Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 271648" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 883</strong></p><p></p><p>lâyık mahbupları Cennette veriyor. Nefis madem dünyada hevâ ve hevesini Cenâb-ı Hak yolunda hüsn-ü istimal etmiş. Cihâzâtını, duygularını hüsn-ü suretle istihdam etmiş. Kerîm-i Mutlak, ona dünyadaki meşru ve ubûdiyetkârâne muhabbetin neticesi olarak, Cennette, Cennetin yetmiş ayrı ayrı envâ-ı ziynet ve letâfetinin nümuneleri olan yetmiş muhtelif hulleyi giydirip, nefisteki bütün hasseleri memnun edecek, okşayacak yetmiş envâ-ı hüsünle vücudunu süslendirip, herbiri ruhlu küçük birer Cennet hükmünde olan hurileri o dâr-ı bekàda vereceği, pek çok âyât ile tasrih ve ispat edilmiştir.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1 Hem dünyada gençliğe muhabbet, yani, ibadette gençlik kuvvetini sarf etmenin neticesi, dâr-ı saâdette ebedî bir gençliktir.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />2</p><p></p><p><strong>ÜÇÜNCÜ İŞARET:</strong> Refika-i hayatına meşru dairesinde, yani lâtif şefkatine, güzel hasletine, hüsn-ü sîretine binaen samimî muhabbet ile refika-i hayatını da nâşizelikten, sair günahlardan muhafaza etmenin netice-i uhreviyesi ise, Rahîm‑i Mutlak, o refika-i hayatı, hurilerden daha güzel bir surette ve daha ziynetli bir tarzda, daha cazibedar bir şekilde, ona dâr-ı saadette ebedî bir refika-i hayatı ve dünyadaki eski maceraları birbirine mütelezzizâne nakletmek ve eski hatıratı birbirine tahattur ettirecek enîs, lâtif, ebedî bir arkadaş, bir muhib ve mahbub olarak verileceğini vaad etmiştir.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />3 Elbette vaad ettiği şeyi kat’î verecektir. </p><p></p><p><strong>DÖRDÜNCÜ İŞARET:</strong> Valideyn ve evlâda muhabbet-i meşruanın neticesi, nass-ı Kur’ân ile, Cenâb-ı Erhamürrâhimîn, onların makamları ayrı ayrı da olsa, yine o mes’ut aileye sâfi olarak lezzet-i sohbeti, Cennete lâyık bir hüsn-ü muaşeret suretinde, dâr-ı bekàda ebedî mülâkat ile ihsan eder. Ve on beş yaşına girmeden,</p><p></p><p>[NOT]</p><p>Dipnot-1</p><p> bk. Kehf Sûresi, 18:30-31; Duhân Sûresi, 44:50-55; Tûr Sûresi, 52:17-20; Rahmân Sûresi, 55:72; Vâkıa Sûresi, 56:22-24; Dehr Sûresi, 76:21-22; Nebe Sûresi, 78:33.</p><p>Dipnot-2</p><p> bk. İbrahim Sûresi, 14:23; Kehf Sûresi, 18:108; Tâhâ Sûresi, 20:76; Enbiyâ Sûresi, 21:102.</p><p>Dipnot-3</p><p> bk. Bakara Sûresi, 2:25; Ra’d Sûresi, 13:23-24; Yâsîn Sûresi, 36:22; Zuhruf Sûresi, 43:70.[/NOT]</p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Cenâb-ı Erhamürrâhimîn</strong>: merhametlilerin en merhametlisi olan şeref ve azamet sahibi yüce Allah (bk. r-ḥ-m)</td><td><strong>Kerîm-i Mutlak</strong>: lütuf ve cömertliği sınırsız olan Allah (bk. k-r-m; ṭ-l-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>Rahîm-i Mutlak</strong>: rahmeti herşeyi kuşatan, sınırsız şefkat ve merhamet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m; ṭ-l-ḳ)</td><td><strong>binaen</strong>: –dayanarak</td></tr><tr><td><strong>cazibedar</strong>: cazibeli, çekici</td><td><strong>cihâzât</strong>: cihazlar, organlar</td></tr><tr><td><strong>dâr-ı bekà</strong>: sonsuzluk yurdu (bk. b-ḳ-y)</td><td><strong>dâr-ı saâdet</strong>: mutluluk yurdu</td></tr><tr><td><strong>ebedî</strong>: sonu olmayan, sonsuz (bk. e-b-d)</td><td><strong>envâ-ı hüsün</strong>: güzellik çeşitleri (bk. ḥ-s-n)</td></tr><tr><td><strong>envâ-ı ziynet ve letâfet</strong>: süs ve güzellik çeşitleri (bk. z-y-n; l-ṭ-f)</td><td><strong>enîs</strong>: canayakın, dost</td></tr><tr><td><strong>evlâd</strong>: çocuklar</td><td><strong>haslet</strong>: huy, karakter</td></tr><tr><td><strong>hasse</strong>: duyu</td><td><strong>hatırat</strong>: hatıralar</td></tr><tr><td><strong>heves</strong>: gelip geçici arzu ve istek</td><td><strong>hevâ</strong>: kişinin kendi donanımını nefsin arzu ve isteklerinin emrine vernesi (bk. h-v-y)</td></tr><tr><td><strong>hulle</strong>: süslü elbise</td><td><strong>huri</strong>: Cennet kızı</td></tr><tr><td><strong>hüsn-ü istimal</strong>: güzel ve iyi kullanma (bk. ḥ-s-n)</td><td><strong>hüsn-ü muaşeret</strong>: iyi ilişki, güzel geçim (bk. ḥ-s-n)</td></tr><tr><td><strong>hüsn-ü suret</strong>: güzel bir şekil ve biçim (bk. ḥ-s-n; ṣ-v-r)</td><td><strong>hüsn-ü sîret</strong>: ahlâk güzelliği (bk. ḥ-s-n)</td></tr><tr><td><strong>ihsan</strong>: bağış, iyilik (bk. ḥ-s-n)</td><td><strong>istihdam</strong>: görevlendirme, çalıştırma</td></tr><tr><td><strong>kat’î</strong>: kesin</td><td><strong>lezzet-i sohbet</strong>: sohbetin verdiği lezzet</td></tr><tr><td><strong>lâtif</strong>: güzel, hoş (bk. l-ṭ-f)</td><td><strong>mahbub</strong>: sevgili (bk. ḥ-b-b)</td></tr><tr><td><strong>mes’ut</strong>: mutlu</td><td><strong>meşru</strong>: helâl, dine uygun (bk. ş-r-a)</td></tr><tr><td><strong>muhabbet</strong>: sevgi (bk. ḥ-b-b)</td><td><strong>muhabbet-i meşrua</strong>: dine uygun, helâl sevgi (bk. ḥ-b-b; ş-r-a)</td></tr><tr><td><strong>muhafaza</strong>: koruma (bk. ḥ-f-ẓ)</td><td><strong>muhib</strong>: sevilen (bk. ḥ-b-b)</td></tr><tr><td><strong>muhtelif</strong>: çeşitli</td><td><strong>mülâkat</strong>: kavuşma, buluşma</td></tr><tr><td><strong>mütelezzizâne</strong>: lezzet alarak</td><td><strong>nass-ı Kur’ân</strong>: Kur’ân’ın kesin ve açık hükmü</td></tr><tr><td><strong>nefis</strong>: can, kişinin kendisi; hayvanî ihtiyaçlara olan doğal eğilim (bk. n-f-s)</td><td><strong>netice-i uhreviye</strong>: âhirete ait netice (bk. e-ḫ-r)</td></tr><tr><td><strong>nâşize</strong>: geçimsiz, huysuz, itaatsiz</td><td><strong>nümune</strong>: örnek</td></tr><tr><td><strong>refika-i hayat</strong>: hayat arkadaşı, eş (bk. r-f-ḳ; ḥ-y-y)</td><td><strong>sair</strong>: diğer</td></tr><tr><td><strong>suret</strong>: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)</td><td><strong>tahattur</strong>: hatırlama</td></tr><tr><td><strong>tasrih</strong>: açıkça ifade etme</td><td><strong>ubûdiyetkârâne</strong>: kulluk ederek (bk. a-b-d)</td></tr><tr><td><strong>valideyn</strong>: anne-baba</td><td><strong>ziynetli</strong>: süslü (bk. z-y-n)</td></tr><tr><td><strong>âyât</strong>: âyetler, deliler</td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 271648, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 883[/b] lâyık mahbupları Cennette veriyor. Nefis madem dünyada hevâ ve hevesini Cenâb-ı Hak yolunda hüsn-ü istimal etmiş. Cihâzâtını, duygularını hüsn-ü suretle istihdam etmiş. Kerîm-i Mutlak, ona dünyadaki meşru ve ubûdiyetkârâne muhabbetin neticesi olarak, Cennette, Cennetin yetmiş ayrı ayrı envâ-ı ziynet ve letâfetinin nümuneleri olan yetmiş muhtelif hulleyi giydirip, nefisteki bütün hasseleri memnun edecek, okşayacak yetmiş envâ-ı hüsünle vücudunu süslendirip, herbiri ruhlu küçük birer Cennet hükmünde olan hurileri o dâr-ı bekàda vereceği, pek çok âyât ile tasrih ve ispat edilmiştir.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 Hem dünyada gençliğe muhabbet, yani, ibadette gençlik kuvvetini sarf etmenin neticesi, dâr-ı saâdette ebedî bir gençliktir.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]2 [B]ÜÇÜNCÜ İŞARET:[/B] Refika-i hayatına meşru dairesinde, yani lâtif şefkatine, güzel hasletine, hüsn-ü sîretine binaen samimî muhabbet ile refika-i hayatını da nâşizelikten, sair günahlardan muhafaza etmenin netice-i uhreviyesi ise, Rahîm‑i Mutlak, o refika-i hayatı, hurilerden daha güzel bir surette ve daha ziynetli bir tarzda, daha cazibedar bir şekilde, ona dâr-ı saadette ebedî bir refika-i hayatı ve dünyadaki eski maceraları birbirine mütelezzizâne nakletmek ve eski hatıratı birbirine tahattur ettirecek enîs, lâtif, ebedî bir arkadaş, bir muhib ve mahbub olarak verileceğini vaad etmiştir.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]3 Elbette vaad ettiği şeyi kat’î verecektir. [B]DÖRDÜNCÜ İŞARET:[/B] Valideyn ve evlâda muhabbet-i meşruanın neticesi, nass-ı Kur’ân ile, Cenâb-ı Erhamürrâhimîn, onların makamları ayrı ayrı da olsa, yine o mes’ut aileye sâfi olarak lezzet-i sohbeti, Cennete lâyık bir hüsn-ü muaşeret suretinde, dâr-ı bekàda ebedî mülâkat ile ihsan eder. Ve on beş yaşına girmeden, [NOT] Dipnot-1 bk. Kehf Sûresi, 18:30-31; Duhân Sûresi, 44:50-55; Tûr Sûresi, 52:17-20; Rahmân Sûresi, 55:72; Vâkıa Sûresi, 56:22-24; Dehr Sûresi, 76:21-22; Nebe Sûresi, 78:33. Dipnot-2 bk. İbrahim Sûresi, 14:23; Kehf Sûresi, 18:108; Tâhâ Sûresi, 20:76; Enbiyâ Sûresi, 21:102. Dipnot-3 bk. Bakara Sûresi, 2:25; Ra’d Sûresi, 13:23-24; Yâsîn Sûresi, 36:22; Zuhruf Sûresi, 43:70.[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Cenâb-ı Erhamürrâhimîn[/B]: merhametlilerin en merhametlisi olan şeref ve azamet sahibi yüce Allah (bk. r-ḥ-m)[/TD] [TD][B]Kerîm-i Mutlak[/B]: lütuf ve cömertliği sınırsız olan Allah (bk. k-r-m; ṭ-l-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Rahîm-i Mutlak[/B]: rahmeti herşeyi kuşatan, sınırsız şefkat ve merhamet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m; ṭ-l-ḳ)[/TD] [TD][B]binaen[/B]: –dayanarak[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cazibedar[/B]: cazibeli, çekici[/TD] [TD][B]cihâzât[/B]: cihazlar, organlar[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]dâr-ı bekà[/B]: sonsuzluk yurdu (bk. b-ḳ-y)[/TD] [TD][B]dâr-ı saâdet[/B]: mutluluk yurdu[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ebedî[/B]: sonu olmayan, sonsuz (bk. e-b-d)[/TD] [TD][B]envâ-ı hüsün[/B]: güzellik çeşitleri (bk. ḥ-s-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]envâ-ı ziynet ve letâfet[/B]: süs ve güzellik çeşitleri (bk. z-y-n; l-ṭ-f)[/TD] [TD][B]enîs[/B]: canayakın, dost[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]evlâd[/B]: çocuklar[/TD] [TD][B]haslet[/B]: huy, karakter[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hasse[/B]: duyu[/TD] [TD][B]hatırat[/B]: hatıralar[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]heves[/B]: gelip geçici arzu ve istek[/TD] [TD][B]hevâ[/B]: kişinin kendi donanımını nefsin arzu ve isteklerinin emrine vernesi (bk. h-v-y)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hulle[/B]: süslü elbise[/TD] [TD][B]huri[/B]: Cennet kızı[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hüsn-ü istimal[/B]: güzel ve iyi kullanma (bk. ḥ-s-n)[/TD] [TD][B]hüsn-ü muaşeret[/B]: iyi ilişki, güzel geçim (bk. ḥ-s-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hüsn-ü suret[/B]: güzel bir şekil ve biçim (bk. ḥ-s-n; ṣ-v-r)[/TD] [TD][B]hüsn-ü sîret[/B]: ahlâk güzelliği (bk. ḥ-s-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ihsan[/B]: bağış, iyilik (bk. ḥ-s-n)[/TD] [TD][B]istihdam[/B]: görevlendirme, çalıştırma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kat’î[/B]: kesin[/TD] [TD][B]lezzet-i sohbet[/B]: sohbetin verdiği lezzet[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]lâtif[/B]: güzel, hoş (bk. l-ṭ-f)[/TD] [TD][B]mahbub[/B]: sevgili (bk. ḥ-b-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mes’ut[/B]: mutlu[/TD] [TD][B]meşru[/B]: helâl, dine uygun (bk. ş-r-a)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhabbet[/B]: sevgi (bk. ḥ-b-b)[/TD] [TD][B]muhabbet-i meşrua[/B]: dine uygun, helâl sevgi (bk. ḥ-b-b; ş-r-a)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhafaza[/B]: koruma (bk. ḥ-f-ẓ)[/TD] [TD][B]muhib[/B]: sevilen (bk. ḥ-b-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhtelif[/B]: çeşitli[/TD] [TD][B]mülâkat[/B]: kavuşma, buluşma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mütelezzizâne[/B]: lezzet alarak[/TD] [TD][B]nass-ı Kur’ân[/B]: Kur’ân’ın kesin ve açık hükmü[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nefis[/B]: can, kişinin kendisi; hayvanî ihtiyaçlara olan doğal eğilim (bk. n-f-s)[/TD] [TD][B]netice-i uhreviye[/B]: âhirete ait netice (bk. e-ḫ-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nâşize[/B]: geçimsiz, huysuz, itaatsiz[/TD] [TD][B]nümune[/B]: örnek[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]refika-i hayat[/B]: hayat arkadaşı, eş (bk. r-f-ḳ; ḥ-y-y)[/TD] [TD][B]sair[/B]: diğer[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]suret[/B]: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)[/TD] [TD][B]tahattur[/B]: hatırlama[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tasrih[/B]: açıkça ifade etme[/TD] [TD][B]ubûdiyetkârâne[/B]: kulluk ederek (bk. a-b-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]valideyn[/B]: anne-baba[/TD] [TD][B]ziynetli[/B]: süslü (bk. z-y-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âyât[/B]: âyetler, deliler[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst