Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 271639" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 876</strong></p><p></p><p>ayrı oldukları halde, bütün o dört yüz taife, ayrı ayrı, takım bölük tefrik edilmeyerek, belki birbirine karışık olduğu halde, onları kemâl-i şefkat ve merhametinden ve harikulâde iktidarından ve mu’cizâne ilim ve ihatasından ve fevkalâde adalet ve hikmetinden, misilsiz birtek padişah, onların hiçbirini şaşırmayarak, hiçbirini unutmayarak, bütün ayrı ayrı onlara lâyık elbise, erzak, ilâç ve silâhlarını, muinsiz olarak, bizzat kendisi verse, o zât acaba ne kadar muktedir, müşfik, âdil, kerîm bir padişah olduğunu anlarsın. Çünkü, bir taburda on milletten efrad bulunsa, onları ayrı ayrı giydirmek ve teçhiz etmek çok müşkül olduğundan, bilmecburiye, ne cinsten olursa olsun bir tarzda teçhiz edilir.</p><p></p><p>İşte, öyle de, Cenâb-ı Hakkın adl ve hikmet içindeki ism-i Hak ve Rahmânü’r-Rahîm’in cilvesini görmek istersen, bahar mevsiminde, zeminin yüzünde çadırları kurulmuş, muhteşem, dört yüz bin milletten mürekkep nebâtat ve hayvânat ordusuna bak ki, bütün o milletler, o taifeler birbiri içinde oldukları halde, herbirinin libası ayrı, erzakı ayrı, silâhı ayrı, tarz-ı hayatı ayrı, talimatı ayrı, terhisatı ayrı oldukları halde ve o hâcatlarını tedarik edecek iktidarları ve o metâlibi isteyecek dilleri olmadığı halde, daire-i hikmet ve adl içinde, mîzan ve intizam ile Hak ve Rahmân, Rezzak ve Rahîm, Kerîm ünvanlarını seyret, gör. Nasıl hiçbirini şaşırmayarak, unutmayarak, iltibas etmeyerek terbiye ve tedbir ve idare eder.</p><p></p><p>İşte, böyle hayret verici muhit bir intizam ve mîzan ile yapılan bir işe başkalarının parmakları karışabilir mi? Vâhid-i Ehad, Hakîm-i Mutlak, Kàdîr-i Külli Şeyden başka, bu san’ata, bu tedbire, bu rububiyete, bu tedvire hangi şey elini uzatabilir? Hangi sebep müdahale edebilir?<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</p><p></p><p></p><p></p><p>[NOT]Dipnot-1</p><p> bk. Fâtır Sûresi, 35:3; Zümer Sûresi, 39:62; Mü’min Sûresi, 40:62; Tûr Sûresi, 52:35.[/NOT]</p><p></p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Hak</strong>: varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td><td><strong>Hakîm-i Mutlak</strong>: herşeyi hikmetle yapan, sınırsız hikmet sahibi olan Allah (bk. ḥ-k-m; ṭ-l-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>Kerîm</strong>: sonsuz cömertlik ve ikram sahibi olan Allah (bk. k-r-m)</td><td><strong>Kàdir-i Külli Şey</strong>: sınırsız güç ve kudret sahibi olan ve herşeye gücü yeten Allah (bk. ḳ-d-r; k-l-l)</td></tr><tr><td><strong>Rahmânü’r-Rahîm</strong>: kullarına karşı sınırsız rahmet sahibi olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Allah (bk. r-ḥ-m)</td><td><strong>Rahîm</strong>: rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m)</td></tr><tr><td><strong>Rezzak</strong>: bütün varlıkların rızıklarını veren Allah (bk. r-z-ḳ)</td><td><strong>Râhman</strong>: çok merhamet sahibi ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren Allah (bk. r-ḥ-m)</td></tr><tr><td><strong>Vâhid-i Ehad</strong>: bir olan ve birliği herbir şeyde görülen Allah (bk. v-ḥ-d)</td><td><strong>adl</strong>: adalet, hak sahibine hakkını verme (bk. a-d-l)</td></tr><tr><td><strong>bilmecburiye</strong>: zorunlu olarak</td><td><strong>bölük</strong>: takımlardan oluşan askerî birlik</td></tr><tr><td><strong>cilve</strong>: görüntü, akis (bk. c-l-y)</td><td><strong>daire-i hikmet ve adl</strong>: hikmet ve adalet dairesi (bk. ḥ-k-m; a-d-l)</td></tr><tr><td><strong>efrad</strong>: fertler (bk. f-r-d)</td><td><strong>erzak</strong>: rızıklar, yiyecek ve içecekler (bk. r-z-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>fevkalâde</strong>: olağanüstü</td><td><strong>harikulâde</strong>: olağanüstü</td></tr><tr><td><strong>hayvânat</strong>: hayvanlar (bk. ḥ-y-y)</td><td><strong>hikmet</strong>: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)</td></tr><tr><td><strong>hâcat</strong>: ihtiyaçlar (bk. ḥ-v-c)</td><td><strong>ihata</strong>: içine alma, kuşatma</td></tr><tr><td><strong>iktidar</strong>: güç, kuvvet (bk. ḳ-d-r)</td><td><strong>iltibas</strong>: karıştırma</td></tr><tr><td><strong>intizam</strong>: düzen (bk. n-ẓ-m)</td><td><strong>kemâl-i şefkat ve merhamet</strong>: tam bir şefkat ve merhamet (bk. k-m-l; ş-f-ḳ; r-ḥ-m)</td></tr><tr><td><strong>kerîm</strong>: ikram sahibi, cömert (bk. k-r-m)</td><td><strong>libas</strong>: elbise</td></tr><tr><td><strong>metâlib</strong>: istekler, arzular (bk. ṭ-l-b)</td><td><strong>misilsiz</strong>: benzersiz (bk. m-s̱-l)</td></tr><tr><td><strong>mizan</strong>: ölçü (bk. v-z-n)</td><td><strong>muhît</strong>: kapsamlı, kuşatıcı</td></tr><tr><td><strong>muin</strong>: yardımcı</td><td><strong>muktedir</strong>: güç ve iktidar sahibi (bk. ḳ-d-r)</td></tr><tr><td><strong>mu’cizane</strong>: mu’cizeli bir şekilde (bk. a-c-z)</td><td><strong>mürekkep</strong>: oluşmuş</td></tr><tr><td><strong>müşfik</strong>: şefkatli (bk. ş-f-ḳ)</td><td><strong>müşkül</strong>: zor</td></tr><tr><td><strong>nebâtât</strong>: bitkiler</td><td><strong>rububiyet</strong>: Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. r-b-b)</td></tr><tr><td><strong>tabur</strong>: dört bölükten meydana gelen askerî birlik</td><td><strong>taife</strong>: topluluk</td></tr><tr><td><strong>takım</strong>: en küçük askerî topluluk</td><td><strong>talimat</strong>: eğitimler (bk. a-l-m)</td></tr><tr><td><strong>tarz-ı hayat</strong>: hayat tarzı (bk. ḥ-y-y)</td><td><strong>tedarik</strong>: elde etme</td></tr><tr><td><strong>tedbir</strong>: idare etme, ihtiyacını karşılama (bk. d-b-r)</td><td><strong>tedvir</strong>: çekip çevirme</td></tr><tr><td><strong>tefrik</strong>: ayırma (bk. f-r-ḳ)</td><td><strong>terbiye</strong>: belli bir amaca erişecek şekilde geliştirme, olgunlaştırma (bk. r-b-b)</td></tr><tr><td><strong>terhisat</strong>: görevin sona ermesi</td><td><strong>teçhiz</strong>: donatma</td></tr><tr><td><strong>zemin</strong>: yer</td><td><strong>âdil</strong>: adaletli (bk. a-d-l)</td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 271639, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 876[/b] ayrı oldukları halde, bütün o dört yüz taife, ayrı ayrı, takım bölük tefrik edilmeyerek, belki birbirine karışık olduğu halde, onları kemâl-i şefkat ve merhametinden ve harikulâde iktidarından ve mu’cizâne ilim ve ihatasından ve fevkalâde adalet ve hikmetinden, misilsiz birtek padişah, onların hiçbirini şaşırmayarak, hiçbirini unutmayarak, bütün ayrı ayrı onlara lâyık elbise, erzak, ilâç ve silâhlarını, muinsiz olarak, bizzat kendisi verse, o zât acaba ne kadar muktedir, müşfik, âdil, kerîm bir padişah olduğunu anlarsın. Çünkü, bir taburda on milletten efrad bulunsa, onları ayrı ayrı giydirmek ve teçhiz etmek çok müşkül olduğundan, bilmecburiye, ne cinsten olursa olsun bir tarzda teçhiz edilir. İşte, öyle de, Cenâb-ı Hakkın adl ve hikmet içindeki ism-i Hak ve Rahmânü’r-Rahîm’in cilvesini görmek istersen, bahar mevsiminde, zeminin yüzünde çadırları kurulmuş, muhteşem, dört yüz bin milletten mürekkep nebâtat ve hayvânat ordusuna bak ki, bütün o milletler, o taifeler birbiri içinde oldukları halde, herbirinin libası ayrı, erzakı ayrı, silâhı ayrı, tarz-ı hayatı ayrı, talimatı ayrı, terhisatı ayrı oldukları halde ve o hâcatlarını tedarik edecek iktidarları ve o metâlibi isteyecek dilleri olmadığı halde, daire-i hikmet ve adl içinde, mîzan ve intizam ile Hak ve Rahmân, Rezzak ve Rahîm, Kerîm ünvanlarını seyret, gör. Nasıl hiçbirini şaşırmayarak, unutmayarak, iltibas etmeyerek terbiye ve tedbir ve idare eder. İşte, böyle hayret verici muhit bir intizam ve mîzan ile yapılan bir işe başkalarının parmakları karışabilir mi? Vâhid-i Ehad, Hakîm-i Mutlak, Kàdîr-i Külli Şeyden başka, bu san’ata, bu tedbire, bu rububiyete, bu tedvire hangi şey elini uzatabilir? Hangi sebep müdahale edebilir?[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 [NOT]Dipnot-1 bk. Fâtır Sûresi, 35:3; Zümer Sûresi, 39:62; Mü’min Sûresi, 40:62; Tûr Sûresi, 52:35.[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Hak[/B]: varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [TD][B]Hakîm-i Mutlak[/B]: herşeyi hikmetle yapan, sınırsız hikmet sahibi olan Allah (bk. ḥ-k-m; ṭ-l-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Kerîm[/B]: sonsuz cömertlik ve ikram sahibi olan Allah (bk. k-r-m)[/TD] [TD][B]Kàdir-i Külli Şey[/B]: sınırsız güç ve kudret sahibi olan ve herşeye gücü yeten Allah (bk. ḳ-d-r; k-l-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Rahmânü’r-Rahîm[/B]: kullarına karşı sınırsız rahmet sahibi olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Allah (bk. r-ḥ-m)[/TD] [TD][B]Rahîm[/B]: rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Rezzak[/B]: bütün varlıkların rızıklarını veren Allah (bk. r-z-ḳ)[/TD] [TD][B]Râhman[/B]: çok merhamet sahibi ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren Allah (bk. r-ḥ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Vâhid-i Ehad[/B]: bir olan ve birliği herbir şeyde görülen Allah (bk. v-ḥ-d)[/TD] [TD][B]adl[/B]: adalet, hak sahibine hakkını verme (bk. a-d-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bilmecburiye[/B]: zorunlu olarak[/TD] [TD][B]bölük[/B]: takımlardan oluşan askerî birlik[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cilve[/B]: görüntü, akis (bk. c-l-y)[/TD] [TD][B]daire-i hikmet ve adl[/B]: hikmet ve adalet dairesi (bk. ḥ-k-m; a-d-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]efrad[/B]: fertler (bk. f-r-d)[/TD] [TD][B]erzak[/B]: rızıklar, yiyecek ve içecekler (bk. r-z-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]fevkalâde[/B]: olağanüstü[/TD] [TD][B]harikulâde[/B]: olağanüstü[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hayvânat[/B]: hayvanlar (bk. ḥ-y-y)[/TD] [TD][B]hikmet[/B]: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hâcat[/B]: ihtiyaçlar (bk. ḥ-v-c)[/TD] [TD][B]ihata[/B]: içine alma, kuşatma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]iktidar[/B]: güç, kuvvet (bk. ḳ-d-r)[/TD] [TD][B]iltibas[/B]: karıştırma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]intizam[/B]: düzen (bk. n-ẓ-m)[/TD] [TD][B]kemâl-i şefkat ve merhamet[/B]: tam bir şefkat ve merhamet (bk. k-m-l; ş-f-ḳ; r-ḥ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kerîm[/B]: ikram sahibi, cömert (bk. k-r-m)[/TD] [TD][B]libas[/B]: elbise[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]metâlib[/B]: istekler, arzular (bk. ṭ-l-b)[/TD] [TD][B]misilsiz[/B]: benzersiz (bk. m-s̱-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mizan[/B]: ölçü (bk. v-z-n)[/TD] [TD][B]muhît[/B]: kapsamlı, kuşatıcı[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muin[/B]: yardımcı[/TD] [TD][B]muktedir[/B]: güç ve iktidar sahibi (bk. ḳ-d-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mu’cizane[/B]: mu’cizeli bir şekilde (bk. a-c-z)[/TD] [TD][B]mürekkep[/B]: oluşmuş[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]müşfik[/B]: şefkatli (bk. ş-f-ḳ)[/TD] [TD][B]müşkül[/B]: zor[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nebâtât[/B]: bitkiler[/TD] [TD][B]rububiyet[/B]: Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması (bk. r-b-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tabur[/B]: dört bölükten meydana gelen askerî birlik[/TD] [TD][B]taife[/B]: topluluk[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]takım[/B]: en küçük askerî topluluk[/TD] [TD][B]talimat[/B]: eğitimler (bk. a-l-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tarz-ı hayat[/B]: hayat tarzı (bk. ḥ-y-y)[/TD] [TD][B]tedarik[/B]: elde etme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tedbir[/B]: idare etme, ihtiyacını karşılama (bk. d-b-r)[/TD] [TD][B]tedvir[/B]: çekip çevirme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tefrik[/B]: ayırma (bk. f-r-ḳ)[/TD] [TD][B]terbiye[/B]: belli bir amaca erişecek şekilde geliştirme, olgunlaştırma (bk. r-b-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]terhisat[/B]: görevin sona ermesi[/TD] [TD][B]teçhiz[/B]: donatma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zemin[/B]: yer[/TD] [TD][B]âdil[/B]: adaletli (bk. a-d-l)[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst