Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 271600" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 860</strong></p><p></p><p>bir mânâsını bil ve <img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1 <span style="font-size: 22px">سُبْحَانَ مَنِ اخْتَفٰى بِشِدَّةِ ظُهُورِهِ</span> de. Ve âyetlerin âhirlerinde olan <img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />2 <span style="font-size: 22px">وَهُوَ الْعَلِيمُ الْقَدِيرُ<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /><span style="font-size: 12px">3</span> وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ <span style="font-size: 12px"><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />4</span> وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ</span> gibi zikir ve tekrarlarındaki bir sırrı fehmet.</p><p></p><p>Eğer bir çiçekte esmâyı okuyamıyorsan ve vâzıh göremiyorsan, Cennete bak, bahara dikkat et, zeminin yüzünü temâşâ et. Rahmetin şu büyük çiçekleri olan Cennet ve bahar ve zeminde yazılan esmâyı vâzıhan okuyabilirsin, cilvelerini ve nakışlarını anlar, görürsün.</p><p></p><p style="text-align: center"><img src="http://www.erisale.com/images/endOfSection.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /><img src="http://www.erisale.com/images/endOfSection.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></p> <p style="text-align: center"></p><p></p><p><strong>İkinci Noktanın İkinci Mebhası</strong></p><p></p><p></p><p>EHL-İ DALÂLETİN vekili, tutunacak ve dalâletini ona bina edecek hiçbir şey bulamadığı ve mülzem kaldığı zaman şöyle diyor ki:</p><p></p><p> “Ben, saadet-i dünyayı ve lezzet-i hayatı ve terakkiyât-ı medeniyeti ve kemâl-i san’atı, kendimce, âhireti düşünmemekte ve Allah’ı tanımamakta ve hubb-u dünyada ve hürriyette ve kendine güvenmekte gördüğüm için, insanın ekserisini bu yola şeytanın himmetiyle sevk ettim ve ediyorum.”</p><p></p><p><strong>Elcevap: </strong>Biz dahi Kur’ân namına diyoruz ki: Ey biçare insan! Aklını başına al, ehl-i dalâletin vekilini dinleme. Eğer onu dinlersen hasâretin o kadar büyük olur ki, tasavvurundan ruh, akıl ve kalb ürperir.</p><p></p><p>Senin önünde iki yol var: Birisi, ehl-i dalâletin vekilinin gösterdiği şekavetli yoldur. Diğeri, Kur’ân-ı Hakîmin tarif ettiği saadetli yoldur.</p><p></p><p>İşte, o iki yolun pek çok muvazenelerini, çok Sözlerde, hususan Küçük Sözlerde gördün ve anladın. Şimdi, makam münasebetiyle, binde bir muvazenelerini yine gör, anla. Şöyle ki:</p><p></p><p>Şirk ve dalâletin ve fısk ve sefahetin yolu, insanı nihayet derecede sukut ettiriyor.</p><p></p><p></p><p>[NOT]Dipnot-1 </p><p>Şiddet-i zuhurundan gizlenmiş olan Zât her türlü noksandan münezzehtir.</p><p>Dipnot-2 </p><p>“Sadece O herşeyi hakkıyla bilir ve herşeye hakkıyla kâdirdir.” Rum Sûresi, 30:54.</p><p>Dipnot-3</p><p> “Sadece O çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.” Yûnus Sûresi, 10:107.</p><p>Dipnot-4 </p><p>“Sadece Onun kudreti herşeye galiptir ve O herşeyi hikmetle yapar.” Rum Sûresi, 30:27.[/NOT]</p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Kur’ân-ı Hakim</strong>: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân (bk. ḥ-k-m)</td><td><strong>bina</strong>: üzerine kurma</td></tr><tr><td><strong>biçare</strong>: çaresiz</td><td><strong>cilve</strong>: görüntü, akis (bk. c-l-y)</td></tr><tr><td><strong>dalâlet</strong>: hak yoldan sapkınlık, inançsızlık (bk. ḍ-l-l)</td><td><strong>ehl-i dalâlet</strong>: doğru ve hak yoldan sapmış inançsız kimseler (bk. ḍ-l-l)</td></tr><tr><td><strong>ekser</strong>: çoğunluk (bk. k-s̱-r)</td><td><strong>esmâ</strong>: Allah’ın isimleri (bk. s-m-v)</td></tr><tr><td><strong>fehmetmek</strong>: anlamak</td><td><strong>fısk</strong>: günah, günahkârlık</td></tr><tr><td><strong>hasâret</strong>: zarar, kayıp</td><td><strong>himmet</strong>: ciddi gayret, yardım</td></tr><tr><td><strong>hubb-u dünya</strong>: dünya sevgisi (bk. ḥ-b-b)</td><td><strong>hususan</strong>: özellikle</td></tr><tr><td><strong>kemâl-i san’at</strong>: san’attaki mükemmellik (bk. k-m-l; ṣ-n-a)</td><td><strong>lezzet-i hayat</strong>: hayatın lezzeti (bk. ḥ-y-y)</td></tr><tr><td><strong>mebhas</strong>: bahis, konu</td><td><strong>muvazene</strong>: karşılaştırma (bk. v-z-n)</td></tr><tr><td><strong>mülzem</strong>: susturulmuş, mağlup edilmiş</td><td><strong>münasebet</strong>: ilişki, bağlantı (bk. n-s-b)</td></tr><tr><td><strong>nakış</strong>: işleme (bk. n-ḳ-ş)</td><td><strong>nam</strong>: ad</td></tr><tr><td><strong>nihayet</strong>: son</td><td><strong>rahmet</strong>: şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m)</td></tr><tr><td><strong>saadet-i dünya</strong>: dünya mutluluğu</td><td><strong>saadetli</strong>: mutlu</td></tr><tr><td><strong>sefahet</strong>: gayrı meşru zevk ve eğlence</td><td><strong>sukut</strong>: alçalış, düşüş</td></tr><tr><td><strong>tarif etmek</strong>: anlatmak, tanıtmak (bk. a-r-f)</td><td><strong>tasavvur</strong>: düşünme, hayal (bk. ṣ-v-r)</td></tr><tr><td><strong>temâşâ</strong>: seyretme, ibretle bakma</td><td><strong>terakkiyât-ı medeniyet</strong>: medenî ve teknolojik ilerlemeler</td></tr><tr><td><strong>vâzıh</strong>: açık, âşikâr</td><td><strong>vâzıhan</strong>: açıkça, âşikâr bir şekilde</td></tr><tr><td><strong>zemin</strong>: yer</td><td><strong>zikir</strong>: Allah’ı anma</td></tr><tr><td><strong>âhir</strong>: son (bk. e-ḫ-r)</td><td><strong>âhiret</strong>: öteki dünya, öldükten sonraki hayat (bk. e-ḫ-r)</td></tr><tr><td><strong>şekavetli</strong>: sıkıntılı, mutsuz</td><td><strong>şirk</strong>: Allah’a ortak koşma</td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 271600, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 860[/b] bir mânâsını bil ve [IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 [SIZE=6]سُبْحَانَ مَنِ اخْتَفٰى بِشِدَّةِ ظُهُورِهِ[/SIZE] de. Ve âyetlerin âhirlerinde olan [IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]2 [SIZE=6]وَهُوَ الْعَلِيمُ الْقَدِيرُ[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG][SIZE=3]3[/SIZE] وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ [SIZE=3][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]4[/SIZE] وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ[/SIZE] gibi zikir ve tekrarlarındaki bir sırrı fehmet. Eğer bir çiçekte esmâyı okuyamıyorsan ve vâzıh göremiyorsan, Cennete bak, bahara dikkat et, zeminin yüzünü temâşâ et. Rahmetin şu büyük çiçekleri olan Cennet ve bahar ve zeminde yazılan esmâyı vâzıhan okuyabilirsin, cilvelerini ve nakışlarını anlar, görürsün. [CENTER][IMG]http://www.erisale.com/images/endOfSection.gif[/IMG][IMG]http://www.erisale.com/images/endOfSection.gif[/IMG] [/CENTER] [B]İkinci Noktanın İkinci Mebhası[/B] EHL-İ DALÂLETİN vekili, tutunacak ve dalâletini ona bina edecek hiçbir şey bulamadığı ve mülzem kaldığı zaman şöyle diyor ki: “Ben, saadet-i dünyayı ve lezzet-i hayatı ve terakkiyât-ı medeniyeti ve kemâl-i san’atı, kendimce, âhireti düşünmemekte ve Allah’ı tanımamakta ve hubb-u dünyada ve hürriyette ve kendine güvenmekte gördüğüm için, insanın ekserisini bu yola şeytanın himmetiyle sevk ettim ve ediyorum.” [B]Elcevap: [/B]Biz dahi Kur’ân namına diyoruz ki: Ey biçare insan! Aklını başına al, ehl-i dalâletin vekilini dinleme. Eğer onu dinlersen hasâretin o kadar büyük olur ki, tasavvurundan ruh, akıl ve kalb ürperir. Senin önünde iki yol var: Birisi, ehl-i dalâletin vekilinin gösterdiği şekavetli yoldur. Diğeri, Kur’ân-ı Hakîmin tarif ettiği saadetli yoldur. İşte, o iki yolun pek çok muvazenelerini, çok Sözlerde, hususan Küçük Sözlerde gördün ve anladın. Şimdi, makam münasebetiyle, binde bir muvazenelerini yine gör, anla. Şöyle ki: Şirk ve dalâletin ve fısk ve sefahetin yolu, insanı nihayet derecede sukut ettiriyor. [NOT]Dipnot-1 Şiddet-i zuhurundan gizlenmiş olan Zât her türlü noksandan münezzehtir. Dipnot-2 “Sadece O herşeyi hakkıyla bilir ve herşeye hakkıyla kâdirdir.” Rum Sûresi, 30:54. Dipnot-3 “Sadece O çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.” Yûnus Sûresi, 10:107. Dipnot-4 “Sadece Onun kudreti herşeye galiptir ve O herşeyi hikmetle yapar.” Rum Sûresi, 30:27.[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Kur’ân-ı Hakim[/B]: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân (bk. ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]bina[/B]: üzerine kurma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]biçare[/B]: çaresiz[/TD] [TD][B]cilve[/B]: görüntü, akis (bk. c-l-y)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]dalâlet[/B]: hak yoldan sapkınlık, inançsızlık (bk. ḍ-l-l)[/TD] [TD][B]ehl-i dalâlet[/B]: doğru ve hak yoldan sapmış inançsız kimseler (bk. ḍ-l-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ekser[/B]: çoğunluk (bk. k-s̱-r)[/TD] [TD][B]esmâ[/B]: Allah’ın isimleri (bk. s-m-v)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]fehmetmek[/B]: anlamak[/TD] [TD][B]fısk[/B]: günah, günahkârlık[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hasâret[/B]: zarar, kayıp[/TD] [TD][B]himmet[/B]: ciddi gayret, yardım[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hubb-u dünya[/B]: dünya sevgisi (bk. ḥ-b-b)[/TD] [TD][B]hususan[/B]: özellikle[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemâl-i san’at[/B]: san’attaki mükemmellik (bk. k-m-l; ṣ-n-a)[/TD] [TD][B]lezzet-i hayat[/B]: hayatın lezzeti (bk. ḥ-y-y)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mebhas[/B]: bahis, konu[/TD] [TD][B]muvazene[/B]: karşılaştırma (bk. v-z-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mülzem[/B]: susturulmuş, mağlup edilmiş[/TD] [TD][B]münasebet[/B]: ilişki, bağlantı (bk. n-s-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nakış[/B]: işleme (bk. n-ḳ-ş)[/TD] [TD][B]nam[/B]: ad[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nihayet[/B]: son[/TD] [TD][B]rahmet[/B]: şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]saadet-i dünya[/B]: dünya mutluluğu[/TD] [TD][B]saadetli[/B]: mutlu[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sefahet[/B]: gayrı meşru zevk ve eğlence[/TD] [TD][B]sukut[/B]: alçalış, düşüş[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tarif etmek[/B]: anlatmak, tanıtmak (bk. a-r-f)[/TD] [TD][B]tasavvur[/B]: düşünme, hayal (bk. ṣ-v-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]temâşâ[/B]: seyretme, ibretle bakma[/TD] [TD][B]terakkiyât-ı medeniyet[/B]: medenî ve teknolojik ilerlemeler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vâzıh[/B]: açık, âşikâr[/TD] [TD][B]vâzıhan[/B]: açıkça, âşikâr bir şekilde[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zemin[/B]: yer[/TD] [TD][B]zikir[/B]: Allah’ı anma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âhir[/B]: son (bk. e-ḫ-r)[/TD] [TD][B]âhiret[/B]: öteki dünya, öldükten sonraki hayat (bk. e-ḫ-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şekavetli[/B]: sıkıntılı, mutsuz[/TD] [TD][B]şirk[/B]: Allah’a ortak koşma[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst