Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz Birinci Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 269556" data-attributes="member: 1"><p><strong>Otuz Birinci Söz - Sayfa 787</strong></p><p></p><p>süslü tezyinat vardır. Ve bilbedâhe, şöyle tahsinat ve tezyinat, onların Sâniinde gayet şiddetli bir irade-i tahsin ve kasd-ı tezyin var olduğunu gösterir. Ve irade-i tahsin ve tezyin ise, bizzarure, o Sânide san’atına karşı kuvvetli bir rağbet ve kudsî bir muhabbet olduğunu gösterir. Ve masnuat içinde en câmi’ ve letâif‑i san’atı birden kendinde gösteren ve bilen ve bildiren ve kendini sevdiren ve başka masnuattaki güzellikleri “Maşaallah” deyip istihsan eden, bilbedâhe, o san’atperver ve san’atını çok seven Sâniin nazarında en ziyade mahbup o olacaktır.</p><p></p><p>İşte, masnuatı yaldızlayan mezâyâ ve mehâsine ve mevcudatı ışıklandıran letâif ve kemâlâta karşı “Sübhanallah, Maşaallah, Allahu ekber” diyerek semâvâtı çınlattıran ve Kur’ân’ın nağamâtıyla kâinatı velveleye verdiren, istihsan ve takdirle, tefekkür ve teşhirle, zikir ve tevhidle ber ve bahri cezbeye getiren, yine bilmüşahede o zâttır.</p><p></p><p>İşte, böyle bir zât ki, es-sebebü ke’l-fâil<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1 sırrınca, bütün ümmetin işlediği hasenâtın bir misli, onun kefe-i mizanında bulunan ve umum ümmetinin salâvatı onun mânevî kemâlâtına imdat<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />2 veren ve risaletinde gördüğü vezâifin netâicini ve mânevî ücretleriyle beraber rahmet ve muhabbet-i İlâhiyenin nihayetsiz feyzine mazhar olan bir zât, elbette Mirac merdiveniyle Cennete, Sidretü’l-Müntehâya, Arşa ve Kab-ı Kavseyne kadar gitmek,<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />3 ayn-ı hak, nefs-i hakikat ve mahz‑ı hikmettir.</p><p></p><p>[NOT]Dipnot-1</p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> bk. <em>Tirmizî</em>, İlim 14; <em>Müsned</em> 5:357; Ebû Hanîfe, <em>el-Müsned</em> 1:151.</span></p><p>Dipnot-2</p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> bk. Ahzâb Sûresi, 33:56; <em>Buhârî</em>, Ezan 8, Tefsîr (17)11; <em>Müslüm</em>, Salat 14; <em>Ebû Dâvûd</em>, Salat 37.</span></p><p>Dipnot-3</p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"> bk. Necm Sûresi, 53:4-18.</span>[/NOT]</p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Allahu ekber</strong>: “Allah en büyüktür” (bk. k-b-r)</td><td><strong>Arş</strong>: Allah’ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yer (bk. a-r-ş)</td></tr><tr><td><strong>Kab-ı Kavseyn</strong>: Cenab-ı Hakka en yakın olan makam; Peygamberimiz Miracda Cenâb-ı Hakla bu makamda bizzat görüşmüştür (bk. ḳ-v-b)</td><td><strong>Maşaallah</strong>: Allah dilemiş ve ne güzel yaratmış</td></tr><tr><td><strong>Mirac</strong>: Peygamberimizin (a.s.m.) Allah’ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği yolculuk (bk. a-r-c)</td><td><strong>Sidretü’l-Müntehâ</strong>: yedinci kat gökte olduğu rivâyet edilen ve Peygamberimizin (a.s.m.) ulaştığı en son makam</td></tr><tr><td><strong>Sâni</strong>: herşeyi sanatlı bir şekilde yaratan Allah (bk. ṣ-n-a)</td><td><strong>Sübhânallah</strong>: “Allah her türlü eksiklikten sonsuz derecede yücedir” (bk. s-b-ḥ)</td></tr><tr><td><strong>ayn-ı hak</strong>: doğrunun aynısı, kendisi (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td><td><strong>bahr</strong>: deniz</td></tr><tr><td><strong>ber</strong>: kara</td><td><strong>bilbedâhe</strong>: ap açık bir şekilde</td></tr><tr><td><strong>bilmüşahede</strong>: gözle görüldüğü gibi (bk. ş-h-d)</td><td><strong>bizzarure</strong>: zorunlu olarak</td></tr><tr><td><strong>cezbe</strong>: kendinden geçme hali</td><td><strong>câmi’</strong>: kapsamlı (bk. c-m-a)</td></tr><tr><td><strong>es-sebebü ke’l-fâil</strong>: “birşeye sebep olan onu yapan gibidir” (bk. s-b-b; f-a-l)</td><td><strong>feyz</strong>: bereket, nimet (bk. f-y-ḍ)</td></tr><tr><td><strong>hasenât</strong>: iyilikler, sevaplar (bk. ḥ-s-n)</td><td><strong>irade-i tahsin</strong>: güzelleştirme iradesi, isteği (bk. r-v-d; ḥ-s-n)</td></tr><tr><td><strong>istihsan</strong>: beğenme, güzel bulma (bk. ḥ-s-n)</td><td><strong>kasd-ı tezyin</strong>: süsleme kastı, süslü olsun diye bilerek süslemek (bk. ḳ-ṣ-d; z-y-n)</td></tr><tr><td><strong>kefe-i mizan</strong>: terazi kefesi (bk. v-z-n)</td><td><strong>kemâlât</strong>: mükemmel özellikler, kusursuzluklar (bk. k-m-l)</td></tr><tr><td><strong>kudsî</strong>: kutsal, kusursuz ve yüce (bk. ḳ-d-s)</td><td><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</td></tr><tr><td><strong>letâif</strong>: güzel ve hoş şeyler (bk. l-ṭ-f)</td><td><strong>letâif-i san’at</strong>: sanattaki güzellikler (bk. l-ṭ-f; ṣ-n-a)</td></tr><tr><td><strong>mahbup</strong>: sevgili (bk. ḥ-b-b)</td><td><strong>mahz-ı hikmet</strong>: hikmetin ta kendisi (bk. ḥ-k-m)</td></tr><tr><td><strong>masnuat</strong>: sanat eseri varlıklar (bk. ṣ-n-a)</td><td><strong>mazhar</strong>: erişme, sahip olma (bk. ẓ-h-r)</td></tr><tr><td><strong>mehâsin</strong>: güzellikler (bk. ḥ-s-n)</td><td><strong>mevcudat</strong>: varlıklar (bk. v-c-d)</td></tr><tr><td><strong>mezâyâ</strong>: meziyetler, üstün özellikler</td><td><strong>misl</strong>: eş değer (bk. m-s̱-l)</td></tr><tr><td><strong>muhabbet</strong>: sevgi (bk. ḥ-b-b)</td><td><strong>muhabbet-i İlâhiye</strong>: Allah’ın sevgisi (bk. ḥ-b-b; e-l-h)</td></tr><tr><td><strong>nazarında</strong>: gözünde, bakışında</td><td><strong>nağamât</strong>: nağmeler, hoş sesler</td></tr><tr><td><strong>nefs-i hakikat</strong>: gerçeğin kendisi (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</td><td><strong>netâic</strong>: neticeler</td></tr><tr><td><strong>nihayetsiz</strong>: sonsuz</td><td><strong>rahmet</strong>: şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m)</td></tr><tr><td><strong>rağbet</strong>: yöneliş, istek</td><td><strong>risalet</strong>: peygamberlik (bk. r-s-l)</td></tr><tr><td><strong>salâvat</strong>: Peygamberimize edilen rahmet ve esenlik duası (bk. ṣ-l-v)</td><td><strong>san’atperver</strong>: san’at sever (bk. ṣ-n-a)</td></tr><tr><td><strong>semâvât</strong>: gökler (bk. s-m-v)</td><td><strong>tahsin</strong>: güzelleştirme (bk. ḥ-s-n)</td></tr><tr><td><strong>tahsinat</strong>: güzelleştirmeler (bk. ḥ-s-n)</td><td><strong>takdir</strong>: birşeyin değerini anlama ve ilân etme (bk. ḳ-d-r)</td></tr><tr><td><strong>tefekkür</strong>: Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde düşünme (bk. f-k-r)</td><td><strong>tevhid</strong>: Allah’ı bir olarak bilme ve ilân etme (bk. v-ḥ-d)</td></tr><tr><td><strong>tezyin</strong>: süsleme (bk. z-y-n)</td><td><strong>tezyinat</strong>: süslemeler (bk. z-y-n)</td></tr><tr><td><strong>teşhir</strong>: sergileme</td><td><strong>umum</strong>: bütün</td></tr><tr><td><strong>velvele</strong>: coşku, haykırış</td><td><strong>vezâif</strong>: vazifeler, görevler</td></tr><tr><td><strong>zikir</strong>: Allah’ı anma</td><td><strong>ziyade</strong>: çok, fazla</td></tr><tr><td><strong>ümmet</strong>: peygambere inanıp onun yolundan gidenler, mü’minler</td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 269556, member: 1"] [b]Otuz Birinci Söz - Sayfa 787[/b] süslü tezyinat vardır. Ve bilbedâhe, şöyle tahsinat ve tezyinat, onların Sâniinde gayet şiddetli bir irade-i tahsin ve kasd-ı tezyin var olduğunu gösterir. Ve irade-i tahsin ve tezyin ise, bizzarure, o Sânide san’atına karşı kuvvetli bir rağbet ve kudsî bir muhabbet olduğunu gösterir. Ve masnuat içinde en câmi’ ve letâif‑i san’atı birden kendinde gösteren ve bilen ve bildiren ve kendini sevdiren ve başka masnuattaki güzellikleri “Maşaallah” deyip istihsan eden, bilbedâhe, o san’atperver ve san’atını çok seven Sâniin nazarında en ziyade mahbup o olacaktır. İşte, masnuatı yaldızlayan mezâyâ ve mehâsine ve mevcudatı ışıklandıran letâif ve kemâlâta karşı “Sübhanallah, Maşaallah, Allahu ekber” diyerek semâvâtı çınlattıran ve Kur’ân’ın nağamâtıyla kâinatı velveleye verdiren, istihsan ve takdirle, tefekkür ve teşhirle, zikir ve tevhidle ber ve bahri cezbeye getiren, yine bilmüşahede o zâttır. İşte, böyle bir zât ki, es-sebebü ke’l-fâil[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 sırrınca, bütün ümmetin işlediği hasenâtın bir misli, onun kefe-i mizanında bulunan ve umum ümmetinin salâvatı onun mânevî kemâlâtına imdat[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]2 veren ve risaletinde gördüğü vezâifin netâicini ve mânevî ücretleriyle beraber rahmet ve muhabbet-i İlâhiyenin nihayetsiz feyzine mazhar olan bir zât, elbette Mirac merdiveniyle Cennete, Sidretü’l-Müntehâya, Arşa ve Kab-ı Kavseyne kadar gitmek,[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]3 ayn-ı hak, nefs-i hakikat ve mahz‑ı hikmettir. [NOT]Dipnot-1 [FONT=Trebuchet MS] bk. [I]Tirmizî[/I], İlim 14; [I]Müsned[/I] 5:357; Ebû Hanîfe, [I]el-Müsned[/I] 1:151.[/FONT] Dipnot-2 [FONT=Trebuchet MS] bk. Ahzâb Sûresi, 33:56; [I]Buhârî[/I], Ezan 8, Tefsîr (17)11; [I]Müslüm[/I], Salat 14; [I]Ebû Dâvûd[/I], Salat 37.[/FONT] Dipnot-3 [FONT=Trebuchet MS] bk. Necm Sûresi, 53:4-18.[/FONT][/NOT] [TABLE] <tbody>[TR] [TD][B]Allahu ekber[/B]: “Allah en büyüktür” (bk. k-b-r)[/TD] [TD][B]Arş[/B]: Allah’ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yer (bk. a-r-ş)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Kab-ı Kavseyn[/B]: Cenab-ı Hakka en yakın olan makam; Peygamberimiz Miracda Cenâb-ı Hakla bu makamda bizzat görüşmüştür (bk. ḳ-v-b)[/TD] [TD][B]Maşaallah[/B]: Allah dilemiş ve ne güzel yaratmış[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Mirac[/B]: Peygamberimizin (a.s.m.) Allah’ın huzuruna yükselişi ve bütün kâinat âlemlerini gezdiği yolculuk (bk. a-r-c)[/TD] [TD][B]Sidretü’l-Müntehâ[/B]: yedinci kat gökte olduğu rivâyet edilen ve Peygamberimizin (a.s.m.) ulaştığı en son makam[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Sâni[/B]: herşeyi sanatlı bir şekilde yaratan Allah (bk. ṣ-n-a)[/TD] [TD][B]Sübhânallah[/B]: “Allah her türlü eksiklikten sonsuz derecede yücedir” (bk. s-b-ḥ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ayn-ı hak[/B]: doğrunun aynısı, kendisi (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [TD][B]bahr[/B]: deniz[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ber[/B]: kara[/TD] [TD][B]bilbedâhe[/B]: ap açık bir şekilde[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bilmüşahede[/B]: gözle görüldüğü gibi (bk. ş-h-d)[/TD] [TD][B]bizzarure[/B]: zorunlu olarak[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cezbe[/B]: kendinden geçme hali[/TD] [TD][B]câmi’[/B]: kapsamlı (bk. c-m-a)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]es-sebebü ke’l-fâil[/B]: “birşeye sebep olan onu yapan gibidir” (bk. s-b-b; f-a-l)[/TD] [TD][B]feyz[/B]: bereket, nimet (bk. f-y-ḍ)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hasenât[/B]: iyilikler, sevaplar (bk. ḥ-s-n)[/TD] [TD][B]irade-i tahsin[/B]: güzelleştirme iradesi, isteği (bk. r-v-d; ḥ-s-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]istihsan[/B]: beğenme, güzel bulma (bk. ḥ-s-n)[/TD] [TD][B]kasd-ı tezyin[/B]: süsleme kastı, süslü olsun diye bilerek süslemek (bk. ḳ-ṣ-d; z-y-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kefe-i mizan[/B]: terazi kefesi (bk. v-z-n)[/TD] [TD][B]kemâlât[/B]: mükemmel özellikler, kusursuzluklar (bk. k-m-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kudsî[/B]: kutsal, kusursuz ve yüce (bk. ḳ-d-s)[/TD] [TD][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]letâif[/B]: güzel ve hoş şeyler (bk. l-ṭ-f)[/TD] [TD][B]letâif-i san’at[/B]: sanattaki güzellikler (bk. l-ṭ-f; ṣ-n-a)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mahbup[/B]: sevgili (bk. ḥ-b-b)[/TD] [TD][B]mahz-ı hikmet[/B]: hikmetin ta kendisi (bk. ḥ-k-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]masnuat[/B]: sanat eseri varlıklar (bk. ṣ-n-a)[/TD] [TD][B]mazhar[/B]: erişme, sahip olma (bk. ẓ-h-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mehâsin[/B]: güzellikler (bk. ḥ-s-n)[/TD] [TD][B]mevcudat[/B]: varlıklar (bk. v-c-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mezâyâ[/B]: meziyetler, üstün özellikler[/TD] [TD][B]misl[/B]: eş değer (bk. m-s̱-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muhabbet[/B]: sevgi (bk. ḥ-b-b)[/TD] [TD][B]muhabbet-i İlâhiye[/B]: Allah’ın sevgisi (bk. ḥ-b-b; e-l-h)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nazarında[/B]: gözünde, bakışında[/TD] [TD][B]nağamât[/B]: nağmeler, hoş sesler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nefs-i hakikat[/B]: gerçeğin kendisi (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/TD] [TD][B]netâic[/B]: neticeler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nihayetsiz[/B]: sonsuz[/TD] [TD][B]rahmet[/B]: şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]rağbet[/B]: yöneliş, istek[/TD] [TD][B]risalet[/B]: peygamberlik (bk. r-s-l)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]salâvat[/B]: Peygamberimize edilen rahmet ve esenlik duası (bk. ṣ-l-v)[/TD] [TD][B]san’atperver[/B]: san’at sever (bk. ṣ-n-a)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]semâvât[/B]: gökler (bk. s-m-v)[/TD] [TD][B]tahsin[/B]: güzelleştirme (bk. ḥ-s-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tahsinat[/B]: güzelleştirmeler (bk. ḥ-s-n)[/TD] [TD][B]takdir[/B]: birşeyin değerini anlama ve ilân etme (bk. ḳ-d-r)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tefekkür[/B]: Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde düşünme (bk. f-k-r)[/TD] [TD][B]tevhid[/B]: Allah’ı bir olarak bilme ve ilân etme (bk. v-ḥ-d)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tezyin[/B]: süsleme (bk. z-y-n)[/TD] [TD][B]tezyinat[/B]: süslemeler (bk. z-y-n)[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]teşhir[/B]: sergileme[/TD] [TD][B]umum[/B]: bütün[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]velvele[/B]: coşku, haykırış[/TD] [TD][B]vezâif[/B]: vazifeler, görevler[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zikir[/B]: Allah’ı anma[/TD] [TD][B]ziyade[/B]: çok, fazla[/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ümmet[/B]: peygambere inanıp onun yolundan gidenler, mü’minler[/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Otuz Birinci Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst