Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 271637" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 874</strong></p><p></p><p>İkinci muhabbet ise, elma içindeki, elma ile gösterilen iltifâtât-ı şâhânedir. Güya o elma, iltifât-ı şâhânenin nümunesi ve mücessemidir diye başına koyan adam, padişahı sevdiğini izhar eder. Hem iltifâtın gılâfı olan o meyvede öyle bir lezzet var ki, bin elma lezzetinin fevkindedir. İşte şu lezzet ayn-ı şükrandır. Şu muhabbet, padişaha karşı hürmetli bir muhabbettir.</p><p></p><p>Aynen onun gibi, bütün nimetlere ve meyvelere zâtları için muhabbet edilse, yalnız maddî lezzetleriyle gafilâne telezzüz etse, o muhabbet nefsanîdir. O lezzetler de geçici ve elemlidir. Eğer Cenâb-ı Hakkın iltifâtât-ı rahmeti ve ihsânâtının meyveleri cihetiyle sevse ve o ihsan ve iltifâtâtın derece-i lütuflarını takdir etmek suretinde kemâl-i iştiha ile lezzet alsa, hem mânevî bir şükür, hem elemsiz bir lezzettir.</p><p></p><p></p><p><strong>ÜÇÜNCÜ NÜKTE</strong></p><p></p><p>Cenâb-ı Hakkın esmâsına karşı olan muhabbetin tabakatı var. Sabıkan beyan ettiğimiz gibi, bazan âsâra muhabbet suretiyle esmâyı sever. Bazan esmâyı, kemâlât-ı İlâhiyenin ünvanları olduğu cihetle sever. Bazan insan, câmiiyet-i mahiyet cihetiyle hadsiz ihtiyacat noktasında esmâya muhtaç ve müştak olur ve o ihtiyaçla sever. Meselâ, sen bütün şefkat ettiğin akraba ve fukara ve zayıf ve muhtaç mahlûkata karşı âcizâne istimdat ihtiyacını hissettiğin halde biri çıksa, istediğin gibi onlara iyilik etse, o zâtın “in’âm edici” ünvanı ve “kerîm” ismi ne kadar senin hoşuna gider; ne kadar o zâtı o ünvanla seversin. Öyle de, yalnız Cenâb-ı Hakkın Rahmân ve Rahîm isimlerini düşün ki, sen sevdiğin ve şefkat ettiğin bütün mü’min âbâ ve ecdadını ve akraba ve ahbabını dünyada nimetlerin envâıyla ve Cennette envâ-ı lezâizle ve saadet-i ebediyede onları sana gösterip ve kendini onlara göstermesiyle mes’ut ettiği cihette o Rahmân ismi ve Rahîm ünvanı ne kadar sevilmeye lâyıktırlar; ve ne derece o iki isme ruh-u beşer muhtaç olduğunu kıyas edebilirsin. Ve ne derece <span style="font-size: 22px">اَلْحَمْدُ ِللهِ عَلٰى رَحْمٰنِيَّتِهِ وَعَلٰى رَحِيمِيَّتِهِ</span><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1 yerindedir, anlarsın.</p><p></p><p></p><p>[NOT]Dipnot-1</p><p> “Şefkat ve merhameti dünya ve âhireti kuşatmasından ve rahmetinin çok özel cilveleri olmasından dolayı Allah’a hamd ve senâlar olsun.”[/NOT]</p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Rahmân</strong>: çok merhamet sahibi ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren Allah (bk. r-ḥ-m)</td><td><strong>Rahîm</strong>: rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m)</td></tr><tr><td><strong>ahbap</strong>: sevgililer, dostlar (bk. ḥ-b-b)</td><td><strong>ayn-ı şükran</strong>: medih ve övgünün ta kendisi (bk. ş-k-r)</td></tr><tr><td><strong>beyan</strong>: açıklama (bk. b-y-n)</td><td><strong>cihet</strong>: yön</td></tr><tr><td><strong>câmiiyet-i mahiyet</strong>: mahiyetin kapsamlılığı (bk. c-m-a)</td><td><strong>derece-i lütuf</strong>: lütuf ve iyilik derecesi (bk. l-ṭ-f)</td></tr><tr><td><strong>ecdad</strong>: atalar, cedler</td><td><strong>elem</strong>: acı, üzüntü</td></tr><tr><td><strong>envâ</strong>: çeşitler, türler</td><td><strong>envâ-ı lezâiz</strong>: lezzetlerin çeşitleri</td></tr><tr><td><strong>esmâ</strong>: isimler (bk. s-m-v)</td><td><strong>fevkinde</strong>: üstünde</td></tr><tr><td><strong>gafilâne</strong>: umursamazca, duyarsızcasına (bk. ğ-f-l)</td><td><strong>gılâf</strong>: kılıf, örtü</td></tr><tr><td><strong>hadsiz</strong>: sınırsız</td><td><strong>hürmet</strong>: saygı (bk. ḥ-r-m)</td></tr><tr><td><strong>ihsânât</strong>: bağışlar, iyilikler (bk. ḥ-s-n)</td><td><strong>ihtiyacat</strong>: ihtiyaçlar (bk. ḥ-v-c)</td></tr><tr><td><strong>iltifât</strong>: lütuf ve iyilikle muamele</td><td><strong>iltifât-ı şâhâne</strong>: yüksek iltifât, padişahın lütufla yaptığı özel muamele</td></tr><tr><td><strong>iltifâtât</strong>: lütuf ve iyilikle yapılan muameleler</td><td><strong>iltifâtât-ı rahmet</strong>: Allah’ın sonsuz rahmetinin iltifâtları (bk. r-ḥ-m)</td></tr><tr><td><strong>in’âm edici</strong>: nimetlendirici (bk. n-a-m)</td><td><strong>istimdat</strong>: yardım isteme</td></tr><tr><td><strong>izhar etmek</strong>: göstermek (bk. ẓ-h-r)</td><td><strong>kemâl-i iştiha</strong>: tam bir iştah (bk. k-m-l)</td></tr><tr><td><strong>kemâlât-ı İlâhiye</strong>: İlâhî mükemmellikler (bk. k-m-l; e-l-h)</td><td><strong>kerîm</strong>: cömert, ikram sahibi (bk. k-r-m)</td></tr><tr><td><strong>mahlûkat</strong>: yaratıklar (bk. ḫ-l-ḳ)</td><td><strong>mes’ut</strong>: mutlu</td></tr><tr><td><strong>muhabbet</strong>: sevgi (bk. ḥ-b-b)</td><td><strong>mücessem</strong>: cisme bürünmüş, maddî yapısı olan</td></tr><tr><td><strong>müştak</strong>: çok arzulu ve istekli, düşkün</td><td><strong>nefsanî</strong>: nefse ait (bk. n-f-s)</td></tr><tr><td><strong>nükte</strong>: ince ve derin mânâ</td><td><strong>nümune</strong>: örnek</td></tr><tr><td><strong>ruh-u beşer</strong>: insan ruhu (bk. r-v-ḥ)</td><td><strong>saadet-i ebediye</strong>: sonsuz mutluluk (bk. e-b-d)</td></tr><tr><td><strong>sabıkan</strong>: daha önceden</td><td><strong>suret</strong>: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)</td></tr><tr><td><strong>tabakat</strong>: tabakalar</td><td><strong>telezzüz</strong>: lezzet alma</td></tr><tr><td><strong>zât</strong>: kendi</td><td><strong>âbâ</strong>: babalar</td></tr><tr><td><strong>âcizâne</strong>: âciz bir şekilde (bk. a-c-z)</td><td><strong>âsâr</strong>: eserler</td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 271637, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 874[/b] İkinci muhabbet ise, elma içindeki, elma ile gösterilen iltifâtât-ı şâhânedir. Güya o elma, iltifât-ı şâhânenin nümunesi ve mücessemidir diye başına koyan adam, padişahı sevdiğini izhar eder. Hem iltifâtın gılâfı olan o meyvede öyle bir lezzet var ki, bin elma lezzetinin fevkindedir. İşte şu lezzet ayn-ı şükrandır. Şu muhabbet, padişaha karşı hürmetli bir muhabbettir. Aynen onun gibi, bütün nimetlere ve meyvelere zâtları için muhabbet edilse, yalnız maddî lezzetleriyle gafilâne telezzüz etse, o muhabbet nefsanîdir. O lezzetler de geçici ve elemlidir. Eğer Cenâb-ı Hakkın iltifâtât-ı rahmeti ve ihsânâtının meyveleri cihetiyle sevse ve o ihsan ve iltifâtâtın derece-i lütuflarını takdir etmek suretinde kemâl-i iştiha ile lezzet alsa, hem mânevî bir şükür, hem elemsiz bir lezzettir. [B]ÜÇÜNCÜ NÜKTE[/B] Cenâb-ı Hakkın esmâsına karşı olan muhabbetin tabakatı var. Sabıkan beyan ettiğimiz gibi, bazan âsâra muhabbet suretiyle esmâyı sever. Bazan esmâyı, kemâlât-ı İlâhiyenin ünvanları olduğu cihetle sever. Bazan insan, câmiiyet-i mahiyet cihetiyle hadsiz ihtiyacat noktasında esmâya muhtaç ve müştak olur ve o ihtiyaçla sever. Meselâ, sen bütün şefkat ettiğin akraba ve fukara ve zayıf ve muhtaç mahlûkata karşı âcizâne istimdat ihtiyacını hissettiğin halde biri çıksa, istediğin gibi onlara iyilik etse, o zâtın “in’âm edici” ünvanı ve “kerîm” ismi ne kadar senin hoşuna gider; ne kadar o zâtı o ünvanla seversin. Öyle de, yalnız Cenâb-ı Hakkın Rahmân ve Rahîm isimlerini düşün ki, sen sevdiğin ve şefkat ettiğin bütün mü’min âbâ ve ecdadını ve akraba ve ahbabını dünyada nimetlerin envâıyla ve Cennette envâ-ı lezâizle ve saadet-i ebediyede onları sana gösterip ve kendini onlara göstermesiyle mes’ut ettiği cihette o Rahmân ismi ve Rahîm ünvanı ne kadar sevilmeye lâyıktırlar; ve ne derece o iki isme ruh-u beşer muhtaç olduğunu kıyas edebilirsin. Ve ne derece [SIZE=6]اَلْحَمْدُ ِللهِ عَلٰى رَحْمٰنِيَّتِهِ وَعَلٰى رَحِيمِيَّتِهِ[/SIZE][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 yerindedir, anlarsın. [NOT]Dipnot-1 “Şefkat ve merhameti dünya ve âhireti kuşatmasından ve rahmetinin çok özel cilveleri olmasından dolayı Allah’a hamd ve senâlar olsun.”[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Rahmân[/B]: çok merhamet sahibi ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren Allah (bk. r-ḥ-m)[/TD] [TD][B]Rahîm[/B]: rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ahbap[/B]: sevgililer, dostlar (bk. ḥ-b-b)[/TD] [TD][B]ayn-ı şükran[/B]: medih ve övgünün ta kendisi (bk. ş-k-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]beyan[/B]: açıklama (bk. b-y-n)[/TD] [TD][B]cihet[/B]: yön[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]câmiiyet-i mahiyet[/B]: mahiyetin kapsamlılığı (bk. c-m-a)[/TD] [TD][B]derece-i lütuf[/B]: lütuf ve iyilik derecesi (bk. l-ṭ-f)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ecdad[/B]: atalar, cedler[/TD] [TD][B]elem[/B]: acı, üzüntü[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]envâ[/B]: çeşitler, türler[/TD] [TD][B]envâ-ı lezâiz[/B]: lezzetlerin çeşitleri[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]esmâ[/B]: isimler (bk. s-m-v)[/TD] [TD][B]fevkinde[/B]: üstünde[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]gafilâne[/B]: umursamazca, duyarsızcasına (bk. ğ-f-l)[/TD] [TD][B]gılâf[/B]: kılıf, örtü[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hadsiz[/B]: sınırsız[/TD] [TD][B]hürmet[/B]: saygı (bk. ḥ-r-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ihsânât[/B]: bağışlar, iyilikler (bk. ḥ-s-n)[/TD] [TD][B]ihtiyacat[/B]: ihtiyaçlar (bk. ḥ-v-c)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]iltifât[/B]: lütuf ve iyilikle muamele[/TD] [TD][B]iltifât-ı şâhâne[/B]: yüksek iltifât, padişahın lütufla yaptığı özel muamele[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]iltifâtât[/B]: lütuf ve iyilikle yapılan muameleler[/TD] [TD][B]iltifâtât-ı rahmet[/B]: Allah’ın sonsuz rahmetinin iltifâtları (bk. r-ḥ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]in’âm edici[/B]: nimetlendirici (bk. n-a-m)[/TD] [TD][B]istimdat[/B]: yardım isteme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]izhar etmek[/B]: göstermek (bk. ẓ-h-r)[/TD] [TD][B]kemâl-i iştiha[/B]: tam bir iştah (bk. k-m-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemâlât-ı İlâhiye[/B]: İlâhî mükemmellikler (bk. k-m-l; e-l-h)[/TD] [TD][B]kerîm[/B]: cömert, ikram sahibi (bk. k-r-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mahlûkat[/B]: yaratıklar (bk. ḫ-l-ḳ)[/TD] [TD][B]mes’ut[/B]: mutlu[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhabbet[/B]: sevgi (bk. ḥ-b-b)[/TD] [TD][B]mücessem[/B]: cisme bürünmüş, maddî yapısı olan[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]müştak[/B]: çok arzulu ve istekli, düşkün[/TD] [TD][B]nefsanî[/B]: nefse ait (bk. n-f-s)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nükte[/B]: ince ve derin mânâ[/TD] [TD][B]nümune[/B]: örnek[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ruh-u beşer[/B]: insan ruhu (bk. r-v-ḥ)[/TD] [TD][B]saadet-i ebediye[/B]: sonsuz mutluluk (bk. e-b-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sabıkan[/B]: daha önceden[/TD] [TD][B]suret[/B]: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tabakat[/B]: tabakalar[/TD] [TD][B]telezzüz[/B]: lezzet alma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zât[/B]: kendi[/TD] [TD][B]âbâ[/B]: babalar[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âcizâne[/B]: âciz bir şekilde (bk. a-c-z)[/TD] [TD][B]âsâr[/B]: eserler[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst