Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz Birinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 269849" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz Birinci Söz - Sayfa 801</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">Hem meselâ, o vakit cehalet sisiyle muhat İngiltere</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">, İspanya</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">’</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">da yeni gurup, Amerika</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">’</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">da gündüz, Çin</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">’</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">de, Japonya</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">’</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">da sabah olduğu gibi, başka yerlerde başka esbab-ı mâniaya binaen elbette görülmeyecek. Şimdi bu akılsız</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> muterize bak: Diyor ki, “İngiltere</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">, Çin</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">, Japon</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">, Amerika</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> gibi akvâmın tarihleri bundan </span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">bahsetmiyor; öyle ise vuku bulmamış.” Bin nefrin onun gibi Avrupa</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> kâselislerin başına!</span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><strong>BEŞİNCİ NOKTA</strong></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><strong></strong></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">İnşikak-ı kamer, kendi kendine, bazı esbaba binaen vuku bulmuş, tesadüfî, tabiî bir hadise değil ki, âdi ve tabiî kanunlarına tatbik edilsin. Belki, şems ve kamerin Hâlık-ı Hakîm</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">i, Resulünün risaletini tasdik ve dâvâsını tenvir için, harikulâde olarak o hadiseyi ika etmiştir. Sırr-ı irşad ve sırr-ı teklif</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> ve hikmet-i risaletin iktizasıyla, hikmet-i Rububiyetin istediği insanlara, ilzam-ı hüccet için gösterilmiştir. O sırr-ı hikmetin iktiza etmedikleri, istemedikleri ve dâvâ-yı nübüvveti henüz işitmedikleri aktâr-ı zemindeki insanlara göstermemek için, sis ve bulut ve ihtilâf-ı metâli haysiyetiyle, bazı memleketin kameri daha çıkmaması ve bazılarının güneşleri çıkması ve bir kısmının sabahı olması ve bir kısmının güneşi yeni gurub etmesi gibi, o hadiseyi görmeye mâni pek çok esbaba binaen gösterilmemiş. Eğer umum onlara dahi gösterilseydi, o halde ya işaret-i Ahmediyenin neticesi ve mu’cize-i nübüvvet olarak gösterilecekti; o vakit risaleti bedâhet derecesine çıkacaktı, herkes tasdike mecbur olurdu, aklın ihtiyarı kalmazdı—iman ise, aklın ihtiyarıyladır—sırr-ı teklif</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> zayi olurdu. Eğer sırf bir hadise-i semâviye olarak gösterilseydi, risalet-i Ahmediye ile münasebeti kesilirdi ve onunla hususiyeti kalmazdı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><strong><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><em>Elhasıl: </em></span></strong><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">Şakk-ı kamerin imkânında şüphe kalmadı, kat’î ispat edildi. Şimdi, vukuuna delâlet eden çok burhanlarından altısına</span><span style="font-family: 'Arial'"><strong><u><strong><u>HAŞİYE-1</u></strong></u></strong></span> <span style="font-family: 'Trebuchet MS'">işaret ederiz. Şöyl</span>e ki:</span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span></p><p></p><p>[NOT]Haşiye-1</p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> Yani, altı defa icmâ suretinde, vukuuna dair altı hüccet vardır. Bu makam çok izaha lâyık iken, maatteessüf kısa kalmıştır.</span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span>[/NOT]</p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Amerika</strong>: (bk. bilgiler)</td><td><strong>Avrupa</strong>: (bk. bilgiler)</td></tr><tr><td><strong>Hâlık-ı Hakîm</strong>: herşeyi hikmetle yapan yaratıcı, Allah (bk. ḫ-l-ḳ; ḥ-k-m)</td><td><strong>Japon</strong>: (bk. bilgiler – Japonya)</td></tr><tr><td><strong>aktâr-ı zemin</strong>: yeryüzünün dört bir tarafı</td><td><strong>akvâm</strong>: kavimler, milletler</td></tr><tr><td><strong>bedâhet</strong>: ap açıklık</td><td><strong>binaen</strong>: –dayanarak</td></tr><tr><td><strong>burhan</strong>: güçlü delil</td><td><strong>cehalet</strong>: cahillik</td></tr><tr><td><strong>delâlet</strong>: delil olma, işaret etme</td><td><strong>dâvâ-yı nübüvvet</strong>: peygamberlik dâvâsı (bk. n-b-e)</td></tr><tr><td><strong>elhasıl</strong>: özetle, sonuç olarak</td><td><strong>esbab</strong>: sebepler (bk. s-b-b)</td></tr><tr><td><strong>esbab-ı mânia</strong>: engel olan sebepler (bk. s-b-b)</td><td><strong>gurup</strong>: güneşin batışı</td></tr><tr><td><strong>hadise-i semâviye</strong>: gök hâdisesi (bk. s-m-v)</td><td><strong>harikulâde</strong>: olağanüstü</td></tr><tr><td><strong>haysiyet</strong>: itibar</td><td><strong>haşiye</strong>: dipnot, açıklayıcı not</td></tr><tr><td><strong>hikmet-i Rububiyet</strong>: rububiyetin hikmeti (bk. ḥ-k-m; r-b-b)</td><td><strong>hikmet-i risalet</strong>: peygamberliğin hikmeti (bk. ḥ-k-m; r-s-l)</td></tr><tr><td><strong>hususiyet</strong>: özel oluş</td><td><strong>hüccet</strong>: delil</td></tr><tr><td><strong>icmâ</strong>: fikir birliği (bk. c-m-a)</td><td><strong>ihtilâf-ı metâli</strong>: Ay’ın doğuşunun zaman olarak, farklı yerlerde farklı oluşu</td></tr><tr><td><strong>ihtiyar</strong>: irade, tercih, seçme gücü (bk. ḫ-y-r)</td><td><strong>ika etme</strong>: yapma, yaptırma</td></tr><tr><td><strong>iktiza</strong>: gerektirme </td><td><strong>ilzam-ı hüccet</strong>: delille susturma</td></tr><tr><td><strong>imkân</strong>: olabilirlik (bk. m-k-n)</td><td><strong>inşikak-ı kamer/şakk-ı kamer</strong>: Peygamberimizin (a.s.m.) bir işaretiyle Ay’ın ikiye bölünmesi mu’cizesi</td></tr><tr><td><strong>işaret-i Ahmediye</strong>: Hz. Muhammed’in peygamberliğine işaret (bk. ḥ-m-d)</td><td><strong>kamer</strong>: ay</td></tr><tr><td><strong>kâselis</strong>: çanak yalayıcı, dalkavuk</td><td><strong>maatteessüf</strong>: ne yazık ki</td></tr><tr><td><strong>muhat</strong>: etrafı çevrilmiş, kuşatılmış</td><td><strong>muteriz</strong>: itiraz eden</td></tr><tr><td><strong>mu’cize-i nübüvvet</strong>: peygamberlik mu’cizesi (bk. a-c-z; n-b-e)</td><td><strong>mâni</strong>: engel</td></tr><tr><td><strong>münasebet</strong>: ilişki (bk. n-s-b)</td><td><strong>nefrin</strong>: nefretler, beddualar</td></tr><tr><td><strong>nübüvvet</strong>: peygamberlik (bk. n-b-e)</td><td><strong>resul</strong>: peygamber (bk. r-s-l)</td></tr><tr><td><strong>risalet</strong>: peygamberlik (bk. r-s-l)</td><td><strong>risalet-i Ahmediye</strong>: Hz. Muhammed’in peygamberliği (bk. r-s-l; ḥ-m-d)</td></tr><tr><td><strong>suret</strong>: şekil (bk. ṣ-v-r)</td><td><strong>sırr-ı hikmet</strong>: hikmetin sırrı (bk. ḥ-k-m)</td></tr><tr><td><strong>sırr-ı irşad</strong>: doğruyu ve hakkı gösterme sırrı (bk. r-ş-d)</td><td><strong>sırr-ı teklif</strong>: kulluk ve imtihan sırrı</td></tr><tr><td><strong>tabiî</strong>: doğal, tabiat gereği (bk. ṭ-b-a)</td><td><strong>tasdik</strong>: doğrulama (bk. s-d-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>tenvir</strong>: aydınlatma (bk. n-v-r)</td><td><strong>tesadüfî</strong>: rastgele</td></tr><tr><td><strong>umum</strong>: bütün</td><td><strong>vuku</strong>: olma, meydana gelme</td></tr><tr><td><strong>zayi olmak</strong>: kaybolmak</td><td><strong>Çin</strong>: (bk. bilgiler)</td></tr><tr><td><strong>âdi</strong>: basit, sıradan</td><td><strong>İngiltere</strong>: (bk. bilgiler)</td></tr><tr><td><strong>İspanya</strong>: (bk. bilgiler)</td><td><strong>şems</strong>: güneş</td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 269849, member: 1"] [b]Otuz Birinci Söz - Sayfa 801[/b] [FONT=Trebuchet MS][FONT=Trebuchet MS]Hem meselâ, o vakit cehalet sisiyle muhat İngiltere[/FONT][FONT=Trebuchet MS], İspanya[/FONT][FONT=Trebuchet MS]’[/FONT][FONT=Trebuchet MS]da yeni gurup, Amerika[/FONT][FONT=Trebuchet MS]’[/FONT][FONT=Trebuchet MS]da gündüz, Çin[/FONT][FONT=Trebuchet MS]’[/FONT][FONT=Trebuchet MS]de, Japonya[/FONT][FONT=Trebuchet MS]’[/FONT][FONT=Trebuchet MS]da sabah olduğu gibi, başka yerlerde başka esbab-ı mâniaya binaen elbette görülmeyecek. Şimdi bu akılsız[/FONT][FONT=Trebuchet MS] muterize bak: Diyor ki, “İngiltere[/FONT][FONT=Trebuchet MS], Çin[/FONT][FONT=Trebuchet MS], Japon[/FONT][FONT=Trebuchet MS], Amerika[/FONT][FONT=Trebuchet MS] gibi akvâmın tarihleri bundan [/FONT][FONT=Trebuchet MS]bahsetmiyor; öyle ise vuku bulmamış.” Bin nefrin onun gibi Avrupa[/FONT][FONT=Trebuchet MS] kâselislerin başına! [/FONT] [/FONT][FONT=Trebuchet MS][B]BEŞİNCİ NOKTA [/B][/FONT][FONT=Trebuchet MS][FONT=Trebuchet MS] İnşikak-ı kamer, kendi kendine, bazı esbaba binaen vuku bulmuş, tesadüfî, tabiî bir hadise değil ki, âdi ve tabiî kanunlarına tatbik edilsin. Belki, şems ve kamerin Hâlık-ı Hakîm[/FONT][FONT=Trebuchet MS]i, Resulünün risaletini tasdik ve dâvâsını tenvir için, harikulâde olarak o hadiseyi ika etmiştir. Sırr-ı irşad ve sırr-ı teklif[/FONT][FONT=Trebuchet MS] ve hikmet-i risaletin iktizasıyla, hikmet-i Rububiyetin istediği insanlara, ilzam-ı hüccet için gösterilmiştir. O sırr-ı hikmetin iktiza etmedikleri, istemedikleri ve dâvâ-yı nübüvveti henüz işitmedikleri aktâr-ı zemindeki insanlara göstermemek için, sis ve bulut ve ihtilâf-ı metâli haysiyetiyle, bazı memleketin kameri daha çıkmaması ve bazılarının güneşleri çıkması ve bir kısmının sabahı olması ve bir kısmının güneşi yeni gurub etmesi gibi, o hadiseyi görmeye mâni pek çok esbaba binaen gösterilmemiş. Eğer umum onlara dahi gösterilseydi, o halde ya işaret-i Ahmediyenin neticesi ve mu’cize-i nübüvvet olarak gösterilecekti; o vakit risaleti bedâhet derecesine çıkacaktı, herkes tasdike mecbur olurdu, aklın ihtiyarı kalmazdı—iman ise, aklın ihtiyarıyladır—sırr-ı teklif[/FONT][FONT=Trebuchet MS] zayi olurdu. Eğer sırf bir hadise-i semâviye olarak gösterilseydi, risalet-i Ahmediye ile münasebeti kesilirdi ve onunla hususiyeti kalmazdı.[/FONT] [/FONT][FONT=Trebuchet MS][B][FONT=Trebuchet MS][I]Elhasıl: [/I][/FONT][/B][FONT=Trebuchet MS]Şakk-ı kamerin imkânında şüphe kalmadı, kat’î ispat edildi. Şimdi, vukuuna delâlet eden çok burhanlarından altısına[/FONT][FONT=Arial][B][U][B][U]HAŞİYE-1[/U][/B][/U][/B][/FONT] [FONT=Trebuchet MS]işaret ederiz. Şöyl[/FONT]e ki: [/FONT] [NOT]Haşiye-1 [FONT=Trebuchet MS] Yani, altı defa icmâ suretinde, vukuuna dair altı hüccet vardır. Bu makam çok izaha lâyık iken, maatteessüf kısa kalmıştır. [/FONT][/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Amerika[/B]: (bk. bilgiler)[/TD] [TD][B]Avrupa[/B]: (bk. bilgiler)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Hâlık-ı Hakîm[/B]: herşeyi hikmetle yapan yaratıcı, Allah (bk. ḫ-l-ḳ; ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]Japon[/B]: (bk. bilgiler – Japonya)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]aktâr-ı zemin[/B]: yeryüzünün dört bir tarafı[/TD] [TD][B]akvâm[/B]: kavimler, milletler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bedâhet[/B]: ap açıklık[/TD] [TD][B]binaen[/B]: –dayanarak[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]burhan[/B]: güçlü delil[/TD] [TD][B]cehalet[/B]: cahillik[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]delâlet[/B]: delil olma, işaret etme[/TD] [TD][B]dâvâ-yı nübüvvet[/B]: peygamberlik dâvâsı (bk. n-b-e)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]elhasıl[/B]: özetle, sonuç olarak[/TD] [TD][B]esbab[/B]: sebepler (bk. s-b-b)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]esbab-ı mânia[/B]: engel olan sebepler (bk. s-b-b)[/TD] [TD][B]gurup[/B]: güneşin batışı[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hadise-i semâviye[/B]: gök hâdisesi (bk. s-m-v)[/TD] [TD][B]harikulâde[/B]: olağanüstü[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]haysiyet[/B]: itibar[/TD] [TD][B]haşiye[/B]: dipnot, açıklayıcı not[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hikmet-i Rububiyet[/B]: rububiyetin hikmeti (bk. ḥ-k-m; r-b-b)[/TD] [TD][B]hikmet-i risalet[/B]: peygamberliğin hikmeti (bk. ḥ-k-m; r-s-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hususiyet[/B]: özel oluş[/TD] [TD][B]hüccet[/B]: delil[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]icmâ[/B]: fikir birliği (bk. c-m-a)[/TD] [TD][B]ihtilâf-ı metâli[/B]: Ay’ın doğuşunun zaman olarak, farklı yerlerde farklı oluşu[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ihtiyar[/B]: irade, tercih, seçme gücü (bk. ḫ-y-r)[/TD] [TD][B]ika etme[/B]: yapma, yaptırma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]iktiza[/B]: gerektirme [/TD] [TD][B]ilzam-ı hüccet[/B]: delille susturma[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]imkân[/B]: olabilirlik (bk. m-k-n)[/TD] [TD][B]inşikak-ı kamer/şakk-ı kamer[/B]: Peygamberimizin (a.s.m.) bir işaretiyle Ay’ın ikiye bölünmesi mu’cizesi[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]işaret-i Ahmediye[/B]: Hz. Muhammed’in peygamberliğine işaret (bk. ḥ-m-d)[/TD] [TD][B]kamer[/B]: ay[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kâselis[/B]: çanak yalayıcı, dalkavuk[/TD] [TD][B]maatteessüf[/B]: ne yazık ki[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhat[/B]: etrafı çevrilmiş, kuşatılmış[/TD] [TD][B]muteriz[/B]: itiraz eden[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mu’cize-i nübüvvet[/B]: peygamberlik mu’cizesi (bk. a-c-z; n-b-e)[/TD] [TD][B]mâni[/B]: engel[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]münasebet[/B]: ilişki (bk. n-s-b)[/TD] [TD][B]nefrin[/B]: nefretler, beddualar[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nübüvvet[/B]: peygamberlik (bk. n-b-e)[/TD] [TD][B]resul[/B]: peygamber (bk. r-s-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]risalet[/B]: peygamberlik (bk. r-s-l)[/TD] [TD][B]risalet-i Ahmediye[/B]: Hz. Muhammed’in peygamberliği (bk. r-s-l; ḥ-m-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]suret[/B]: şekil (bk. ṣ-v-r)[/TD] [TD][B]sırr-ı hikmet[/B]: hikmetin sırrı (bk. ḥ-k-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sırr-ı irşad[/B]: doğruyu ve hakkı gösterme sırrı (bk. r-ş-d)[/TD] [TD][B]sırr-ı teklif[/B]: kulluk ve imtihan sırrı[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tabiî[/B]: doğal, tabiat gereği (bk. ṭ-b-a)[/TD] [TD][B]tasdik[/B]: doğrulama (bk. s-d-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tenvir[/B]: aydınlatma (bk. n-v-r)[/TD] [TD][B]tesadüfî[/B]: rastgele[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]umum[/B]: bütün[/TD] [TD][B]vuku[/B]: olma, meydana gelme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zayi olmak[/B]: kaybolmak[/TD] [TD][B]Çin[/B]: (bk. bilgiler)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âdi[/B]: basit, sıradan[/TD] [TD][B]İngiltere[/B]: (bk. bilgiler)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]İspanya[/B]: (bk. bilgiler)[/TD] [TD][B]şems[/B]: güneş[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz Birinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst