Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 271334" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 850</strong></p><p></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><em>فَلَكْ مَسْت مَلَكْ مَسْت نُجُومْ مَسْت سَمٰوَاتْ مَسْت</em></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><em>شَمْس مَسْت قَمَرْ مَسْت زَمِين مَسْت عَنَاصِرْ مَسْت</em></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Traditional Arabic'"><em>نَبَاتْ مَسْت شَجَرْ مَسْت بَشَرْ مَسْت سَرَاسَرْ ذِى حَيَاتْ مَسْت</em></span></span></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'Traditional Arabic'"><em>هَمَه ذَرَّاتِ مَوْجُودَاتْ بَرَابَرْ مَسْت دَرْ مَسْتَسْت </em></span></span><em><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</em></span></p> <p style="text-align: center"></p><p></p><p></p><p>Yani, muhabbet-i İlâhiyenin tecellîsinde ve o şarâb-ı muhabbetten, herkes istidadına göre mesttir. Malûmdur ki, her kalb, kendine ihsan edeni sever ve hakikî kemâle muhabbet eder ve ulvî cemâle meftun olur. Kendiyle beraber sevdiği ve şefkat ettiği zâtlara dahi ihsan edeni daha pek çok sever. Acaba, sabıkan beyan ettiğimiz gibi, herbir isminde binler ihsan defineleri bulunan ve bütün sevdiklerimizi ihsânâtıyla mes’ud eden ve binler kemâlâtın menbaı olan ve binler tabakat‑ı cemâlin medarı olan bin bir esmâsının müsemmâsı olan Cemîl-i Zülcelâl, Mahbub-u Zülkemâl ne derece aşk ve muhabbete lâyık olduğu ve bütün kâinat Onun muhabbetiyle mest ve sergerdan olmasının şayeste bulunduğu anlaşılmaz mı?</p><p></p><p></p><p>İşte şu sırdandır ki, Vedûd ismine mazhar bir kısım evliya, “Cenneti istemiyoruz. Bir lem’a-i muhabbet-i İlâhiye ebeden bize kâfidir” demişler.</p><p></p><p></p><p>Hem ondandır ki, hadiste geldiği gibi, “Cennette bir dakika rüyet-i cemâl-i İlâhî, bütün Cennet lezâizine fâiktir.”<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />2</p><p>İşte şu nihayetsiz kemâlât-ı muhabbet, vâhidiyet ve ehadiyet dairesinde, Zât-ı Zülcelâlin kendi esmâ ve mahlûkatıyla hâsıl olur. Demek, o daire haricinde tevehhüm olunan kemâlât, kemâlât değildir.</p><p></p><p></p><p></p><p>[NOT]Dipnot-1 Felek mest, melek mest, yıldızlar mest, gökler mest. Bütün canlılar baştan başa mest. Bütün varlıkların zerreleri beraber ve iç içe mesttirler.</p><p></p><p>Dipnot-2 bk. Müslim, Îman 297; İbni Mâce, Mukaddime 13; Müsned 4:333; ed-Deylemî, el-Müsned 4:356; eş-Şafiî, el-Müsned 2:389.[/NOT]</p><p></p><p></p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Cemîl-i Zülcelâl</strong>: heybeti ve yüceliği sınırsız, güzelliği sonsuz olan Allah (bk. c-m-l; ẕü; c-l-l)</td><td><strong>Mahbub-u Zülkemâl</strong>: sonsuz kemâl sahibi olan ve gerçek anlamda sevilmeye layık olan Allah (bk. ḥ-b-b; ẕü; k-m-l)</td></tr><tr><td><strong>Vedûd</strong>: kullarını çok seven ve şefkat eden, Kendisine çok sevgi beslenen Allah (bk. v-d-d)</td><td><strong>Zât-ı Zülcelâl</strong>: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)</td></tr><tr><td><strong>beyan</strong>: açıklama (bk. b-y-n)</td><td><strong>cemâl</strong>: güzellik (bk. c-m-l)</td></tr><tr><td><strong>ebeden</strong>: sonsuza kadar (bk. e-b-d)</td><td><strong>ehadiyet</strong>: Allah’ın birliğinin ve isimlerinin herbir varlıkta ayrı ayrı tecellî etmesi (bk. v-ḥ-d)</td></tr><tr><td><strong>esmâ</strong>: isimler (bk. s-m-v)</td><td><strong>evliya</strong>: veliler (bk. v-l-y)</td></tr><tr><td><strong>fâik</strong>: üstün</td><td><strong>hadis</strong>: Peygamberimize ait veya Onun onayladığı söz, emir veya davranışlar (bk. ḥ-d-s̱)</td></tr><tr><td><strong>hakikî</strong>: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td><td><strong>haricinde</strong>: dışında</td></tr><tr><td><strong>ihsan</strong>: iyilik, bağış (bk. ḥ-s-n)</td><td><strong>ihsânât</strong>: iyilikler, bağışlar (bk. ḥ-s-n)</td></tr><tr><td><strong>istidad</strong>: kabiliyet, yetenek (bk. a-d-d)</td><td><strong>kemâl</strong>: mükemmellik (bk. k-m-l)</td></tr><tr><td><strong>kemâlât</strong>: mükemmellikler (bk. k-m-l)</td><td><strong>kemâlât-ı muhabbet</strong>: sevginin mükemmellikleri (bk. k-m-l; ḥ-b-b)</td></tr><tr><td><strong>kâfi</strong>: yeterli</td><td><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</td></tr><tr><td><strong>lem’a-i muhabbet-i İlâhiye</strong>: Allah sevgisinin parıltısı (bk. ḥ-b-b; e-l-h)</td><td><strong>lezâiz</strong>: lezzetler</td></tr><tr><td><strong>mahlûkat</strong>: yaratıklar (bk. ḫ-l-ḳ)</td><td><strong>malûm</strong>: bilinen (bk. a-l-m)</td></tr><tr><td><strong>mazhar</strong>: erişme, nail olma; yansıma ve görünme yeri (bk. ẓ-h-r)</td><td><strong>medar</strong>: sebep, dayanak</td></tr><tr><td><strong>meftun</strong>: düşkün, tutkun</td><td><strong>menba</strong>: kaynak</td></tr><tr><td><strong>mest</strong>: kendinden geçmiş</td><td><strong>mes’ud</strong>: mutlu</td></tr><tr><td><strong>muhabbet</strong>: sevgi (bk. ḥ-b-b)</td><td><strong>muhabbet-i İlâhiye</strong>: Allah sevgisi (bk. ḥ-b-b; e-l-h)</td></tr><tr><td><strong>müsemmâ</strong>: isim sahibi (bk. s-m-v)</td><td><strong>nihayetsiz</strong>: sonsuz</td></tr><tr><td><strong>rüyet-i cemâl-i İlâhî</strong>: Allah’ın güzelliğini seyretme (bk. c-m-l; e-l-h)</td><td><strong>sabıkan</strong>: daha önceden</td></tr><tr><td><strong>sergerdan</strong>: başı dönmüş</td><td><strong>tabakat-ı cemâl</strong>: güzellik dereceleri (bk. c-m-l)</td></tr><tr><td><strong>tecellî</strong>: yansıma (bk. c-l-y)</td><td><strong>tevehhüm olunmak</strong>: sanılmak, zannedilmek</td></tr><tr><td><strong>ulvî</strong>: yüce</td><td><strong>vâhidiyet</strong>: Allah’ın bütün varlıkları kaplayan birlik tecellîsi (bk. v-ḥ-d)</td></tr><tr><td><strong>şarâb-ı muhabbet</strong>: sevgi şarabı (bk. ḥ-b-b)</td><td><strong>şayeste</strong>: layık</td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 271334, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 850[/b] [CENTER][SIZE=6][FONT=Trebuchet MS][I]فَلَكْ مَسْت مَلَكْ مَسْت نُجُومْ مَسْت سَمٰوَاتْ مَسْت[/I][/FONT][FONT=Trebuchet MS][I]شَمْس مَسْت قَمَرْ مَسْت زَمِين مَسْت عَنَاصِرْ مَسْت[/I][/FONT][FONT=Trebuchet MS][FONT=Traditional Arabic][I]نَبَاتْ مَسْت شَجَرْ مَسْت بَشَرْ مَسْت سَرَاسَرْ ذِى حَيَاتْ مَسْت[/I][/FONT][/FONT][/SIZE][FONT=Trebuchet MS][SIZE=6][FONT=Traditional Arabic][I]هَمَه ذَرَّاتِ مَوْجُودَاتْ بَرَابَرْ مَسْت دَرْ مَسْتَسْت [/I][/FONT][/SIZE][I][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1[/I][/FONT] [/CENTER] Yani, muhabbet-i İlâhiyenin tecellîsinde ve o şarâb-ı muhabbetten, herkes istidadına göre mesttir. Malûmdur ki, her kalb, kendine ihsan edeni sever ve hakikî kemâle muhabbet eder ve ulvî cemâle meftun olur. Kendiyle beraber sevdiği ve şefkat ettiği zâtlara dahi ihsan edeni daha pek çok sever. Acaba, sabıkan beyan ettiğimiz gibi, herbir isminde binler ihsan defineleri bulunan ve bütün sevdiklerimizi ihsânâtıyla mes’ud eden ve binler kemâlâtın menbaı olan ve binler tabakat‑ı cemâlin medarı olan bin bir esmâsının müsemmâsı olan Cemîl-i Zülcelâl, Mahbub-u Zülkemâl ne derece aşk ve muhabbete lâyık olduğu ve bütün kâinat Onun muhabbetiyle mest ve sergerdan olmasının şayeste bulunduğu anlaşılmaz mı? İşte şu sırdandır ki, Vedûd ismine mazhar bir kısım evliya, “Cenneti istemiyoruz. Bir lem’a-i muhabbet-i İlâhiye ebeden bize kâfidir” demişler. Hem ondandır ki, hadiste geldiği gibi, “Cennette bir dakika rüyet-i cemâl-i İlâhî, bütün Cennet lezâizine fâiktir.”[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]2 İşte şu nihayetsiz kemâlât-ı muhabbet, vâhidiyet ve ehadiyet dairesinde, Zât-ı Zülcelâlin kendi esmâ ve mahlûkatıyla hâsıl olur. Demek, o daire haricinde tevehhüm olunan kemâlât, kemâlât değildir. [NOT]Dipnot-1 Felek mest, melek mest, yıldızlar mest, gökler mest. Bütün canlılar baştan başa mest. Bütün varlıkların zerreleri beraber ve iç içe mesttirler. Dipnot-2 bk. Müslim, Îman 297; İbni Mâce, Mukaddime 13; Müsned 4:333; ed-Deylemî, el-Müsned 4:356; eş-Şafiî, el-Müsned 2:389.[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Cemîl-i Zülcelâl[/B]: heybeti ve yüceliği sınırsız, güzelliği sonsuz olan Allah (bk. c-m-l; ẕü; c-l-l)[/TD] [TD][B]Mahbub-u Zülkemâl[/B]: sonsuz kemâl sahibi olan ve gerçek anlamda sevilmeye layık olan Allah (bk. ḥ-b-b; ẕü; k-m-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Vedûd[/B]: kullarını çok seven ve şefkat eden, Kendisine çok sevgi beslenen Allah (bk. v-d-d)[/TD] [TD][B]Zât-ı Zülcelâl[/B]: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]beyan[/B]: açıklama (bk. b-y-n)[/TD] [TD][B]cemâl[/B]: güzellik (bk. c-m-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ebeden[/B]: sonsuza kadar (bk. e-b-d)[/TD] [TD][B]ehadiyet[/B]: Allah’ın birliğinin ve isimlerinin herbir varlıkta ayrı ayrı tecellî etmesi (bk. v-ḥ-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]esmâ[/B]: isimler (bk. s-m-v)[/TD] [TD][B]evliya[/B]: veliler (bk. v-l-y)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]fâik[/B]: üstün[/TD] [TD][B]hadis[/B]: Peygamberimize ait veya Onun onayladığı söz, emir veya davranışlar (bk. ḥ-d-s̱)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hakikî[/B]: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [TD][B]haricinde[/B]: dışında[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ihsan[/B]: iyilik, bağış (bk. ḥ-s-n)[/TD] [TD][B]ihsânât[/B]: iyilikler, bağışlar (bk. ḥ-s-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]istidad[/B]: kabiliyet, yetenek (bk. a-d-d)[/TD] [TD][B]kemâl[/B]: mükemmellik (bk. k-m-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemâlât[/B]: mükemmellikler (bk. k-m-l)[/TD] [TD][B]kemâlât-ı muhabbet[/B]: sevginin mükemmellikleri (bk. k-m-l; ḥ-b-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kâfi[/B]: yeterli[/TD] [TD][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]lem’a-i muhabbet-i İlâhiye[/B]: Allah sevgisinin parıltısı (bk. ḥ-b-b; e-l-h)[/TD] [TD][B]lezâiz[/B]: lezzetler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mahlûkat[/B]: yaratıklar (bk. ḫ-l-ḳ)[/TD] [TD][B]malûm[/B]: bilinen (bk. a-l-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mazhar[/B]: erişme, nail olma; yansıma ve görünme yeri (bk. ẓ-h-r)[/TD] [TD][B]medar[/B]: sebep, dayanak[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]meftun[/B]: düşkün, tutkun[/TD] [TD][B]menba[/B]: kaynak[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mest[/B]: kendinden geçmiş[/TD] [TD][B]mes’ud[/B]: mutlu[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhabbet[/B]: sevgi (bk. ḥ-b-b)[/TD] [TD][B]muhabbet-i İlâhiye[/B]: Allah sevgisi (bk. ḥ-b-b; e-l-h)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]müsemmâ[/B]: isim sahibi (bk. s-m-v)[/TD] [TD][B]nihayetsiz[/B]: sonsuz[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]rüyet-i cemâl-i İlâhî[/B]: Allah’ın güzelliğini seyretme (bk. c-m-l; e-l-h)[/TD] [TD][B]sabıkan[/B]: daha önceden[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sergerdan[/B]: başı dönmüş[/TD] [TD][B]tabakat-ı cemâl[/B]: güzellik dereceleri (bk. c-m-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tecellî[/B]: yansıma (bk. c-l-y)[/TD] [TD][B]tevehhüm olunmak[/B]: sanılmak, zannedilmek[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ulvî[/B]: yüce[/TD] [TD][B]vâhidiyet[/B]: Allah’ın bütün varlıkları kaplayan birlik tecellîsi (bk. v-ḥ-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şarâb-ı muhabbet[/B]: sevgi şarabı (bk. ḥ-b-b)[/TD] [TD][B]şayeste[/B]: layık[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst