Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz Birinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 269848" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz Birinci Söz - Sayfa 800</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><strong>ÜÇÜNCÜ NOKTA</strong></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><strong></strong></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">Mu’cize, dâvâ-yı nübüvvetin ispatı için, münkirleri ikna etmek içindir, icbar için değildir. Öyle ise, dâvâ-yı nübüvveti işitenler için, ikna edecek bir derecede mu’cize göstermek lâzımdır. Sair taraflara göstermek veyahut icbar derecesinde </span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">bir bedâhetle izhar etmek, Hakîm-i Zülcelâl</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">in hikmetine münâfi olduğu gibi, sırr-ı teklife</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> dahi muhaliftir. Çünkü, akla kapı açmak, ihtiyarı elinden almamak, sırr-ı teklif</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> iktiza ediyor. Eğer Fâtır-ı Hakîm</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">, inşikak-ı kameri, feylesofların</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> hevesatına göre bütün âleme göstermek için bir iki saat öyle bıraksaydı ve beşerin umum tarihlerine geçseydi, o vakit sair hâdisât-ı semâviye gibi, ya dâvâ-yı nübüvvete delil olmazdı, risalet-i Ahmediyeye (a.s.m.) hususiyeti kalmazdı; veyahut bedâhet derecesinde öyle bir mu’cize olacaktı ki, aklı icbar edecek, aklın ihtiyarını elinden alacak, ister istemez nübüvveti tasdik edecek; Ebu Cehil</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> gibi kömür ruhlu, Ebu Bekr-i Sıddık</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> gibi elmas ruhlu adamlar bir seviyede kalıp, sırr-ı teklif</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> zayi olacaktı. İşte bu sır içindir ki, hem âni, hem gece, hem vakt-i gaflet, hem ihtilâf-ı metâli, sis ve bulut gibi sair mevânii perde ederek umum âleme gösterilmedi veyahut tarihlere geçirilmedi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><strong>DÖRDÜNCÜ NOKTA</strong></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><strong></strong></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><strong></strong></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">Şu hadise, gece vakti, herkes gaflette iken, âni bir surette vuku bulduğundan, etraf-ı âlemde elbette görülmeyecek. Bazı efrada görünse de, gözüne inanmayacak. İnandırsa da, elbette böyle mühim bir hadise, haber-i vahid ile tarihlere bâki bir sermaye olmayacak.</span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span></span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"></span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">Bazı kitaplarda “Kamer iki parça olduktan sonra yere inmiş” ilâvesi ise, ehl-i tahkik reddetmişler. “Şu mu’cize-i bâhireyi kıymetten düşürmek niyetiyle, belki bir münafık</span><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> ilhak etmiş” demişler.</span><span style="font-family: 'Arial'"><strong><u><img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1</u></strong></span></span></p><p></p><p>[NOT]</p><p>Dipnot-1</p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> bk. el-Vâdiî, <em>el-Mualle</em> 1:80; Derviş el-Hût, <em>Esna’l-Metâlib</em> 1:378, 1606; el-Medenî, <em>Tahzîru’l-Müslimîn</em> 1:163; Aliyyülkârî, el<em>-Esrâru’l-Merfûa</em> s.398.</span>[/NOT]</p><p></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Ebu Bekr-i Sıddık</strong>: (bk. bilgiler)</td><td><strong>Ebu Cehil</strong>: (bk. bilgiler)</td></tr><tr><td><strong>Fâtır-ı Hakîm</strong>: herşeyi hikmetle ve hârika üstün san’atıyla yaratan Allah (bk. f-ṭ-r; ḥ-k-m)</td><td><strong>Hakîm-i Zülcelâl</strong>: sonsuz yücelik ve heybet sahibi olan ve herşeyi hikmetle yapan Allah (bk. ḥ-k-m; ẕü; c-l-l)</td></tr><tr><td><strong>bedâhet</strong>: ap açıklık</td><td><strong>beşer</strong>: insanlık</td></tr><tr><td><strong>bâki</strong>: sürekli, kalıcı (bk. b-ḳ-y)</td><td><strong>dâvâ-yı nübüvvet</strong>: peygamberlik iddiası (bk. n-b-e)</td></tr><tr><td><strong>efrad</strong>: fertler, kişiler (bk. f-r-d)</td><td><strong>ehl-i tahkik</strong>: gerçeği araştıran ve delilleriyle bilen âlimler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td></tr><tr><td><strong>etraf-ı âlem</strong>: dünyanın her tarafı (bk. a-l-m)</td><td><strong>feylesof</strong>: felsefeci</td></tr><tr><td><strong>gaflet</strong>: dalgınlık (bk. ğ-f-l)</td><td><strong>haber-i vahid</strong>: tek kişi vasıtasıyla aktarılan haber (bk. v-ḥ-d)</td></tr><tr><td><strong>hadise</strong>: olay</td><td><strong>hevesat</strong>: hevesler, arzular</td></tr><tr><td><strong>hikmet</strong>: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)</td><td><strong>hususiyet</strong>: özel oluş</td></tr><tr><td><strong>hâdisât-ı semâviye</strong>: gökyüzünde meydana gelen olaylar (bk. s-m-v)</td><td><strong>icbar</strong>: zorlama</td></tr><tr><td><strong>ihtilâf-ı metâli</strong>: Ay’ın doğuşunun zaman olarak, farklı yerlerde farklı oluşu</td><td><strong>ihtiyar</strong>: irade, tercih, seçme gücü (bk. ḫ-y-r)</td></tr><tr><td><strong>iktiza etmek</strong>: gerektirmek</td><td><strong>ilhak</strong>: eklemek, ilave etmek</td></tr><tr><td><strong>inşikak-ı kamer</strong>: Peygamberimizin (a.s.m.) bir işaretiyle Ay’ın ikiye bölünmesi mu’cizesi</td><td><strong>izhar etmek</strong>: göstermek (bk. ẓ-h-r)</td></tr><tr><td><strong>kamer</strong>: ay</td><td><strong>mevânî</strong>: maniler, engeller</td></tr><tr><td><strong>muhalif</strong>: zıt</td><td><strong>mu’cize</strong>: bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstü şey (bk. a-c-z)</td></tr><tr><td><strong>mu’cize-i bâhire</strong>: apaçık mu’cize (bk. a-c-z)</td><td><strong>münafık</strong>: iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kişi</td></tr><tr><td><strong>münkir</strong>: inkarcı, inkar eden (bk. n-k-r)</td><td><strong>münâfi</strong>: aykırı</td></tr><tr><td><strong>nübüvvet</strong>: peygamberlik (bk. n-b-e)</td><td><strong>risalet-i Ahmediye</strong>: Peygamberimiz Hz. Muhammed’in peygamberliği (bk. r-s-l; ḥ-m-d)</td></tr><tr><td><strong>sair</strong>: diğer</td><td><strong>sermaye</strong>: varlık</td></tr><tr><td><strong>suret</strong>: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)</td><td><strong>sırr-ı teklif</strong>: kulluk ve imtihan sırrı</td></tr><tr><td><strong>tasdik</strong>: doğruluğunu kabul etme (bk. ṣ-d-ḳ)</td><td><strong>umum</strong>: bütün</td></tr><tr><td><strong>vakt-i gaflet</strong>: insanların gafil olduğu bir dönem (bk. ğ-f-l)</td><td><strong>vuku</strong>: olma, meydana gelme</td></tr><tr><td><strong>zayi olmak</strong>: kaybolmak</td><td><strong>âlem</strong>: dünya (bk. a-l-m)</td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 269848, member: 1"] [b]Otuz Birinci Söz - Sayfa 800[/b] [FONT=Trebuchet MS][B]ÜÇÜNCÜ NOKTA [/B][/FONT][FONT=Trebuchet MS][FONT=Trebuchet MS]Mu’cize, dâvâ-yı nübüvvetin ispatı için, münkirleri ikna etmek içindir, icbar için değildir. Öyle ise, dâvâ-yı nübüvveti işitenler için, ikna edecek bir derecede mu’cize göstermek lâzımdır. Sair taraflara göstermek veyahut icbar derecesinde [/FONT][FONT=Trebuchet MS]bir bedâhetle izhar etmek, Hakîm-i Zülcelâl[/FONT][FONT=Trebuchet MS]in hikmetine münâfi olduğu gibi, sırr-ı teklife[/FONT][FONT=Trebuchet MS] dahi muhaliftir. Çünkü, akla kapı açmak, ihtiyarı elinden almamak, sırr-ı teklif[/FONT][FONT=Trebuchet MS] iktiza ediyor. Eğer Fâtır-ı Hakîm[/FONT][FONT=Trebuchet MS], inşikak-ı kameri, feylesofların[/FONT][FONT=Trebuchet MS] hevesatına göre bütün âleme göstermek için bir iki saat öyle bıraksaydı ve beşerin umum tarihlerine geçseydi, o vakit sair hâdisât-ı semâviye gibi, ya dâvâ-yı nübüvvete delil olmazdı, risalet-i Ahmediyeye (a.s.m.) hususiyeti kalmazdı; veyahut bedâhet derecesinde öyle bir mu’cize olacaktı ki, aklı icbar edecek, aklın ihtiyarını elinden alacak, ister istemez nübüvveti tasdik edecek; Ebu Cehil[/FONT][FONT=Trebuchet MS] gibi kömür ruhlu, Ebu Bekr-i Sıddık[/FONT][FONT=Trebuchet MS] gibi elmas ruhlu adamlar bir seviyede kalıp, sırr-ı teklif[/FONT][FONT=Trebuchet MS] zayi olacaktı. İşte bu sır içindir ki, hem âni, hem gece, hem vakt-i gaflet, hem ihtilâf-ı metâli, sis ve bulut gibi sair mevânii perde ederek umum âleme gösterilmedi veyahut tarihlere geçirilmedi. [/FONT] [/FONT][FONT=Trebuchet MS][B]DÖRDÜNCÜ NOKTA [/B][/FONT][FONT=Trebuchet MS][FONT=Trebuchet MS]Şu hadise, gece vakti, herkes gaflette iken, âni bir surette vuku bulduğundan, etraf-ı âlemde elbette görülmeyecek. Bazı efrada görünse de, gözüne inanmayacak. İnandırsa da, elbette böyle mühim bir hadise, haber-i vahid ile tarihlere bâki bir sermaye olmayacak. [/FONT] [/FONT][FONT=Trebuchet MS][FONT=Trebuchet MS]Bazı kitaplarda “Kamer iki parça olduktan sonra yere inmiş” ilâvesi ise, ehl-i tahkik reddetmişler. “Şu mu’cize-i bâhireyi kıymetten düşürmek niyetiyle, belki bir münafık[/FONT][FONT=Trebuchet MS] ilhak etmiş” demişler.[/FONT][FONT=Arial][B][U][IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1[/U][/B][/FONT][/FONT] [NOT] Dipnot-1 [FONT=Trebuchet MS] bk. el-Vâdiî, [I]el-Mualle[/I] 1:80; Derviş el-Hût, [I]Esna’l-Metâlib[/I] 1:378, 1606; el-Medenî, [I]Tahzîru’l-Müslimîn[/I] 1:163; Aliyyülkârî, el[I]-Esrâru’l-Merfûa[/I] s.398.[/FONT][/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Ebu Bekr-i Sıddık[/B]: (bk. bilgiler)[/TD] [TD][B]Ebu Cehil[/B]: (bk. bilgiler)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Fâtır-ı Hakîm[/B]: herşeyi hikmetle ve hârika üstün san’atıyla yaratan Allah (bk. f-ṭ-r; ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]Hakîm-i Zülcelâl[/B]: sonsuz yücelik ve heybet sahibi olan ve herşeyi hikmetle yapan Allah (bk. ḥ-k-m; ẕü; c-l-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bedâhet[/B]: ap açıklık[/TD] [TD][B]beşer[/B]: insanlık[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bâki[/B]: sürekli, kalıcı (bk. b-ḳ-y)[/TD] [TD][B]dâvâ-yı nübüvvet[/B]: peygamberlik iddiası (bk. n-b-e)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]efrad[/B]: fertler, kişiler (bk. f-r-d)[/TD] [TD][B]ehl-i tahkik[/B]: gerçeği araştıran ve delilleriyle bilen âlimler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]etraf-ı âlem[/B]: dünyanın her tarafı (bk. a-l-m)[/TD] [TD][B]feylesof[/B]: felsefeci[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]gaflet[/B]: dalgınlık (bk. ğ-f-l)[/TD] [TD][B]haber-i vahid[/B]: tek kişi vasıtasıyla aktarılan haber (bk. v-ḥ-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hadise[/B]: olay[/TD] [TD][B]hevesat[/B]: hevesler, arzular[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hikmet[/B]: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)[/TD] [TD][B]hususiyet[/B]: özel oluş[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hâdisât-ı semâviye[/B]: gökyüzünde meydana gelen olaylar (bk. s-m-v)[/TD] [TD][B]icbar[/B]: zorlama[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ihtilâf-ı metâli[/B]: Ay’ın doğuşunun zaman olarak, farklı yerlerde farklı oluşu[/TD] [TD][B]ihtiyar[/B]: irade, tercih, seçme gücü (bk. ḫ-y-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]iktiza etmek[/B]: gerektirmek[/TD] [TD][B]ilhak[/B]: eklemek, ilave etmek[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]inşikak-ı kamer[/B]: Peygamberimizin (a.s.m.) bir işaretiyle Ay’ın ikiye bölünmesi mu’cizesi[/TD] [TD][B]izhar etmek[/B]: göstermek (bk. ẓ-h-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kamer[/B]: ay[/TD] [TD][B]mevânî[/B]: maniler, engeller[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhalif[/B]: zıt[/TD] [TD][B]mu’cize[/B]: bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan olağanüstü şey (bk. a-c-z)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mu’cize-i bâhire[/B]: apaçık mu’cize (bk. a-c-z)[/TD] [TD][B]münafık[/B]: iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kişi[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]münkir[/B]: inkarcı, inkar eden (bk. n-k-r)[/TD] [TD][B]münâfi[/B]: aykırı[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nübüvvet[/B]: peygamberlik (bk. n-b-e)[/TD] [TD][B]risalet-i Ahmediye[/B]: Peygamberimiz Hz. Muhammed’in peygamberliği (bk. r-s-l; ḥ-m-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sair[/B]: diğer[/TD] [TD][B]sermaye[/B]: varlık[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]suret[/B]: şekil, biçim (bk. ṣ-v-r)[/TD] [TD][B]sırr-ı teklif[/B]: kulluk ve imtihan sırrı[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tasdik[/B]: doğruluğunu kabul etme (bk. ṣ-d-ḳ)[/TD] [TD][B]umum[/B]: bütün[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vakt-i gaflet[/B]: insanların gafil olduğu bir dönem (bk. ğ-f-l)[/TD] [TD][B]vuku[/B]: olma, meydana gelme[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zayi olmak[/B]: kaybolmak[/TD] [TD][B]âlem[/B]: dünya (bk. a-l-m)[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz Birinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst