeyh Abdullah İlâhi, Mevlanâ Abdurrahman Câmi, Şeyh Ebu'I Vefa. Kesteli,Şeyh Seyyid Ahmed Neccâri, Şeyh Niyazi, (Hacı Halife) ve Abdullah Eşref İzniki İkinci Bayezid devrinde vefat etmiş büyüklerdir.

Erkek çocukları : Mahmud, Ahmed, Şehinşah, Yavuz Sultan Selim, Mehmed. Korkud, Abdullah, Alimşah.

Kız Çocukları : Aynişah, Gevher Mülük Sultan, Hatice Sultan, Selçuk ve Hüma Hatun.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Yavuz Sultan Selim


Yavuz%204.jpg

Babası . Ikinci Bayezid

Annesi . Gülbahar Hatun

Dogumu : 10 Ekim 1470
Vefatı . 22 Eylül 1520

Saltanati : 1512 - 1520 (8) sene



Yavuz Sultan Selim, uzun boylu, geniş omuzlu, kalın kemikli ve omuzları arası geniş yuvarlak başlı, kırmızı yüzlü ve çatık kaşlı,uzun bıyıklı yigit bir padişah idi. Sert tabiatlı ve cesurdu. Bu yüzden muharebeyi Cok severdi. Kuvvetli bir ilim tahsili yapmıştı. Edebiyata merakı vardı. Bir çok Farsça Şiirler yazmıştır.Şiirleri en yüksek bir divan şâiri kadar kuvvetlidir. Geniş bir kültür ve siyasete sahipti.Harpten hoşlanmakla beraber Cok ince bir ruha da sahipti.Iran'a yaptığı seferde Şah İsmail'i 12 saatte perişan etti. Şah İsmail'in iki karısı da esir oldu. Ordugâhtaki hazine ve altın taht ele geçirildi. İran'ın o zamanki başşehri Tebriz'e girdi. 2500 km.lik bir yolu yürüyerek gelip böyle parlak bir zafer kazanmak tarihte eşine az rastlanır şeylerdendir.Adana, Gaziantep, Hatay, Urfa, Diyarbakır, Mardin, Sürt, Muş, Bingöl, Bitlis, Tunceli vilâyetlerini Osmanlı topraklarına kattı. Dulkadir Beyliği'ni, Musul, Kerkük ve Erbil'i Osmanli hudutlarına dahil etti. Eyyübi Melikliği'ni aldı.1516'da Mısır seferine çıktı. 27 Temmuz'da Ramazanoğulları Beyliği'ni ilhak etti. 24 Ağustos'ta Mısır Memlükleri ile Mercidabık Ovasında karşılaştı. Memlükleri kesin bir şekilde mağlub etti. 28 Ağustos'ta Haleb'e girdi. 29 Ağustos 1516'da bütün mukaddes emanetler İstanbul'a getirildi. Suriye, Lübnan ve Filistin tamamen fethedildi.Kendi zamanına gelinceye kadar hiçbir hükümdarın göze alamadığı bir işi yaptı ki,koskoca Sina Çölü'nü 13 günde geçti. Birinci Cihan Harbinde, yeni tekniğin verdiği imkânlarla bu çöl 11 günde geçilebilmiştir. (Türkiye Tarihi, Yılmaz Öztuna, Hayat Yayınları) 22 Ocak 1517'de Memlükleri Ridaniye'de tekrar yendi ve Kahire fethedildi. Yavuz, Memlük sultanının cenazesini bizzat omuzlarında taşıdı.Kahire'nin fethinden sonra İstanbul'a gelen Mısır ulemâsı ile, Türk ulemâsı Yavuz'un halife olmasını kararlaştırdı. Daha sonra Halife Üçüncü Mütevekkil Ayasofya Camiinde minbere çıkarak Yavuz'un hilâfetini ilân etti. Mütevazi hükümdar, her öğün yemekte tek çeşit yemek yerdi ve ağaçtan tabaklar kullanırdı. 22 Eylül 1520'de Aslan Pençesi denilen bir çıban sebebi ile vefat etti. Hayatının son dakikalarında Yasin-i Şerif okuyordu. Oğlu Kanüni Süleyman, Fatih Cami'inde namazını kıldıktan sonra, Sultan Selim Cami avlusundaki türbeye defnettirdi. (Allah rahmet eylesin.)Tahtı devraldığında 2.375.000 km. kare olan Osmanlı topraklarını 6.557.000 km. kareye çıkarmıştır. Bu büyük fütuhatı ise sadece 4 seneye sığdırmıştır.Mevahib sahibi Şeyh İmam Ahmed Kastalâni, Emir Buhâri ve Reisü'I Hattâtıyn Şeyh Hamdullah, Yavuz Sultan Selim zamanında vefat eden şahsiyetlerdir.

Erkek çocuğu : Kanüni Sultan Süleyman.

Kız çocugu : Hatice Sultan, Fatma Sultan, Hafsa Sultan, Şah Sultan.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Kanuni Sultan Süleyman


Kanuni5.jpg

Babasi . Yavuz Sultan Selim

Annesi . Hafsa Hatun

Dogumu : 27 Nisan 1495

Vefati . 7 Eylül 1566

Saltanati : 1520 - 1566 (46) sene



Kanüni Sultan Süleyman, Trabzon'da dünyaya geldi. O sırada babası orada vali idi. Babası O'nu küçük yaştan itibaren çok titiz bir şekilde yetiştirmeye basladı ve emsali görülmeyen bir terbiye ve tahsil ile yetiştirildi. 26 yaşında padişah oldu. Çok ciddi ve vakurdu. Teenni ile hareket ederdi. Yapacağı işler hakkında hiç acele etmez, gayet geniş düşünür ve verdiği emirden geri dönmezdi. İs başına getireceği adamların kabiliyet derecelerine göre vazife verirdi. Kanüni'nin yüzü yuvarlak, gözleri elâ, kaşları arası biraz açık, doğan burunlu, uzun boylu ve seyrek sakallı idi. Azim ve irade sahibiydi. Devri Türk hakimiyetinin kemale ulaştığı bir devir olmuştur.Kendisine Kanüni denmesi, yeni kanunlar icad etmesinden değil, mevcut kanunları yazdırtıp çok sıkı bir şekilde tatbik etmesinden dolayıdır. Zamanında İngiltere Kralı . Vlll. Henri,İstanbul'a bir heyet gönderip, adalet mekanizmasının nasıl işlediğini tetkik ettirerek kendi memleketine örnek almıştır.Avrupâ tarihçilerinin Muhteşem Süleyman dedikleri büyük hükümdar, büyük dedesi Fatih gibi sayısız seferlere bizzat kendisi iştirak etmiştir.Zamanında cereyan eden mühim hadiselerden bazıları şunlardır :1522 senesinde Rodos'u aldı. Fransa KraIının yardım isteğini kabul ederek Alman İmparatoruna bir mektup yazdı ve Alman İmparatoru, Birinci François'i serbest bıraktı.1526'da Mohaç Muharebesi ile Macaristann ortadan kaldırdı. Budapeşte'yi fethetti.1529'da Viyana'yı kuşattı. 1532'de Avusturya seferine çıktı. 1533'te Almanya ile anlaşma imzalandı. 1537'de Otranto fethedildi. Ancak, Venedik Savaşı sebebiyle daha sonra ordu Otranto'dan çekildi. 1543'de Estergon, İstoini ve Belgrad'ı fethetti.Barbaros kardeşler Akdeniz'de yenmedik donanma bırakmadılar ve Kuzey Afrika'yı alarak Osmanlı topraklarına bağladılar. Kırım Hanları, Moskova'ya kadar ilerlediler.Hint Okyanusu'na donanma gönderilerek oradaki müslümanlara yardımlarda bulunuldu.Sudan ve Habeşistan'da fetihler yapıldı.1548'de Tebriz dördüncü defa alındı.Osmanlıların en büyüklerinden birisi olan Muhteşem Padişah 7 Eylül 1566 günü savaş meydanında iken ahiret âlemine irtihal etti. Oanda Zigetvar kuşatmasını idare ediyordu. Vefatında 71 yaşını 4 ay 10 gün geçiyordu. 46 sene padişahlık yaptı. Büyük bir devlet adamı ve ünlü bir şairdi. Meşhur şiirlerinden birisi şudur:

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi.

Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.

Saltanat dedikleri bir cihân kavgasıdır.

Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi.

Babasından 6.557.000 km. kare olarak devraldığı İmparatorluğun topraklarını, 14.893.000 km. kareye çıkarmıştı.Cenaze namazını Şeyhülislâm Ebussuud

Efendi ve Nakibü'I - Eşraf Taşkentli Muhterem Efendi kıldırmıştır. Süleymaniye Camii avlusundaki türbesinde gömülüdür. (Allah rahmet eylesin.)

Silsile-i Saadâd'tan Hâce Muhammed Zâhid Bedahşi (k.s.) Hazretleri, Şeyh Sünbül Sinan, İbrahim Gülşeni, Şeyh Hamidullah'ın oğlu Hattat Mustafa'Dede, Kara Davud, Beyzavi'ye haşiye yazan Şeyhzade, Humayünnâme sahibi Alâaddin, Mülteka sahibi İbrahim Halebi, Şahidi İbrahim Dede, Ahteri sahibi Mustafa Efendi,Lügat sahibi Nimetullah Efendi, Şeyh Merkez Efendi, Kırklardan Hızır Efendi ve İşbah müellifi İbni Neciym, Kanüni devrinde yaşamış ve yine o devirde vefat etmiş büyüklerdir. Erkek çocukları : Ikinci Selim, Bayezid, Abdullah, Murad, Mehmed, Mahmud, Cihangir, Mustafa.

Kız çocukları : Mihrimah Sultan, Raziye Sultan.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sultan İkinci Selim
Sultan5.jpg


Babasi . Kanuni Sultan Süleyman

Annesi . Hürrem Sultan

Dogumu : 28 Mays 1524

Vefatı . 15 Aralik 1574

Saltanatı : (1566-1574) (8) sene



İkinci Selim, orta boylu, alnı açık, mavi gözlü, ince kaşlı ve sarışın bir padişahtı. Zamanında cereyan eden mühim hadiselerden bazıları şunlardır :Komşu devletlerle sulh anlaşmaları yapıldı. İndonezya'ya denizden sefere Çıkıldı. Hindistan ve civarındaki müslüman hükümdarlara istekleri üzerine yardımlarda bulunuldu. Bir Türk gölü haline gelen Akdeniz'deki Kıbrıs korsanları, devamlı devletın donanmasına ve ticaret gemilerine zarar verdiğinden Kıbrıs'ın fethine karar verildi. Lala Mustafa Paşa tarafından Kıbrıs birbuçuk sene içinde tamamen fetholundu. Kıbrıs'ın imdadına gelen haçlı donanması İnebahtı'daki Türk donanmasını yakınca, padişah üzüntüsünden günlerce uyuyamadı. Çok kısa bir zaman sonra eski donanmadan kat kat üstün yeni bir donanma yapılıp yine Akdeniz'e açıldı. Bir sene içinde tam 158 gemi ile yeni donanma denize açılınca,Venedikliler sanki galip değil de mağlüb bir devletmişcesine bir anlaşma imzalamak mecburiyetinde kaldılar.Ayasofya Camii yeniden onarıldı. Selimiye Camii o devrede inşa edildi. Kırım Hanlığına,Rusya seferine Çıkma izni verildi ve Rusya vergiye bağlandı.Tunus şehri fethedildi ve bütün Tunus, Osmanlı topraklarına katıldı.İkinci Selim de babası gibi şairdi. Şaheser bir beyti :

Biz bülbül-i muhrık-ı dem-i şekvayı firâkiz

Ateş kesilir geçse sabâ gülşenimizden.

Son devrin ünlü şairlerinden Yahya Kemal, İkinci Selim'in bu beyti için, Selimiye kadar güzel bir Şiir, demiştir.Babasından 14.892.000 km. kare olarak devraldığı İmparatorluk topraklarını, 15.162.000 km. kare olarak bırakmıştır. 15 Aralık 1574 günü vefat etmiş, dedesi Yavuz gibi ancak sekiz sene padişahlık yapmıştır. Ayasofya'daki türbesine gömülmüştür. (Allah rahmet eylesin.)

Ebussuud Efendi, Şeyh,Mehmed Âşık Efendi, Kastamonulu Şeyh Şaban Efendi, Birgili Mehmed Efendi, Şakâik'a zeyl yazan Âşık Çelebi ve Kınalızade Ali Efendi, Sokollu Mehmed Paşa, Ikinci Selim devrinde vefat eden büyüklerdir.

Erkek Çocukları : Üçüncü Murad, AbdulIah, Osman, Mustafa, Süleyman, Mehmed,. Mahmud, Cihangir.

Kız çocukları : Fatma Sultan, Sah .Sultan,Cevherhan Sultan, Esma Sultan.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sultan Üçüncü Murad


Sultan6.jpg

Babasi . Ikinci Selim

Annesi . Nurbânu Sultan

Documu : 4 Temmuz 1546
Vefati . 16 Ocak 1595

Saltanati : 1574 - 1595 (21 ) sene



Üçüncü Murad, orta boylu, değirmi yüzlü,kumral sakallı, elâ gözlü ve beyaz tenli bir padişahtı. Çok cömertti, herkese yardım etmeyi severdi.Zamanında cereyan eden mühim olaylar :Venedik'le anlaşma yenilendi. Portekiz'le Vâdisseyl muharebesi yapıldı ve Portekizliler kesin bir şekilde mağlüb edildi. İspanya'ya karşı İngiltere'ye yardımlar yapıldı. Lehistan kraIının tayininde çıkan mücadele kazanıldı ve 1577'de Lehistan devleti de Osmanlılara tâbi oldu.1511'de Osmanlı tabiiyetinde bulunan Kırım Hanlığı Rusya'ya harb ilân etti. Moskova'ya kadar ilerleyerek Rusya'yı vergiye bağladı.1578'de İran'la savaşlar başladı. çıldır Zaferi elde edildi, Tiflis ve Şirvan fethedildi. Hazar Denizine kadar Osmanlı hakimiyetine alındı. Tarihte meşhur Tiflis müdafaası yapıldı.Kaledeki bir avuç asker kedi ve köpeklere varıncaya kadar yiyerek kaleyi teslim etmediler.27 günde Kars Kalesi yapıldı 1583'de Meşâleler Zaferi kazanıldı ve Revan fethedildi.

1585'de Tebriz dördüncü defa fethedildi.Gence şehri alındı.1590'da İran'la sulh yapıldı. 1593'de Almanya'ya harb ilân edildi.1594'de Yanıkkale fethedildi.

Bu devirde Osmanlı topraklarının genişliği 19.902.000 km. kareye yükseldi. Osmanlı İmparatorluğu en geniş toprağa bu zamanda sahib bulunuyordu.Üçüncü Murad 16 Ocak 1595'de 49 yaşında iken vefat etti. Ayasofya Camii avlusuna gömüldü. (Allah rahmet eylesin.)Beşiktaş'taki Yahya Efendi Türbesini O yaptırmıştı. Fethiye Camiini de kiliseden camiye o çevirmişti.Beyzavi Tefsirine Hâşiye yazan Sinan Efendi (H. 986), Seyh Üftâde Hazretleri (H.989), Ahi Çelebi, Uryani Mehmed Dede ve Şakâik'a zeyl yazan Lütfi Mustafa Efendi, Molla Cami'ye şerh yazan Muharrem Efendi, Gülistan'a şerh yazan Sam'i Efendi, Vankulu Lügatının sahibi Mehmed Vani Efendi (H. 1000) bu devirde vefat eden büyüklerdir.

Erkek çocukları : Üçüncü Mehmed, Selim,Bayezid, Mustafa, Osman, Cihangir, Abdullah,Abdurrahman, Abdullah, Hasan, Ahmed, Yakub, Alemşah, Yusuf, Hüseyin, Korkud, Ali,İshak, Ömer, Alaüddin, Davud.

Kız çocukları : Ayşe Sultan, Fatma Sultan, Mihrimah Sultan, Fahriye Sultan.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sultan Üçüncü Mehmed

Sultan7.jpg

Babası .Üçüncü Murad

Annesi . Safiye Hatun

Dogumu : 26 Mays 1566

Vefatı . 21 Aralik 1603

Saltanatı : 1595 - 1603 (8) sene



Üçüncü Mehmed, Manisa'da doğdu. Cok kuvvetli bir ilim tahsili yaptı. Orta boylu, kumral saçlı ve güzel yüzlü idi. Dinine çok baglıydı ve tasavvufa da çok merakı vardı. Hz. Peygamberimizin mübarek ismi anılınca, saygı için derhal ayağa kaıkardı.İsmini Fatih'e benzemesi için dedesi Kanuni, "Mehmed" koymuştur. Üçüncü Mehmed devri, Osmanlı İmparatorluğunun duraklama devrine rastlar. Nitekim Avrupa topraklarında,Devleti Aliyye, birçok kalelerini Avrupalılara teslim eder. Sadrazam Koca Sinan Paşa'nın başarısızlığını gören Üçüncü Mehmed, bizzat sefere çıkmış, Haçova Meydan Savayı Avrupalılara karşı kazanmış ve Eğri Kalesini fethetmiştir. Tarihte Eğri Fatihi diye anılır. Bu devirde Türkiye İran yeniden savaşa başlamıştır. Vezirlerin ve ulema sınıfından bazı kimselerin, adam kayırmaları, ehliyetsiz oldukları halde bir çok kimseleri ehliyetli ve üstün kabiliyetli olarak padişaha tavsiyede bulunmak Için, padişahı ve Devleti Aliyyeyi güç durumlarda bırakmıştır.Üçüncü Mehmed, zamanında çıkan iç isyanlarla (Celâli İsyanları ile) uğraşmış, dışarıda ise topraklar kaybedilmiştir. Meşhur Kanije Kalesi müdafaası, Tiryaki Hasan Paşa tarafından bu devirde yapılmıştır. Üçüncü Mehmed genç yaşında iken 1603 senesinde vefat etmiştir. (Allah rahmet eylesin.)Üçüncü Mehmed de şâirdi ve Adli mahlasıyla şiirler yazmıştır. Şiirlerinden birisi de şöyledir :

Yokdurur zulme rızamız, adle biz mâilleriz.

Gözleriz Hakkın rızasını emrine kaailleriz.

Arifiz, âyine-i âlem - nümadır gönlümüz.

Rüzgârın cünbüşünden sanmayın gaafilleriz.

Püse-i aşk içre Adli kaal ezelden kalbimiz,

Gıll-ü gışdan hâliyiz, âlemde sâfi dilleriz.

Silsile-i Saadâd'tan Mevlânâ Muhammed Hâcegi Emkengi (H. 1008) ve Mühammed Bâki Billah Hazretleri (H. 1013), Şâir Bâki (H. 1008),Haşimi Osman Efendi (H. 1004), Tezkire sahibi Hasan Çelebi Efendi (H. 1013) Üçüncü Mehmed devrinde vefat eden büyüklerdir.

Erkek çocukları : Birinci Ahmed, Birinci Mustafa, 5elim, Mahmud.

Kızlarının isimleri bilinmiyor.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sultan Birinci Ahmed


Sultan8.jpg

Babasi . Üçüncü Mehmed

Annesi . Handan Sultan
Dogumu : 18 Nisan 1590

Vefatı . 22 Kasim 1617

Saltanati : 1603 1617 (14) sene



Birinci Ahmed, Kanuni'den sonra devlet işleri ile bizzat kendisi ugraşan çok gayretli bir padişahtı. Çok sade giyinirdi. Çocuk denecek yaşlarında bile almış olduğu kararlar mükemmeldi. Daima ilim ve irfan sahibi büyük zatlarla istişare eder, onlara akıl danışırdı.Birinci Ahmed, 14 yaşında padişah oldu.14 sene padişahlık yaptı ve ondördüncü Osmanlı padişahıdır. Çok mükemmel bir tahsil görmüştür. Aynı zamanda iyi bir şâirdi. Bahti mahlasıyla yazdığı şiirlerinden teşekkül eden bir divanı vardır.

Dinine çok bağlı bir müslüman hatta büyük bir veli idi. Altı büyük minareli ve 16 şerefeli Sultanahmed Camiini bina ettirdi. Peygamberimiz Hz. Muhammed Efendimize (s.a.v.)bağlılığı o kadar ileri idi ki, Efendimiz Hazretlerinin mübarek ayak izlerinin resmi içine bir şiir yazmış ve o şiiri kavuğunda ölünceye kadar taşımıştır. O şiir ise şudur :

N'ola tâcım gibi başımda götürsem dâim

Kadem-i resmini ol Hazreti şâhı Rusülün.

Gül-i Gülzâri Nübüvvet, o kadem sahibidir.

Ahmedâ durma yüzün sür kademine ol gülün.

Kâbe'nin örtüleri bu devirde İstanbul'dan gitmeye başladı. Bu zamana kadar ise Mısır'dan gönderiliyordu.Sultan Ahmed tahta çıktığında, Osmanlı Devleti, içte Celâli isyanları, doğuda İran ve batıda Almanya ve müttefikleri ile savaş halinde idi. Almanya fena şekilde hırpalandı ve sulh istedi. Zitvatorok Antlaşması imzalandı.1611 senesinde Celâli isyanları tamamen bastırıldı. Sıra üçüncü gaile olan İran'a geldi. Nihayet İran ile de antlaşma yapıldı. Akdeniz'de

çok mühim deniz muharebeleri kazanıldı.1605'de Estergon ve Uyvar fethedildi. Aynı sene son derece başarılı bir Avusturya seferi yapıldı. Macaristan Kralına taç giydirildi.Denizlerde Malta seferi yapıldı.Sultan Ahmed 1617 senesinde vefat etti.Sultanahmed Camii yanındaki türbesine defnedildi. (Allah rahmet Eylesin.)

Tesâniyi sahibi Mevlânâ Aliyyül Kaari (H.1014), Muğnillebib şârihi Şeyh Ebü Abdullah Muhammed (H. 1018), Hattat Hasan Çelebi Üsküdari (H. 1023) ve Karaca Ahmed (H. 1024)Sultan Ahmed devrinde vefat etmiş büyük zatlardır.

Erkek çocukları : Ikinci Osman, Dördüncü Murad, Sultan Ibrahim, Bayezid, Süleyman, Kasım, Mehmed, Hasan, Selim, Hanzâde, Ubeyde.

Kız çocukları : Gevherhan Sultan, Ayşe Sultan, Fatma Sultan, Atike Sultan.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sultan Birinci Mustafa

Sultan9.jpg

Babası:Üçüncü Murad

Annesi:Handan Hanım
Doğumu:1592

Vefatı:20 Ocak 1639

Saltanatı:1617-1623 (5) Sene



Birinci Mustafa güzel yüzlü seyrek sakallı ,sarı benizli ve iri gözlü bir padişah idi.Akli muvazenesi bozuk olduğu halde tahta çıkarıldı. Fakat saltanatı üç ayı henüz geçmişti ki, Şeyhülislâmın fetvası üzerine tahttan indirildi. Yerine İkinci Osman (Genç Osman) tahta çıktı.1622 senesinde yine bir entrika ile tahtan indirilen Genç Osmanın yerine tekrar (Mustafa I) geçti.Yedikule'de şehid edilen Genç Osman'ın yerine ikinci defa tahta Cıkarıldı.Halbuki akli muvazenesi yine yerinde değildi.Zamanında tarihteki meşhur Sultanahmed vakası meydana geldi. Halktan bir yiğit "Sultan Osman'ı niçin öldürdünüz?" diye askerlerin üzerine yürüdü. Çeşitli manevralarla tam 80 kişinin ölmesine sebep oldu. Bir müddet sonra Kapukulu sipahileri ayaklandı. Genç Osman'ı öldürdüğü bilinen Davut Paşa idam edildi.Handan Sultan 8 Ocak 1623 tarihinde devlet erkânını toplanarak karar verip aklen yetersiz olan İkinci 20 Ocak 1639 Mustafa'yı tahttan indirdiler. Şeyhülislâm Es'ad Efendı nın, tahttan indirilmesine vermış olduğu

Fetvasında :Akli dengesi bozuk olanın Hilafeti Caiz olmaz dedi.

Vefatında 47 yaşında idi.

Çocugu yoktu.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
İkinci Sultan Osman


ikinci6.jpg

Babasi . Birinci Ahmed

Annesi . Mahfiruz Haseki Sultan

Dogumu : 3 Kasım 1604

Vefatı . 10 Mayıs 1622

Saltanatr : 1617 - 1622 (5) sene



Genç Osman istanbul'da dünyaya geldi.Annesi onun yetişmesi için çok titiz davrandı.lyi bir terbiye ve tahsil yaptırdı. Genç Osman.zeki ve enerjik bir padişahtı. Bıyıkları henüz terlememiş olan Ikinci Osman sima itibarı iIe çok güzeldi.26 Şubat 1618 senesinde, amcası Birinci Mustafa akli yetersizliği sebebiyle ve ulemanın fetvası üzerine tahttan indirilince padişah oldu. Çocuk yaşta olmasına rağmen mükemmel ve muazzam plânları vardı. Büyük Lehistan seferine bizzat katılarak başkomutanlık yaptı. Atılgan, cesur ve gözü pek olan bu padişah yaşasaydı ikinci bir fatih olurdu diyenler vardır. Aynı zamanda hattat ve şâirdi. Bir beyti de şudur:

Niyetim hizmet idi saltanat ve devletime,

Çalışır hasıd ü bedhah aceb nekbetime.

Çok büyük emeller ve plânlar üzerinde duran genç padişaha hasedcilerin hasedi kabardı. Kendisine plânlarını tatbik etmesinde yardım edecek bir vezir veya bir sadrazam bulamadı. Tarihte eşine az rastlanır bir fecaatle tahttan indirilerek Yedikule Zindanlarında boğdurularak ,sehid edildi.Aynı sene içinde Istanbul Boğazı donmuş,Istanbul'dan Üsküdar'a yaya olarak geçilmişti. Yine aynı sene güneş tutulma hadisesi, vâki olmuştu. Babası Birinci Ahmed'in, Sultan Ahmed Camii yanındaki türbesine defnedildi. (Allah rahmet eylesin.)

Şâir Nevi, onun vefatı üzerine şunları yazdı :

Bir şâh-ı âlişan iken, şâh-ı cihâna kıydılar.

Gayretli,genç aslan iken, şâh-ı cihanda kıydılar.

Gazai bahadır Hân idi, ali nesli sultân idi.

Namıyla Osman Hân idi, şâh-ı cihâna kıydılar.

Molla Gânim Bağdâdi ve Şeyh Ebu'I Gays bu devirde vefat etmişlerdir.

Erkek çocukları : Ömer, Mustafa.

Kız çocugu : Zeyneb Sultan.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sultan Dördüncü Murat

Sultan10.jpg

Babasi . Birinci Ahmed

Annesi . Kösem Sultan

Dogumu : 27 Temmuz 1612

Vefatı . 9 Subat 1640

Saltanatı : 1623 - 1640 (17) sene




Dördüncü Murad İstanbul'da doğdu. İyi bir tahsil gördü. Çok kuvvetli bir vücuda sahipti.200 okkalık gürzleri rahatça kaldırabiliyordu.En kuvvetli yaylar çeker, çok uzaklara cirit atardı. Attığı oklar ile kalkanları bile delebiliyordu.

Çok küçük yaşta padişah oldu. Bir müddet devlet işlerine bakamadı. Devrinde 1624 ve 1625 senelerinde Anadolu'ya iki sefer yapıldı.Celâli isyanları bastırıldı. Çok değerli bir şâir olan padişahın. daha çocuk yaşta iken Bağdatı muhasara eden ve padişahtan yardım isteyen sadrazama verdiği manzum cevap çok meşhurdur :

Hâfızâ Bagdat'a imdad etmeye er yok mu dur?

Bizden istimdad edersin sende asker yok mudur?

Genç Osman zamanındakinin bir benzeri olan ayaklanmayı çok büyük bir ustalıkla bastırdı ve tesirsiz hale getirdi. Çok tesirli bir nutukla âsilere bile kendi lehinde tezahürat yaptırdı. Sonradan da bu entrikaları çevirenleri birer ikişer yakalatıp idam ettirdi.1633 senesinde tütün yasağı koydu. 1634'de içkiyi yasakladı. Devlete bağlılığı olmayan herkesi idam ettirdi. Düzenlediği bir doğu seferinde Bağdatı fethetti ve 1638'de Bağdat Fatihi ünvanını aldı.İstanbul'da ve devletin her kesiminde bütün kabadayıları temizledi. Çok geniş bir haber alma teşkilâtı kurarak, İmparatorluğun her tarafındaki zorbaları ismen tesbit ettirdi ve sefere çıktığında geçtiği yerlerdekileri ismen çağırıp boyunlarını vurdurdu. Kâbe-i Muazzama'yı yeniden bina ettirdi.Muradi ve Şah Murad mahlasıyla şiirler

yazdı. Aynı zamanda büyük bir bestekârdı. Devlet işlerine tam hâkimdi. Her şeyden haberi olurdu. Seferlerinde askerle aynı Şartlar içinde bulunur, uykusunu bile atının üzerinde yapardı. Tahta çıktığında devlet hazinesi bomboştu. Tahtı bıraktığında ise dopdolu idi. Üstün meziyetleri geniş tarih kitaplarında yeterince anlatılmaktadır.1640 senesinde hastalandı. Kendisinden ümidini kesti fakat iyi oldu. Sonra yeniden hasta düştü. 8 Subat 1640'da 28 yaşında iken vefat etti, (Allah rahmet eylesin.)

Silsile-i Saadât'tan İmam-ı Rabbâni Ahmed Fârüki Serhendi (k.s.) Hazretleri (H. 1034),Altı Parmak Mehmed Efendi, Ganizâde Nâdir Efendi, Veys Efendi, Seyh Aziz Mahmud Hüdâi (H. 1038), Şeyh Abdurrahman Karabaş Veli, Şeyh İsmâil Ankaravi Dördüncü Murad devrinde vefat etmişlerdir.

Erkek çocukları : Süleyman, Mehmed, Alâüddin, Ahmed.

Kız çocuklar! : Safiye Sultan, Gevherhan Sultan, Kaya İsmihan Sultan, Rükiye Sultan,Zeyneb Sultan, Rükiye Sultan.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sultan İbrahim
Sultan11.jpg


Babası . Birinci Ahmed

Annesi . Kösem Sultan

Dogumu : 5 Kasim 1616

Vefati . 18 Agustos 1648

Saltanatı : 1640 - 1648 (8) sene



Sultan İbrahim İstanbul'da doğdu. Uzun boylu, kuvvetli vücutlu ve kumral sakallı idi.Annesi onun iyi yetişmesi için çok gayret göstermişti.Devrinde yaşayan bazı kindar yazarların dediği gibi deli değildi. Kardeşi Dördüncü Murad'ın vefatı üzerine tahta çıkmış ve tahta çıkışında şöyle demişti : "Elhamdülillah Ya Rabbi! Benim gibi zaif kulunu bu makama lâyık gördün. Ya Rab! Saltanat günlerimde milletimin halini hoş eyle ve birbirimizden hoşnut kıl."Sultan İbrahim tahta çıktığında Osmanlıların hayatta kalan tek erkek ferdi idi. Bir sene sonra ancak Dördüncü Mehmed ve diğerleri dünyaya geldiler. Böylece Hanedân kesilmekten kurtuldu. İlk zamanlarında yeniçeri zorbaIarıyla uğraştı. Fakat zaman geçtikçe dalkavuk vezirlerin tesiri altında kalmaktan kendini kurtaramadı. Hakkındaki çirkin iftiralar ise,padişahi şehid edenler tarafından kendilerini haklı görmeleri için uydurulmuş yalanlardı.Sultan İbrahim çok şiddetli bir başağrısına mübtela idi. Meşhur tarihçi Peçevi ve Evliya Çelebi son senelerini Sultan İbrahim devrinde tamamlamışlardır.1645 senesinde Venediklilerle Girit savaşı başladı. Aynı sene Hanya ve Resmo fethedildi.1646'da Kandiye kalesi muhasara edildi. 1648'de Kandiye teslim oldu. Bu senede İstanbul'da yeni bir ihtilâl daha patlak verdi ve Sultan lbrahim tahtından indirilerek şehid edildi. (Allah rahmet eylesin.)

Şâir Ruhi-i Bağdâdi, Fusus Şarihi Abdullah Sinobi bu devirde vefat etmiş zatlardır.

Erkek çocukları : Dördüncü Mehmed, Ikinci Süleyman, Ikinci Ahmed, Orhan, Bayezid, Cihangir, Selim, Murad.

Kız Cocukları : Ümmü Gülsüm Sultan, Peykân Sultan, Atike Sultan, AySe Sultan,

Gevherhan Suttan.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sultan Dördüncü Mehmed
Sultan12.jpg

Babası:Sultan İbrahim

Annesi:Turhan Sultan
Doğumu:2 Ocak 1642

Vefatı:6 Ocak 1693

Saltanatı:1648-1687 (39) Sene



Dördüncü Mehmed, İstanbul'da doğdu.Annesi onu çok iyi yetistirdi. lyi bir ilim tahsili gördü.Zamanında bir çok isyanlar oldu. Özellikle Yeniçeri isyanları bastırılmaya çalışıldı.Zamanında Kösem Sultan öldürüldü.Köprülü Mehmed Paşa sadrazam oldu. 1659'da Rusya'ya karşı büyük bir zafer elde edildi.

1660'da büyük İstanbul yangını oldu. 1661'de Köprülü Mehmed Paşa öldü. Yerine oğlu Fazıl Ahmed Paşa sadrazam oldu.1663'de Almanya savaşı başladı ve Uyvar fethedildi. 1664'de Serinvar Zaferi kazanıldı.Novigrad, Yenikale fethedildi. .Girit'in tamamı alındı.1669'da Lehistan'a sefer açıldı. 1672'de Kamaniçe, Polonya ve Galiçya fethedildi.Lehistan ile Bucaş Anlaşması yapıldı. 1673'Dördüncü Mehmed iki defa Lehistan seferine çıktı. Başarılı bir

seferden sonra Zoravno Vefatı . 6 Ocak 1693 Anlaşması yapıldı. (1676)

Silsile-i Saadât-ı Nakşibendiyye'den Şeyh Muhammed Masum (k.s.) Hazretleri (H. 1079),Şâir Cevri İbrahim Çelebi, Sarı Abdullah Efendi ve Vani Mehmed Efendi bu devirde vefat etmişlerdir.

Erkek -çocukları : İkinci Mustafa, Üçüncü Ahmed, Ahmed, Bayezid.

Kız çocukları : Hatice Sultan, Safiye Sultan, Ümmü Gülsüm Sultan, Fatma Sultan.
 

NuruAhsen

Sonsuz Temâþâ
Sultan İkinci Süleyman
Sultan13.jpg

Babasi . Sultan Ibrahim

Annesi . Saliha Dilâşub Sultan

Dogumu : 15 Nisan 1642

Vefati . 22 Hpziran 1691
Saltanati : 1687 - 1691 (4) sene



Ikinci. Süleyman, İstanbul'da doğdu. Annesi tarafından titizlikle yetiştirildi. Orta boylu,kır sakallı, şişman ve halim selim bir padişahtı.

Padişah oldugu sırada askeri zorbaların ortalı karıştırması üzerine büyük temizli girişti. Asayişi kısmen de olsa temin etti. Devleti çok kötü şartlar içinde iken teslim aldı.Dördüncü Mehmed devrinde Almanların eline geçen birçok yerleri geri aldı. Cesur, dindar,vatansever, merhametli ve nazikti. Rüşvet ve sefahata son derece düşmandı.Köprülü Fazıl Mustafa Paşa'yı büyük muhalefetlere rağmen sadrazam tayin etti. Devrinde Lehistan, Rusya, Almanya ve Venedik'le

aynı anda savaşıldı. Lehliler ve Ruslara karşı kesin zafer elde edildi. Venedikliler durduruldu. Almanlardan Belgrad, Sırbistan'ın tamamı,Niş, Vidin ve Semendire tekrar alındı. (1690)lkinci Süleyman, Köprülü Fazıl Mustafa Paşa'yı bu başarılarından sonra İstanbul'a döndüğü zaman sevincinden ağlıyarak karşıladı. Bizzat kendi hırkasını çıkarıp ona giydirdi. 1691'de Macaristan fethedilmek üzere yeniden sefere çıkıldı. İkinci Süleyman, 3 yıl yedi ay 4 gün padişahlık yaptı. 49 yaşını geçiyordu ki, tutulmuş oldugu bir hastalıktan öldü. Ölüm hastası iken Islâm ordusunu Avrupa seferine uğurluyordu.Cenazesi İstanbul'a getirildi ve Kanuni Sultan Süleyman Türbesine defnedildi. (Allah rahmet eylesin.)Debbağzade Mehmed Efendi, Hacı Feyzullah Efendi, Feyzullah Fevzi Efendi gibi kıymetli şahsiyetler devrinde Şeyhülislâmlık yapmışIardır. Meşhur hattat Hafız Osman Efendi, Bestekâr Dede Efendi ve Itri Efendi gibi dehâlarda devrinde yaşamışlardır.Silsile-i Saadât-ı Nakşıbendiyye'den Şeyh Seyfüddin Arif (k.s.) Hazretleri (H. 1098), Atpazarlı Şeyh Osman Fazlı (H. 1102) bu devirde vefat etmişlerdir.

Çocuklarının isimleri bilinmiyor
 
Üst