Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 271062" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 844</strong></p><p></p><p>Aynen öyle de, şu saray-ı âlem, şu mükemmel, müzeyyen eser, bilbedâhe, gayet kemâldeki ef’âle delâlet eder. Çünkü, eserdeki kemâlât, o ef’âlin kemâlâtından ileri gelir ve onu gösterir.</p><p></p><p>Kemâl-i ef’âl ise, bizzarure, bir Fâil-i Mükemmele ve o Fâilin kemâl-i esmâsına, yani, âsâra nisbeten Müdebbir, Musavvir, Hakîm, Rahîm, Müzeyyin gibi isimlerin kemâline delâlet eder.</p><p></p><p>İsimlerin ve ünvanların kemâli ise, şeksiz şüphesiz, o Fâilin kemâl-i evsâfına delâlet eder. Zira, sıfat mükemmel olmazsa, sıfattan neş’et eden isimler, unvanlar mükemmel olamaz.</p><p></p><p>Ve o evsâfın kemâli, bilbedâhe, şuûnât-ı zâtiyenin kemâline delâlet eder. Çünkü, sıfatın mebdeleri, o şuûn-u zâtiyedir.</p><p></p><p>Ve şuûn-u zâtiyenin kemâli ise, biilmilyakîn, Zât-ı Zîşuûnun kemâline ve öyle lâyık bir kemâline delâlet eder ki, o kemâlin ziyası şuûn ve sıfât ve esmâ ve ef’al ve âsâr perdelerinden geçtiği halde, şu kâinatta yine bu kadar hüsnü ve cemâli ve kemâli göstermiş.İşte, şu derece hakikî kemâlât-ı zâtiyenin burhan-ı kat’î ile vücudu sabit olduktan sonra, gayra bakan ve emsal ve ezdâda tefevvuk cihetiyle olan nisbî kemâlâtın ne ehemmiyeti kalır, ne derece sönük düşer, anlarsın.</p><p></p><p><strong>İkinci hüccet:</strong> Şu kâinata nazar-ı ibretle bakıldığı vakit, vicdan ve kalb bir hads-i sadıkla hisseder ki, şu kâinatı bu derece güzelleştiren ve süslendiren ve envâ-ı mehâsinle tezyin edenin, nihayet derecede bir cemâl ve kemâlâtı vardır ki şöyle yapıyor.</p><p></p><p><strong>Üçüncü hüccet:</strong> Malûmdur ki, mevzun ve muntazam ve mükemmel ve güzel</p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Fâil</strong>: her işi mükemmel şekilde yapan, fiil sahibi Allah (bk. f-a-l)</td><td><strong>Fâil-i Mükemmel</strong>: her fiili ve işi mükemmel olan Allah (bk. f-a-l; k-m-l)</td></tr><tr><td><strong>Hakîm</strong>: herşeyi hikmetle yapan Allah (bk. ḥ-k-m)</td><td><strong>Musavvir</strong>: herşeyi istediği surette ve mükemmel bir şekilde yapan Allah (bk. ṣ-v-r)</td></tr><tr><td><strong>Müdebbir</strong>: idare eden, ilmiyle herşeyin sonunu görüp, ona göre hikmetle iş yapan Allah (bk. d-b-r)</td><td><strong>Müzeyyin</strong>: herşeyi eşsiz sanatıyla süsleyen, güzelleştiren Allah (bk. z-y-n)</td></tr><tr><td><strong>Rahîm</strong>: rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m)</td><td><strong>Zât-ı Zîşuûn</strong>: şuûn sahibi Zât, Allah (bk. ẕî; ş-e-n)</td></tr><tr><td><strong>biilmilyakîn</strong>: şüphesiz bir ilimle bilme (bk. a-l-m; y-ḳ-n)</td><td><strong>bilbedâhe</strong>: ap açık bir şekilde</td></tr><tr><td><strong>bizzarure</strong>: zorunlu olarak</td><td><strong>burhan-ı kat’î</strong>: kesin delil</td></tr><tr><td><strong>cemâl</strong>: güzellik (bk. c-m-l)</td><td><strong>cihet</strong>: yön</td></tr><tr><td><strong>delâlet</strong>: delil olma, işaret etme</td><td><strong>ef’âl</strong>: fiiller, işler (bk. f-a-l)</td></tr><tr><td><strong>emsal</strong>: benzerler (bk. m-s̱-l)</td><td><strong>envâ-ı mehâsin</strong>: güzellik çeşitleri, türleri (bk. ḥ-s-n)</td></tr><tr><td><strong>esmâ</strong>: isimler (bk. s-m-v)</td><td><strong>evsâf</strong>: vasıflar, özellikler (bk. v-ṣ-f)</td></tr><tr><td><strong>ezdâd</strong>: zıtlar</td><td><strong>gayet</strong>: son derece</td></tr><tr><td><strong>gayr</strong>: diğeri, başkası</td><td><strong>hads-i sadık</strong>: doğru sezgi (bk. s-d-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>hakikî</strong>: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td><td><strong>hüccet</strong>: delil</td></tr><tr><td><strong>hüsn</strong>: güzellik (bk. ḥ-s-n)</td><td><strong>kemâl</strong>: mükemmellik, kusursuzluk (bk. k-m-l)</td></tr><tr><td><strong>kemâl-i ef’âl</strong>: fiillerdeki mükemmellik (bk. k-m-l; f-a-l)</td><td><strong>kemâl-i esmâ</strong>: isimlerin mükemmelliği (bk. k-m-l; s-m-v)</td></tr><tr><td><strong>kemâl-i evsaf</strong>: vasıf ve özelliklerin mükemmelliği (bk. k-m-l; v-ṣ-f)</td><td><strong>kemâlât</strong>: mükemmellikler, kusursuzluklar (bk. k-m-l)</td></tr><tr><td><strong>kemâlât-ı zâtiye</strong>: zâtına mahsus mükemmellikler, kusursuzluklar (bk. k-m-l)</td><td><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</td></tr><tr><td><strong>malûm</strong>: bilinen (bk. a-l-m)</td><td><strong>mebde’</strong>: başlangıç</td></tr><tr><td><strong>mevzun</strong>: ölçülü (bk. v-z-n)</td><td><strong>muntazam</strong>: düzenli (bk. n-ẓ-m)</td></tr><tr><td><strong>müzeyyen</strong>: süslü (bk. z-y-n)</td><td><strong>nazar-ı ibret</strong>: ibretli bakış (bk. n-ẓ-r)</td></tr><tr><td><strong>neş’et etmek</strong>: doğmak, ortaya çıkmak</td><td><strong>nihayet</strong>: son</td></tr><tr><td><strong>nisbeten</strong>: kıyasla, oranla (bk. n-s-b)</td><td><strong>nisbî</strong>: kıyaslama ile olan, göreceli (bk. n-s-b)</td></tr><tr><td><strong>saray-ı âlem</strong>: dünya sarayı (bk. a-l-m)</td><td><strong>sıfât</strong>: vasıflar, özellikler (bk. v-ṣ-f)</td></tr><tr><td><strong>tefevvuk</strong>: üstünlük</td><td><strong>tezyin</strong>: süsleme (bk. z-y-n)</td></tr><tr><td><strong>vücud</strong>: varlık (bk. v-c-d)</td><td><strong>zira</strong>: çünkü</td></tr><tr><td><strong>ziya</strong>: ışık</td><td><strong>âsâr</strong>: eserler</td></tr><tr><td><strong>şeksiz</strong>: kuşkusuz, şüphesiz</td><td><strong>şuûn/şuûnât-ı zâtiye</strong>: Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden kutsal Zâtına ait özellikler (bk. ş-e-n)</td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 271062, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 844[/b] Aynen öyle de, şu saray-ı âlem, şu mükemmel, müzeyyen eser, bilbedâhe, gayet kemâldeki ef’âle delâlet eder. Çünkü, eserdeki kemâlât, o ef’âlin kemâlâtından ileri gelir ve onu gösterir. Kemâl-i ef’âl ise, bizzarure, bir Fâil-i Mükemmele ve o Fâilin kemâl-i esmâsına, yani, âsâra nisbeten Müdebbir, Musavvir, Hakîm, Rahîm, Müzeyyin gibi isimlerin kemâline delâlet eder. İsimlerin ve ünvanların kemâli ise, şeksiz şüphesiz, o Fâilin kemâl-i evsâfına delâlet eder. Zira, sıfat mükemmel olmazsa, sıfattan neş’et eden isimler, unvanlar mükemmel olamaz. Ve o evsâfın kemâli, bilbedâhe, şuûnât-ı zâtiyenin kemâline delâlet eder. Çünkü, sıfatın mebdeleri, o şuûn-u zâtiyedir. Ve şuûn-u zâtiyenin kemâli ise, biilmilyakîn, Zât-ı Zîşuûnun kemâline ve öyle lâyık bir kemâline delâlet eder ki, o kemâlin ziyası şuûn ve sıfât ve esmâ ve ef’al ve âsâr perdelerinden geçtiği halde, şu kâinatta yine bu kadar hüsnü ve cemâli ve kemâli göstermiş.İşte, şu derece hakikî kemâlât-ı zâtiyenin burhan-ı kat’î ile vücudu sabit olduktan sonra, gayra bakan ve emsal ve ezdâda tefevvuk cihetiyle olan nisbî kemâlâtın ne ehemmiyeti kalır, ne derece sönük düşer, anlarsın. [B]İkinci hüccet:[/B] Şu kâinata nazar-ı ibretle bakıldığı vakit, vicdan ve kalb bir hads-i sadıkla hisseder ki, şu kâinatı bu derece güzelleştiren ve süslendiren ve envâ-ı mehâsinle tezyin edenin, nihayet derecede bir cemâl ve kemâlâtı vardır ki şöyle yapıyor. [B]Üçüncü hüccet:[/B] Malûmdur ki, mevzun ve muntazam ve mükemmel ve güzel [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Fâil[/B]: her işi mükemmel şekilde yapan, fiil sahibi Allah (bk. f-a-l)[/TD] [TD][B]Fâil-i Mükemmel[/B]: her fiili ve işi mükemmel olan Allah (bk. f-a-l; k-m-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Hakîm[/B]: herşeyi hikmetle yapan Allah (bk. ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]Musavvir[/B]: herşeyi istediği surette ve mükemmel bir şekilde yapan Allah (bk. ṣ-v-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Müdebbir[/B]: idare eden, ilmiyle herşeyin sonunu görüp, ona göre hikmetle iş yapan Allah (bk. d-b-r)[/TD] [TD][B]Müzeyyin[/B]: herşeyi eşsiz sanatıyla süsleyen, güzelleştiren Allah (bk. z-y-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Rahîm[/B]: rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m)[/TD] [TD][B]Zât-ı Zîşuûn[/B]: şuûn sahibi Zât, Allah (bk. ẕî; ş-e-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]biilmilyakîn[/B]: şüphesiz bir ilimle bilme (bk. a-l-m; y-ḳ-n)[/TD] [TD][B]bilbedâhe[/B]: ap açık bir şekilde[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bizzarure[/B]: zorunlu olarak[/TD] [TD][B]burhan-ı kat’î[/B]: kesin delil[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cemâl[/B]: güzellik (bk. c-m-l)[/TD] [TD][B]cihet[/B]: yön[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]delâlet[/B]: delil olma, işaret etme[/TD] [TD][B]ef’âl[/B]: fiiller, işler (bk. f-a-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]emsal[/B]: benzerler (bk. m-s̱-l)[/TD] [TD][B]envâ-ı mehâsin[/B]: güzellik çeşitleri, türleri (bk. ḥ-s-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]esmâ[/B]: isimler (bk. s-m-v)[/TD] [TD][B]evsâf[/B]: vasıflar, özellikler (bk. v-ṣ-f)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ezdâd[/B]: zıtlar[/TD] [TD][B]gayet[/B]: son derece[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]gayr[/B]: diğeri, başkası[/TD] [TD][B]hads-i sadık[/B]: doğru sezgi (bk. s-d-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hakikî[/B]: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [TD][B]hüccet[/B]: delil[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hüsn[/B]: güzellik (bk. ḥ-s-n)[/TD] [TD][B]kemâl[/B]: mükemmellik, kusursuzluk (bk. k-m-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemâl-i ef’âl[/B]: fiillerdeki mükemmellik (bk. k-m-l; f-a-l)[/TD] [TD][B]kemâl-i esmâ[/B]: isimlerin mükemmelliği (bk. k-m-l; s-m-v)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemâl-i evsaf[/B]: vasıf ve özelliklerin mükemmelliği (bk. k-m-l; v-ṣ-f)[/TD] [TD][B]kemâlât[/B]: mükemmellikler, kusursuzluklar (bk. k-m-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemâlât-ı zâtiye[/B]: zâtına mahsus mükemmellikler, kusursuzluklar (bk. k-m-l)[/TD] [TD][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]malûm[/B]: bilinen (bk. a-l-m)[/TD] [TD][B]mebde’[/B]: başlangıç[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mevzun[/B]: ölçülü (bk. v-z-n)[/TD] [TD][B]muntazam[/B]: düzenli (bk. n-ẓ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]müzeyyen[/B]: süslü (bk. z-y-n)[/TD] [TD][B]nazar-ı ibret[/B]: ibretli bakış (bk. n-ẓ-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]neş’et etmek[/B]: doğmak, ortaya çıkmak[/TD] [TD][B]nihayet[/B]: son[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nisbeten[/B]: kıyasla, oranla (bk. n-s-b)[/TD] [TD][B]nisbî[/B]: kıyaslama ile olan, göreceli (bk. n-s-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]saray-ı âlem[/B]: dünya sarayı (bk. a-l-m)[/TD] [TD][B]sıfât[/B]: vasıflar, özellikler (bk. v-ṣ-f)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tefevvuk[/B]: üstünlük[/TD] [TD][B]tezyin[/B]: süsleme (bk. z-y-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vücud[/B]: varlık (bk. v-c-d)[/TD] [TD][B]zira[/B]: çünkü[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ziya[/B]: ışık[/TD] [TD][B]âsâr[/B]: eserler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şeksiz[/B]: kuşkusuz, şüphesiz[/TD] [TD][B]şuûn/şuûnât-ı zâtiye[/B]: Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden kutsal Zâtına ait özellikler (bk. ş-e-n)[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst