Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 270376" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz İkinci Söz - Sayfa 812</strong></p><p></p><p>bulunmayan ve mekândan münezzeh olmayan ve nihayetsiz hikmet ve ilim ve kudrete mâlik olmayan, bize sahip olamaz ve müdahale edemez.”<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</p><p></p><p>Sonra o müddeî gider, “Belki küre-i arzı kandırıp orada bir yer bulurum” der. Gider, küre-i arza,HAŞİYE-1 yine esbab namına ve tabiat lisanıyla der ki: “Böyle serseri gezdiğinden, sahipsiz olduğunu gösteriyorsun. Öyle ise sen benim olabilirsin.”</p><p></p><p>O vakit, küre-i arz, hak namına ve hakikat diliyle, gök gürültüsü gibi bir sadâ ile ona der ki:</p><p></p><p>“Halt etme! Ben nasıl serseri, sahipsiz olabilirim? Benim elbisemi ve elbisemin içindeki en küçük bir noktayı, bir ipi intizamsız bulmuş musun ve hikmetsiz ve san’atsız görmüş müsün ki bana sahipsiz, serseri dersin? Eğer hareket-i seneviyemle takriben yirmi beş bin senelikHAŞİYE-2bir mesafede bir senede gezdiğim ve kemâl-i mizan ve hikmetle vazife-i hizmetimi gördüğüm daire-i azîmeye hakikî mâlik olabilirsen; ve kardeşlerim ve benim gibi vazifedar olan on seyyareye ve gezdikleri bütün dairelere ve bizim imamımız ve biz onunla bağlı ve cazibe-i rahmetle ona takılı olduğumuz güneşi icad edip yerleştirecek ve sapan taşı gibi beni ve seyyârât yıldızları ona bağlayacak ve kemâl-i intizam ve hikmetle döndürüp istihdam edecek bir nihayetsiz hikmet ve nihayetsiz kudret sende varsa, bana rububiyet dâvâ et. Yoksa, haydi cehennem ol, git! Benim işim var; vazifeme gidiyorum.</p><p></p><p>“Hem bizlerdeki haşmetli intizamat ve dehşetli harekât ve hikmetli teshirat gösteriyor ki, bizim ustamız öyle bir Zâttır ki, bütün mevcudat, zerrelerden yıldızlara</p><p></p><p>[NOT]Dipnot-1</p><p> bk. Bakara Sûresi, 2:115, 148, 164, 258; Yûnus Sûresi, 10:5; Nahl Sûresi, 16:65; Furkan Sûresi, 25:2, 49: Ankebût Sûresi, 29:63, Rûm Sûresi, 30:50; Fâtır Sûresi, 35:9; Yâsîn Sûresi, 36:33. </p><p>Haşiye-1</p><p> Elhasıl: Zerre, o müddeîyi küreyvât-ı hamrâya havale eder. Küreyvât-ı hamrâ onu hüceyreye, hüceyre dahi beden-i insana, beden-i insan ise nev-i insana, nev-i insan onu zîhayat envâından dokunan arzın gömleğine, arzın gömleği dahi küre-i arza, küre-i arz onu güneşe, güneş ise bütün yıldızlara havale eder. Herbiri der: “Git, benden yukarıdakini zaptedebilirsen, sonra gel, benim zaptıma çalış. Eğer onu mağlûp etmezsen beni ele geçiremezsin.” Demek, bütün yıldızlara sözünü geçiremeyen, birtek zerreye rububiyetini dinletemez.</p><p>Haşiye-2</p><p> Bir dairenin takriben nısf-ı kutru yüz seksen milyon kilometre olsa, o daire kendisi takriben yirmi beş bin senelik mesafe olur.[/NOT]</p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>arz</strong>: yeryüzü</td><td><strong>beden-i insan</strong>: insan bedeni</td></tr><tr><td><strong>câzibe-i rahmet</strong>: rahmet çekimi (bk. r-ḥ-m)</td><td><strong>dâire-i azîme</strong>: büyük daire (bk. a-ẓ-m)</td></tr><tr><td><strong>elhasıl</strong>: özetle, sonuç olarak</td><td><strong>envâ</strong>: türler</td></tr><tr><td><strong>esbab</strong>: sebepler (bk. s-b-b)</td><td><strong>hak</strong>: doğru, gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>hakikat</strong>: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td><td><strong>hakikî</strong>: gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>hareket-i seneviye</strong>: senelik hareket</td><td><strong>harekât</strong>: hareketler</td></tr><tr><td><strong>haşiye</strong>: dipnot, açıklayıcı not</td><td><strong>haşmet</strong>: heybet, görkem</td></tr><tr><td><strong>hikmet</strong>: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)</td><td><strong>icad</strong>: var etme, yaratma (bk. v-c-d)</td></tr><tr><td><strong>intizamat</strong>: düzenler, dengeler (bk. n-ẓ-m)</td><td><strong>intizamsız</strong>: düzensiz (bk. n-ẓ-m)</td></tr><tr><td><strong>istihdam</strong>: çalıştırma</td><td><strong>kemâl-i intizam ve hikmet</strong>: mükemmel bir düzen ve hikmet (bk. k-m-l; n-ẓ-m; ḥ-k-m)</td></tr><tr><td><strong>kemâl-i mizân</strong>: mükemmel ölçü ve denge (bk. k-m-l; v-z-n)</td><td><strong>kudret</strong>: güç, iktidar (bk. ḳ-d-r)</td></tr><tr><td><strong>küre-i arz</strong>: yerküre, dünya</td><td><strong>küreyvât-ı hamrâ</strong>: alyuvarlar</td></tr><tr><td><strong>lisan</strong>: dil</td><td><strong>mağlûp etme</strong>: yenme</td></tr><tr><td><strong>mekândan münezzeh</strong>: yerle ve mekânla sınırlı olmayan (bk. m-k-n; n-z-h)</td><td><strong>mevcudat</strong>: varlıklar (bk. v-c-d)</td></tr><tr><td><strong>mâlik</strong>: sahip (bk. m-l-k)</td><td><strong>müdahale</strong>: karışma</td></tr><tr><td><strong>müddeî</strong>: iddia sahibi</td><td><strong>nam</strong>: ad</td></tr><tr><td><strong>nev-i insan</strong>: insan türü, insanlık</td><td><strong>nısf-ı kutr</strong>: yarıçap</td></tr><tr><td><strong>rububiyet</strong>: herbir varlığa muhtaç olduğu şeyleri verme, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurma (bk. r-b-b)</td><td><strong>sadâ</strong>: ses</td></tr><tr><td><strong>seyyâre</strong>: gezegen</td><td><strong>seyyârât</strong>: gezegenler</td></tr><tr><td><strong>tabiat</strong>: doğa, canlı ve cansız bütün varlıklar (bk. ṭ-b-a)</td><td><strong>takriben</strong>: yaklaşık olarak</td></tr><tr><td><strong>teshirât</strong>: emir altına almalar</td><td><strong>vazife-i hizmet</strong>: hizmet görevi</td></tr><tr><td><strong>zaptetmek</strong>: tutmak</td><td><strong>zerre</strong>: atom</td></tr><tr><td><strong>zîhayat</strong>: canlı (bk. ẕî; ḥ-y-y)</td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 270376, member: 1"] [b]Otuz İkinci Söz - Sayfa 812[/b] bulunmayan ve mekândan münezzeh olmayan ve nihayetsiz hikmet ve ilim ve kudrete mâlik olmayan, bize sahip olamaz ve müdahale edemez.”[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 Sonra o müddeî gider, “Belki küre-i arzı kandırıp orada bir yer bulurum” der. Gider, küre-i arza,HAŞİYE-1 yine esbab namına ve tabiat lisanıyla der ki: “Böyle serseri gezdiğinden, sahipsiz olduğunu gösteriyorsun. Öyle ise sen benim olabilirsin.” O vakit, küre-i arz, hak namına ve hakikat diliyle, gök gürültüsü gibi bir sadâ ile ona der ki: “Halt etme! Ben nasıl serseri, sahipsiz olabilirim? Benim elbisemi ve elbisemin içindeki en küçük bir noktayı, bir ipi intizamsız bulmuş musun ve hikmetsiz ve san’atsız görmüş müsün ki bana sahipsiz, serseri dersin? Eğer hareket-i seneviyemle takriben yirmi beş bin senelikHAŞİYE-2bir mesafede bir senede gezdiğim ve kemâl-i mizan ve hikmetle vazife-i hizmetimi gördüğüm daire-i azîmeye hakikî mâlik olabilirsen; ve kardeşlerim ve benim gibi vazifedar olan on seyyareye ve gezdikleri bütün dairelere ve bizim imamımız ve biz onunla bağlı ve cazibe-i rahmetle ona takılı olduğumuz güneşi icad edip yerleştirecek ve sapan taşı gibi beni ve seyyârât yıldızları ona bağlayacak ve kemâl-i intizam ve hikmetle döndürüp istihdam edecek bir nihayetsiz hikmet ve nihayetsiz kudret sende varsa, bana rububiyet dâvâ et. Yoksa, haydi cehennem ol, git! Benim işim var; vazifeme gidiyorum. “Hem bizlerdeki haşmetli intizamat ve dehşetli harekât ve hikmetli teshirat gösteriyor ki, bizim ustamız öyle bir Zâttır ki, bütün mevcudat, zerrelerden yıldızlara [NOT]Dipnot-1 bk. Bakara Sûresi, 2:115, 148, 164, 258; Yûnus Sûresi, 10:5; Nahl Sûresi, 16:65; Furkan Sûresi, 25:2, 49: Ankebût Sûresi, 29:63, Rûm Sûresi, 30:50; Fâtır Sûresi, 35:9; Yâsîn Sûresi, 36:33. Haşiye-1 Elhasıl: Zerre, o müddeîyi küreyvât-ı hamrâya havale eder. Küreyvât-ı hamrâ onu hüceyreye, hüceyre dahi beden-i insana, beden-i insan ise nev-i insana, nev-i insan onu zîhayat envâından dokunan arzın gömleğine, arzın gömleği dahi küre-i arza, küre-i arz onu güneşe, güneş ise bütün yıldızlara havale eder. Herbiri der: “Git, benden yukarıdakini zaptedebilirsen, sonra gel, benim zaptıma çalış. Eğer onu mağlûp etmezsen beni ele geçiremezsin.” Demek, bütün yıldızlara sözünü geçiremeyen, birtek zerreye rububiyetini dinletemez. Haşiye-2 Bir dairenin takriben nısf-ı kutru yüz seksen milyon kilometre olsa, o daire kendisi takriben yirmi beş bin senelik mesafe olur.[/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]arz[/B]: yeryüzü[/TD] [TD][B]beden-i insan[/B]: insan bedeni[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]câzibe-i rahmet[/B]: rahmet çekimi (bk. r-ḥ-m)[/TD] [TD][B]dâire-i azîme[/B]: büyük daire (bk. a-ẓ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]elhasıl[/B]: özetle, sonuç olarak[/TD] [TD][B]envâ[/B]: türler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]esbab[/B]: sebepler (bk. s-b-b)[/TD] [TD][B]hak[/B]: doğru, gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hakikat[/B]: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [TD][B]hakikî[/B]: gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hareket-i seneviye[/B]: senelik hareket[/TD] [TD][B]harekât[/B]: hareketler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]haşiye[/B]: dipnot, açıklayıcı not[/TD] [TD][B]haşmet[/B]: heybet, görkem[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hikmet[/B]: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]icad[/B]: var etme, yaratma (bk. v-c-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]intizamat[/B]: düzenler, dengeler (bk. n-ẓ-m)[/TD] [TD][B]intizamsız[/B]: düzensiz (bk. n-ẓ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]istihdam[/B]: çalıştırma[/TD] [TD][B]kemâl-i intizam ve hikmet[/B]: mükemmel bir düzen ve hikmet (bk. k-m-l; n-ẓ-m; ḥ-k-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kemâl-i mizân[/B]: mükemmel ölçü ve denge (bk. k-m-l; v-z-n)[/TD] [TD][B]kudret[/B]: güç, iktidar (bk. ḳ-d-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]küre-i arz[/B]: yerküre, dünya[/TD] [TD][B]küreyvât-ı hamrâ[/B]: alyuvarlar[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]lisan[/B]: dil[/TD] [TD][B]mağlûp etme[/B]: yenme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mekândan münezzeh[/B]: yerle ve mekânla sınırlı olmayan (bk. m-k-n; n-z-h)[/TD] [TD][B]mevcudat[/B]: varlıklar (bk. v-c-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mâlik[/B]: sahip (bk. m-l-k)[/TD] [TD][B]müdahale[/B]: karışma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]müddeî[/B]: iddia sahibi[/TD] [TD][B]nam[/B]: ad[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nev-i insan[/B]: insan türü, insanlık[/TD] [TD][B]nısf-ı kutr[/B]: yarıçap[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]rububiyet[/B]: herbir varlığa muhtaç olduğu şeyleri verme, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurma (bk. r-b-b)[/TD] [TD][B]sadâ[/B]: ses[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]seyyâre[/B]: gezegen[/TD] [TD][B]seyyârât[/B]: gezegenler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tabiat[/B]: doğa, canlı ve cansız bütün varlıklar (bk. ṭ-b-a)[/TD] [TD][B]takriben[/B]: yaklaşık olarak[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]teshirât[/B]: emir altına almalar[/TD] [TD][B]vazife-i hizmet[/B]: hizmet görevi[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zaptetmek[/B]: tutmak[/TD] [TD][B]zerre[/B]: atom[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zîhayat[/B]: canlı (bk. ẕî; ḥ-y-y)[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz İkinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst