Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 270378" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 814</strong></p><p></p><p>O vakit yıldızlar namına bir yıldız der ki:</p><p></p><p>“Ne kadar sersem, akılsız ve ahmak ve gözsüzsün ki, bizim yüzümüzdeki sikke‑i vahdeti ve turra-i ehadiyeti görmüyorsun, anlamıyorsun. Ve bizim nizamat‑ı âliyemizi ve kavânin-i ubûdiyetimizi bilmiyorsun. Bizi intizamsız zannediyorsun.</p><p></p><p>“Bizler öyle bir Zâtın san’atıyız ve hizmetkârlarıyız ki, bizim denizimiz olan semâvâtı ve şeceremiz olan kâinatı ve mesiregâhımız olan nihayetsiz feza-yı âlemi kabza-i tasarrufunda tutan bir Vâhid-i Ehaddir. Bizler, donanma elektrik lâmbaları gibi, Onun kemâl-i rububiyetini gösteren nuranî şahitleriz ve saltanat-ı rububiyetini ilân eden ışıklı burhanlarız. Herbir taifemiz, Onun daire-i saltanatında, ulvî, süflî, dünyevî, berzahî, uhrevî menzillerde haşmet-i saltanatını gösteren ve ziya veren nuranî hizmetkârlarız.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</p><p></p><p>“Evet, herbirimiz kudret-i Vâhid-i Ehadin birer mu’cizesi; ve şecere-i hilkatin birer muntazam meyvesi; ve vahdâniyetin birer münevver burhanı; ve melâikelerin birer menzili, birer tayyaresi, birer mescidi; ve avâlim-i ulviyenin birer lâmbası, birer güneşi; ve saltanat-ı rububiyetin birer şahidi; ve feza-yı âlemin birer ziyneti, birer kasrı, birer çiçeği; ve semâ denizinin birer nuranî balığı; ve gökyüzünün birer güzel gözüHAŞİYE-1 olduğumuz gibi, heyet-i mecmuamızda sükûnet içinde bir sükût ve hikmet içinde bir hareket ve haşmet içinde bir ziynet ve intizam içinde bir hüsn-ü hilkat ve mevzuniyet içinde bir kemâl-i san’at bulunduğundan,</p><p></p><p>[NOT]Dipnot-1</p><p> bk. Bakara Sûresi, 2:117; Nahl Sûresi, 16:49; Nûr Sûresi, 24:41; Rûm Sûresi, 30:26.</p><p>Haşiye-1</p><p> Cenâb-ı Hakkın acaib-i masnuatına bakıp, temâşâ edip ve ettiren işaretleriz. Yani, semâvât hadsiz gözlerle zemindeki acaib-i san’at-ı İlâhiyeyi temâşâ eder gibi görünüyor. Semânın melâikeleri gibi, yıldızlar dahi, mahşer-i acaip ve garaip olan arza bakıyorlar ve zîşuurları dikkatle baktırıyorlar, demektir.[/NOT]</p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Vâhid-i Ehad</strong>: bir olan ve birliği her bir şeyde görülen Allah (bk. v-ḥ-d)</td><td><strong>acaib-i masnuat</strong>: şaşırtıcı güzellikte olan san’at eserleri (bk. ṣ-n-a)</td></tr><tr><td><strong>acaib-i san’at-ı İlâhiye</strong>: Allah’ın hayranlık uyandırıcı san’at eserleri (bk. ṣ-n-a; e-l-h)</td><td><strong>arz</strong>: yer, dünya</td></tr><tr><td><strong>avâlim-i ulviye</strong>: yüce âlemler (bk. a-l-m)</td><td><strong>berzahî</strong>: kabir âlemine ait</td></tr><tr><td><strong>burhan</strong>: delil</td><td><strong>daire-i saltanat</strong>: saltanat dairesi, egemenlik alanı (bk. s-l-ṭ)</td></tr><tr><td><strong>feza-yı âlem</strong>: uzay (bk. a-l-m)</td><td><strong>haşiye</strong>: dipnot, açıklayıcı not</td></tr><tr><td><strong>haşmet</strong>: heybet, görkem</td><td><strong>haşmet-i saltanat</strong>: saltanatın haşmeti, görkemi (bk. s-l-ṭ)</td></tr><tr><td><strong>heyet-i mecmua</strong>: genel yapı, bütün (bk. c-m-a)</td><td><strong>hikmet</strong>: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)</td></tr><tr><td><strong>hüsn-ü hilkat</strong>: yaratılış güzelliği (bk. ḥ-s-n; ḫ-l-ḳ)</td><td><strong>intizam</strong>: düzen (bk. n-ẓ-m)</td></tr><tr><td><strong>intizamsız</strong>: düzensiz (bk. n-ẓ-m)</td><td><strong>kabza-i tasarruf</strong>: emri altında bulundurma (bk. ṣ-r-f)</td></tr><tr><td><strong>kasr</strong>: saray</td><td><strong>kavânîn-i ubûdiyet</strong>: kulluk kanunları (bk. ḳ-n-n; a-b-d)</td></tr><tr><td><strong>kemâl-i rububiyet</strong>: Allah’ın herşeyi kuşatan kusursuz rablığı (bk. k-m-l; r-b-b)</td><td><strong>kemâl-i san’at</strong>: san’at mükemmelliği (bk. k-m-l; ṣ-n-a)</td></tr><tr><td><strong>kudret-i Vâhid-i Ehad</strong>: bir olan ve birliği her bir şeyde görülen Allah’ın güç ve iktidarı (bk. ḳ-d-r; v-ḥ-d)</td><td><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</td></tr><tr><td><strong>mahşer-i acâip ve garaip</strong>: şaşırtıcı ve garip şeylerin toplandığı yer (bk. ḥ-ş-r)</td><td><strong>melâike</strong>: melekler (bk. m-l-k)</td></tr><tr><td><strong>menzil</strong>: durak, yer (bk. n-z-l)</td><td><strong>mesiregâh</strong>: gezinti yeri</td></tr><tr><td><strong>mevzuniyet</strong>: ölçülü olma (bk. v-z-n)</td><td><strong>muntazam</strong>: düzenli (bk. n-ẓ-m)</td></tr><tr><td><strong>mu’cize</strong>: yaratma noktasında bütün sebepleri âciz bırakan olağanüstü şey (bk. a-c-z)</td><td><strong>münevver</strong>: nurlu, aydınlık (bk. n-v-r)</td></tr><tr><td><strong>nizâmât-ı âliye</strong>: yüce nizamlar, düzenler (bk. n-ẓ-m)</td><td><strong>nuranî</strong>: parlak, nur saçan (bk. n-v-r)</td></tr><tr><td><strong>saltanat-ı rububiyet</strong>: Allah’ın herşeyi kuşatan egemenliği (bk. s-l-ṭ; r-b-b)</td><td><strong>semâ</strong>: gök (bk. s-m-v)</td></tr><tr><td><strong>semâvât</strong>: gökler (bk. s-m-v)</td><td><strong>sikke-i vahdet</strong>: birlik damgası (bk. v-ḥ-d)</td></tr><tr><td><strong>süflî</strong>: aşağı</td><td><strong>sükûnet</strong>: sakinlik (bk. s-k-n)</td></tr><tr><td><strong>sükût</strong>: suskunluk</td><td><strong>taife</strong>: topluluk</td></tr><tr><td><strong>tayyare</strong>: uçak</td><td><strong>temâşâ</strong>: seyretme</td></tr><tr><td><strong>turra-i ehadiyet</strong>: Allah’ın birliğini herbir şeyde ayrı ayrı gösteren mühür, imza (bk. v-ḥ-d)</td><td><strong>uhrevî</strong>: âhirete ait (bk. e-ḫ-r)</td></tr><tr><td><strong>ulvî</strong>: yüce</td><td><strong>vahdâniyet</strong>: Allah’ın birliği (bk. v-ḥ-d)</td></tr><tr><td><strong>zemin</strong>: yer</td><td><strong>ziya</strong>: ışık</td></tr><tr><td><strong>ziynet</strong>: süs (bk. z-y-n)</td><td><strong>zîşuur</strong>: şuur sahibi, bilinçli (bk. ẕî; ş-a-r)</td></tr><tr><td><strong>şecere</strong>: ağaç</td><td><strong>şecere-i hilkat</strong>: yaratılış ağacı (bk. ḫ-l-ḳ)</td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 270378, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 814[/b] O vakit yıldızlar namına bir yıldız der ki: “Ne kadar sersem, akılsız ve ahmak ve gözsüzsün ki, bizim yüzümüzdeki sikke‑i vahdeti ve turra-i ehadiyeti görmüyorsun, anlamıyorsun. Ve bizim nizamat‑ı âliyemizi ve kavânin-i ubûdiyetimizi bilmiyorsun. Bizi intizamsız zannediyorsun. “Bizler öyle bir Zâtın san’atıyız ve hizmetkârlarıyız ki, bizim denizimiz olan semâvâtı ve şeceremiz olan kâinatı ve mesiregâhımız olan nihayetsiz feza-yı âlemi kabza-i tasarrufunda tutan bir Vâhid-i Ehaddir. Bizler, donanma elektrik lâmbaları gibi, Onun kemâl-i rububiyetini gösteren nuranî şahitleriz ve saltanat-ı rububiyetini ilân eden ışıklı burhanlarız. Herbir taifemiz, Onun daire-i saltanatında, ulvî, süflî, dünyevî, berzahî, uhrevî menzillerde haşmet-i saltanatını gösteren ve ziya veren nuranî hizmetkârlarız.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 “Evet, herbirimiz kudret-i Vâhid-i Ehadin birer mu’cizesi; ve şecere-i hilkatin birer muntazam meyvesi; ve vahdâniyetin birer münevver burhanı; ve melâikelerin birer menzili, birer tayyaresi, birer mescidi; ve avâlim-i ulviyenin birer lâmbası, birer güneşi; ve saltanat-ı rububiyetin birer şahidi; ve feza-yı âlemin birer ziyneti, birer kasrı, birer çiçeği; ve semâ denizinin birer nuranî balığı; ve gökyüzünün birer güzel gözüHAŞİYE-1 olduğumuz gibi, heyet-i mecmuamızda sükûnet içinde bir sükût ve hikmet içinde bir hareket ve haşmet içinde bir ziynet ve intizam içinde bir hüsn-ü hilkat ve mevzuniyet içinde bir kemâl-i san’at bulunduğundan, [NOT]Dipnot-1 bk. Bakara Sûresi, 2:117; Nahl Sûresi, 16:49; Nûr Sûresi, 24:41; Rûm Sûresi, 30:26. Haşiye-1 Cenâb-ı Hakkın acaib-i masnuatına bakıp, temâşâ edip ve ettiren işaretleriz. Yani, semâvât hadsiz gözlerle zemindeki acaib-i san’at-ı İlâhiyeyi temâşâ eder gibi görünüyor. Semânın melâikeleri gibi, yıldızlar dahi, mahşer-i acaip ve garaip olan arza bakıyorlar ve zîşuurları dikkatle baktırıyorlar, demektir.[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Vâhid-i Ehad[/B]: bir olan ve birliği her bir şeyde görülen Allah (bk. v-ḥ-d)[/TD] [TD][B]acaib-i masnuat[/B]: şaşırtıcı güzellikte olan san’at eserleri (bk. ṣ-n-a)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]acaib-i san’at-ı İlâhiye[/B]: Allah’ın hayranlık uyandırıcı san’at eserleri (bk. ṣ-n-a; e-l-h)[/TD] [TD][B]arz[/B]: yer, dünya[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]avâlim-i ulviye[/B]: yüce âlemler (bk. a-l-m)[/TD] [TD][B]berzahî[/B]: kabir âlemine ait[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]burhan[/B]: delil[/TD] [TD][B]daire-i saltanat[/B]: saltanat dairesi, egemenlik alanı (bk. s-l-ṭ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]feza-yı âlem[/B]: uzay (bk. a-l-m)[/TD] [TD][B]haşiye[/B]: dipnot, açıklayıcı not[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]haşmet[/B]: heybet, görkem[/TD] [TD][B]haşmet-i saltanat[/B]: saltanatın haşmeti, görkemi (bk. s-l-ṭ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]heyet-i mecmua[/B]: genel yapı, bütün (bk. c-m-a)[/TD] [TD][B]hikmet[/B]: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hüsn-ü hilkat[/B]: yaratılış güzelliği (bk. ḥ-s-n; ḫ-l-ḳ)[/TD] [TD][B]intizam[/B]: düzen (bk. n-ẓ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]intizamsız[/B]: düzensiz (bk. n-ẓ-m)[/TD] [TD][B]kabza-i tasarruf[/B]: emri altında bulundurma (bk. ṣ-r-f)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kasr[/B]: saray[/TD] [TD][B]kavânîn-i ubûdiyet[/B]: kulluk kanunları (bk. ḳ-n-n; a-b-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemâl-i rububiyet[/B]: Allah’ın herşeyi kuşatan kusursuz rablığı (bk. k-m-l; r-b-b)[/TD] [TD][B]kemâl-i san’at[/B]: san’at mükemmelliği (bk. k-m-l; ṣ-n-a)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kudret-i Vâhid-i Ehad[/B]: bir olan ve birliği her bir şeyde görülen Allah’ın güç ve iktidarı (bk. ḳ-d-r; v-ḥ-d)[/TD] [TD][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mahşer-i acâip ve garaip[/B]: şaşırtıcı ve garip şeylerin toplandığı yer (bk. ḥ-ş-r)[/TD] [TD][B]melâike[/B]: melekler (bk. m-l-k)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]menzil[/B]: durak, yer (bk. n-z-l)[/TD] [TD][B]mesiregâh[/B]: gezinti yeri[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mevzuniyet[/B]: ölçülü olma (bk. v-z-n)[/TD] [TD][B]muntazam[/B]: düzenli (bk. n-ẓ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mu’cize[/B]: yaratma noktasında bütün sebepleri âciz bırakan olağanüstü şey (bk. a-c-z)[/TD] [TD][B]münevver[/B]: nurlu, aydınlık (bk. n-v-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nizâmât-ı âliye[/B]: yüce nizamlar, düzenler (bk. n-ẓ-m)[/TD] [TD][B]nuranî[/B]: parlak, nur saçan (bk. n-v-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]saltanat-ı rububiyet[/B]: Allah’ın herşeyi kuşatan egemenliği (bk. s-l-ṭ; r-b-b)[/TD] [TD][B]semâ[/B]: gök (bk. s-m-v)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]semâvât[/B]: gökler (bk. s-m-v)[/TD] [TD][B]sikke-i vahdet[/B]: birlik damgası (bk. v-ḥ-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]süflî[/B]: aşağı[/TD] [TD][B]sükûnet[/B]: sakinlik (bk. s-k-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sükût[/B]: suskunluk[/TD] [TD][B]taife[/B]: topluluk[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tayyare[/B]: uçak[/TD] [TD][B]temâşâ[/B]: seyretme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]turra-i ehadiyet[/B]: Allah’ın birliğini herbir şeyde ayrı ayrı gösteren mühür, imza (bk. v-ḥ-d)[/TD] [TD][B]uhrevî[/B]: âhirete ait (bk. e-ḫ-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ulvî[/B]: yüce[/TD] [TD][B]vahdâniyet[/B]: Allah’ın birliği (bk. v-ḥ-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zemin[/B]: yer[/TD] [TD][B]ziya[/B]: ışık[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ziynet[/B]: süs (bk. z-y-n)[/TD] [TD][B]zîşuur[/B]: şuur sahibi, bilinçli (bk. ẕî; ş-a-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şecere[/B]: ağaç[/TD] [TD][B]şecere-i hilkat[/B]: yaratılış ağacı (bk. ḫ-l-ḳ)[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst