Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 271333" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 849</strong></p><p></p><p>husulünden hasıl olan ve iftihar ve memnuniyet ve ferahla tabir edemediğimiz maânî-i mukaddese ve şuûn-u münezzehe, o derece âli ve mukaddestir ki, bütün ukul-ü beşer ittihad edip bir akıl olsa, yine onların künhüne yetişemez ve ihata edemez.</p><p></p><p>Hem meselâ, adaletperver, ihkak-ı hakkı sever ve ondan zevk alır bir hâkim, mazlumların haklarını vermekten ve mazlumların teşekkürlerinden ve zalimleri tecziye etmekle mazlumların intikamlarını almaktan nasıl memnun olur, bir zevk alır.</p><p></p><p>İşte, Hakîm-i Mutlak ve Âdil-i Bilhak ve Kahhâr-ı Zülcelâl, değil yalnız cin ve inste, belki bütün mevcudatta ihkak-ı haktan, yani herşeye hakk-ı vücudu ve hakk-ı hayatı vermekten ve vücut ve hayatını mütecavizlerden muhafaza etmekten ve dehşetli mevcutları tecavüzlerden tevkif ve durdurmaktan, hususan mahşerde ve dâr-ı âhirette cin ve insin muhakemesinden başka bütün zîhayata karşı tecellî-i kübrâ-yı adl ve hikmetten gelen maânî-i mukaddeseyi kıyas edebilirsin.</p><p></p><p></p><p>İşte şu üç misal gibi, bin bir esmâ-i İlâhiyenin herbirinde pek çok tabakat-ı hüsün ve cemâl ve fazl ve kemâl bulunduğu gibi, pek çok merâtib-i muhabbet ve iftihar ve izzet ve kibriyâ vardır. İşte bundandır ki, Vedûd ismine mazhar olan muhakkıkîn-i evliya, “Bütün kâinatın mayası muhabbettir. Bütün mevcudatın harekâtı muhabbetledir. Bütün mevcudattaki incizap ve cezbe ve cazibe kanunları muhabbettendir” demişler. Onlardan birisi demiş:</p><p></p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Hakîm-i Mutlak</strong>: herşeyi hikmetle yapan, sınırsız hikmet sahibi Allah (bk. ḥ-k-m; ṭ-l-ḳ)</td><td><strong>Kahhâr-ı Zülcelâl</strong>: haşmet ve yücelik sahibi ve herşeye her zaman mutlak galip gelen ve kahretmeye gücü yeten Allah (bk. ḳ-h-r; ẕü; c-l-l)</td></tr><tr><td><strong>Vedûd</strong>: kullarını çok seven ve şefkat eden, Kendisine çok sevgi beslenen Allah (bk. v-d-d)</td><td><strong>adaletperver</strong>: adâleti seven (bk. a-d-l)</td></tr><tr><td><strong>cazibe</strong>: çekim gücü</td><td><strong>cezbe</strong>: kendinden geçer bir hale gelme</td></tr><tr><td><strong>cin ve ins</strong>: cinler ve insanlar</td><td><strong>dehşetli</strong>: korkunç</td></tr><tr><td><strong>dâr-ı âhiret</strong>: öteki dünya, âhiret yurdu (bk. e-ḫ-r)</td><td><strong>esmâ-i İlâhiye</strong>: Allah’ın isimleri (bk. s-m-v; e-l-h)</td></tr><tr><td><strong>hakk-ı hayat</strong>: yaşama hakkı (bk. ḥ-ḳ-ḳ; ḥ-y-y)</td><td><strong>hakk-ı vücud</strong>: varlık hakkı (bk. ḥ-ḳ-ḳ; v-c-d)</td></tr><tr><td><strong>harekât</strong>: hareketler</td><td><strong>hasıl olan</strong>: meydana gelen</td></tr><tr><td><strong>husul</strong>: oluşma, ortaya çıkma</td><td><strong>hususan</strong>: özellikle</td></tr><tr><td><strong>hâkim</strong>: hükmeden, idareci, yargılayan (bk. ḥ-k-m)</td><td><strong>iftihar</strong>: övünme</td></tr><tr><td><strong>ihata</strong>: kavrama</td><td><strong>ihkak-ı hak</strong>: hak sahibine hakkını verme (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>incizab</strong>: çekim, çekicilik</td><td><strong>ittihad</strong>: birleşme</td></tr><tr><td><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</td><td><strong>künh</strong>: asıl, esas</td></tr><tr><td><strong>mahşer</strong>: kıyametten sonra insanların tekrar diriltilip toplanacakları yer (bk. ḥ-ş-r)</td><td><strong>mazhar</strong>: erişme, nail olma; yansıma ve görünme yeri (bk. ẓ-h-r)</td></tr><tr><td><strong>mazlum</strong>: zulme uğrayan (bk. ẓ-l-m)</td><td><strong>maânî-i mukaddese</strong>: her türlü kusur ve noksandan yüce, mukaddes mânâlar (bk. a-n-y; ḳ-d-s)</td></tr><tr><td><strong>merâtib-i muhabbet ve iftihar ve izzet ve kibriyâ</strong>: sevgi, övgü, şeref ve büyüklük mertebeleri (bk. ḥ-b-b; a-z-z; k-b-r)</td><td><strong>mevcud</strong>: varlık (bk. v-c-d)</td></tr><tr><td><strong>mevcudat</strong>: varlıklar (bk. v-c-d)</td><td><strong>misal</strong>: örnek (bk. m-s̱-l)</td></tr><tr><td><strong>muhabbet</strong>: sevgi (bk. ḥ-b-b)</td><td><strong>muhafaza</strong>: koruma (bk. ḥ-f-ẓ)</td></tr><tr><td><strong>muhakeme</strong>: yargılama (bk. ḥ-k-m)</td><td><strong>muhakkıkîn-i evliya</strong>: evliyadan gerçekleri araştıran ve delilleriyle bilen âlimler (bk. ḥ-ḳ-ḳ; v-l-y)</td></tr><tr><td><strong>mukaddes</strong>: kusur ve noksandan uzak, kutsal (bk. ḳ-d-s)</td><td><strong>mütecaviz</strong>: saldırgan, haddi aşan</td></tr><tr><td><strong>tabakat-ı hüsün ve cemâl ve fazl ve kemâl</strong>: güzellik, üstünlük ve mükemmellik tabakaları (bk. ḥ-s-n; c-m-l; f-ḍ-l; k-m-l)</td><td><strong>tabir</strong>: açıklama, ifade (bk. a-b-r)</td></tr><tr><td><strong>tecellî-i kübrâ-yı adl ve hikmet</strong>: adaletin ve hikmetin büyük tecellîsi, yansıması (bk. c-l-y; k-b-r; a-d-l; ḥ-k-m)</td><td><strong>tecziye</strong>: cezalandırma</td></tr><tr><td><strong>tevkif</strong>: durdurma, alıkoyma</td><td><strong>ukul-ü beşer</strong>: insanların akılları</td></tr><tr><td><strong>vücut</strong>: varlık (bk. v-c-d)</td><td><strong>zîhayat</strong>: hayat sahibi, canlı (bk. ẕî; ḥ-y-y)</td></tr><tr><td><strong>Âdil-i Bilhak</strong>: sonsuz adalet sahibi, adaletle iş gören, herşeyin hakkını veren Allah (bk. a-d-l; ḥ-ḳ-ḳ)</td><td><strong>âli</strong>: yüce</td></tr><tr><td><strong>şuûn-u münezzehe</strong>: Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait münezzeh özellikler (bk. ş-e-n; n-z-h)</td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 271333, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 849[/b] husulünden hasıl olan ve iftihar ve memnuniyet ve ferahla tabir edemediğimiz maânî-i mukaddese ve şuûn-u münezzehe, o derece âli ve mukaddestir ki, bütün ukul-ü beşer ittihad edip bir akıl olsa, yine onların künhüne yetişemez ve ihata edemez. Hem meselâ, adaletperver, ihkak-ı hakkı sever ve ondan zevk alır bir hâkim, mazlumların haklarını vermekten ve mazlumların teşekkürlerinden ve zalimleri tecziye etmekle mazlumların intikamlarını almaktan nasıl memnun olur, bir zevk alır. İşte, Hakîm-i Mutlak ve Âdil-i Bilhak ve Kahhâr-ı Zülcelâl, değil yalnız cin ve inste, belki bütün mevcudatta ihkak-ı haktan, yani herşeye hakk-ı vücudu ve hakk-ı hayatı vermekten ve vücut ve hayatını mütecavizlerden muhafaza etmekten ve dehşetli mevcutları tecavüzlerden tevkif ve durdurmaktan, hususan mahşerde ve dâr-ı âhirette cin ve insin muhakemesinden başka bütün zîhayata karşı tecellî-i kübrâ-yı adl ve hikmetten gelen maânî-i mukaddeseyi kıyas edebilirsin. İşte şu üç misal gibi, bin bir esmâ-i İlâhiyenin herbirinde pek çok tabakat-ı hüsün ve cemâl ve fazl ve kemâl bulunduğu gibi, pek çok merâtib-i muhabbet ve iftihar ve izzet ve kibriyâ vardır. İşte bundandır ki, Vedûd ismine mazhar olan muhakkıkîn-i evliya, “Bütün kâinatın mayası muhabbettir. Bütün mevcudatın harekâtı muhabbetledir. Bütün mevcudattaki incizap ve cezbe ve cazibe kanunları muhabbettendir” demişler. Onlardan birisi demiş: [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Hakîm-i Mutlak[/B]: herşeyi hikmetle yapan, sınırsız hikmet sahibi Allah (bk. ḥ-k-m; ṭ-l-ḳ)[/TD] [TD][B]Kahhâr-ı Zülcelâl[/B]: haşmet ve yücelik sahibi ve herşeye her zaman mutlak galip gelen ve kahretmeye gücü yeten Allah (bk. ḳ-h-r; ẕü; c-l-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Vedûd[/B]: kullarını çok seven ve şefkat eden, Kendisine çok sevgi beslenen Allah (bk. v-d-d)[/TD] [TD][B]adaletperver[/B]: adâleti seven (bk. a-d-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cazibe[/B]: çekim gücü[/TD] [TD][B]cezbe[/B]: kendinden geçer bir hale gelme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cin ve ins[/B]: cinler ve insanlar[/TD] [TD][B]dehşetli[/B]: korkunç[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]dâr-ı âhiret[/B]: öteki dünya, âhiret yurdu (bk. e-ḫ-r)[/TD] [TD][B]esmâ-i İlâhiye[/B]: Allah’ın isimleri (bk. s-m-v; e-l-h)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hakk-ı hayat[/B]: yaşama hakkı (bk. ḥ-ḳ-ḳ; ḥ-y-y)[/TD] [TD][B]hakk-ı vücud[/B]: varlık hakkı (bk. ḥ-ḳ-ḳ; v-c-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]harekât[/B]: hareketler[/TD] [TD][B]hasıl olan[/B]: meydana gelen[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]husul[/B]: oluşma, ortaya çıkma[/TD] [TD][B]hususan[/B]: özellikle[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hâkim[/B]: hükmeden, idareci, yargılayan (bk. ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]iftihar[/B]: övünme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ihata[/B]: kavrama[/TD] [TD][B]ihkak-ı hak[/B]: hak sahibine hakkını verme (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]incizab[/B]: çekim, çekicilik[/TD] [TD][B]ittihad[/B]: birleşme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/TD] [TD][B]künh[/B]: asıl, esas[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mahşer[/B]: kıyametten sonra insanların tekrar diriltilip toplanacakları yer (bk. ḥ-ş-r)[/TD] [TD][B]mazhar[/B]: erişme, nail olma; yansıma ve görünme yeri (bk. ẓ-h-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mazlum[/B]: zulme uğrayan (bk. ẓ-l-m)[/TD] [TD][B]maânî-i mukaddese[/B]: her türlü kusur ve noksandan yüce, mukaddes mânâlar (bk. a-n-y; ḳ-d-s)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]merâtib-i muhabbet ve iftihar ve izzet ve kibriyâ[/B]: sevgi, övgü, şeref ve büyüklük mertebeleri (bk. ḥ-b-b; a-z-z; k-b-r)[/TD] [TD][B]mevcud[/B]: varlık (bk. v-c-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mevcudat[/B]: varlıklar (bk. v-c-d)[/TD] [TD][B]misal[/B]: örnek (bk. m-s̱-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhabbet[/B]: sevgi (bk. ḥ-b-b)[/TD] [TD][B]muhafaza[/B]: koruma (bk. ḥ-f-ẓ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhakeme[/B]: yargılama (bk. ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]muhakkıkîn-i evliya[/B]: evliyadan gerçekleri araştıran ve delilleriyle bilen âlimler (bk. ḥ-ḳ-ḳ; v-l-y)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mukaddes[/B]: kusur ve noksandan uzak, kutsal (bk. ḳ-d-s)[/TD] [TD][B]mütecaviz[/B]: saldırgan, haddi aşan[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tabakat-ı hüsün ve cemâl ve fazl ve kemâl[/B]: güzellik, üstünlük ve mükemmellik tabakaları (bk. ḥ-s-n; c-m-l; f-ḍ-l; k-m-l)[/TD] [TD][B]tabir[/B]: açıklama, ifade (bk. a-b-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tecellî-i kübrâ-yı adl ve hikmet[/B]: adaletin ve hikmetin büyük tecellîsi, yansıması (bk. c-l-y; k-b-r; a-d-l; ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]tecziye[/B]: cezalandırma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tevkif[/B]: durdurma, alıkoyma[/TD] [TD][B]ukul-ü beşer[/B]: insanların akılları[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vücut[/B]: varlık (bk. v-c-d)[/TD] [TD][B]zîhayat[/B]: hayat sahibi, canlı (bk. ẕî; ḥ-y-y)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Âdil-i Bilhak[/B]: sonsuz adalet sahibi, adaletle iş gören, herşeyin hakkını veren Allah (bk. a-d-l; ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [TD][B]âli[/B]: yüce[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şuûn-u münezzehe[/B]: Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait münezzeh özellikler (bk. ş-e-n; n-z-h)[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst