Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 270767" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 823</strong></p><p></p><p style="text-align: center"><span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">وَلَئِنْ سَئَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللهُ </span></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Arial'"><strong><u><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</u></strong></span> <span style="font-size: 22px"><span style="font-family: 'Traditional Arabic'">وَمِنْ اٰيَاتِهِ خَلْقُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَاخْتِلاَفُ اَلْسِنَتِكُمْ وَاَلْوَانِكُمْ </span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span></span>gibi pek çok âyatla, Kur’ân-ı Hakîm, hilkat-i arz ve semâvâtı, vahdâniyete bedâhet derecesinde bir burhan gösteriyor ki, ister istemez, zîşuur olan her adam, hilkat-i arz ve semâvâtta bizzarure Hâlık-ı Zülcelâlini tasdik etmeye mecburdur ki, <span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Traditional Arabic'"><span style="font-size: 22px">لَيَقُولُنَّ الل</span>هُ </span>der.</span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span></p><p>Birinci Mevkıfta nasıl bir zerreden başladık, tâ yıldızlara ve semâvâta kadar sikke-i tevhidi gösterdik. Kur’ân-ı Hakîm, şu nevi âyatla, yıldızlardan ve semâvâttan tutup, tâ zerrelere kadar şirki tard eder. Şöyle işaret eder ve mânen der:</p><p></p><p>Semâvât ve arzı böyle muntazam halk eden bir Kadîr-i Mutlakın, devâir-i masnuatından olan manzume-i şemsiye bilbedâhe Onun kabza-i tasarrufundadır. Madem o Kadîr-i Mutlak, şemsi, seyyârâtıyla kabza-i tasarrufunda tutuyor ve tanzim ve teshir ve tedvir ediyor.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />2 Elbette, o manzume-i şemsiyenin bir cüz’ü ve şems ile bağlanan küre-i arz dahi kabza-i tasarrufunda ve tedbir ve tedvirindedir.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />3 Madem küre-i arz, kabza-i tasarrufunda ve tedbir ve tedvirindedir; bilbedâhe, arzın yüzünde yazılan ve icad edilen ve yerin meyveleri ve gayâtı hükmünde olan masnuat dahi Onun kabza-i rububiyetinde ve terbiyesindedir.</p><p></p><p>Madem bütün zeminin yüzüne serilen ve serpilen ve yüzünü yaldızlayan ve ziynetlendiren ve her zaman tazelenen, gelip giden ve zemin onlarla dolup boşalan</p><p></p><p></p><p>[NOT]Dipnot-1</p><p> “Göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da Onunâyetlerindendir.” Rum Sûresi, 30:22.</p><p>Dipnot-2</p><p> bk. Ra’d Sûresi, 13:2; İbrahim Sûresi,14:33 Nahl Sûresi, 16:12; Hac Sûresi, 22:18; Ankebût Sûresi, 29:61; Yâsîn Sûresi, 36:38.</p><p>Dipnot-3</p><p> bk. Bakara Sûresi, 2:29; Hac Sûresi, 22:65; Zümer Sûresi, 39:67.[/NOT]</p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong><br /> <br /> Hâlık-ı Zülcelâl</strong>: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi, herşeyi yoktan yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ; ẕü; c-l-l)</td><td><strong>Kadîr-i Mutlak</strong>: herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kudret sahibi Allah (bk. ḳ-d-r; ṭ-l-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>Kur’ân-ı Hakim</strong>: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân (bk. ḥ-k-m)</td><td><strong>arz</strong>: yer, dünya</td></tr><tr><td><strong>bedâhet</strong>: ap açıklık</td><td><strong>bilbedâhe</strong>: ap açık bir şekilde</td></tr><tr><td><strong>bizzarure</strong>: zorunlu olarak</td><td><strong>burhan</strong>: güçlü delil</td></tr><tr><td><strong>cüz’</strong>: kısım, parça (bk. c-z-e)</td><td><strong>devâir-i masnuat</strong>: san’atla yapılmış şeylerin oluşturduğu daireler (bk. ṣ-n-a)</td></tr><tr><td><strong>gayât</strong>: gayeler</td><td><strong>halk etmek</strong>: yaratmak (bk. ḫ-l-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>hilkat-i arz ve semâvât</strong>: göklerin ve yerin yaratılması (bk. ḫ-l-ḳ; s-m-v)</td><td><strong>icad</strong>: yaratma, var etme (bk. v-c-d)</td></tr><tr><td><strong>kabza-i rububiyet</strong>: rububiyet eli; herşeyi terbiyesi ve egemenliği altında bulundurma (bk. r-b-b)</td><td><strong>kabza-i tasarruf</strong>: emri altında bulundurma (bk. ṣ-r-f)</td></tr><tr><td><strong>küre-i arz</strong>: yerküre, dünya</td><td><strong>manzume-i şemsiye</strong>: güneş sistemi (bk. n-ẓ-m)</td></tr><tr><td><strong>masnuat</strong>: san’at eseri varlıklar (bk. ṣ-n-a)</td><td><strong>mevkıf</strong>: bölüm, kısım</td></tr><tr><td><strong>muntazam</strong>: düzenli (bk. n-ẓ-m)</td><td><strong>mânen</strong>: mânevî olarak (bk. a-n-y)</td></tr><tr><td><strong>nevi</strong>: tür, çeşit</td><td><strong>semâvât</strong>: gökler (bk. s-m-v)</td></tr><tr><td><strong>seyyarat</strong>: gezegenler</td><td><strong>sikke-i tevhid</strong>: Allah’ın birliğini gösteren işaret, mühür (bk. v-ḥ-d)</td></tr><tr><td><strong>tanzim</strong>: düzenleme, düzene koyma (bk. n-ẓ-m)</td><td><strong>tard etmek</strong>: kovmak</td></tr><tr><td><strong>tasdik</strong>: doğruluğunu kabul etme, onaylama (bk. ṣ-d-ḳ)</td><td><strong>tedbir</strong>: idare etme, ihtiyacını karşılama (bk. d-b-r)</td></tr><tr><td><strong>tedvir</strong>: çekip çevirme, idare etme</td><td><strong>teshir</strong>: boyun eğdirme</td></tr><tr><td><strong>vahdâniyet</strong>: Allah’ın birliği, ortağının ve benzerinin olmayışı (bk. v-ḥ-d)</td><td><strong>yaldızlayan</strong>: parlatan</td></tr><tr><td><strong>zemin</strong>: yer</td><td><strong>zerre</strong>: atom, en küçük madde parçası</td></tr><tr><td><strong>ziynetlendiren</strong>: süslendiren (bk. z-y-n)</td><td><strong>zîşuur</strong>: şuur sahibi, bilinçli (bk. ẕî; ş-a-r)</td></tr><tr><td><strong>âyat</strong>: âyetler</td><td><strong>şems</strong>: güneş</td></tr><tr><td><strong>şirk</strong>: Allah’a ortak koşma</td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 270767, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 823[/b] [CENTER][SIZE=6][FONT=Trebuchet MS]وَلَئِنْ سَئَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللهُ [/FONT][/SIZE][FONT=Trebuchet MS][FONT=Arial][B][U][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1[/U][/B][/FONT] [SIZE=6][FONT=Traditional Arabic]وَمِنْ اٰيَاتِهِ خَلْقُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ وَاخْتِلاَفُ اَلْسِنَتِكُمْ وَاَلْوَانِكُمْ [/FONT][/SIZE][/FONT] [/CENTER] [FONT=Trebuchet MS][FONT=Trebuchet MS] [/FONT][/FONT]gibi pek çok âyatla, Kur’ân-ı Hakîm, hilkat-i arz ve semâvâtı, vahdâniyete bedâhet derecesinde bir burhan gösteriyor ki, ister istemez, zîşuur olan her adam, hilkat-i arz ve semâvâtta bizzarure Hâlık-ı Zülcelâlini tasdik etmeye mecburdur ki, [FONT=Trebuchet MS][FONT=Traditional Arabic][SIZE=6]لَيَقُولُنَّ الل[/SIZE]هُ [/FONT]der. [/FONT] Birinci Mevkıfta nasıl bir zerreden başladık, tâ yıldızlara ve semâvâta kadar sikke-i tevhidi gösterdik. Kur’ân-ı Hakîm, şu nevi âyatla, yıldızlardan ve semâvâttan tutup, tâ zerrelere kadar şirki tard eder. Şöyle işaret eder ve mânen der: Semâvât ve arzı böyle muntazam halk eden bir Kadîr-i Mutlakın, devâir-i masnuatından olan manzume-i şemsiye bilbedâhe Onun kabza-i tasarrufundadır. Madem o Kadîr-i Mutlak, şemsi, seyyârâtıyla kabza-i tasarrufunda tutuyor ve tanzim ve teshir ve tedvir ediyor.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]2 Elbette, o manzume-i şemsiyenin bir cüz’ü ve şems ile bağlanan küre-i arz dahi kabza-i tasarrufunda ve tedbir ve tedvirindedir.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]3 Madem küre-i arz, kabza-i tasarrufunda ve tedbir ve tedvirindedir; bilbedâhe, arzın yüzünde yazılan ve icad edilen ve yerin meyveleri ve gayâtı hükmünde olan masnuat dahi Onun kabza-i rububiyetinde ve terbiyesindedir. Madem bütün zeminin yüzüne serilen ve serpilen ve yüzünü yaldızlayan ve ziynetlendiren ve her zaman tazelenen, gelip giden ve zemin onlarla dolup boşalan [NOT]Dipnot-1 “Göklerin ve yerin yaratılışı ile dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da Onunâyetlerindendir.” Rum Sûresi, 30:22. Dipnot-2 bk. Ra’d Sûresi, 13:2; İbrahim Sûresi,14:33 Nahl Sûresi, 16:12; Hac Sûresi, 22:18; Ankebût Sûresi, 29:61; Yâsîn Sûresi, 36:38. Dipnot-3 bk. Bakara Sûresi, 2:29; Hac Sûresi, 22:65; Zümer Sûresi, 39:67.[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B] Hâlık-ı Zülcelâl[/B]: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi, herşeyi yoktan yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ; ẕü; c-l-l)[/TD] [TD][B]Kadîr-i Mutlak[/B]: herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kudret sahibi Allah (bk. ḳ-d-r; ṭ-l-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Kur’ân-ı Hakim[/B]: her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân (bk. ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]arz[/B]: yer, dünya[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bedâhet[/B]: ap açıklık[/TD] [TD][B]bilbedâhe[/B]: ap açık bir şekilde[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bizzarure[/B]: zorunlu olarak[/TD] [TD][B]burhan[/B]: güçlü delil[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cüz’[/B]: kısım, parça (bk. c-z-e)[/TD] [TD][B]devâir-i masnuat[/B]: san’atla yapılmış şeylerin oluşturduğu daireler (bk. ṣ-n-a)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]gayât[/B]: gayeler[/TD] [TD][B]halk etmek[/B]: yaratmak (bk. ḫ-l-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hilkat-i arz ve semâvât[/B]: göklerin ve yerin yaratılması (bk. ḫ-l-ḳ; s-m-v)[/TD] [TD][B]icad[/B]: yaratma, var etme (bk. v-c-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kabza-i rububiyet[/B]: rububiyet eli; herşeyi terbiyesi ve egemenliği altında bulundurma (bk. r-b-b)[/TD] [TD][B]kabza-i tasarruf[/B]: emri altında bulundurma (bk. ṣ-r-f)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]küre-i arz[/B]: yerküre, dünya[/TD] [TD][B]manzume-i şemsiye[/B]: güneş sistemi (bk. n-ẓ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]masnuat[/B]: san’at eseri varlıklar (bk. ṣ-n-a)[/TD] [TD][B]mevkıf[/B]: bölüm, kısım[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muntazam[/B]: düzenli (bk. n-ẓ-m)[/TD] [TD][B]mânen[/B]: mânevî olarak (bk. a-n-y)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nevi[/B]: tür, çeşit[/TD] [TD][B]semâvât[/B]: gökler (bk. s-m-v)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]seyyarat[/B]: gezegenler[/TD] [TD][B]sikke-i tevhid[/B]: Allah’ın birliğini gösteren işaret, mühür (bk. v-ḥ-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tanzim[/B]: düzenleme, düzene koyma (bk. n-ẓ-m)[/TD] [TD][B]tard etmek[/B]: kovmak[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tasdik[/B]: doğruluğunu kabul etme, onaylama (bk. ṣ-d-ḳ)[/TD] [TD][B]tedbir[/B]: idare etme, ihtiyacını karşılama (bk. d-b-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tedvir[/B]: çekip çevirme, idare etme[/TD] [TD][B]teshir[/B]: boyun eğdirme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vahdâniyet[/B]: Allah’ın birliği, ortağının ve benzerinin olmayışı (bk. v-ḥ-d)[/TD] [TD][B]yaldızlayan[/B]: parlatan[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zemin[/B]: yer[/TD] [TD][B]zerre[/B]: atom, en küçük madde parçası[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ziynetlendiren[/B]: süslendiren (bk. z-y-n)[/TD] [TD][B]zîşuur[/B]: şuur sahibi, bilinçli (bk. ẕî; ş-a-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âyat[/B]: âyetler[/TD] [TD][B]şems[/B]: güneş[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şirk[/B]: Allah’a ortak koşma[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst